Sancar: Bu düzeni hep birlikte değiştireceğiz!

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, AKP-MHP faşizmine dikkat çekerek, "Bu düzeni halklarla, emekçilerle, kadınlarla, gençlerle mutlaka değiştireceğiz" dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partisinin Meclis’teki grup toplantısında konuştu.

“Büyük İşçi Direnişi”nin yıl dönümünü kutlayarak sözlerine başlayan Sancar, “O görkemli direnişin yıldönümü, 51’inci yıl dönümü. 1970'te 15-16 Haziran'da büyük bir işçi direnişine tanık oldu bu ülke ve tarih. İşte bu büyük işçi direnişinin bıraktığı kararlılık ve örgütlü mücadele mirası, bugünün karanlık ve mafyatik tablosunda Türkiye halklarına ve emekçilerine ışık saçmaya devam ediyor" dedi.
Güç birliği ve mücadele ortaklığının, içinden geçilen bu dönemde hayati olduğunu vurgulayan Sancar, “Çünkü çıkışın ve kurtuluşun yolu buradan geçiyor. Ancak buradan yürüyerek bu karanlık dönemi geride bırakabiliriz. Bu bozuk, talancı, yalan ve sömürü düzenini ancak bu yolla değiştirebiliriz. Ortaya saçılan ifşaatları görüyorsunuz. Sedat Peker isimli şahıs anlatıyor da anlatıyor.  Bunun karşısında ismi geçenler, itham edilenler ne yapıyorlar? Susuyorlar. Öyle bir denklem oluştu ki, konuşanlar da bu ifşaatları doğruluyorlar. Yani her bir açıklama itirafa dönüşüyor. Karşımızdaki denklem ifşaat, itiraf ve ikrar denklemidir. Buradan bakarsak daha iyi anlayabiliriz, Türkiye'de güçler dizilişinin nasıl gerçekleştiğini. Kimin nerede durduğunu ancak bu denklemden çözebiliriz” diye konuştu.

‘VAHİM SUÇLAMALARA İTİRAZ EDEMİYORLAR'

Sancar, şu değerlendirmeleri de yaptı:
“İfşaatlar, sadece kuru iddialar değildir. Her birinin dış dünyada, geçmişte ve günümüzde isim ve olay olarak karşılığı vardır. Birileri ilk başta cevap yetiştirmek istedi, konuşmaya çabaladılar ama yaptıkları her açıklama, kurdukları her cümle suçlarını itiraf etmekten başka bir sonuç doğurmadı, başka bir anlama gelmedi. Şimdi susuyorlar. Şimdi susanların çevresinin de giderek genişlediğini görmeliyiz. Buna da özel dikkat sarf etmeliyiz. En başta iktidar susuyor. Genel geçer cümleler kuruyorlar. Susuyorlar, itiraflar karşısında suskunluk ikrardır. Yani bu iddiaları kabul ediyorlar. İktidar susuyorsa bu ağır vahim suçlamalar karşısında en tepeden en alt kademeye kadar susuyorsa bunları kabul ediyordur, üstleniyordur. Üstleniyorsa ne yapacağız onu da konuşacağız. Bu  suskunluk sadece iktidar çevreleriyle sınırlı kalmıyor ne yazık ki muhalefet saflarında da benzer bir tutum görüyoruz olaylarını küçültmeye iddiaları sıradanlaştırmaya yönelen tutumlara tanık oluyoruz. Yani ‘gelin hep birlikte susalım, bu dönemi böylece idare ederek geçelim’ gibi bir niyet ve arayış varsa buradan uyarıyoruz, HDP susmayacak.
Kim susarsa sussun böyle bir suskunluk paktını ve sessizlik mutabakatını kim kiminle oluşturursa oluştursun HDP hakikatleri söylemeye devam edecek. Bu ‘Suskunluk Paktı’nı asla tanımayacak. Ne diyor AKP Genel Başkanı; ‘Bizim bunları konuşarak kaybedecek vaktimiz yok’ diyor. Bunun Türkiye’ye, Türkiye’nin bugüne ve geleceğine geçmişteki  adalet ihtiyacına zararı büyük olur. O nedenle böyle bir niyet varsa, bu çevrede başka gruplarda muhalefet gruplarında bundan vazgeçsinler. İşte o haykırışı HDP yapacaktır. Bu haykırışı çığ gibi büyütecektir. Evet AKP Genel Başkanı diyor ki; ‘Bizim bu işlerde kaybedecek zamanımız yok’. Peki devlet-mafya işbirliğini palazlandırırken maşallah bolca zamanınız vardı. Suçlar ortaya çıkmaya başlayınca bunlarla kaybedecek zamanımız yok öyle mi! Yok o kadar kolay değil. Ağır insanlık suçları, korkunç talan ve soygun, halkın ekmeğini gasp etme var. O yüzden bizim buna ayıracak zamanımız çok, zamanımızın çoğunu da buna ayıracağız. Mücadelemizin temeli de bu kan, talan, yalan düzenini değiştirmektir. Biz bu makinayı çalışamaz hale getireceğiz.
HDP’yi linç ediyorlar. HDP; bu ülkenin vicdanıdır, barış özgürlük geleceğidir.  

'PEŞİNİZDEYİZ, KAÇAMAYACAKSINIZ'

Suçlar çok fazla. Dediğim gibi bir kuruluş kursak ve toplasak ortaya çıkan suçları, danışman arkadaşlar bir rakam verdiler ama çok vicdanlı davranmışlar, 128'i bulur dediler. Belki 128 milyarı değil ama 128 binleri bulur. İşledikleri suçlar ve bağlantılı diğer işler 128 milyarı da bulur. 128 milyarın hesabını soracağımız gibi 128 milyar suçunuzun da hesabının peşindeyiz ve asla bundan vazgeçmeyeceğiz. Kaçamayacaksınız, örtemeyeceksiniz bunların üzerini.
Bir toplumun ahlakını kökten yok etmeye kalkışanlar, vicdanını kökten köreltmeye kalkanlar, hafızasını gasp etmeye çalışanlar her zaman kaybettiler, bu iktidar da kaybedecek.
Hakimler Savcılar Kurulu, Yargıdaki bu bütün işleyişi yöneten kurul. Bunun demokratik meşruiyeti olmadığını, iktidarın suçlarını örtmek için yargıyı dizayn ettiğini ve sopa olarak kullanmak adına her yola başvurduğunu söylüyoruz. Muhalefet partileri Meclis’te yapılan HSK üyeleri seçimlerinde gidip, iktidarla uzlaştılar. Ne adına? 11 üyeden 3’ünü almak adına. Yani gene çoğunluk iktidarda olacak ama muhalefet de katkıda bulunmuş olacak. Eğer bu uzlaşmaya katılan muhalefet partileri yargıda ve toplumda yargı eliyle yaratılan bütün bu kirliliklerin peşine kararlılıkla düşmezlerse, sırf o seçimde girdikleri bu uzlaşma yüzünden sorumluluk altındadır. Savcıların hakimlerin çantalarla valizlerle belki araba bagajlarıyla paralar aldığını iddia ediyor, isimler veriyor Sedat Peker. Bunlar da yeni değil. Yargı camiasının içine biraz giren, aranızda hukukçu arkadaşlarım da var, o dünyayı, o işleyişi bilen o kirli ağın uzun zamandır nasıl derinleştiğini ve yaygınlaştığını pek çok kişi ve olaydan öğrenmişlerdir. Elimizde somut belge olsa elbette açıklayacağız ama savcıların harekete geçmesi için yeterli şüphe zaten kafidir.
Bir idari yargı hakimi boy boy resimler çektiriyor. Kimlerle? Davasını karara bağlayacağı büyük müteahhitlerle. Kaçak olduğu bilinen binaların yapılara karşı açılmış davalarda esas kararı verecek adli birimin başındaki kişi. Neredesin HSK?
Gerçi Marmara denizini de çürüttüler. Aynı politikalardır. İşte bunların karara bağlandığı yerdir burası. Burayla ilgili kim nasıl bir iddia ortaya atmış olursa olsun HSK harekete geçmek zorundadır.
Kara para aklamaktan aranan biri, İçişleri Bakanı ile görüşüyor.
Her bir yaprağın altında milyon dolarlar var. Bununla ilgili açıklama yapmadı sigorta işleri bakanı. İşi gücü yok efendim terör, HDP, yok efendim Kürtler, yok  beka. Şu paranın hesabını ver, sonra gel bize laf söyle. Söyleyeceğin her lafın cevabını alırsın.
Peki, İçişleri Bakanı gidip birileriyle görüşüyor, aranan kişilerle, ‘kaçın sizi alacaklar’ diyor. Ama öbür taraftan da bir tweet atanın kapısına polis ordusu yığılıyor. Bizlerle ilgili onlarca soruşturma varmış öyle mi? Biz, para mı çaldık? Sigorta poliçesinin hışırtısından milyonlar mı biriktirdik, kamu kaynaklarını mı talan ettik, halkın parasını mı çaldık, halka haksızlık mı yaptık? Hayır. Bizim yaptığımız şey böyle bir düzenin karşısında her türlü bedeli ödemeyi göze alarak dimdik durmaktır. O yüzden her sözümüze her yazımıza tavrımıza soruşturma açıyorlar.
Bizim öncelikle değiştirmemiz gereken bu yüzsüzlük, arsızlık üreten suç düzenidir, soygun düzenidir, yalan düzenidir, talan düzenidir, kan düzenidir.
HDP bu düzeni değiştirmek için üzerine düşen her türlü sorumluluğu yerine getirmeye hazır olduğunu baştan beri söyledi.

 HDP'YE KAPATMA DAVASI

Bir de hakkımızda kapatma davası açtılar. Yeniden açtılar. Ortada öyle itiraflar var ki. Ne diyor Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, 'Biz elimizden geleni yaptık, iddianameyi yeniledik'. Ne demek istiyorsun? Zaten çürük bir iddianame hazırlamışsın. 'Ne yapalım, uğraştık ettik, elimizden gelen buydu, siz devam ettirin' demektir. Bu da bir gizli itiraftır. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, ülke suç cehenneme dönmüşken kılınız kıpırdamıyor, ağzınızdan tek kelime çıkmıyor. Bu suç düzeni ile sonuna kadar mücadele eden partiye  'elimizden geleni yaptık, davayı yeniden açtık' diyebiliyorsunuz. Tekrar söylüyorum, düzgün hukukçuluk, geçtim, o kadar yüksek tutmuyorum çıtayı, adil tutum, yok yok o kadar da yüksek değil ama biraz hicap, biraz utanma. Eğer HDP’ye karşı kapatma davası açarken bu kadar çürük şeyleri delil diye iddianameye koyabiliyorsan, diğerlerine karşı da alenen ortaya saçılan şeyleri yok sayıyorsan, senden isteyeceğimiz şey utanma duygusu, hicaptır. Bu ülkeyi de insanlığı da kurtaracak olan işte o hicaptır.
Bu dava boşa çıkacaktır. İki tane nedeni söyleyeceğim, boşa çıkma konusundaki beklentimizi temellendiren. Birincisi halkımızın bize gösterdiği büyük destektir. Bu halkla inanç birliği, bu halkla gelecek ittifakı yaptık biz. Ömür boyu sürecek bir ittifak, bir birliktelik. Biliyoruz bu halk bu partiye sahip çıkacak. Çünkü bu parti sadece bir parti değildir. Bu partiye yapılan saldırı basit bir yargısal operasyon değildir. Bu partiye yapılan her saldırı milyonların iradesine saldırıdır. En başta Kürt halkının iradesine ve haysiyetine saldırıdır. Kürt halkı iradesine de haysiyetine de sonuna kadar sahip çıkacaktır. Bizim temel güvencemiz budur.
Bir de AYM hakimlerine sesleniyorum. Bu kadar alanen siyasi temele dayanan bir davada eğer şahsınızın ve kurumunuzun itibarını düşünüyorsanız şimdi hemen, 15 gün sonra falan değil, iddianameyi kökten reddetmektir. AYM Genel Kurulu, önce raportör kardeşim; bak bu davayı açmadan önce bir siyasi parti, MHP kampanya yürüttü. Sizleri tehdit etti, her birinize şantajlar yöneltti.
Bu düzeni halklarla, emekçilerle, kadınlarla, gençlerle mutlaka değiştireceğiz.

AKP’YE OY VERENLERE MESAJ

Bir sözüm de AKP’ye oy  verenlerdir. Bu iktidar daha ne yapsın. işlemediği günah, söylemediği yalan, girmediği talan kalmadı. Bütün bunları yaparken sürekli sizden aldığı oylarla kendisini savunmaya çalışıyor. Eğer bizler, hepimiz kime oy veriyor olursak olalım, inancımız, siyasetteki temel değerlerimiz ne olursa olsun bazı konularda birlikte hareket etmeyi başarabilirsek hepimizin kurtuluşu olacak. Aynı şeyi tekrar söylüyorum: AKP’ye oy veren çok değerli kardeşlerim, bu günahlara ortak olmak istemediğinizi biliyoruz. Bu yalanların yükünü taşımak istemediğinizi biliyoruz. Belki de gelecek korkusunu şantaj olarak kullandıkları için kafaları karıştırıyor olabilirler. HDP olarak söz veriyoruz; hiç kimsenin inancı, inancının gereği, bugüne kadar elde ettiği hak ve özgürlük kazanımı asla bu iktidar gittikten sonra yok olmayacaktır.”