Türk devletinin katliamları İsveç Parlamentosu’nda tartışılacak

Türk devletinin Güney Kürdistan’da gerçekleştirdiği bombalamalar sonucu yaşanan katliam ve tutuklamalar İsveç Parlamentosu’nda ele alınarak tartışılacak.

Konuyu yazılı bir soru önergesiyle parlamentonun gündeme getiren Sol Parti Milletvekili Amineh Kakabaveh, Türkiye’nin saldırılara karşı direnen halk ve olayı gündemleştiren gazetecilerin Kürdistan Bölgesel Yönetimi tarafından tutuklanmalarının tartışılmasını talep ediyor.

Önergesinde Türk askeri birliklerinin 1992 yılından bu yana Irak sınırını geçerek Güney Kürdistan’a girdiğini hatırlatan Kakabaveh, Türk devletinin gerçekleştirdiği uluslararası hukuk suçlarını “Türkiye Irak’ın egemenlik haklarını ihlal etti ve Irak Kürdistan’ında yüzlerce kişiyi öldürdü. Köyler yıkıldı ve sivil halk korku içinde yaşıyor” ifadeleriyle dile getirdi.

Kakabaveh, Türk devletinin sınır ihlalleriyle yetinmeyip Irak topraklarında çok sayıda askeri üs ve gözlem istasyonları kurduğunu belirttikten sonra “Türkiye’nin Irak Kürdistan’ında yaptıkları tıpkı Suriye’de Efrîn’de yaptığı saldırılar gibi uluslararası hukuka karşı suçtan başka bir şey görülemez” dedi.

TÜRK DEVLETİ IRAK’IN BAĞIMSIZLIĞINA SAYGI GÖSTERMELİ

Hem Irak Parlamentosu hem de Kürdistan Parlamentosu’nun 2003 ve 2008 yıllarında Türk devletinin Irak topraklarını derhal terk etmesi ve Türk devletinin Irak’ın bağımsızlığına saygı göstermesini istediklerini hatırlatan Kakabaveh, önergesinin devamında Türk devletin gerçekleştirdiği son katliamdan sonra yaşanan gelişmelere şu cümlelerle dikkat çekti:

“29 Ocak günü Irak Kürdistanı’ndaki Deraluk ve Şeladîze köylerinde halk kitlesel eylem gerçekleştirdi. Türk askerlerinin göstericilere ateş açmasının sonucunda bazı gençler yaralandı ve bazıları yaşamlarını yitirdi.”

Gösteriden sonra Federal Kürdistan Yönetimi’nin aldığı tutumu garipsediğini söyleyen Kakabaveh, Federal Kürdistan Yönetimi’nin Türk devletinin Irak’ın bağımsızlığını ihlal etmesini protesto etmesi gerekirken, göstericileri ve Türkiye’nin saldırılarını haberleştiren gazetecileri tutuklamasına tepki gösterdi.

SADDAM’IN ANAYASASI KÜRTLERE UYGULANIYOR

Federal Kürdistan Yönetimi’nin Baas rejimi döneminden kalma Anayasanın 156. maddesini kullanarak 18 gösterici ve gazeteciye hapis cezası verdiğini belirten Kakabaveh, “Saddam rejimi 156. maddeyi siyasi tutsaklar ve peşmergeleri ömür boyu hapis ve ölüm cezalarına çarptırmak için kullandı. Bunlar siyasi tutsak olarak kabul edilmeli. Şu önergeyi yazdığım sıralar Gazeteci Shirvan Shirvani duruşmadan sonra bilinmeyen bir yere götürüldü” dedi.

Güney Kürdistan’da aktivist ve gazetecilerin ilk kez tutuklanmağını, kaçırılmadıklarını ve öldürülmediğini, katledilen gazeteciler; Sardasht Osman ve Kawe Germinai’yi örnek göstererek hatırlatan Kakabaveh, önergesinin devamında şunları kaydetti:

“İfade ve örgütlenme özgürlüğü Kürtlerin ve İsveç’in yüz yıllar boyu mücadele ettiği demokrasinin temel direkleridir. İsveç Irak Kürdistan’ına demokrasi ve hukuk devletinin inşası için maddi yardımda bulunuyor.”

İSVEÇ TUTUKLANLARIN SERBEST BIRAKILMASI İÇİN GİRİŞİMDE BULUNMALI

Kakabaveh, İsveç Dışişleri Bakanı Margot Wallström’e Türk askerlerinin Güney Kürdistan’dan çekilmesi ve bombalamalarını durdurması için Avrupa Birliği nezdinde ne yapmayı düşündüğünü soruyor.

Wallström’e ayrıca Federal Kürdistan Yönetimi’nin gösteri özgürlüğüne saygı göstermesi ve Türkiye’nin uluslararası hukuku ihlal etmesini protesto eden ve bunu haberleştiren gazetecilerin serbest bırakılması için ne yapacağı sorusunu yöneltiyor.

Önergeyle ilgili sorularımızı yanıtlayan Sol Parti Milletvekili Amineh Kakabaveh, Türk devletinin geçmişten beri başta Kerkük olmak üzere Güney Kürdistan’ı işgal niyet ve girişimleri olduğunu ancak tepkiler sonucu bunu gerçekleştiremediğini söyledi.

KÜRTLER BİR ARAYA GELEBİLSEYDİ SALDIRILAR ENGELLENEBİLİRDİ

Türk devletinin Kürtlerin düşmanı olmasına ve Güney Kürdistan’a yönelik bir tehdit oluşturmasına rağmen Barzani’yle yakın ilişki içinde sürdürdüğüne dikkat çeken Kakabaveh, “Kürtlerin en büyük düşmanları sadece bölge ülkeleri değil kendileridir. Eğer İran, Irak ve Türkiye’nin tehditlerine karşı bir araya gelebilselerdi bu saldırılar engellenebilirdi. Ama şimdi durum tam tersi” dedi.

Barzani’nin kendisini her zaman PKK’ye karşı Türk devletinin yanında konumlandırdığına dikkat çeken Kakabaveh, “Son bombalamalardan sonra protesto edenlerin PKK ile her hangi bir ilişkileri olmamasına rağmen tutuklandılar. Federal Kürdistan Yönetimi’nin göstericileri ve bunu gündeme getiren gazetecileri tutuklamak yerine Türk devletinin saldırılarına karşı çıkması gerekirdi” şeklinde konuştu.

BARZANİ VATANDAŞLARINI SAVUNMAK YERİNE TUTUKLUYOR

Barzani rejiminin kendi vatandaşlarının haklarını savunmak yerine Türk devletine yaranmak için göstericiler ve gazetecileri tutuklamasının Kürtlere bir şey kazandıramayacağını belirten Kakabaveh, Güney Kürdistan’daki ifade özgürlüğü ihlallerine ilişkin de şöyle konuştu:

“Daha önce de rejimin yolsuzluklarını ortaya çıkaran ve siyasetini eleştiren gazeteciler öldürüldü. Güney Kürdistan’da ifade özgürlüğü tehdit altında. Halk sokaklara çıkamıyor ve gazeteciler olanları yazamıyorsa orada basın ve ifade özgürlüğü yok demektir. Sardasht Osman ve Kawe Germinai yönetimin yolsuzluklarını açığa çıkardıkları için katledildi.”

BARZANİ TÜRK REJİMİNİN DEĞİL KENDİ VATANDAŞLARININ YANINDA OLMALI

Kuzey ve Güney Kürdistan’da Kürtlerin Saddam ve Türk rejimine karşı mücadelelerinde on binlerce şehit verdiklerini hatırlatan Kakabaveh, Kürdistan Federal Yönetimi’ne “Türk devletinin yanında değil kendi vatandaşlarınınız yanında yer alın. Ne bölge ülkeleri ne de Batıllar, kendi halkının haklarını savunmayan ve demokratik taleplerini bastıran bir yönetime saygı duyar” diyerek Türk devletinin saldırılarına karşı durması çağrısında bulundu.

İSVEÇ GİRİŞİMDE BULUNMALI

Kakabaveh, tüm bunlara karşı İsveç Hükümeti’nin neler yapması gerektiği sorusunu da şöyle yanıtladı:

“İsveç, demokrasinin gelişmesi, saldırılara karşı kendini koruması için Federal Kürdistan Yönetimi’ne maddi ve askeri yardımda bulunuyor. Tüm bunları demokrasinin gelişmesi için yapıyor. Bu nedenle Federal Kürdistan Yönetimi’ne bunları hatırlatması, gösteri yapan Kürtlerin ve gazetecilerin serbest bırakılmaları için girişimde bulunması gerekir. Barzani yönetimi bir zamanlar Saddam’ın Kürtlerin mücadelesini ezmek için kullandığı anayasayı kendi halkına uygulamamalı.”