Türkiye için ABD ve Rusya arasındaki makas daralıyor

Türkiye’nin Trump dönemindeki gibi ABD ve Rusya çelişkilerinden yararlanamadığını dile getiren HDP’li Hişyar Özsoy, BMGK ya da Soçi’deki temasların makasın daraldığına işaret ettiğini söyledi.

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda (BMGK) konuşmak için gittiği ABD’de resmî bir heyet tarafından karşılanmadığı gibi Joe Biden ile de herhangi bir görüşme gerçekleştiremedi. ABD’nin birçok ülke başkanına “BMGK’ye online katılabilirsiniz” demesine rağmen Erdoğan ve heyeti, kargo uçaklarıyla taşınan zırhlı araçlarıyla birlikte New York’ta Türkevi açılışını gerçekleştirdi. 

AKP Genel Başkan Yardımcısı Özlem Zengin’e göre, bu açılış “500 yıllık Türk dış politika tarihinin en önemli günlerinden bir tanesi” olsa da Erdoğan, katıldığı Amerikan kanalı CBC’de dış politikanın başta da ABD ile iyi olmadığının altını çizen birçok şey dile getirdi.

YENİ BİR TAŞERONLUK MESELESİ OLABİLİR

Şimdiyse Erdoğan, Putin’le görüşmek için Soçi’de. Erdoğan-Putin görüşmesinin ardından herhangi bir açıklama yapılmadı. 

Rusya ile Türkiye arasında problem olan ya da devam eden birçok süreç bulunuyor. Başında ise Suriye meselesi var. 

Bunlar dışında Erdoğan’ın ABD’de Rusya’yı kızdıran Kırım sözleri, ABD’nin tepkisini çektiği S-400’lerin yeni parçalarının alımı, doğalgaz meselesi. Fakat asıl gündem maddesi Suriye’ye bağlı olarak İdlib ve Efrîn’deki son hava saldırıları.

ANF’ye konuşan HDP Dış ilişkiler Eşsözcüsü Hişyar Özsoy’un Soçi’ye dair dikkat çektiği şeylerin başında görüşmenin ikili olması geliyor. Özsoy, haziran ayındaki NATO Zirvesi’nde de Biden ile heyetler olmadan görüşen Erdoğan’ın, oradan Afganistan Kabil Havalimanı taşeronluğunu masaya koyduğunu hatırlatıyor. Özsoy’a göre burada da olası bir taviz ya da taşeronluk isteği söz konusu olabilir. Zira Türkiye ile Rusya arasındaki ajanda da enerjiden Kırım’a, S-400’lerden Karadeniz’e kadar geniş yelpazede başlık bulunsa da Erdoğan’ın önceliği Suriye’de kalabilme çabası.

KRİZİ ERTELEME ÇABASINDA

“Rusya bir süredir İdlib ve Afrin’de hem Türk askerlerine hem de Türkiye’nin desteklediği çetelere karşı hava saldırıları düzenliyor. Türkiye’nin denetiminde olan yerlerden de hem Suriye hem de Rus askerlerine karşı saldırıların olduğu da dile getirilmişti Rusya tarafından. Başka yerlerde de gerilimler var fakat özellikle bu bölgede Türkiye daha da sıkıştırılıyor. Erdoğan bunu gördüğü için bir an önce Putin ile görüşme çabasına girişti. Daha çok krizi biraz daha ertelemeye çalışıyor Erdoğan. Ama nihayetinde karşı karşıya gelecekler o sahada.”

ÇELİŞKİ POLİTİKASININ SONUNA GELİNDİ

Özsoy, 2015’te Rusya’nın sahaya dahil olmasıyla, orayı asıl olarak dizayn edecek gücün Rusya olacağının anlaşıldığını hatırlatıyor. Türkiye’nin ise başta ABD ile batının yanındayken daha sonra politikasını Rusya’ya yönelttiğini, YPG ve PYD ile yan yana olan ABD’ye karşı oradaki ilişkileri derinleştirdiğini söylüyor. Türkiye’nin kendi politikasını devam ettirmek için iki gücün arasındaki çelişkiyi uzun süre kullandığını ifade eden Hişyar Özsoy, bu politikanın sonunun geldiğinin de altını çiziyor.

“Bu iki gücün çelişkilerinden yararlanma politikası zaten bir süredir bitmişti. Biden, Ortadoğu ve Kuzey Afrika koordinatörü olarak yine Brett McGurk’u atadı. McGurk, eskiden beri Amerika’nın da, Kürtlerin de Suriye’de Rusya ile bir şekilde konuşarak ve anlaşarak ortak yol bulması taraftarıydı.  Bunun siyasi iradesi de ortaya konmuş durumda zaten; hatta ABD ve Rusya önümüzdeki dönemde bir ortaklaşmaya gidebilir. Bu da Türkiye’nin iki gücü birbirine karşı kullanma politikasının resmi olarak bitmesi anlamına gelir. Hatırlayalım ki daha önce Rusya’nın Türk güçlerine saldırısı olduğunda tepki verirdi ABD. Hatta çok sayıda Türk askeri, Rus hava saldırısında öldüğünde ABD Suriye Özel Temsilcisi Jim Jeffrey ‘Askerlerimiz şehit oldu’ demişti. Böyle bir sahiplenme söz konusuydu. Şimdiyse bir haftadır İdlib ya da Efrîn’de olanlara ilişkin ABD’den ses çıkmıyor.”

ERDOĞAN GİDİP BUNU NEW YORK’TA İLAN ETTİ

HDP Dış İlişkiler Eşsözcüsü Hişyar Özsoy, Türkiye’nin ABD ile olan ilişkilerinin de kötü olduğuna vurgu yapıyor. Hatta Özsoy’a göre, Erdoğan bu durumu gidip neredeyse New York’tan ilan etti ve “Biz 20 yıldır hiç böyle olmadık” sözünü de bundan söyledi. Lobi şirketlerine para dökmelerine rağmen Erdoğan’ın Biden ile görüşemediğini fakat Roma’da G20 Zirvesinde bir görüşme olacağını da kaydetti. Özsoy, bunun yine de hazin olduğunu sözlerine ekledi. Sebebi ise Obama’nın görevi devralmasının ertesindeki ilk geziyi Türkiye’ye yapması, fakat aradan geçen 10 yılda böylesi bir noktaya gelindi. Bu da Türkiye için vahim bir tablo.

“Türkiye S-400’ü başka yere konumlandırırız diyerek, ABD’nin Suriye’de Kürtlere desteğini kesmesi için meseleyi Rojava pazarlığına bile çevrildi. Şu an ABD Savunma Bakanlığı bütçesinde ise 170 milyon dolarlık, içinde Suriye Demokratik Güçleri’nin de yer aldığı kesimlere destek söz konusu. Haliyle Türkiye’nin ‘teröre destek oluyorsunuz’ sözleri de biraz buraya yönelik. Ama bu anlamda olumlu bir adım alamadı Türkiye. Hatta ABD, Rojava’ya yönelik çeşitli diplomatik ziyaretler de gerçekleştirdi yakın zamanda. ABD’nin İran ile müzakerelere başlaması, Lübnan üzerindeki ambargonun Suriye üzerinden delinmesine müsaade etmesi; Rusya ile Suriye konusunda belli bir anlaşmaya varacak gibi görünmesi… Bunlar yeni bir değişim demek. Suriye’deki neler olur göreceğiz elbette. Bunlar olurken Türkiye için ise ABD ve Rusya arasındaki makas daralıyor. U dönüşü için manevra alanı yok ama ne Rusya’yı hepten karşısına alabilir ne de ABD’yi. Ama bunları yaparken ikisini birden kaybetme seçeneği de var.”

ZAMAN KAZANMAYA ÇALIŞIYOR

Ülkelerin artık son 30 yılda karşılıklı sorunlarda yorganın tümünü yakmadığını anlatan Özsoy’a göre, Türkiye ve Rusya arasında ticaretten politikaya birçok temas var ve bunlar birbirinden farklı değerlendiriliyor: “Farklı meselelerde farklı tutumlar alınıyor ama Soçi görüşmesinde ikili görüşme Biden ile olanı anımsatıyor. Zira meselesi doğalgaz olsaydı enerji bakanını da yanına alırdı ama burada baş başa görüşme söz konusu. Sonrasında burada da Kabil havalimanına benzer bir taşeronluk teklifi ya da çıkarı çıkabilir. Zira Türkiye, Rojava’yı ulusal bir tehdit olarak görüyor ve oradaki Kürtlerin statü kazanması onlar için bir hayati bir sorun. Ben bunun da masada olduğunu düşünüyorum ama daha çok Erdoğan’ın İdlib ve Efrîn için zaman kazanmaya çalıştığı kanaatindeyim.”