Tuzaklar da soykırımcılar da aynı

Ermenilerin ve Kürtlerin, tüm toplumumuz adına tarihten ciddi sonuçlar çıkarması ve geleceği birlikte planlaması önemlidir; tuzaklar da soykırımcılar da aynı…

Ermeni halkına karşı yapılan soykırımın yıl dönümünü yaşıyoruz. 24 Nisan 1915’te önce 250 Ermeni siyasetçi ve aydın tutuklandı, birçoğu da katledildi. Sonrasında başlatılan soykırımda Ermeni halkının erkekleri toptan ya öldürüldü ya da askerlik adı altında zorla çalıştırma-kölelik düzenine alındı. Demir ağlarla örülen yeni Türk devletinin tren yolları yapımında, madenlerinde çalıştırıldı. Daha sonra yine o yollardan toplu yok etme merasimlerinin yapılacağı mekanlara götürüldü; ırmaklara, çöl kumlarına gömüldü. Kadınlara el konuldu. Çocuklardan sağ kalanlar ise asimile edilerek Türkleştirildi. Mal ve mülkleri talan edildi. Paralarına, mülklerine, ibadethanelerine el konuldu. Sağ kalanlar tecavüze uğradı. Manastır ve kiliseleri yakıldı, tüm mal varlıkları yeni Türk burjuvazisinin temel sermayesi yapıldı. Toplam 1.5 milyon insan katledildi.

Yaşanan acıların birkaç cümle ile ortaya konulması elbette mümkün değil. Bugün o insanların yaşadıklarını derinden anlamak, büyük bir duyarlılık gerektiriyor. Örneğin biz Kürtler son 50 yıllık savaşta yaşadıklarımızı bir göz önüne getirelim. Ermeni halkıyla daha sağlıklı bir empati kurabiliriz. Şu an bizim de önder ve siyasetçilerimiz tutuklu; aydın ve yazarlarımız, sanatçılarımız sürgünde; bütün ülkemiz işgal altında, dağlarda ve sokaklarda birlerce insanımız katledildi. Çocuklarımız yatılı okullarda asimile ediliyor. Dilimiz, kültürümüz, sanatımız inkar ve imha ediliyor. Toprağımız düşman postalı altında inliyor. Şehitliklerimiz yıkılıyor, cenazeler analara ahlaksız bir şekilde paket içinde gönderiliyor.

Bu iki paragrafı Ermeni ve Kürt halkının yaşadığı duygulardaki ortaklığı dile getirmek için yazdım. Acılar ortak, gözyaşlarımızın rengi aynı… Neden mücadelemiz ve direnişimiz, hatta gelecek için hayallerimiz de ortak olmasın? Katliamcılardan, soykırımcılardan neden birlikte hesap sormayalım?

SOYKIRIMCILARLA HESAPLAŞMALI

Ermeni Soykırımı’nı doğru anlamak ve soykırımcılara karşı doğru bir mücadele vermek Ermeni halkı kadar tüm Ortadoğu haklarının sorumluluğudur. Biz Kürtler başta olmak üzere tüm toplum, soykırımcılarla hesaplaşmalı ve bir daha bu coğrafyada soykırımlar yaşanmasın diye demokratik bir toplum yaratmak /olmak zorundayız. Anadolu ve Mezopotamya’nın ilk Hıristiyan halklarından olan Ermenilere yapılan soykırım ile bugün Kürt halkının yaşadığı soykırım tehlikesini iyi çözümlemeli ve tarihe karşı doğru bir yanıt vermeliyiz.

EN BÜYÜK TRAJEDİLERDEN

Ermeni Soykırımı ve Kürt kültürel soykırımı; kapitalist modernitenin, Ortadoğu’ya ayak basmasıyla birlikte yarattığı en büyük trajedilerdendir. Türk ulus devlet anlayışının bu coğrafyada yaptığı zorbalıklardan en kanlılarından... Tüm sahte Müslümanlar (işbirlikçi Kürtler de bunun içinde olmak üzere) ve yeni faşist burjuvazinin kendine yaşam alanı yaratmak için halklara uyguladığı büyük katliamlardandır. Sadece bunlarla da sınırlı olmayan, Anadolu ve Mezopotamya’nın iç içe yaşayan Hıristiyan, Alevi, Êzidî ve gerçek samimi Müslümanları, başta Kürt, Ermeni, Asuri, Türkmen, Arap olmak üzere yüzyıllar boyunca dostça yaşamış halkları, sahte bir Türklük ve İslamcılık adına soykırıma uğratıldı.

KÖYLERİ KÜRDİSTAN, ŞEHİRLERİ ERMENİSTAN

Ermeniler bölgenin en eski halklarındandır. Ağırlıklı olarak Kürtlerle iç içe yaşadı. Kürtler köylerde, Ermeniler şehirlerde yaşadı. Tarihte köyleri Kürdistan, şehirleri Ermenistan olan bir ülkeyi paylaştılar. Kürtler gundî (köylü), Ermeniler bajarî (şehirli) idiler. Kürtler zozanda, Ermeniler kolanda idi. Yaylalar ve sokaklar, bu iki dost halk arasında doğal bir şekilde paylaşılmıştı.

Kapitalist modernite, Ortadoğu’ya ayak basarken bugün nasıl Kürtleri kullanmak istedilerse dün de Ermeni halkını kullanmak istemişlerdi. Dün Ermenilerin, bugün Kürtlerin bir sopa gibi kullanılmak istemeleri (Küçük Ermenistan ve Küçük Kürdistan vaadederek) büyük resimde dün Ermeni halkına, bugün Kürt halkına kaybettirmektedir. İki halkın büyük özgürlük mücadelesi, iki küçük parçaya sıkıştırılmak istenmiş, tüm güzel Anadolu ve Mezopotamya coğrafyası her şeyiyle talan edilmiş, faşizm eliyle hegemonik güçlere peşkeş çekilmiştir.

BUGÜN KÜRTLERE YAPILAN GİBİ

Türk devletine düşen ise bir Ortadoğu jandarmalığı olmuş, her ne kadar kendi iç iktidar çelişkileriyle boğuşsalar da sonuçta egemenlerinin verdikleri ile yetinmişlerdir. Sonuçta Müslümanlık ve Türklük ile kuşatılmış olan Ermeni halkı milliyetçi çizgiye çekilerek kapitalist modernitenin kurbanı edilmişlerdir. Aynı bugün Kürtlere uygulanan politikalar gibi… Güney Kürdistan’da estirilen milliyetçi rüzgar, büyük Kürdistan’ın katlini vacip hale getirmek içindir. Yoksa gerçek demokratik bir Kürtlük, neden Mexmûr’a, Rojava’ya, yapılan saldırılara sessiz kalır? Kandil’deki özgürlük gerillasına karşı olur, DAİŞ saldırılardan kendisini kurtaran yiğitlere tuzak kurar? Güney Kürdistanı işgal eden, onlarca askeri, ekonomik, siyasi, kültürel karargah kuran ‘bozkurtlar’a neden destek olur?

TUZAK DA SOYKIRIMCI DA AYNI

Ermenilerin ve Kürtlerin tüm toplumumuz adına tarihten ciddi sonuçlar çıkarması ve geleceği birlikte planlaması bu yüzden önemlidir. Tuzaklar da soykırımcılar da aynı… Türkiye ile Azerbaycan arasına sıkışmış küçük Hayistan da özgür Kürt halkının katli ile kurulacak küçük Kürdistan da toplumsal özgürlük sorunumuzu, demokratik uluslaşma sorunlarımızı çözmez. Diğer parçalar yok olsun, biz bir parçada zenginlikler içinde yaşayalım, demek kendini kaybetmek, egemenlerin çizgisinde olmak demektir.

SINIRSIZ VE ÇOĞULCU BİR ÜLKE

Türk halkının özgürlüğü Kürt halkının kurtuluşundadır, diyen Kemal ve Hayri yoldaşların sözlerine şunu eklemek gerekir; Ermeni halkının kaybettiği ülke özgür demokratik Kürdistan’ın içinde… İşte Ermeni halkına kalbimizde böyle yer açmalıyız. Bu yüzden diyorum ki; gerçek Ermenistan özgür Kürdistan’ın kalbindedir. Sınırsız ve çoğulcu bir ülke benim Kürdistan’ım, senin Ermenistan’ındır.

Kürtler kendi içindeki gericiliği ve işbirliği yok ettikçe, kendini yeniden demokratik temelde inşa eden Ermeni ulusuyla yaşamaktan onur duyar. 200 yıllık ulus devlet katliamları, bin yıllık dostluk ve kardeşlik bağlarını parçalayamaz. Belki zarar verdi fakat onu sağaltmak, yaraları sarmak halklarımızın elindedir.

Beyaz, Yeşil ve Kara Türkçü ve sahte İslamcıların kanunlarıyla yok saydığı halklar, ancak özgür demokratik bir mücadele çizgisiyle tekrardan var olabilir ve özgürce yaşayabilirler. İşte o zaman demokratik bir Türkiye, özgür bir Kürdistan ve onun kalbinde yeşeren güzel Hayistan’da kardeşçe kucaklaşacağız.

Biz yurtsuzlar, ülkesizlikten üşüyenler, halklarımızın katledilmesi karşılığında, küçük bir rüşvete razı olanların gerçeğini görmeli, hakikati doğru ve özgür bir şekilde bağrımıza basmalıyız... Sınırları olan özel mülklere değil, sınırsız ve sevgi dolu bir ülke mücadelesini yükseltmek zorundayız.

24 Nisan Ermeni Soykırımı’nın yıl dönümünün yaşandığı bugün, adı ne olursa olsun bu yeryüzü hepimizin sınırsız demokratik ülkesi olsun!