KDP ihaneti karşısında kazanan gerilla çizgisi oldu

13 Ekim 1998'de Türk devleti ve KDP pêşmergeleri tarafından Garê alanında kuşatılan gerillalar arasında yer alan Nergiz Çiya, KDP’nin ihanetinin yeni olmadığını vurgulayarak, ihanet karşısında zafer kazanan tarafın gerilla çizgisi olduğunu belirtti.

İHANETE KARŞI DİRENİŞ

Ekim ayı, Kürdistan Özgürlük Hareketi’nin hafızasında aynı zamanda direnişin ayıdır. 25 Ekim 1992'de, büyük komutan Beritan Hêvî (Gülnaz Karataş), Xakûrkê’de KDP’nin işbirlikçi çizgisine karşı tarihi bir eylem gerçekleştirdi ve Apocu savaşçıların sergilemesi gereken duruşu belirledi. 1998 yılında ise Garê alanında birçok özgürlük gerillası aynı duruşu gösterdi.

Gerilla Nergîz Çîya da o dönemde bu olaya tanık olan ve bizzat yer alan gerillalardan biri. Gerilla Nergîz, yıllar sonra olayın yıldönümünde yaşananları ANF’ye anlattı.

Gerilla Nergîz Çîya, 13 Ekim 1998'de işbirlikçi kontralar, KDP pêşmergeleri ve Türk devleti tarafından Behdinan alanının abluka altına alındığını belirterek şunları aktardı: "Kuşatma Garê bölgesindeki Xalida ve Xelata köylerinde yaşandı. Heval Yaşar’ın birimi hedef alındı. Heval Nêrgiz Mereto (Nergîz Qamişlo), Zinarîn Spêrtî, Bêrîtan Amed, Şarezûr Efrîn, Mahabad Goyî, Şervîn Riha, Hêlîn Dêrik, Rengîn Botan, Pîr Amed, Mêrxas Silopî, Çiya Zêbarî ve heval Çiya’dan oluşan Bakurlu arkadaşlar Xalida köyünde kalıyordu. Heval Ruken Qamişlo, Hêlîn Çerkez, Canda Kobanê, Rêjîn Hewlêr ve birkaç arkadaş ise Xelata köyündeydi. Bu arkadaşlar, son kurşunlarına kadar işgalci güçlere ve KDP iş birliğine karşı savaşarak şehadete ulaştı.

12 Ekim akşamıydı. Büyük bir heyecanla yeniden toplandık, savaştan ve eylemlerimizden bahsettik. Tüm arkadaşlar moralliydi; böyle anlarda gerillaların coşkusunu kimse durduramaz. Düşman, gizlice Xêrê Dağı ve Aslan Tepesi'ne gelerek daha önce kuşatma için yerleştirdiği gizli güçlerine ulaştı. 13 Ekim 1998 sabahı, Nêrgiz yoldaşın komutasındaki birlik kuşatıldı. Heval Nêrgiz’in birliği, çoğunluğu Başûr’dan gelen genç arkadaşlardan oluşuyordu. Nêrgiz Qamişlo, cesareti, fedakarlığı, mücadele ruhu ve sarsılmaz inancıyla savaşın tüm inceliklerini hesaba katan, yoldaşlarına ustaca savaşmayı öğreten ve ideolojik alanda eğiten öncü komutanlardan biriydi. Bu yüzden büyük bir heyecanla ve güçlü bir iradeyle savaşçılara öncülük ediyordu.

O akşam tüm arkadaşlar yine Heval Nêrgiz'in etrafında toplandı. Yaşlı bir meşe ağacına yaslanmış, yoldaşlarına savaştan ve Önderlik’ten bahsediyordu. Bir ara cebinden üç mermi çıkardı ve yoldaşlarına göstererek şöyle dedi: ‘Yoldaşlar, size PKK gerillaları hakkında bir ders vereceğim. İnsan ağır bir savaşa girdiğinde bazen kendini unutur ve bütün kurşunlarını düşmana sıkar. Bir gerillanın son kurşununa kadar düşmanla savaşması gerekir. Büyük komutanlarımızdan ve öncülerimizden öğrendiğimiz gibi, insan canlı olarak düşmanın eline düşmemelidir. Bu nedenle ön cebinizde her zaman üç mermi bulunmalı; biri düşman için, biri tedbir için ve biri de düşmanın eline düşmemek için. Ya da düşmana karşı patlatmak için mutlaka son ana kadar bir el bombası bırakmalısınız.’ Gece geç saatlere kadar ateşin etrafında oturup şarkılar söyledik. Daha sonra bazı arkadaşlar hayallerini anlattı, biz de onları dinledik.”

‘KDP PÊŞMERGELERİ TÜRK ASKERLERİ İLE BİRLİKTE SALDIRIYA GEÇTİ’

Sabah, düşmanın Xêrê Tepesi'ni, Serbest Tepesi'ni ve mağaranın tepesini üç taraftan kuşattığını belirten gerilla Nergîz Çîya, sözlerine şöyle devam etti: "Savaş sırasında güvenlik amacıyla her zaman yüksek bir yere çıkan ve orada mevzi alan gözlemci yoldaşlarımız vardı. O gece de bazı arkadaşlar dağın tepesine gitmişti. Bir ses duydular ve daha sonra düşmandan uzaklaştılar. Bulundukları yer çatışmaya uygun olmadığı için düşmana cevap veremezlerdi. Arkadaşlar bilgi verince iki gruba ayrıldık. Bir grup, savaşan arkadaşları korumak için dağın tepesine çıktı; diğer grup da düşmanla savaşabilecekleri uygun bir yere geçti. Çoğunluğu yeni katılan genç arkadaşlardan oluşan bir grup ise diğer arkadaşların yanında kaldı. Düşman saat 6’da kampımıza saldırmayı ve hepimizi esir almayı planlamıştı. Ben, heval Nejbîr, heval Bihar, heval Ronahî, Dîlan Êzîdî.

Düşmanın gizlice arkadaşların yanına yaklaştığını fark edince savaşmaya başladık. Çatışmayı erken başlattığımız için düşmanın planı bozuldu. Kamptaki arkadaşlar her şeyi toparlayarak savaşa hazırlandı. Bu sırada, aşağıdaki arkadaşların tamamını seferber eden Heval Nêrgiz, yanımıza geldi, durumu sordu ve nasıl siper almamız gerektiğini gösterdi. Birkaç dakika içinde üç taraftan çatışma başladı ve saatler ilerledikçe daha da şiddetlendi. Düşman, KDP pêşmergeleriyle birlikte büyük bir güç getirmiş, hepimizi tamamen yok etmeyi, sağ kalanları ise esir almayı hedeflemişti.

Bir süre sonra heval Nêrgiz tekrar yanımıza geldi ve karşı tepeye gitmemizi söyledi. Tam hareket edeceğimiz sırada düşman aramıza girdi. Heval Ronahî ve heval Nejbîr bir tarafta, ben ve heval Dilan diğer tarafta kaldık. Nêrgiz heval, tüm arkadaşları hızla dağıtmış ve kimsenin kampta kalmamasını sağlamıştı.Bunun üzerine düşman, bizden önce karşımızdaki tepeyi ele geçirerek bizi dört taraftan kuşatmaya çalıştı. Nêrgiz heval, bizi takip ediyor ve bir an önce kendisine ulaşmamız için çabalıyordu. Düşman, Heval Nêrgiz ile aramıza RPG roketi attığında, hâlâ birbirimizden yüz metre uzaktaydık. O toz ve dumanın içinde Heval Nêrgiz'i izledim. Nêrgiz heval, "Artık bana ulaşmanız imkânsız," der gibi eliyle bize gitmememiz gerektiğini işaret etti.

Heval Dilan ve ben hemen aşağı indik; Heval Nêrgiz de bir grup arkadaşla birlikte karşı tarafa geçti ve savaşa başladık. Heval Nêrgiz’in grubu, kadın arkadaşları yakalayıp “savaş ganimeti” olarak köle yapmak isteyen çok sayıda KDP pêşmergesine saldırdı. Düşman, KDP'li pêşmergelerden birini gizli bir yere yerleştirmişti. Bu KDP'li pêşmerge, kadın arkadaşları esir almak için bilinçli bir şekilde bacaklarından yaraladı. Hêlîn ve Şervin de yaralanmalarına rağmen savaşmaya devam etti. Çatışma sonucu bölge alev aldı ve arkadaşlar kurtaramadığı için Hêlin Dêrik arkadaş şehit düştü. Düşman, sadece bu yolu arkadaşlara bıraktı; bu nedenle arkadaşlar, birbirlerini korumak, düşmanla savaşmak ve oradan kurtulmak için çabaladı. Heval Mahabad Goyî, Hêlin Dêrik ve Rengin Botan'ın cenazesini almak isterken ihanetçilerin kurşunuyla şehit oldu. Daha sonra Şarezûr, Zinarîn ve heval Bêrîtan çatışmaya devam etti ve şehit oluncaya kadar savaştı.”

APOCU KADINLAR TESLİM OLMAMAK İÇİN BELİNDEKİ BOMBALARI PATLATTI

Aralıksız bir şekilde düşmanla savaşan Heval Nêrgiz’in mermileri bir süre sonra biter. Heval Çiya’dan iki el bombası ve 60 mermi alarak, "Kendinizi kurtarın. Ben sizi koruyacağım ve sonra size ulaşacağım," der. Arkadaşlar kendilerini kurtardıktan sonra Heval Nêrgiz, Kendal Rus'un yanına giderek arkadaşlarını sorar. Kendal heval, "Bazı arkadaşlar kuşatmadan kurtuldu ama bir grup kadın arkadaş şehit oldu, bir kısmı da yaralandı ve kendilerini kurtaramadılar," deyince Nêrgiz heval, Kendal arkadaştan biraz daha cephane alır. Arkadaşlarının ısrarına rağmen, "Bir komutan savaşçıları olmadan gidebilir mi? Hiçbir yere gitmiyorum! Siz de güvenli bir yerde siper alın," der ve tekrar çatışmaya girer. Uzun süredir mevzide savaşan Çiya Zêbarî, mermileri bitince düşmanın eline düşme ihtimaline karşı silahını ve çantasını saklayarak kendini kurtarmak ister. Nêrgiz arkadaş, ona şunu söyler: "İhanetin eli en kirli eldir. Biz Apocu kadınlar onurumuzla yaşar ve hainlerin kirli ellerinin bize dokunmasına asla izin vermeyiz. İhanetin kirli eli bedenimize değeceğine, sonuna kadar savaşıp kadın olmanın onuruyla öleceğiz."

Heval Nêrgiz'in bu sözlerinin ardından iki arkadaş tekrar yollarına devam eder. Heval Nêrgiz ve Çiya, arkadaşlara ulaştıklarında çok sayıda arkadaşın yaralandığını görürler. Nêrgiz heval, orada bulunan arkadaşlara, "Son kurşununuza kadar savaşın. Mermileriniz bittiğinde kendi bombalarınızı patlatın," der. Arkadaşlar uzun süredir orada çatışma halindedir. Zaman geçtikçe silah sesleri de azalır. KDP pêşmergeleri cephaneliklerinin tükenmek üzere olduğunu biliyor ve tüm yoldaşların yaralandığını rahatlıkla görebiliyor.

O dönemde gerillalara karşı defalarca savaşan ve onların komutanı olan bir pêşmerge, "Apocu kadınlar çok cesur ve onurludur. Canlı canlı bedenleri parçalansa da bize teslim olmazlar," der. Arkadaşların mermileri bittiğinde, Nêrgiz ve Çiya Zêbarî birbirlerine bakarlar. Daha sonra Nêrgiz yoldaş, “Bijî Serok Apo ve Şehît Namirin!” sloganları atar. O sırada Çiya arkadaş da ona sarılır ve iki arkadaş bombayı kendilerinde patlatırlar. Heval Şervin onları görünce aynı sloganı atarak bombayı kendinde patlatır. Şervin yoldaşın ardından heval Şehrezûr ve heval Zinarîn Spêrtî de slogan atarak bombalarını patlatırlar. En son Mêrxas ve heval Çiya (Botanlı) birbirlerine sarılırlar ve mermileri bittikten sonra kendi bombalarını patlatırlar.nBunca çatışma ve şehidin ardından hala mücadele eden Pîr yoldaş da, cephanesi bitince “Bijî Serok Apo ve Şehîd Namirin!” sloganıyla bombasının pimini çekerek patlatır.

Gerilla Nêrgiz Çiya, “Silah seslerinin kesilmesinin ardından patlayan bombalarla, yaralı arkadaşların son kurşunlarına kadar savaştıkları ve bombalarını kendilerinde patlattıkları anlaşılmıştı. Operasyon devam ederken biz oradan biraz uzaklaştık. Orada şehit olan arkadaşların en genç ve en aktiflerinden biri de Zinarîn arkadaştı. Şehîd Rûstem Cûdî kampından katılan bir arkadaştı ve bombayı kendinde patlattığında çok gençti. Heval Şarezûr de Rojava’dan gelmişti. Şehadet anına kadar pek çok eylemde bulunmuş ve Kurdistan topraklarında birçok kez kanı dökülmüştü. Heval Mahabad Goyî de hayat dolu, coşkulu ve heyecanlı bir arkadaştı. 22 yaşındaki Şervin heval, KDP pêşmergelerine esir düşmemek için belindeki bombayı patlattı. Heval Hêlîn Dêrik, Önderliğin yanında büyüyen çocuklardan biriydi. Bilgi ve tecrübelerini her zaman yoldaşlarıyla paylaşırdı. Çok güzel, narin ve heybetli bir kadındı. Çoğu zaman ona baktığımda, "Bu kesinlikle Önderliğin yaratmak istediği kadın!" derdim. Heval Rengîn Botan’ın da davranışlarından ve yaşamından yetenekli bir gerilla olduğu belliydi; kişiliğinde savaşla yaşamı bütünleştirmişti.

Heval Pîr, kendi bedenindeki bombayı patlatana kadar savaşla özgürlük halayını birleştirmiş ve özgürlük savaşında hainlere, işbirlikçilere karşı mücadele etti. Diğer iki komutanımız Mêrxas ve Çiya Botan’dı. Kadın arkadaşları kuşatmadan çıkana kadar düşmanla sonuna kadar savaşmış ve kendi inisiyatifleriyle kadın arkadaşların yanına gelerek onlarla şehit olmuşlardı.

Bu kadar kahramanın arasından heval Çiya Zêbarî’den bahsetmezsem, yaşamımın önemli bir kısmı anlamını yitirecektir. Fedakarlıkta onun gibi biri çok az bulunur. Bu yüzden, herkesten çok onu uğurlamak bizi zorladı. Şehadeti, bölge halkını etkilediği gibi bizi de çok etkiledi” diye vurguladı.

KAZANAN GERİLLA OLDU

Çatışmaya başladıklarında Xelata köyüne 20 dakika uzaklıkta olduklarını vurgulayan gerilla Nergiz Çiya, sözlerini şöyle tamamladı: “Xelata köyünde de bir grup arkadaş vardı. O gruptan kahraman arkadaşlarımız Hêlîn Çerkez ve Canda Kobanê tepeye ulaşarak şehit oldu. Heval Canda, Kobanêliydi, ülkesinin özgürlüğü için fedaice savaştı. Heval Hêlîn Çerkez, hayallerinin peşinden koşmak için önce Avrupa'ya gider, oradaki mücadeleyi yeterli görmeyince 1994 yılında Önderlik sahasına geçer ve oradan Kurdistan dağlarına giden özgürlük aşığı kadınlardan biri olur. Heval Hêlîn, çok komünal biriydi; hem ideoloji, hem felsefe, hem de bilim alanında kendini geliştirmişti. Rûken Qamişlo arkadaş da hayalleri ve hedefleri olan, Apocu paradigmayı hayata geçirmek için sorumluluk alan yoldaşlardan biriydi.

O kuşatmada birçok değerli yoldaşımız ve öncü komutanlarımız Garê direnişine damgalarını vurdular ve Kürt kadın direnişi sayfasına isimlerini altın harflerle yazdılar. Bazı kadın arkadaşlar düşmana teslim olmamak için bombalarını kendilerinde patlattılar. Bazı arkadaşlar son mermilerine kadar yaralı bir şekilde savaştı. KDP pêşmergeleri, korkudan o kadın arkadaşlarımızı esir alamadı. Ronahî, Berfîn, Tara, Sîlvan ve Rêjîn Hewlêr gibi direnişçi arkadaşlar, mermileri bitince pêşmergeler ve Türk askerleri etraflarını sarıyor; tüm çabalara rağmen arkadaşlar kendilerini kurtaramayıp düşmanın eline düşüyorlar. Heval Rêjîn, pêşmergelerin eline geçtiğinde elleri bağlanarak üslerine götürülmek isteniyor. Aslan tepesine giderken arkadaşlar, onlardan kaçmak için çok çabalıyorlar, ancak başaramıyorlar.

Pêşmerge aracı uçurumun kenarına geldiğinde Rêjîn heval, araçtan atlıyor ve yüksek sesle şöyle diyor: "Beni asla canlı yakalayamayacaksınız. Kendimi şehit edip sizi öldürme şansım olmayabilir ama beni sağ yakalayamazsınız," diyerek aşağı atlıyor. Hiç savaş ahlakına uymayan düşman, diğer arkadaşları Dihok ve Zaxo köylerinde gezdirerek ‘teşhir’ ediyor. O kadın gerillalara yapılan ahlaksızlık, Kürt toplumunun ne dininde ne de ahlakında var. Ama aynı kültür ve ahlaka sahip olan Türk askerleri ve onların KDP'li işbirlikçileri, insanlığın onur ve haysiyetinden nasibini almamışlardı.

O kuşatmada, tüm teslimiyet çağrılarına rağmen, hiçbir arkadaşın iradesi, gücü ve inancı boşa çıkmadı. KDP'nin ihaneti ve işbirlikçiliği karşısında kazanan, Kürt kadınları ve özgür bir yaşam kurma umudu olan gerilla direniş çizgisiydi. Kazanan; tarihten bugüne Kurdistan dağlarının zirvelerindeki direniş ve özgürlük tarihinin gerçeği olan Rêjîn Hewlêr, Çiya Zêbarî, Hêlîn Çerkez ve Nêrgizlerin ruhuydu.”