Tuncel: Özgür bir yaşamı inşa ediyoruz ve yalnız değiliz

HDK Kadın Meclisleri Konferansına mesaj gönderen DBP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, "Demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü bir yaşamı inşa etmek için örgütleniyoruz ve biliyoruz ki yalnız değiliz” dedi.

Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, rehin tutulduğu Kandıra F Tipi Cezaevi’nden Halkların Demokratik Kongresi (HDK) 8’inci Kadın Meclisleri Konferansı’na mesaj gönderdi. Divan tarafından okunan Tuncel'in mesajı kadınlar tarafından, “Jin jiyan azadi” sloganları ve zılgıtlar eşliğinde coşkuyla karşılandı.

'DİRENİŞ RUHUMUZLA SELAMLIYORUM'

Tuncel'in, divan üyeleri tarafından okunan mesajı şöyle:

“Özgürlük, eşitlik, adalet, barış ve demokrasi mücadelesinde hep önde olan, başka bir yaşam kurmak için mücadele eden direnen siz mücadele arkadaşlarımızı, yoldaşlarımızı, kandıra zindanından özgürlüğe olan inancımız, mücadele coşkumuz ve direniş ruhumuzla saygıyla sevgiyle selamlıyor başarılar diliyoruz.

'BU DÜZEN ESKİSİ GİBİ SÜRMEYECEK'

Kadınların özgürlüğü ve özgür bir yaşam için genel kurulda yapacağınız tartışmalar, alacağınız kararların mücadelemizin gelişimi açısından ön açıcı olacağına, kadınlar için bir moral ve motivasyon yaratacağına inanıyoruz.

Hayat biz kadınlar için hiç kolay olamadığını biliyoruz. Zaten hiçbir zaman kolay değildi. Ancak biz bu düzenin eskisi gibi sürmeyeceğini biliyoruz. Bir şeyler değişti, değişiyor. Çünkü biz kadınlar erkek egemen sistemin tüm alışkanlıklarını ret ediyoruz. Demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü bir yaşamı inşa etmek için örgütleniyoruz ve biliyoruz ki yalnız değiliz.

Dünyanın her yerinden kadınlar, eşitlik ve özgürlük için mücadele ediyor, örgütleniyor. Örgütlülüğü olmayanın, özgürlüğü kazanması mümkün değildir. O nedenle HDK’nin kuruluşundan bugüne kadın mücadelesini örgütleme, kadınların karar ve uygulama mekanizmalarında yer alması, kadına yönelik her türlü ayrımcılık ve şiddetin son bulması için yürüttüğümüz mücadele kadınların mücadelesini görünür kılma ve sesini duyurma açısından çok önemliydi. Bu mücadele de emek harcayan, tüm yoldaşlarımızı bir kez daha kutluyoruz.

'KAVRAMLARI YENİDEN ELE ALMALIYIZ'

Sevgili kadınlar, 5 bin yılı aşan merkezi uygarlık sürecini çözümlemek, demokrasi, politika ve ahlak kavramlarını yeniden ele almak zorundayız. Erkek egemen sistemin aşılması, yeni bir politik ve ahlaki tutumla mümkün olacaktır. Demokrasinin ortadan kaldırıldığı, politikanın iktidarın toplumu baskılama aracına dönüştüğü, yozlaşmanın ve çürümenin derinleştiği, toplumun tüm değerlerinin, ahlakının yok edildiği bir süreçte kadınlar olarak bu kavramları yeniden ele almalı ve güçlü tartışmalar yürütmeliyiz. Unutmamak gerekir ki, demokrasi olmadan politika olmadan da ahlak olmaz. Bu üç kavram kadın özgürlükçü bir sistemin kuruluşu açısından da önemli.

Kadınların katılımını sağlamayan, kadınları söz ve karar sahibi olmasını engelleyen bir sistemin demokratik olması beklenemez. H. Arendt ‘Anayasal bir demokraside politikanın tümüyle yalanın gücüne boyun eğmeyeceğini düşünür.’ Berktay ise ‘Bağımsız yargı ve üniversite gibi kurumlar, en azından teorik olarak çıkarlardan bağımsız şekilde hakikat peşinde koşmayı mümkün kılacak biçimde tasarlanmışlardır. Ve zaman zaman, Bu gerçek politik iktidar sahiplerinin hiç hoşuna gitmez’ tespitini yapmaktadır. Son dönemlerde yargıya ve akademisyenlere yönelik iktidar müdahalesini sanırım bu iki görüş çok net göstermektedir. O nedenle politikayı yeniden ait olduğu yere kadınlarla, halklarla, inançlarla buluşturmak biz kadınların öncelikli sorumluluğudur diye düşünüyorum.

'KATLİAMLARIN ARTMASI TESADÜF DEĞİL'

OHAL rejimi, en çok kadınların hayatını etkilemekte, kadınların nefes alacak bir alan dahi bırakmamakta, kadınları eve kapatmaktadır. Kadın katliamlarını, kadına yönelik şiddet, cinsel istismarın bu kadar artması tesadüf değildir. Erkek-devlet şiddetinin artması da, kadınların kurumsal alandan uzaklaştırılması, geleneksel kadınlık, erkeklik rollerinin cinsiyetçi, milliyetçi, militarist söylem ve eylemlerle güncellenmesi, kadınlara yönelik erkek-devlet şiddetini artırmaktadır. Bu mesele, bireysel bir mesele değildir. Yani tek tek birey kadınları yaşadığı sorundan ziyade, tüm kadınlara yönelik örgütlü bir erkek-devlet şiddeti ile karşı karşıyayız. Bu nedenle, kadın meclisleri olarak bu konun nedenlerini güçlü şekilde tartışmak ve güçlü sonuçlar çıkarmak önemlidir.

'BAŞARIMIZ İÇİN...'

Politikayı mümkün kılan ekmek, işi eylemidir diyor H. Arendt ve eylemek ile özgürlük aynı şeydir. O nedenle güçlü kararlaşma, güçlü bir yol haritası çıkarmak ve sokaklarda, fabrikalarda, tarlalarda, kısacası kadınların var olduğu her alanda örgütlenmek, eylemler, etkinlikler geliştirmek, özgürlük mücadelemizin başarısı açısından önemli olacaktır.

'İÇERİDE DE DIŞARIDA DA DAYANIŞMA...'

Sevgili yoldaşlar, genel kurulumuzun şiarı ve gündem maddeleri konusunda bilgi sahibi olmadığım için sizlere yukarıda ifade ettiğim, düşüncelerle katkı sunmaya çalıştım. Umarım ‘Gündem dışı’ kalmamışımdır. Kandıra da bulunan Gülten Kışanak, Edibe Şahin, Nurhayat Altun (Belediye Eş başkanlarının) Selma Irmak, Çağlar Demirel, Gürsel Yıldırım, Figen Yüksekdağ, Aysel Tuğluk ve siyasi tutsaklar olarak ve tabii ben Sebahat, sizleri çok yakından takip ediyoruz. Kadın hareketi üyesi kadınlar olarak kadınlara dair her gelişme, yapılan her çalışma bizler açısından da çok önemli, biliyorsunuz. HDK Kadın Meclisi olarak, içerideki kadınların sesini dışarıdaki kadınlara duyurmanız, içeride de dışarıda da kadın dayanışmasını birlikte yürütmenin, araç ve olanaklarını yaratmanız, kadın mücadelesini güçlendirecektir diye düşünüyoruz.

'TARSUS VE ELAZIĞ'DAKİ TUTSAKLARLA DAYANIŞALIM'

Öncelikle son dönemde Tarsus ve Elazığ cezaevlerinde kadınlara yönelik geliştirilen sistematik işkence ve saldırılar başta olmak üzere cezaevinde bulunan kadınların sorunlarını güncelleştirmek, tecrit ve izolasyon politikalarına karşı hak ve özgürlük gasplarına karşı, itirazı yükseltmenin kadın dayanışması açısından çok kıymetli olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle HDK, İnsan Hakları Komisyonumuzun, bu konuda, diğer hak ve özgürlük alanın da çalışan grup ve yapılarla da ortaklaşarak cezaevlerinin sesini duyurması, tecrit, hak ihlalleri ve işkence sistemine dönük uygulamaları teşhir edecek çalışmalar yapması ve içeridekilerinin sesini dışarıdakilerine ulaştırması için yol ve yöntemler bulması çok önemli diye düşünüyorum.

Genel Kurulumuzun güçlü, moralli ve coşkulu geçeceğine inanıyor, tüm delegasyon yapısını bir kez daha saygıyla, sevgiyle selamlıyor, seçilecek eş sözcülerimize ve genel meclis üyelerimize başarılar diliyorum.

Özgür Yarınlarda görüşmek dileğiyle

Yoldaşınız Sebahat Tuncel

Kandıra F tipi Kapalı Cezaevi."