Aslı Erdoğan: Türkiye bir yazar olarak beni öldürdü

Aslı Erdoğan: Türkiye bir yazar olarak beni öldürdü

Yazar Aslı Erdoğan İsveç’te günlük yayımlanan Svenska Dagsbladet Gazetesinde yayımlanan söyleşisinde eserlerinden, ülkede giderek artan baskılardan, baskılara karşı gelişen direnişten, aydın olmanın sorumluluklarını yerine getirmek yerine iktidara yaranarak kariyer ve kişisel çıkar elde etmeye çalışan gazeteci ve yazarlardan ve geleceğe yönelik umut ve umutsuzluklarından söz ediyor.

Gazeteci Mustafa Can’la yaptığı söyleşisinde Erdoğan, Avusturya’nın Graz kasabasında 18 ay süren “gönülsüz sürgünden” dönmesinden hemen önce gün önce Gezi Parkı ve Taksim’de gösterilerin başladığını söylüyor.

Irkçılık ve yabancı düşmanlığının yaygın olduğu Graz’dan İstanbul’a döndüğünde dinginlik ve huzur bulacağını umduğunu, ancak kendisini Türkiye’nin modern zamanlarındaki en büyük eylamlerinin içersinde bulduğunu belirtikten sonra “Olaylardan sonra olan tek şey Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kendi iktidarını güçlendirmesi oldu. Ekonomi ekspress hızında gidiyor, ama medya ve sanatçıların İran ve Çin’den daha kötü bir durumda bulundukları, bir bakanın akılcı makaleleri terör mermilerine benzettiği bir ortamda bunun ne değeri var” diyor.

Can, Erdoğan’ın Türkiye tarihinin en büyük basın davası, 46 Kürt gazetecinin KCK adı altında yargılandığı gazetecilere de atıfta bulunarak, "Ben açıkcası neden geriye döndüm?” sorusunu kendisine yönelttiğini belirtiyor.

Yazar Erdoğan, İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt’in Türk Başbakan Erdoğan’ın İsveç’e yaptığı ziyaret sırasında Dagens Industri Gazetesinde yayımlanan “Türkiye Doğru yolda” başlıklı makalesine de tepkili.

“Sizin Dışişleri Bakanınız Türkiye’de Dışişleri Bakanı mı olmak istiyor? Vücüdunda bir nebze utanç olsaydı ülke geriye doğru giderken Türkiye’den ‘Ticaret ve yatırımlar için sıçrama tahtası’ olarak söz etmezdi” diyor.

“2009 yılından bu yana 10 bine yakın politikacı, hukukçu, akademisyen, yazar, insan hakları savunucusu ve muhalif terörizm suçlamasıyla yakalanıp tutuklandı. AKP kürtaj hakkını sınırlamaya, sadakatsizliği kriminalize etmeye, açık yerlerde öpüşmeyi yasaklamaya çalışıyor. Çoşkun kapitalizm en yoksulları şehrin dış mahallelerine, daha çok da şiddet kullanarak sıkıştırıyor. Bir  politik-ekonomik çıkarlı şehir mimarlığı dış dünyaya büyüklük mesajını vermek için  İstanbul’un geriye kalan parklarını alış-veriş tapınağına dönüştürmeye çalışıyor” ifadelerinin yer aldığı makalede Erdoğan, 1990’lı yıllarda Kürdistan’da çocukların iz bırakmadan kaybolduklarını, küçük Kürt kızlarına tecavüz edildiğini duyduğunu, yasal korumadan yoksu olan insanlara yapılan aşağılamalara karşı basının sesiz kaldığını ve birilerinin bunları yazmak zorunda olduğunu düşündüğünü belirttikten sonra “Acımasız adaletsizlikleri gördüğümde ve duyduğumda vücüdüm fiziki olarak etkileniyor, acı veriyor. Bunu harekete geçerek dindirmeye çalışıyorum. Bu kendi vicdanını rahatlatmaya çalışan bencil bir davranış” diyor.

Daha önceleri bir fizikçi olan 46 yaşındaki Aslı Erdoğan’ın günümüz Türk edebiyatının en özgün yazarlarından biri olduğu,  büyüleyici şiirsel anlatımıyla yazdığı kitapların bir çok dilde yayımlandığı, Avrupa’nın pek çok ülkesinde eleştirmenler ve okuyucuların takdirini kazandığı ve olumlu eleştiriler aldığı belirtilen makalede yazarın Türkiye’de aynı ilgiyi görmediğine dikkat çekiliyor.

Erdoğan, Can’ın bu konudaki sorusunu “Ne diyebilirim? Acı veriyor, yaralıyor. Eğer bir kaç yazar ve gazeteci daha ‘Aslı, son kitabında sığ simgeler, tuhaf bileşim ve çok fazla şiirsel dil var deseler ama suskunlukla karşılanıyor. Türkiye bir yazar ve insan olarak beni öldürüyor” diye yanıtlıyor.