Gerilla Sipan'ın 20'den fazla bestesi var

Gerilla Sipan'ın 20'den fazla bestesi var

Kürt Özgürlük Mücadelesi gerillalarının devrimi her yönüyle gerçekleştirdiklerini belirten gerilla Sipan Xelat, “Gerilla sadece silahlı mücadele yürüterek devrim yapmıyor. Özgür sanat geleneğinde olduğu gibi her yönüyle devrimler gerçekleştiriyor” dedi.

Rojava Kürdistan’ının Efrîn kentinde dünyaya gelen Sipan Xelat, daha sonra gençlik dönemini geçirdiği Halep kentinde kültür-sanat gurupları içerisinde yerini almış. 1995 yılında yayına giren Med TV’de gördüğü gerilla görüntülerinden etkilenen Xelat, sanatını Kürt Özgürlük Mücadelesi içerisinde mücadele ile birlikte geliştirmek ister. Bunun için 2001 yılında Kürt Özgürlük Mücadelesine katılır.

 ‘20’DEN FAZLA BESTEM VAR’

Okuduğu türkü ve şarkıların bestelerini kendisinin yaptığını belirten Xelat, devamla; “söylediğim şarkıların ve türkülerin bestelerini kendim hazırlıyorum. 20’den fazla bestem var. İlk bestemi de 2006 yılında şehit düşen Zerdeşt arkadaş üzerine yaptım. İlk klipli bestem ise Viyan Soran arkadaş üzerine 2007 yılında yaptığım Berf Hatiye Rê gırtiye bestesidir. Bu bestemin klibini ise Halil Dağ arkadaş yaptı. Bu sayede Halil Dağ arkadaşı anıyorum” diye ifade etti.

‘SANAT, TOPLUMU YANSITIR’

Toplumu oluşturan yapılardan birinin de sanat ve kültür olduğuna değinen Xelat, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Kültür ve sanat, toplumu oluşturan yapı taşlardan biridir. Yani toplum için derin bir anlamı vardır. Bununla beraber her toplum kendi kültürü ile tanınmaktadır. Yani kültür ve sanat toplumu yansıtan olgulardandır. Bir toplum ilk olarak kendi dili ve coğrafyası ile tanınır. Ardından yarattığı kültür ve sanatı ile tanınır. Kültür, sanat ve dilinden yoksun edilmiş bir toplum yok olur.”

‘ÖZGÜR SANAT GELENEĞİNİN TAKİPÇİLERİYDİLER’

Kürt Özgürlük Mücadelesinde özgür sanat geleneğinin “Özgürlük Mücadelesi” ile birilikte ilerlediğine değinen Xelat, gerilla sanatına ilişkin şunları söyledi: “Eğer bu gün özgür sanattan bahsediyorsak, bu uğurda şehit düşmüş arkadaşların sayesindedir. Çünkü onlar hem özgürlük mücadelesini yürütürken bir de özgür sanat geleneğini sürdürdüler. Bu uğurda birçok arkadaşımız şehit düştü. Başta Şehit Sefkan, Hogir, Mizgin, Sipan, Argeş, Hozan Serhat ve son olarak Delila arkadaşımız Özgürlük mücadelesinde şehit düştüler. Bu arkadaşlar bir gerilla olarak özgür dağlarda özgürlük mücadelesini yürütürken bir yandan da özgür sanat geleneğinin takipçileri oldular. Birçok şey özgürlük mücadelesine kazandırdılar. Mücadelelerini, kahramanlıkları ve şehit düşen arkadaşları yaptıkları sanatta anlattılar. Kısacası yaptıkları sanatı Özgürlük Mücadelesi ile birleştirdiler.  Bizlerde bu gün bu arkadaşların bıraktıkları yolun takipçileri olarak özgür sanatı geliştirmeye çalışıyoruz. Bunun yanında her gerilla bir sanatçıdır. Yaşamda gördüklerini, yaşadıklarını ve duyduklarını yazılarına, söylemlerine ve yaşamlarında yaşattıkları için birer sanatçıdırlar. Bunun için Özgürlük Mücadelesinde mücadele yürüten arkadaşlarımız büyük bir sanat yaratıyorlar.”

‘YAŞADIKLARIMIZI SANATLA AKTARIYORUZ’

Gerilla ve topluma hitap eden şarkılar yazdığını belirten gerilla Xelat, sözlerine devamla; “Gerillada bazen arkadaşlarla ateşler yakıyoruz. Etrafında toplanarak kimimiz şarkı söylüyor, kimimiz şiir okuyor ve kimimiz de yaşadıkları anılarını anlatıyor. Bunun yanında kendi şarkılarımı bir de gerilla ve toplumun özel günlerinde hazırladığımız moral ve etkinliklerde söylüyorum. Başta bir gerilla olarak mücadele içerisinde yerimi alıyorum. Bunun yanında yaptığım sanatta şehit arkadaşların kahramanlıklarını, destansı yaşamlarını, anılarını konu ediniyorum. Şarkılarımda ve türkülerimde onların yaşamlarını, onların kendisini anlatıyorum. Onları bu şekilde yaşatmak istiyorum. Bunun yanında doğaya yönelik şarkılarımda var. Çünkü insanın yaşadığı ortam, yaşamına ve yaptığı çalışmaya etki ediyor. Bunun için doğanın güzelliğini de şarkılarımda işliyorum. Ayrıca bu mücadelenin sahibi olan Önderliğimizin üzerine şarkılarım da var. Çünkü Önderlik 15 Şubat komplosu ile Türk devletine teslim edildikten sonra yüreğimizde bir yara oluştu. Bizlerde yaşadığımız bu acıyı kendi sanatımıza yansıtıyoruz. Yani düşüncelerimizi, duygularımızı sanatımıza yansıtıyoruz” diye söyledi.   

‘SİSTEM TOPLUMU PARÇALIYOR’

Kapitalist sistemde topluma ait olan sanat ve kültürün parçalandığına dikkat çeken Xelat, şunların altını çizdi: “Kapitalist sistemde topluma ait olan değerler, sanat, kültür ve ahlak parçalanmaktadır. Sistem toplumu yozlaştırarak kültürel soykırıma tabi tutmaktadır. Ayrıca sistemin sanat algısı da farklıdır. Toplum değerlerinin içini boşaltan bir sanat algısı vardır. Bunun yanında sanatı toplumdan alıp parçalayarak bireylere indirgiyor. Yani sanatı metalaştırıyor. Kazanç ve pazar anlayışıyla bütünleştiriyor. Bunun yanında bizim sanat algımız, toplumsal ahlaka ve kültüre dayalı, toplumun öz değerlerini içeren ve toplumsallığı anlatan bir algıdır. Yani iktidar elidinin tekelinden çıkartıp topluma iade eden bir sanat anlayışımız var.”

‘SANAT DEVRİMİN BİR KOLUDUR’

Devrim hareketleri içerisinde sanatın önemli bir yeri olduğuna vurguda bulunan Xelat, sözlerini şu şekilde sonlandırdı: “Tüm devrim hareketlerinde sanat, devrimin bir kolu olarak hareket etmektedir. Yaşanan mücadeleyi dünyaya tanıtmada ve gelecek kuşaklara aktarmada sanatın rolü büyüktür. Bizlerde Özgürlük Mücadelesi içerisinde yer alanlar, sanatı devrimci sanat haline getirmeye çalışıyoruz. Bende bunu esas alarak toplumsal devrimin bir kolu olan sanatı devrim ile birleştirerek sanat devrimini yapmaya çalışıyorum.”