Yeni Suriye ve Kürtler
Yeni demokratik Suriye’nin şekillenmesinde Kürtlerin yeri ve rolü başat olacaktır. Demokratik Suriye, Kuzey ve Doğu Suriye’nin demokratik deneyimine dayanacak ve ondan çok şey alacaktır.
Yeni demokratik Suriye’nin şekillenmesinde Kürtlerin yeri ve rolü başat olacaktır. Demokratik Suriye, Kuzey ve Doğu Suriye’nin demokratik deneyimine dayanacak ve ondan çok şey alacaktır.
Altmış yıllık Baas iktidarı Aralık ayının ilk haftasında gümbür gümbür devrildi. Aslında Şam’da yıkılan tekçi ulus-devlet milliyetçiliğiydi. Kemalist milliyetçiliğin Arabistan’da gelişen türevleriydi. Nasırcılık darbe niteliğindeki olaylarla ve reformist yöntemlerle adım adım değiştirildi. Baascılığın Irak versiyonu, Üçüncü Dünya Savaşı’nın başlangıcında on yılı aşan bir savaş sonunda Saddam heykellerinin devrilmesiyle yıkıldı. Şimdi ise Baascılığın Suriye versiyonu 13 yıla yayılan bir savaş sonunda göreceli fazla kan akmadan devrildi.
İsrail saldırıları altında ağır darbe yiyen İran ile Rusya’nın desteğini kaybeden Beşar Esat yönetiminin, adeta ‘alın da başınıza çalın’ dercesine iktidarı bırakıp Suriye’yi terk etmesiyle Şam’da yönetim Heyet Tahrir El Şam (HTŞ) örgütünün eline geçti. Şimdi sırasıyla devlet heyetleri, Esat’ın sarayına yerleşen HTŞ Lideri M. Colani ile görüşmeler yapıyor. Yeni Suriye’nin nasıl şekilleneceğini anlamaya ve mümkünse biraz çıkar kapmaya çalışıyor. Mart başında bir geçiş hükümetinin oluşturulacağı açıklanmış olsa da Suriye’nin geleceği konusu giderek çok daha yoğun bir biçimde tartışılıyor.
Gerçekten de yeni Suriye nasıl şekillenecek? HTŞ Yönetimi Suriye’yi nereye götürecek? Yeni Suriye’nin şekillenmesinde kimler ne tür roller oynayabilecek? Dahası yeni Suriye’de Kürtlerin ve yine Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin yeri ve rolü ne olacak? Benzer sorular gittikçe çok daha fazla ortaya atılmakta ve bunlar temelinde hararetli tartışmalar yapılmaktadır.
En çok üzerinde durulan bir husus, Suriye’nin de ikinci bir Afganistan olması ihtimalidir. Genel kanı böyle olmayacağı noktasında odaklanmaktadır. Ancak Afganistan’ı bu hale getirenin de ABD olduğu hatırlanınca, bu tür görüş sahiplerinde kaygılar iyice artmaktadır. Öyle ya, Afganistan’ı Taliban’a bırakan ABD, şimdi de Suriye’yi “Terör örgütü” saydığı HTŞ’ye rahatlıkla bırakabilir. Nitekim hazırlıkların bu yönlü olduğu da açıkça görülmektedir. Yeni adıyla Ahmet El Şara yapılan Colani’ye takım elbise giydirilip kıravat taktırılarak modern bir lider yapılmaya çalışılmaktadır.
İktidar İslam’ı esas alan gruplarda takiyecilik önemli bir yöntem olarak kullanılmaktadır. Bunu en açık bir biçimde Tayyip Erdoğan kişiliğinde gördük. Şimdi M. Colani de ikinci bir Erdoğan niçin olmasın? Bu konuda pek istekli olduğu ve hızla iktidar koltuğuna alışmaya çalıştığı gözlenmektedir. Bu duruma dönük Almanya ve Fransa gibi Avrupa devletlerinden cılız bazı tepkiler gelse de sonuçta kesin tutumun nasıl olacağı şimdilik pek anlaşılmamaktadır. Avrupa toplumlarından ve demokratik kamuoyundan ise henüz bir tepki durumu yansımamaktadır.
M. Colani’nin “Şeriat yönetimi olacak” biçimindeki açıklamasına ilk ciddi tepki Şam halkından gelmiştir. Özellikle modernist Şam gençliği ve genç kadınları ciddi bir tepki göstermiştir. Baas Yönetimi’nin geliştirdiği modern yaşamdan vazgeçmeyeceklerini çok açık bir biçimde ortaya koymuşlardır. Benzer tepkilerin Lazkiye ve benzeri kentlerde de gelişeceği tahmin edilmektedir. Fakat geçmişte ‘Müslüman Kardeşler Örgütü’nün merkezi olan Hama ve Humus gibi kentlerden tepki değil, tersine şeriatı benimseme yaklaşımının gelişeceği genel görüş durumundadır. Dikkat edilirse, mevcut Suriye toplumu da bu konuda ciddi bir bölünme durumunu yaşamaktadır. İşte böyle bir ortamda Suriye’de yaşayan Dürziler ile Kürtlerin tutumu yeni Suriye’nin şekillenmesinde daha büyük önem taşımaktadır.
Ortadoğu’dan Asya’ya açılan kapıda yer alan Afganistan’da Taliban yönetimi bu dünya tarafından kabul görebilir. Fakat Ortadoğu’nun ortasındaki Suriye’de benzer bir yönetimin dünya tarafından kabul görmesi zordur, hatta mümkün değildir. Dolayısıyla giderek yeni Suriye’nin nasıl şekilleneceği konusu daha çok gündem olacak ve de tartışılacaktır. Çıkarcı ve sömürücü bazı çevreler bu nedenle her türlü yönetime evet deseler de dünya genelinde devlet ve toplum güçlerinin çok daha fazlası modern bir Suriye görmek isteyecektir. Hatta halklar ve demokratik güçler, yeni Suriye’nin demokratik ve çoğulcu bir yönetime kavuşmasından yana olacaktır. Gelenin gideni aratmaması ve Baas’ın temsil ettiği tekçi ulus-devlet milliyetçiliğinin aşılması da ancak böyle mümkün olur. Suriye’nin çok dinli, çok mezhepli ve çok halklı-kültürlü toplumsal yapısını da ancak böyle çoğulcu bir demokrasi anlayışı birleştirebilir.
Yeni Suriye’nin şekillenmesine bu yönlü bakıldığında, Kürtlerin ve yine Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin rolünün çok fazla olacağı açıkça görülür. Bu bakımdan, mevcut Suriye’de Kürtlerin ve yine Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin gücü sanıldığından çok daha fazladır. Eğer AKP-MHP faşist-soykırımcı yönetiminin katliamcı ve işgalci saldırılarına karşı belli bir düzeyde karşı durma ve direnme gücünü gösterirlerse, o zaman yeni Suriye’nin yapılanmasında belirleyici bir rolün sahibi olabilirler. Kürtler ve Demokratik Özerk Yönetim mücadele ettikçe ve kendi demokratik sistemini alternatif olarak Suriye geneli için sundukça hem tüm modern yaşam isteyen güçleri etrafında toplayarak içteki gücü artacak ve hem de dışta halklardan ve demokratik güçlerden giderek artan bir destek alabilecektir.
Geçen yirmi yıla bakıldığında Tayyip Erdoğan’ın Beşar Esat’a yönelik nasıl sahte dostluklar içinde olduğu ve namertçe düşmanlıklar yaptığı açıkça görülecektir. Oysa Baas iktidarına karşı Kürtler hiçbir zaman böyle davranmamıştır. Her zaman Demokratik Suriye için ilkeli bir duruş gösterip mertçe mücadele etmiştir. Dahası faşist DAİŞ çetelerine karşı Kürtler ve müttefikleri, tüm Kuzey ve Doğu Suriye halkları on binden fazla şehit vererek kahramanca savaşmış ve insanlığı bu faşist beladan kurtarmıştır. Sadece bu direnişin bile Kürtlere ve müttefiklerine kazandırdığı çok büyük bir güç ve itibar söz konusudur.
12 yıldır Kuzey ve Doğu Suriye’de tüm etnik grup ve kimliklerin kendilerini özgürce örgütledikleri demokratik konfederalizm sistemini hayata geçirerek, Suriye’de benzeri bulunmayan bir demokrasi deneyimi ortaya çıkarmışlardır. Kadın özgürlüğü, ekolojik yaklaşım, tüm farklılıkları özgürce birleştiren demokratik ulus ve çoğulcu demokratik yönetim deneyimleriyle yeni Suriye’yi adeta aydınlatan, yeni Suriye’nin temel ilkelerini ortaya çıkartan bir gelişme sağlamışlardır. Suriye’de böyle bir demokrasi deneyiminin benzeri olmadığı gibi, demokrasi denebilecek ciddi bir deneyim de yoktur. Bu durum devrik Baas iktidarı için geçerli olduğu gibi, yeni yönetim olmaya çalışan HTŞ için çok daha fazla geçerlidir.
O halde Kürtlerin ve yine Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin, yeni Suriye’nin demokratik yapılanmasına katacağı çok şeyi vardır. Adeta bu deneyime dayanmadan ve Kürtlerin gücünü esas almadan Demokratik Suriye’nin şekillenemeyeceği açıktır. Bunlarsız olsa olsa Suriye’de yeni bir ulus-devlet diktatörlüğü şekillenir ki, milliyetçi olduğu kadar dinci de olan bu yeni diktatörlük gideni aratan bir durumu ifade eder.
Demek ki yeni demokratik Suriye’nin şekillenmesinde Kürtlerin yeri ve rolü başat olacaktır. Demokratik Suriye, Kuzey ve Doğu Suriye’nin demokratik deneyimine dayanacak ve ondan çok şey alacaktır. O halde, mevcut durumda Suriye‘nin en demokratik ve etkili gücü Kürtler ve Demokratik Özerk Yönetimdir. Şimdiye kadar olduğu gibi, yeni demokratik Suriye’nin şekillenmesinde de Kürtler etkili rol oynamaya devam edeceklerdir.
O halde şimdi bu gerçeği ve gücü görme, asla umutsuzluğa ve karamsarlığa kapılmama, direnişte ve demokratik yapılanmada bunu etkili kullanma zamanıdır. Bunu da ilan edilen seferberlik ruhuyla yapmak, bu temelde Kadın ve Halklar Devrimini savunurken, halkların Demokratik Suriye’sini kadın özgürlüğü temelinde şekillendirmek gerekir. Yeni başarılar ve zaferler Kürtleri ve Demokratik Özerk Yönetimi beklemektedir.
Kaynak: Yeni Özgür Politika