ANALİZ

39. yılına giren PKK yenilmez bir çizgiye sahiptir

PKK’nin yükselişinin önüne AKP iktidarı saldırılarıyla, işbirlikçi Kürtler ve bölge gericiliğiyle kurduğu ittifaklarla geçmeye çalışsa da her zaman olduğu gibi kaybeden AKP iktidarı olacak, tarihi direniş gösteren PKK ve Kürt halkı da kazanacaktır.

PKK’nin kuruluş yıldönümünde başta Haki Karer, Hayri Durmuş, Kemal Pir, Sakine Cansız, Akif Yılmaz, Ali Çiçek, Ferhat Kurtay, Mahsum Korkmaz şahsında tüm şehitlerimizi minnet ve saygıyla anıyorum. 

PKK’nin resmi kuruluşunun, ilk kongresinin üzerinden 38 yıl geçti. Apocu grup 1973 yılında Çubuk barajındaki toplantıyla oluşmuştur. Dolayısıyla PKK’nin kuruluşunun üzerinden 44 yıl geçmiştir. Sadece Kürdistan yakın tarihini değil, Türkiye ve Ortadoğu yakın tarihini PKK’nin tarih sahnesine çıkışı ve 44 yıllık mücadelesi belirlemiştir. PKK bugün de Kürdistan, Türkiye ve Ortadoğu’daki gelişmeleri belirlemeye devam etmektedir. 

PKK, Ortadoğu gibi ilk devletlerin ve sömürücü sınıfların oluştuğu, kadının ilk köleleştirildiği, ilk sömürgeci egemenliklerin gerçekleştiği bir coğrafyada tarihin gördüğü en kapsamlı özgürlük eğilimi olarak tarih sahnesine çıkmıştır. İlk devletler, ilk sömürücü sınıflar, kadın üzerindeki ilk baskı ve ilk sömürgecilik bu coğrafyada görüldüğü gibi, ilk ve en uzun toplumsallık, sömürüsüz, baskısız en sistemli yaşam, kadının hakim olduğu toplumsallık ve sömürgeci hakimiyete karşı ilk direnişler de bu coğrafyada gerçekleşmiştir. Apo gerçeği ve PKK’nin tarih sahnesine çıkışı işte devlet, sömürü, kadın üzerindeki baskı ve sömürgeciliğe karşı toplumsallığın kapsamı, derinliği, kadının bu toplumsallığa vurduğu damga ve halkların tarih boyu sömürgeci hakimiyete karşı verdikleri direniş kökleri üzerinde yükselmiştir. PKK’nin tarihsel köklerinde ilk köle isyanlarının, Mazdeklerin, Hüremilerin, Kermatilerin, İsmaillerin, Babailerin, tüm inançların ve dinlerin toplumsal değerleri olan hak, adalet, eşitlik, özgürlük, bağımsızlık değerleri vardır. PKK tüm bu toplumsal hareketlerin ahlaki, vicdani, toplumsal değerlerini kendinde somutlaştırarak tarih sahnesine çıkmıştır. Bu büyük çıkışta Kürdistan’ın tarih boyu yaşadığı güçlü toplumsallığın ve bu toplumsallığın yarattığı değerlerin payı büyük olmakla birlikte, PKK tüm Ortadoğu halk ve toplum değerlerinin ortaya çıkardığı bir halk özgürlük eğilimidir. 

Kuşkusuz tarih sahnesine çıkışında 1970’lerde yükselen değer ve yıldız olan reel sosyalizmin etkisi olsa da, bu toplumcu eğilimden önemli değerler alsa da PKK’nin toplumsallığını, yani sosyalist karakterini asıl belirleyen Ortadoğu’nun toplumsal ve direnişçi değerleriyle Kürt toplumunun toplumcu direniş değerleri olmuştur. Şu kesindir ki, Apoculuk ve PKK Ortadoğu’da var olmuş tüm toplumsal değerlere dayanarak ortaya çıkmış büyük bir devrimci harekettir. Ortadoğu’daki despot geleneğin kapsamlılığına karşı bu coğrafyada yaşanmış toplumsallığın gücüne dayanarak Ortadoğu halklarının tarih boyu taşıdığı özgürlük özlemlerinin temsilcisi olmuş; somut olarak da tarih boyu baskı ve işgallerle karşılamış, 1970’lere gelindiğinde ise soykırımla kökü kazınmak istenen bir halkın özgürlük, demokrasi ve sosyalizm özleminin temsilcisi ve sesi olmuştur.

Ortadoğu tarihinde despotizme, zulme karşı hak, adalet, eşitlik ve özgürlük değerleriyle ayağa kalkan, mücadele eden halklar ve hareketler her zaman olmuştur. Ancak PKK çıkışından itibaren çok farklı olduğunu ortaya koymuştur. Özellikle de Önder Apo’nun kişiliği, üslubu ve tarzı bu hareketin çok farklı olduğunu gözler önüne sermiştir. Bu hareketin halkçı ve devrimci karakterinin en üst düzeyde birleştiğini bu önderlikte görmek mümkündür. Bu önderlik, bu dünyanın zulmünü, haksızlığını, adaletsizliğini ve bunlarla yan yana yaşayan toplumsallığı ve kişiliği daha baştan reddetmiştir. Aykırı kişi ve aykırı bir hareket olarak ortaya çıkmıştır. 

Apocular ilk çıktıklarında soykırımcı sömürgeci Türk devletine karşı tutumlarıyla siyasal alanda dikkat çekerken, halk ise bu grubu farklı ve kendine yakın görerek kısa sürede bu hareket etrafında toplanmıştır. PKK’nin Kürdistan’da beklenmedik düzeyde hızlı gelişmesi, en başta da halkçı karakteri nedeniyle gerçekleşmiştir. Halk, ne söylediklerinden çok, nasıl yaşadıklarına ve neler yaptıklarına bakıyordu. PKK en başta da toplumcu zihniyetine uygun bir toplumsal yaşama sahip olduğu için kazanmıştır. Bu karakter aynı zamanda Ortadoğu’ya uygun bir siyasi hareketin ortaya çıktığını göstermiştir.

PKK’nin çıkışında ortaya koyduğu en önemli şey ise düşüncenin, ideolojinin, inancın belirleyici olduğunu vurgulamasıdır. Burada kazanılmadan hiçbir başarının gelmeyeceği özellikle ortaya konulmuştur. Önder Apo, toplumsal, tarihi ve siyasal durumuyla ilgili bir düşünceleri olmadığı için Kürtlerin hep egemenlik altında kaldıklarını, son yüzyılda ise soykırım sürecine sokulduklarını vurgulamış, bunun için Kürtleri özgür ve demokratik yaşama kavuşturacak bir ideolojik yaklaşım ve düşünce yapısına ihtiyaç olduğunu tarihi toplumsal çözümlemeleriyle ortaya koymuştur. 

Önder Apo, Kürdistan’ın düşünce derinliği ve başarı kazanmasını ortaya koyarken özellikle şu tespiti yapmıştır; “Demokratik ve ekolojik toplum olarak kavramsallaştırmaya çalıştığım sistem anlayışımı temel olarak devlet iktidarı dışında oluşturmayı teorik yaklaşımımın özü olarak ortaya koyuyorum. Sadece kapitalist sistemin iktidar anlayışı dışında değil, tüm devletli toplumlardaki klasik hiyerarşik ve devletçi iktidarların dışında çözüm aramak teorik perspektifimin özüdür. Bu yaklaşımın ütopik değil toplumsal gerçekliğe son derece bağlı bir teorik yaklaşım olmasını mücadelemin en önemli kazanımı olarak görüyorum. Kişisel ve toplumsal temelimin teorik güce ulaşmamda rolü olmakla birlikte, esas etken tarihsel toplumu tüm sistematik yapısı içinde anlayabilmemdir. Anlayabilmenin altında ise yaşadığım mücadelenin özellikleri ve sorumluluk sahibi olmayı başarabilmem yatmaktadır. ”

PKK sadece bir siyasi program partisi olarak ortaya çıkmamıştır. En başta da bir amaçta birleşmiş insan topluluğu olmuştur. Yoldaşlık gerçeğine dayanan bir parti toplumsallığı PKK’nin en temel gücü olmuştur. Kadrolar arasında oluşmuş ilişkiyi bir hakikat ilişkisi olarak değerlendiren Kürt Halk Önderi, parti bilincini, yoldaşlık ilişkisini ve buna dayalı parti yaşamını çok önemli görmüş, bu nedenle “her şeyimle oynayabilir, ama partiyle oynayamazsınız, partiyle oynamanıza izin vermem” diyerek bir düşünce ve hakikat örgütlenmesine dayalı partiye verdiği önemi ortaya koymuştur. Bu, aynı zamanda Ortadoğu tarihindeki tüm toplumsal ve siyasal kurumlarda var olan karakterin en çarpıcı biçimde PKK gerçeğinde somutlaşması olmuştur. 

Eğer PKK Türkiye’de en faşist saldırılar karşısında ayakta kalmışsa bu parti gerçekliği nedeniyledir. Yoksa 12 Eylül faşizmi döneminde de, 1990’lı yıllardaki kirli savaş karşısında da, 1998-99 uluslararası komplo sonrası PKK’ye dayatılan tasfiyeci provokasyon döneminde de, AKP’nin uyguladığı özel savaş karşısında tasfiye olur, etkisizleşirdi. Ancak her saldırı sonrası PKK daha da güçlenerek gelişmesini sürdürmüştür. PKK’nin mücadele diyalektiği hep böyle olmuştur. Saldırılar karşısında ayakta kalındığında yeni gelişmeler ve güçlenme dönemi ortaya çıkmıştır. 

Türk özel savaşı ne kadar “PKK zayıfladı” propagandası yaparsa yapsın, PKK saldırılar karşısında gücünü koruyarak çıkmış, bugün Ortadoğu’nun tümünde siyasi etkisi olan ve Kürt halkının tüm Kürdistan parçalarında özgür ve demokratik yaşamını kazandıracak güce ve etkiye ulaşmıştır. Çünkü PKK sadece Bakurê Kurdistan ve Türkiye’nin değil, tüm Ortadoğu’nun sorunlarına doğru çözüm öneren bir partidir. Önder Apo bugün sadece Kürt halkının değil, tüm Ortadoğu halklarının ideolojik ve siyasi önderi konumundadır. Çünkü Ortadoğu’nun tüm toplumsal ve siyasi sorunlarına bu önderliğin çizgisiyle çözüm bulunacaktır. 

Kuşkusuz PKK Türk devletinin soykırımcı politikasına karşı Kürtlerin varlığını korumak ve özgür yaşamını sağlamak için silahlı mücadeleyi de verecektir. Çünkü hem Kürt halkının varlığını, hem de Kürt halkının özgür ve demokratik yaşamını sağlayacak ideolojik ve siyasi örgütlenmesini korumak açısından bu zorunludur. Türk devleti soykırımcı sömürgeci politikalardan vazgeçmediği müddetçe öz savunması olan gerilla mücadelesini sürdürecektir. Ancak PKK’nin esas gücü ideolojisi, parti yaşamı ve toplum için öngördüğü çözümlerdedir. Bu açıdan ne kadar ağır askeri saldırılar yapılırsa yapılsın, baskılar ne kadar arttırılırsa arttırılsın PKK’nin tasfiye edilmesi çok zordur. Çünkü ideolojik ve örgütsel olarak yenilmez bir çizgiye sahiptir. Kürt halkının özgürlüğü gibi çok haklı bir mücadeleyi yürüttüğü için başarma şansı her zaman fazladır. Nitekim şimdiye kadar bu karakteri nedeniyle hep kazanmıştır. 

39. PKK yılına girerken Ortadoğu’da temel bir ideolojik ve siyasi çizgi haline gelmiştir. Ne dış güçler, ne bölge güçleri Ortadoğu’daki sorunlara çözüm gücü olabiliyorlar. Her müdahaleleri, daha fazla askeri güç kullanmaları sorunları çözme yerine daha da ağırlaştırıyor. PKK’nin ideolojik ve siyasi çizgisi ise girdiği her yerde halkın umudu haline gelmektedir. Eğer PKK ağır saldırılar karşısında varlığını korursa, bu umut kısa sürede pratikleşecek, ideolojik ve siyasi çizgi olarak halkların tüm sorunlarına çözüm bulacaktır. 

Tarihin hangi dönemine bakılırsa bakılsın, hangi toplumlar düşünsel hakimiyeti sağlamışsa o toplumlar yükselişe geçmişler ve tarihe damgasını vurmuşlardır. Bugün Ortadoğu’da Kürtler özgür ve demokratik yaşam projeleri ve düşünce yapılarıyla yükselen değer haline gelmişlerdir. Kürtler, toplumun özgürlükçü demokrasi anlayışıyla 21. yüzyılın yükselen halkı olacaklardır. Çünkü Önder Apo gibi bir düşünce gücü, PKK gibi bir örgütlü hakikat gücü Kürtleri toplumcu özgürlükçü demokrasinin Ortadoğu’daki öncü halkı yapacaktır. 

PKK’nin ve Kürtlerin bu yükselişinin önüne AKP iktidarı saldırılarıyla, işbirlikçi Kürtler ve bölge gericiliğiyle kurduğu ittifaklarla geçmeye çalışsa da her zaman olduğu gibi kaybeden AKP iktidarı olacak, tarihi direniş gösteren PKK ve Kürt halkı da kazanacaktır.

KAYNAK: YENİ ÖZGÜR POLİTİKA