Ölmüş kişiye 'teröre finansman' soruşturması
Wan'da 2020 yılında salgın nedeniyle yaşamını yitiren Cemal Candemir'e de 'teröre finansman' soruşturması açıldığı ortaya çıktı.
Wan'da 2020 yılında salgın nedeniyle yaşamını yitiren Cemal Candemir'e de 'teröre finansman' soruşturması açıldığı ortaya çıktı.
Türk polisi geçtiğimiz Şubat ayında aralarında Gazeteci Oktay Candemir, Lokman Gezgin ve Arif Aslan'ın da bulunduğu 43 kişi hakkında açılan soruşturma kapsamında evlere baskın düzenledi. Heyva Sor'dan bu şahıslara para gönderildiği ve bu şahısların 'teröre finansman' sağladıkları gerekçesiyle açılan soruşturmada gözaltına alınan 36 kişi, savcılık tarafından serbest bırakıldı.
Aradan geçen dört ayın ardından Van Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturmaya yer olmadığına karar vererek, 43 kişi hakkında takipsizlik kararı verdi.
Hızını alamayan polisin ve savcılığın hakkında soruşturma açtığı kişiler arasında DTP'nin eski İl Genel Meclis Üyesi olan ve 2020 yılında salgın nedeniyle yaşamını yitiren Cemal Candemir de bulunuyor.
2022 yılında açılan dosyada 2020 yılında yaşamını yitiren Candemir'in 'teröre finansman' sağladığı iddia ediliyor.
Savcılık, Cemal Candemir'in söz konusu suçu işlediğine dair yeterli delil bulunmadığını belirterek hakkında takipsizlik kararı verdi.
'SORUŞTURMALARIN TEMELSİZ OLDUĞUNU GÖSTERİYOR'
Konuya ilişkin bilgi veren Hukukçu Cemal Demir, şunları söyledi:
"Soruşturmanın, hiçbir hukuki ve maddi delile dayanmadan, baştan savma bir yöntemle başlatıldığını görebiliyoruz. Salt Masak raporlarına dayanarak kişiler hakkında temelsiz soruşturmalar başlatmak en başta hukuki güvenlik ilkesinin ihlal edilmesidir. Hakkında ek takipsizlik kararı verilen tüm şahısların özgürlük ve güvenlik hakkının keyfi bir şekilde ihlal edildiği ortadadır. Bu ek takipsizlik kararında ölmüş olan kişiler hakkında dahi soruşturmanın başlatıldığını görüyoruz. Bu da ne kadar baştan savma ve keyfice soruşturma yapıldığını gösteriyor. Özgürlük ve güvenlik haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle maddi ve manevi tazminat davası açılabilir. Diğer bir husus ise hukukun bu kadar kişi ve kurumların keyfine terk edilmiş olması, hak ve özgürlüklerin ise hiçe sayılması hukuk devleti ilkesinin yerle bir edilmesi anlamına gelmektedir."