Şafak Aryen: Kurtuluşu başarmanın zamanıdır

Kürt Halk Önderi’nin, “Diriliş tamamlandı, sıra kurtuluşta” dediğini hatırlatan YJA Star Merkez Karargah Komutanlarından Şafak Aryen, “15 Ağustos’un 40. yılında artık bunu başarmanın zamanıdır” dedi.

ŞAFAK ARYEN

15 Ağustos’ta diriliş anlamını taşıyan ilk kurşunun, özgürlük istemini umuda ve kurtuluş iradesine dönüştürecek bir sürecin de başlangıcı olduğunu söyleyen   YJA Star Merkez Karargah Komutanlarından Şafak Aryen, şimdi de gerilla mücadelesini her alanda ilerletmenin zorunluluğuyla karşı karşıya olduklarını kaydetti. 

15 Ağustos Atılımı’nın 40. yıl dönümüne yaklaşıyoruz. Sömürgeciliğe karşı sıkılan ilk kurşundan şimdiye kadar geçen yarım asıra yakın zaman diliminde Kürt halkı ve özelde Kürt kadınının örgütlü mücadelesinde muazzam değişim ve gelişmeler yaşandı. YJA Star Merkez Karargah Komutanlarından Şafak Aryen, 15 Ağustos Atılımı’nın Kurdistan’da yarattığı devrimsel gelişmeleri ve kadın ordulaşmasına etkilerini, Komutan Egîd’in şahsında Kurdistan’da yayılan yiğitlik gerçeğini ANF’ye değerlendirdi.  

15 Ağustos Atılımı’nın geliştirilme sürecinde içte ve dışta yaşanan sorunlar nelerdi? Kurdistan’da sömürgeciliğin silahlı bir mücadeleyle hedef alınması Kurdistan Özgürlük Mücadelesi’nin devamında nasıl bir gelişmeyi beraberinde getirdi ve Kürt kişiliğinde nasıl bir değişim yarattı?

Bu çok tarihsel bir adımdı ve sadece 12 Eylül darbeci rejim karşısında değil, 1. Dünya Savaşı’ndan sonra oluşturulan TC’nin tekçi Kemalist ideolojisi karşısında inkar ve imha siyasetine başkaldırı ve en temelde de kanıksanmış köleliği öldürme, ondan kurtulma adımıydı. Bunun çok rahat olamayacağı yaşananlardan da anlaşıldı. Özelde taktik önderliğin buna yeterince hazır olmayışı, gerilla güçlerinin belli bir mevzilenmeyle birlikte eyleme yönelme iradesini geliştiremeyişi, KDP’nin gerilla hareketini engelleme, yedeğe alma çabaları, 1983’te başlatılması gereken silahlı direnişi zamana yaydı. Heval Egîd’i gerçek bir Önderlik yoldaşı, militanı olarak farklı kılan ve ona nitelik kazandıran bu süreçlerde yaşananlar karşısında Önderlik çizgisinde ısrar edici ve özgürlük eğilimini radikal bir ifadeye dönüştürme kararlılığıdır. Egîd arkadaşın özelde Botan’da yürüttüğü çalışmalar, halkta yurtseverlik bilincini geliştirme, düşmanın etkisini kırma, toplumsal cesareti oluşturma, gerilla güçlerini irade haline getirme ve aktifleştirme çabası, bir komuta kişiliği olarak öncülük özellikleri ve devrimci kararlılığının sonucudur. Özgürlük eğilimini kendinde güçlü örgütleyenler, ancak Rêber Apo’nun militanı olabilir. Egîd arkadaşın gerçeği tam da buna denk düşüyor. Rêber Apo’nun ısrarlı çabaları ve perspektifleriyle Kurdistan ve Ortadoğu koşullarında modern gerilla hareketinin ilk askeri örgütlülüğüne öncülük eden Egîd (Mahsum Korkmaz) ve Ali (Abdullah Ekinci) ile birlikte 15 Ağustos’ta gerçekleşen Eruh-Şemdinli eylemlerinin sorumluluklarını aldılar. Bu temelde Egîd arkadaş komutasındaki 14 Temmuz silahlı propaganda birliği, Ali arkadaş komutasındaki 21 Mart birliği, 15 Ağustos 1984 gecesi hem düşmana hem de ezilmişliği benimsemiş, kaybolmuş iradesiz Kürt gerçeğine ilk kurşunu sıkma sorumluluğunu aldılar ve tarihsel bir başlangıca, başarıya imza attılar. 

SÖMERGECİLİĞİN REDDİ KADAR İKTİDARIN DA REDDİ

15 Ağustos devrimci mücadelemizde geri dönülemez bir radikal adım olma özelliğine sahiptir. Devletin, devlet şahsında erkek egemenlikli sistemin silahlı olarak hedeflenmesi Kurdistan’da sömürgeciliğin reddi kadar iktidar sistemlerinin de reddi anlamına geliyordu. Kuşkusuz Önderliğimizin tanımıyla Kürt kimliğinin dirilişi, yurtseverliğin temellenmesi, iradesiz, kaderci Kürt’ün özgür iradeli, cesaretli kendine sahiplik edecek bir niteliğe evrilmesi, ulusal bilincin gelişimi ve sorumluluğunun herkes açısından görünürlük kazanması gibi toplumsal gelişmelerin yanı sıra siyasal olarak deprem etkisini taşıyan bir gelişmeye yol açmıştı. Özellikle tekçi-ulus devletin cumhuriyet tarihi boyunca geliştirdiği inkar ve katliamların, bastırma-yok etme çabalarının, asimilasyonist politikaların başarısızlığı bu eylemle ortaya çıktığı gibi, geniş anlamda emperyalist güçlerin Ortadoğu’yu şekillendiren ve özelde Kürt coğrafyasını klasik sömürge haline, Arap coğrafyasını paramparça ederek iş birlikçi rejimler aracılığıyla sömürme siyasetine bir darbe, müdahale ve başkaldırıydı. 

DÜNYA ÖLÇEĞİNDE DEĞİRİ VE SONUÇLARI VAR

Bu nedenle 15 Ağustos eylemi ve yol açtığı gelişmelerin dünya ölçeğinde anlamı, değeri ve sonuçları vardır. Bu irade gelişmeseydi şu an bu noktada olamazdık. Bu çok açıktır. 15 Ağustos ve yol açtığı gelişmeler, Rêber Apo öncülüğünün doğruluğunu ve niteliğini ortaya koyar, doğrular bir sürecin öncü adımı olarak kaynağına yakışır radikal ve nitelikli bir eylemdir. 

BAŞARILI İDEOLOJİK MÜCADELE YÖNTEMİDİR

Bu eylem, örgüt açısından bir eşiğin aşılarak mültecileşme, kararsız, 12 eylül darbesi karşısında mücadele iradesini gösterememe ya da aslında geleneksel yaşam ve sistemden gerçek anlamda kopmaya hazır olmayan, devrimciliğin söyleminin ötesine geçmeye karar vermemiş eğilim ve yaklaşımlar karşısında doğru olanın başarılı örneği olarak etkili bir ideolojik mücadele yöntemidir aynı zamanda. Bu anlamda netleştirci ya da karar vermeye zorlayan bir durumdur. PKK’nin Rêber Apo çizgisinde kararlı yürüyeceği anlamına gelen 15 Ağustos, örgüt içi mücadelede de büyük sonuçlar doğurmuştur. Gerilla deneyimine sahip olmayan Hareketimiz açısından önemli oranda Eruh’un denetiminin ele geçirilmesi, Şemdinli’de etkili bir vuruş gücünün ortaya konulması, daha ilk adımda gerilla mücadelesinin ne düzeyde doğru olduğunun ve devletin bunun karşısında ne kadar donanımsız olduğunun görülmesine yol açmıştır. 

STATÜKOCU YAKLAŞIM, GERİLLACILIĞI ZAYIFLATIR

Bu arada şunu söylemek lazım; gerilla statik bir tanım değildir. Bir doktrin, temel esasları var ama içinde bulunduğu döneme, koşullara, düşmanın donanım ve savaş doktrinine göre kendini taktik olarak uyarlayabilen, savaş yeteneği geliştirebilen bir örgütlü mücadele gücü anlamına gelir. Klasik gerilla-modern gerilla karşılaştırmasından ziyade değişen koşulları hesaba katmama, statükocu yaklaşım gerillacılığı zayıflatır. Yani klasiklik, aslında bir yönüyle statükoculuğu ifadelendirir ki özde gerillacılığın böyle bir tanımı yoktur. Yanlış uygulama, kendini koşullara göre uyarlayamama sorunu vardır. Zaten Önderliğimiz bizi en temelde bu noktada eleştiriyor. Yani gerillacılığı yetersiz uygulama, kavrayışta zayıflık, köylü savaşçılığı vb. noktalardaki yetmez algı ve uygulamalarımızdır sorun. Bu çerçeveden bakmak, gerillacılığı daha anlaşılır kılar. 

GERİLLACILIK, SADECE ASKERİ YÖNTEM DEĞİLDİR

Gerillanın niteliğini belirleyen, benimsediği ideolojidir. Bizdeki karşılığında gerillacılık sadece bir askeri mücadele yöntemi değil, aynı zamanda bir toplumsal oluşumdur. Yani ulaşmak istediğimiz toplumun bir ön biçimi özelliğini taşıyacak değişime, kendini aşmaya ve özgür insan gerçeğine odaklı bir kollektif gelişim yakalamaya dayalı bir gerçeği ifadelendiriyor. İlk adımı da bundan bağımsız değildi, şimdi de gerillacılık temelde bunu ifade etmek durumundadır. Bir ara parantez olarak bunu da belirtmiş olduk.

15 Ağustos Atılımı’nın yaşandığı süreçler aynı zamanda kadın gerillacılığı açısından da ilk tecrübelerin açığa çıktı döneme denk geliyor. 15 Ağustos’ta gerçekleştirilen eylemin, kadın ordulaşması ve kadın özgürlük mücadelesi açısından nasıl bir yeri var?

15 Ağustos eylemi, temelde bir ideolojinin özgürlük önünde tespit ettiği sorunları çözme yöntemi olarak silahlı mücadelenin ilk adımıdır. Bu anlamda Rêber Apo’nun ideolojik kaynaklığında ulusal ve toplumsal özgürlükle birlikte ya da onun bir ön gereği olarak cins çelişkisinin çözümü ve cinslerin özgürlüğü, gerilla mücadelemizin temel amacını belirliyor. Sakine Cansız yoldaşın ilk adımlarından itibaren yönünü bu özgürlük perspektifine çevirmiş kadın militanların kendi kimliksel kurtuluşunu hedefleyen bir mücadele stratejisidir silahlı mücadele. 12 Eylül darbesi karşısında kırsala çekilen ve bir baskında şehit düşen Bese Anuş, Azime Demirtaş, Mihriban Saran (Azime), Rahime Kahraman (Saadet), Sultan Yavuz (Leyla), Hanım Yaverkaya (Havva) arkadaşlar şahsında ilk kırsal deneyiminden Ortadoğu sahasına geri çekilmeye, ülkeye dönüş kararıyla dağlara yönelen yüzlerce arkadaşın varlığı, katılımı ve emeği, gerillacılığın kadın ayağı ve gelişimi, komuta gücü haline gelmeyi içeren muazzam bir tarihsel gelişime sahibiz. Bu anlamda kadın devrimini hedefleyen kadın gerilla gerçeği, ilk günden bu yana kesintisiz bir gelişim ve mücadele gücüyle cins çelişkisini çözmeye odaklanmıştır. Cinslerin özgürlük sorunu temelinde kölelik sadece kadın değil, en temelde de erkeğin sorunudur, daha derindir, çünkü farkındalık zayıftır. Bu anlamda soruna radikal müdahale ihtiyacı ve iktidarcılığın eşitlik ve özgürlük önünde oluşturduğu sert engel nedeniyle gerilla mücadelesi aynı zamanda cins çelişkisinin çözümüne dayalı bir doktrin olarak gelişmektedir. Dolayısıyla bunun eylemsel startı olan 15 Ağustos, Önderliğimizin öncülüğünde kadınların mücadelenin her alana dahil edilmesiyle ortaya konulan çözüm iradesinin sonucu olarak cins çelişkisine radikal bir müdahale olarak anlam bulmuştur. Yani bu eylemin amaçlarının temel ayaklarından biri budur. Bu nedenle 15 Ağustosun başarısı ve öz savunmaya dayalı silahlı mücadelenin gelişimi, cins mücadelesinin yürütülme biçimi olma özelliğine sahiptir. 

YENİ DEĞERLER SİLSİLESİNİN ADIMIDIR

Devlet kurumlaşmış erkekliktir, diyor Rêber Apo. Devlete, iktidar sistemine karşı mücadele, erkek egemenlikli zihniyet ve kurumlaşmalara karşı duruştur. Kendine sahip çıkma iradesi gösteren bir toplum en temelde içselleşmiş köleliğin aşılmasıyla, yani kendisiyle karşı karşıya gelir ve iç mücadelesini yürütme gereğini yaşamı ve eylemiyle somutlaştırır. 15 Ağustos’un en temel özelliği kadını gerillaya dahil ederek ya da bu alanı kadına açarak feodal, namus ve değer olgusunu kadının kapatılmasına, köleliğine dayandıran bir toplumsal gerçekliğe müdahale eden, değişim dayatan Önderliğimizin yapılandırdığı gerilla gücünün attığı bir adım olmasıdır. Yani kimliğimizi yapılandırmak, kendimize sahip çıkmak, varlığımızı görünür kılmak, en temelde bu alanda gelişim ve değişim yaşamayı zorunlu hale getirmiştir. Yeni değerler silsilesinin adımıdır 15 Ağustos. Kadınların içinde yer aldığı gerillaların ülkeye sahip çıkma, düşmanı geriletme çabasıdır. Yurtseverlik daha ilk etapta bu değerlerle şekillenmiş oluyor. Bu nedenle kadın ordulaşmasının ve özgürleşmesinin ilk askeri eylemi olarak 15 Ağustos bir başlangıçtır. 

SAĞLAM TEMELLER OLUŞTURULDU

Önderlik sahasında eğitim gören kadın arkadaşların, 1983’le birlikte ülke sahasına geçmesi ve Botan’da mevzilenmesi; Havva ve Rahime arkadaşlar şahsında dağlardaki öncüllerimizin doğru adımları gerillacılığın pratikleşmesi anlamında sağlam temeller oluşturmuştur. Egîd arkadaşın birliğinde Havva arkadaş manga komutanı olacak kadar gelişim göstermiştir.  Bugünden baktığımızda bu çok anlaşılmayabilir ama ilkler anlamında gerilla deneyiminin hem kadın hem erkek açısından henüz çok yeni oluşu ve tecrübesizlikler kadar erkek egemenliğinin baskınlığı ve zorlayıcılığı, hem toplumsal gelişimin henüz bu gerçeği idrak edecek kadar değişim gösteremeyişi anlamında tabii ki devrimsel niteliğe sahip bir durumdur. Kuşkusuz Rêber Apo’nun ideolojik-örgütsel kaynaklığında gelişen özgürlük mücadelemizde kadının ısrarı ve katılımı da gelişimi belirlemiştir. Kuşkusuz bu dağları adımlayan ilkler olmasaydı kadın ordulaşması böyle gelişmiş, özgürlük mücadelemiz böyle şekillenmezdi. 15 Ağustos eyleminin toplumsal etkisi müthiştir ve diriliş anlamını taşıyan bu ilk kurşun halkımızda, kadınlarda özgürlük istemini umuda ve kurtuluş iradesine dönüştürecek bir sürecinde startını vermiştir. Dolayısıyla kadın özgürlüğünü hedefleyen bir gerilla perspektifinin eyleminin benimsenmesi ve giderek toplumsal katılımın silahlı mücadeleyi besleme ve büyütmeye odaklanması, özde değişimin ve kadın öncülüğü üzerinden özgür Kürt kimliğininin de yapılanmasını beraberinde getirmiştir. 

15 Ağustos Atılımı’nın gerçekleştirilmesinde en belirleyici karakterlerden biri de Komutan Egîd’dir. Komutan Egîd’in karakteri, 15 Ağustos’un gerçekleşmesinde nasıl bir rol oynadı? Komutan Egîd kişiliğinde somutlaşan yiğitlik gerçeği nasıl bir anlam ifade ediyor?

Egîd arkadaş, Rêber Apo’yu doğru anlama ve uygulama perspektifiyle özgürlük felsefesine dayalı gerilla komutanı ve ilk eylemin taktik öncüsü olarak elbette erkek egemenliği ve geriliği, klasik-köle-iradesiz Kürtlüğü aşma anlamında kendinde büyük gelişmeler yaratmış bir yoldaşımızdır. Önderliğimizin tüm ısrarı ve çabaları karşısında ‘ülkeye dönüş ölümdür’ dayatmasıyla özgürlük mücadelemizi daha başından yenilgiye, teslimiyete uğratmak, gerillacılığı feodal köylülük ya da küçük burjuva lafazanlığı ve iradesizliğiyle şekillendirmek isteyen geri yaklaşımlar karşısında Egîd arkadaş, özgürlük sorununu doğru kavrayan, kendini buna adayan bir gerçeklik olarak yiğitlik, yurtseverlik, cesaret, özgürlük ahlakı ve duruşuyla tarihsel gelişmelere yol açacak bir iradi katılım göstermiştir. Önderliğe yakın, Önderliği doğru anlayarak uygulama çabası göstermek, özgürlüğe yakınlık ve kendinde geriliği önemli oranda aşmışlığı gösterir. Bu temelde yaşamı yeniden yaratma gücünü ortaya koyacak bir gerilla öncülüğü ve eylemselliği elbette sıradan ölçü ve katılımlarla gerçekleşmez. 

ÖZGÜR ERKEK TANIMININ ÇİZGİSEL İFADESİ

Apocu Hareket içerisinde kadın ve erkek özgürlüğü stratejik önemdedir ve somut gelişmelere yol açar. Egemen erkek kimliğini saklı tutarak söylemde özgürlükçülük, pragmatizm, Önderlik çizgisi dışında kendi geri erkek anlayışına dayalı kadın politikası geliştirme, kadına cinsiyetçi yaklaşım, kadının varlığını ve örgütlü kimliği karşısında açıktan inkarcılık, güce dayalı yaklaşım, ne bir değer taşır ne ülkeyi özgürleştirebilir ne Önderliği temsil edebilir ne de kendini özgürleştirebilir. Bunun karşısında Egîd kişiliği sade ve pratiğe dönüşmüş haliyle özgürlük yolunda stratejik ve özden adımlar atmış bir gerçeği ifadelendirdiğinden özgür erkek tanımının çizgisel ifadesine dönüşmüştür. Özgürlük mücadelesi değer üretir ve somut sonuçlara dönüşür. Egîd kişiliği kendini Önderlik çizgisinde yapılandıran erkeğin başarı duruşu olarak çok somut bir sonuçtur. Doğru bir militan, doğru bir yoldaş, doğru bir komutan, doğru bir eylemci ve örgütleyicidir. Özgürlük ahlakı, iradesi ve temsiline sahiptir. Dolayısıyla Egîd yoldaşın öncülüğü, özgürlük mücadelemizde erkeğin ölçüsünü belirler niteliktedir. Bu açıdan erkeğin özgürleşmesi anlamında bu büyük bir başarıdır, çünkü ölçüsü öncüde somutluk kazanmıştır. 

BU ÇİZGİ DIŞINDAKİ ERKEĞİN KABULÜ OLAMAZ

Özgürlük Hareketimiz içinde Egîd çizgisi dışında, Egîd çizgisini esas almayan bir erkek tanımının değeri olamaz. Önderliğimiz bu niteliği nedeniyle Egîd arkadaşı yaşamı ve eylemi, temsil ettikleri ve başardıklarından dolayı bir çizgi tanımına kavuşturdu ve erkeğin özgürleşme ölçüsü olarak belirledi. Önderliğe zihnen ve ruhen katılmayan, bunu pratiğinde somutlaştırmayan, bu temelde başarısı olmayan bir erkeğin kabulü olamaz. Egîd arkadaşın cinslerin özgürleşme mücadelesine en büyük katkısı budur. Zîlan arkadaş nasıl ki özgür kadın gerçeğini kendi gelişiminde somutlaştırıp başaran kadının sembolik ifadesi tanrıçalık sıfatını hak eden bir çizgi olarak somutlaştırdıysa bunun erkek kimliği ve kişiliği anlamında karşılığı Egîd çizgisidir. Bu anlamda Egîd yoldaşı kadınla doğru yoldaşlığın gerçek temsili olarak görüyoruz. Yaklaşımı iktidara dayalı politik ya da kullanımcı, tasarrufa alıcı değil, özden çizgiye adanmış, bu uğurda kendisini hücrelerine kadar örgütlemiş ve iktidarcı değil militanca en önde saf tutmuş, cesur, kararlı ve yaşamın her alanında fedaice katılmış bir yoldaş olarak değerlidir. Bu niteliğiyle öncüdür ve gerillanın hem askeri hem toplumsal gelişim çizgisinde stratejik öneme sahiptir. Şimdi bu çizgi dışında bir erkek tanımı, dayatması ya da kadın açısından kendini hangi kılıfla sunarsa sunsun basit olmanın ötesine geçemeyecek olan erkeğin kabulü olamaz. 

15 Ağustos’un 40. yıl dönümüne yaklaştığımız bugünlerde Kurdistan dağlarında ve şehirlerinde hala aynı ruhla devam eden muazzam bir direniş ve özgürlük savaşı var. Son olarak bu atılımın 40. yıl dönümünde neler söylemek istersiniz?

Tarihimizde ve mücadele yaşamımızda tanıklık ettiğimiz her günden de anlaşılacağı üzere bu gelişmeler büyük şehitlerimizin, fedai ordusunun omuzları üzerinden yükseliyor. Gerçek özgürlüğün hiç kolay olmadığını ama muazzam ve muhteşem gelişmelere yol açtığını biliyoruz. Şehitlerimizin doğru yaşam çizgileriyle sarfettikleri emekler ve canları pahasına yapılandırdıkları özgürlüğe, geleceğe uzanan yolda yürüyoruz. Bunun değer bilirliği ve yolu zafere ulaştırmanın sorumluluk bilinciyle Önderliği doğru anlama ve uygulamanın ancak büyük başarıları getireceği gerçeğinden hareketle gerilla mücadelesini her alanda ilerletmenin zorunluluğuyla karşı karşıyayız. Kim olduğumuz ve hangi değerlere dayandığımızı bilirsek özgürlük ahlakı ve eylem çizgisini kişiliklerimizde, yaşamımızda, savaşımızda doğru temsil eder, sorumluluklarımızı doğru yerine getiririz. Bu bilinçle bizlere devrimci olmanın onuru ve mücadele etme gücü kazandıran Önderliğimizi, 15 Ağustos’un yıl dönümü vesilesiyle sevgiyle, saygıyla, özlemle selamlıyoruz. Egîd arkadaş şahsında tüm şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyoruz. Önderliğimiz 15 Ağustos hamlesinden sonraki yıllarda “Diriliş tamamlandı, sıra kurtuluşta” dedi. Kurtuluşu, özgür yaşamı, özgür ülkeyi ve bölgeyi yapılandırma olarak tanımlıyor. 15 Ağustos’un 40. yılında artık bunu başarmanın zamanıdır.