Şevger: 15 Ağustos, işbirlikçi çizgiye de karşıydı

HPG komutanlarından Fazıl Şevger, 15 Ağustos Atılımı’nın düşmanın yanı sıra Kürt halkını boyunduruk altına alan, sefalete sürükleyen işbirlikçilere karşı da geliştirildiğini söyledi.

15 AĞUSTOS ATILIMI

15 Ağustos Atılımı’yla Kurdistan’da özgür yaşama olan inancın ve umudun yeniden doğduğunu belirten HPG komutanlarından Fazıl Şevger, hamlenin sadece silahlı ve askeri açıdan değil, ideolojik, felsefi, kültürel ve örgütsel açıdan da büyük önem taşıdığının altını çizdi. 

HPG komutanlarından Fazıl Şevger, 15 Ağustos Atılımı’nın 40. yıldönümü vesilesiyle ANF’nin sorularını yanıtladı. 

15 Ağustos Atılımı öncesinde Kurdistan’da durum nasıldı? Hangi yöntem için silah kullanıldı?

Sorunuzu yanıtlamadan önce, Rêber Apo’nun, Kurdistan gerillalarının ve tüm halkımızın 15 Ağustos Atılımı’nın 40. yıl dönümünü kutluyorum. Büyük Komutan Egîd (Mahsum Korkmaz) yoldaşın şahsında tüm 15 Ağustos şehitlerini minnetle anıyor, anıları önünde saygıyla eğiliyorum. Onlara verdiğimiz başarı sözümüzü bir kez daha tekrarlıyoruz; düşmanı mutlaka yeneceğiz.

15 Ağustos'ta yaşananları anlayabilmek için o dönemde Kurdistan'da neler yaşandığını bilmek gerekiyor. Genel olarak insanlık tarihine baktığımızda, herhangi bir şekilde insan varlığı üzerinde bir yok olma tehlikesi varsa direnişten başka çarenin olmadığını da göreceğiz. Kürt halkı da özellikle son 100 yıldır benzer bir durumdaydı. Her taraftan soykırım döngüsü içindeydi ve herkes bu duruma göz yumuyordu. Kuşkusuz Kürt halkı, bu saldırılara karşı her zaman büyük bir direniş içerisinde olmuştur, ancak ulusal, felsefi ve ideolojik anlamda eksik kalmasından dolayı Kürtler arasında stratejik bir lider ortaya çıkamamıştı. Bu kadar büyük direnişler yaşandı ama ne yazık ki Kürt halkının ayaklanmaları başarıya ulaşmadı. Kürt halkı bu kadar isyandan sonra öyle bir döneme geçmişti ki düşman, “Kürt halkını toprağa gömdük, üzerine de beton döktük” diyordu. İşte böyle bir dönemde Önder Apo mücadeleye başladı. Kürt halkını düşünce, felsefe ve örgütlülük açısından geliştirdi. Kürt halkının, bölgenin ve dünyanın kayıp tarihini ortaya çıkardı. Bir grup genç ile kurulan bu örgüt gün geçtikçe büyüdü, ses getirdi ve halkta bir umut yarattı. Örgüte inanç arttı, daha da kitselleşti ve güçlendi. Bundan dolayı düşman örgütü büyük bir tehlike olarak gördü. Soykırım planını gerçekleştirmek için engellemek zorundaydı. İşgalci Türk devleti, Kürt halkına ve Apoculara karşı her türlü kirli yöntemi uyguladı. Bunun üzerine NATO-Gladio güçleri müdahale etti ve 12 Eylül faşist cuntası oldu. Buna karşı tek yol vardı; o da silahlı mücadeleydi. 

15 Ağustos Atılımı’nın yıl dönümüne yaklaşıyoruz. Bu hamlenin bu kadar anlamlı olmasını sağlayan ve bugüne kadarki büyük değişimlerin temelini oluşturan şey neydi?

12 Eylül faşist cunta devreye girince Rêber Apo, büyük öngörüsüyle bu müdahaleyi fark etti ve bundan dolayı ülkeyi terk etti. Mücadele orada da devam etti. Kurdistan'ın üzerinde yine kara bulutlar dolaşıyordu, büyük planlar, komplolar devreye girmişti. Böyle bir durumda Kurdistan'da mücadele yürütmek, iğneyle kuyu kazmaya benziyordu. Cuntanın gelişiyle birlikte Özgürlük Hareketi’nin birçok öncü kadrosu tutuklandı. Rêber Apo’nun ülke dışındaki mücadelesi ve zindanlardaki direniş düşmanın planını bozdu, Hareketi ve Kürt halkını soykırımın pençesinden kurtardı. Özellikle Mazlum, Ferhat, Kemal, Hayri, Akif, Ali Çiçek yoldaşların öncülüğünde Diyarbakır Cezaevi’nde başlayan direniş, düşmanı yerle bir etmişti. Düşman uyguladığı insanlık dışı işkencelere rağmen tutsakların iradesini kıramadı. 

Bu direniş, Kürt halkına büyük bir umut ve cesaret aşıladı. Hareket ve Kürt halkı için yeni bir yaşamın başlangıcı diyebiliriz. Cezaevlerindeki direniş, Özgürlük Hareketi’ni güçlendirdi ama direnişi dışarıdan da başlatmak gerekiyordu. Önderlik, çok iyi biliyordu ki; kendimizi savunacak gücümüz olmazsa halkımızı ve Hareketimizi soykırım saldırılarına karşı koruyamayız. Düşman, Kürt halkını ve Hareketi yok etmek için her türlü kirli yöntemi ve silahı kullandı. 15 Ağustos Atılımı, herkesin PKK'nin tasfiye edildiğine inandığı bir dönemde gerçekleşti. Pek çok kişi artık düşmanın Kürt halkına karşı soykırım döngüsünü sürdüreceğine inanıyordu. Onlara göre PKK tasfiye edildikten sonra bunun önünde durabilecek hiçbir güç yoktu. İş birlikçi güçler, Rêber Apo’yu ve hareketi kendi kontrolleri altına almak istiyordu. Birçok insanda inançsızlık gelişmişti.

Rêber ve felsefesine inanan bir grup arkadaşı büyük bir hazırlıkla 15 Ağustos 1984'te Dihê (Eruh) ve Şemzînan'da eylemler düzenleyerek HRK’yi ilan etti. Heval Egîd’in öncülük ettiği bu hamle tarihte yeni bir şeydi. Bu hamle, her ne kadar düşmana karşı atılmış olsa da aslında binlerce yıldır Kürt halkını boyunduruk altına alan, yoksulluğa, sefalete sürükleyen hain-iş birlikçilere karşı da geliştirildi. Özgür yaşama olan inanç ve umut yeniden doğdu. Betonun altında kalan Kürtler, 15 Ağustos’ta yeniden yeryüzüne çıkarıldı. Köleliğin tüm zincirlerini kırdı. Dolayısıyla bu hamle sadece silahlı ve askeri açıdan değil, ideolojik, felsefi, kültürel ve örgütsel açıdan da büyük önem taşıyor. Yeni bir başlangıç ​​ve yeni bir hayat demektir. 

İşgalci Türk devleti bu atılım karşısında ne yaşadı ve o dönemdeki hükümet, atılımın etkisini kırmaya yönelik nasıl bir çaba geliştirdi?

Dihê’de bu hamle gerçekleştiğinde faşist düşman şoka uğradı. Düşman, ilk şoku atlattıktan sonra bu kez eski isyanlara yaklaştığı bir tavırla yaklaştı ve 72 saat içinde PKK’yi yok edeceğini söyledi. Daha önceki hareketler hepsi soykırımla ortadan kaldırıldı. Rêber Apo, tarihteki eksiklikleri gördü ve düşmanı iyi tanıyordu. Apocu hareket, genel hareketlerden farklıydı. Haki Karer ve Kemal Pir’in yoldaşlığı, insanları birbirine düşman eden ırkçı düşünceleri ortadan kaldırdı. Düşman, Kürt halkına kültürel soykırım yapıyordu, Kürt halkını düşünce ve ideolojiden mahrum bırakarak köle ve ezilmiş kişilikler yaratıyordu. Özgürlük mücadelesine öncülük edilebilmesi için öncelikle özgür bireylerin yaratılması gerekmektedir. 

Rêber Apo’nun özgür birey felsefesini geliştirmesinin nedeni budur. Eğitim ve mücadele yoluyla Kürt halkını toprağın altından çıkardı ve göklere yükseltti. Kadın sorununu gördü ve bu soruna sosyalizm fikirleriyle yaklaşmadı. Kadın sorununu arka plana atmadı ve kadın özgürlük çizgisini geliştirdi. Faşist rejim bundan çok korkuyordu. Bu nedenle işgalci düşman sınırsız bir saldırıya geçti. Türk devleti, hamlenin siyasi, sosyal vb. etkilerini kırmak için vahşi yöntemlere başvurdu. Özgürlük Hareketi’ne ve Kürt halkına karşı ahlaksız bir savaş başlattı. Binlerce kişi tutuklandı. Türk cezaevlerinde yapılan işkenceler, Nazilerin işkencelerinden beterdi. Devlet eliyle binlerce faili meçhul cinayet işlendi. Binlerce köy yakıldı. Yüz binlerce insan göç etti. Kürt halkına iki yol bırakıldı; ya koruculuğu kabul edip iş birlikçi olacaktı ya da katledilecek, sürgüne gönderilecek ya da tutuklanacaktı. 

Elbette teslim olanlar da oldu, ancak Özgürlük Hareketi’nin Kürt halkının gönlünde yarattığı umut, Kürt halkının tasfiye edilmesine engel oldu. Halk yeni bir ruha kavuştu ve canlandı. Artık binlerce kişi özgürlük için savaşıyordu. Hamle, Türk devletinin ve hegemonik güçlerin saldırılarını boşa çıkardı. Bir kez daha söyleyelim ki; bunca yenilgi ve işgal saldırısı karşısında 15 Ağustos, Kürt halkı için tarihi bir başlangıç oldu. Botan’ın kalbinde yeniden isyan başlamıştı. Tarih bir kez zalim Dehaqlara karşı Kawaların destanını yazacaktı. Düşman, yok etmek için 72 saat verdi ama Hareket, her geçen gün büyüdü ve bugün 15 Ağustos’un 40. yıl dönümüne ulaştık.

15 Ağustos gerçekleştiğinde Kurdistan'da farklı güçler vardı. Bu tarihi hamle karşısında bu güçler nasıl bir duruş sergiledi?

15 Ağustos Atılımı, iş birlikçilere ve hainlere en büyük korkuyu yaşattı. Kurdistan'daki işgalden önce atlarını böyle koşturuyorlardı. Dolayısıyla ilk başta bu güçler, Hareketi engellemek istedi. Partinin Kurdistan'a yayılmasını istemediler. Tüm yöntemleri denediler. Silahlı çatışma başladıktan sonra direnişi durdurmak isteyen bu çizgiydi. Özellikle KDP ve Barzani Ailesi buna öncülük ediyordu. Bu rol ve misyonu, kesintisiz olarak sürdürüyorlar. 

O günden bugüne Kürt Özgürlük Hareketi’nde pek çok değişiklik yaşandı. Bu değişiklikler nelerdi ve nasıl sonuçlar ortaya çıktı?

Savaş, 1984’ün tüm olumsuzluklara rağmen başlatılmıştı. Gerilla savaşı Ortadoğu'da yeni bir savaş tarzı olduğu için deneyim eksikliği çok fazlaydı. Gerilla, gücünü ve inancını Önder Apo'dan almış, halkına güvenmişti. Halk, gerillayı bir parçası olarak gördü ve gerillayı tüm varlığıyla destekledi. Maddi olanakları olmamasına rağmen Önderliğin fikirleri ve felsefesi gerilla hareketi için büyük bir fırsattı. Kürt Özgürlük Hareketi, düşmanın tüm saldırılarını yenilgiye uğrattı. Düşman gerilla karşısında yenilgiye uğradı. Gerilla, Kurdistan'ın dört parçasına yayıldı. Kürt gençleri yönünü özgür dağlara verdi. Bilim ve teknolojinin gelişmesiyle birlikte yeni bir savaş dönemi geldi. Gerillanın bu çağa göre kendini yenileyeceği kesindi. 

Artık eski yöntemlerle savaşmak mümkün değildi. Gerilla da kendisini demokratik modernite temelinde yarattı. İdeolojik anlamda derinleşti, taktiksel anlamda kendini zenginleştirdi, teknik boyutunda uzmanlaştı. Kurdistan Özgürlük Gerillası, bugün düşmanın hava ve kara saldırılarını boşa çıkarmış durumda. Tünel savaşı ve hareketli tim tarzı ile günümüz gerillası, düşmanı yenilgiye uğratmıştı. NATO'nun tüm gücünü arkasına alan bir devlet, bu üç yıl boyunca bir tepeyi özgürlük gerillalarının elinden alamıyor. Bu savaş insanlık tarihinde yeni bir dönemdir. Düşman, her alanda halkımıza ve Önderliğe yönelik ahlaksız bir savaş yürütüyor. Rêber Apo üzerinde yıllardır tecrit var. Son üç yıldan fazla bir zamandır Önderlikten hiçbir bilgi alınmıyor. İnsanlık tarihinde böyle bir ahlaksızlık görülmemiştir. Kürt halkına karşı her türlü kirli ve insanlık dışı yöntemler uygulanıyor. Buna rağmen Kürt halkı asla boyun eğmiyor. Kurdistan dağlarında her gün özgürlük savaşçılarına karşı kimyasal, termobarik ve nükleer taktikler silahlar kullanılıyor, ancak düşman Kurdistan dağlarına sıkışıp kalmış ve adım atamıyor. Gerillalar savaş alanında büyük ilerleme kaydetti. 

Bugün Kürt halkına geçmişte olduğu gibi ihanetin dayatıldığını görüyoruz. Bu iş birliğine ve ihanete öncülük eden hiç şüphesiz KDP ve Barzani Ailesi’dir. KDP, gerillanın değişimi ve mücadelesi karşısında nasıl bir tutum takınıyor?

İhanet ve iş birlikçilik, geçmişteki direnişlerde de en olumsuz rolü oynamıştır. İş birlikçiler, Özgürlük Hareketi’nin başlangıcından bugüne kadar hep düşmanın yanında yer aldı ve ilk önce bize saldırdı. Bize ilk saldıran Stêrka Sor'du. Haki Karer yoldaş bu hainler ve sahtekarlar tarafından şehit edildi. Önder Apo kendi tarzıyla tüm bu hain ve vicdansız güçlerin maskelerini düşürdü ve teşhir etti. Kürtler arasında ihanetçi çizgi lanetlendi. Bütün hain güçler bertaraf edildi. Barzani Ailesi de KDP’nin oluşumunda şu ana kadar aynı durumdaydı. Önderlik, Barzani'nin ailesine onlarca kez mektup gönderdi, çağrı yaptı.  Önder Apo, “Karşımızda durmayın, ihtiyacınız olan her konuda size yardım ederiz. Gelin birlikte mücadele edelim” dedi, ancak Barzani Ailesi ulusal birliğe yanaşmadı. Düşmanın yanında yer aldı. Kürt hareketlerini ortadan kaldırma rolünü üstlendi. Faşist Türk devletine kimsenin kurşun sıkmayacağına dair ant içmişlerdi. Kürt çocuklarının kanında elleri var. Kürt halkının birçok öncüleri onlar tarafından katledildi. 

Son üç yılda Medya Savunma Alanları’nda ve Bakur’da tarihi bir direniş sergileniyor. Hem işgal saldırılarına hem de KDP ihanetine karşı böyle büyük bir mücadele veren gerilla, nasıl bu kadar ilerleyebiliyor?

2015’ten beri çok büyük bir savaş yürütüyoruz. Medya Savunma Alanları başta olmak üzere son 9 yıldır Kurdistan'ın dört parçasında aralıksız bir savaşın içindeyiz. Halkımızın şerefini ve onurunu korumak için tüm varlığımızla mücadele ediyoruz. Türk devleti tüm gücüyle üzerimize saldırdı. Elbette şehitlerimiz oldu ama Kurdistan topraklarını şehitlerimizin kanlarıyla savunduk ve düşman bugüne kadar başarılı olamadı. Türk devletinin girmek istediği tüm alanlarda düşman ve gerillalar arasında çatışmalar devam ediyor. Son 9 yılın sonunda AKP-MHP faşist kliği yenilgiye uğradı. Dönemin tüm gelişmiş silahlarıyla, yasaklı silahlarla saldırıyorlar ama yine de Önderliğin fedaileri karşısında ilerleyemiyorlar. Çaresiz kalan Türk devleti, son olarak KDP ve DAİŞ  ile sonuç almak istiyor. 

Eğer KDP yardım etmeseydi Türk devleti çöküşünü çoktan kabul ederdi. Biz bu toprakların çocukları olduğumuz için Türk ordusu Kurdistan dağlarında gerillaya karşı kendini savunamıyor. Artık KDP de Kürt soykırımı planının bir parçası haline gelmiştir. Hareketimiz her gün bu konuyla ilgili açıklamalar yapıyor. KDP ve Barzani Ailesi, faşist Erdoğan ve Bahçeli'nin sözcüsü haline geldi. Parastin, MİT’in bir parçası haline geldi. KDP’ye bağlı basın, AKP-MHP rejiminin özel savaş basını haline geldi. Yani iradelerini tamamen Türk devletine teslim etmişlerdir. Bütün güçleriyle PKK'yi yok etmek istiyorlar. Partimizi karalamak istiyorlar ama 51 yıllık mücadelemizde Kürt halkı bilinçlendi, doğruyu da yanlışı da iyi biliyor. 

Gerillalara ve Kürt halkına karşı topyekun savaş karşısında bundan sonra Kurdistan'ın özgürlük savaşçılarının tutumu nasıl olacak?

Bugün Özgürlük Hareketi çok büyük bir rol ve misyon üstlenmiş durumda. Tüm ezilen halkların özgürlük rolünü üstlendi. Gerillalar da rollerini ve misyonlarını biliyor ve bu tarihi görevi başaracaklarına inanıyorlar. İnsanlığın gözü Rêber Apo ve Kurdistan özgürlük gerillalarının direnişindedir. Düşmanımız biliyor; eğer biz yenilgiye uğrarsak ezilen tüm halkların umudu kırılacaktır. Tüm egemen güçler ve sözde insan haklarını savunan kurumlar işgalci Türk devletine destek veriyor. Kurdistan Özgürlük Gerillası’nın bu görevi bir an önce yerine getirmesi ve Önderliğe yönelik tecridi sonlandırması için tüm gençler yönünü özgür dağlara vermeli. Kürt halkı, Ortadoğu ve dünya halkları, devrimci hareketler, kadın hareketleri, işçiler, sanatçılar ve tüm özgürlükçü güçler, Rêber Apo'nun etrafında kenetlenmelidir.

Son olarak Kürt halkına bir mesajınız var mı?

Bu günlere nasıl geldiğimizi yukarıda anlattık. Önderliğin mücadeleye nasıl sıfırdan başladığını herkes biliyor. Kürt halkını soykırım kıskancından kurtardı ve onları mücadeleci bir halk yaptı. Tarihsel hedeflerimizi gerçekleştirmek, Önder Apo'yu fiziki olarak özgürleştirmek için her türlü mücadeleyi veriyoruz. Faşist ve soykırımcı düşmanın yenilgisine hazırlanıyoruz. Bizler Rêber Apo’nun savaşçıları olarak koşullar ne olursa olsun Kürt halkının devrimini yeniden inşa edecek ve Önder Apo ile özgür topraklarda yaşayacağız. Bir kez daha 15 Ağustos Atılımı’nı kutluyoruz. Tüm Kurdistan şehitlerini saygıyla anıyorum.