GÖRÜNTÜLÜ

‘Albay Uğur’un ölüm listesinde abimin ismini gördüm’

Albay Uğur’un “Ölüm listesi”nde abisi Süleyman’ın ismini gördüğünü söyleyen Nezir Çelik, ‘Uğur, abime buraya seni öldürmeye geldim’ dedikten sonra abimi katletti” diye anlatıyor.

Albay Atilla Uğur, Mardin ve çevre illerde 90’lı yıllar boyunca onlarca kişiyi kaçırarak kaybetti, işkence etti veya evlerini basarak katletti. Kaybederek katlettiği kişileri Mardin’in Kızıltepe ilçesinde oluşturduğu asit kuyularına atan Uğur’un bu ölüm kuyularından bazıları 2000’li yıllardan sonra insan hakları savunucularının çalışmaları ile ortaya çıkarılırken, sorumlusu olduğu çok sayıda kaybetme ve cinayet ise halen aydınlatılmayı bekliyor. 

Albay Uğur’un emri ile katledilenlerden Süleyman Çelik’in kardeşi Nezir Çelik, Albay Uğur’un abisini katletmeden önce köye geldiğini ve elindeki ölüm listesinde abisinin isminin yer aldığını söyledi. Kardeş Çelik, Uğur’un kendilerini öldürmek için geldiğini söyledikten kısa süre sonra da emrinde bulunan ölüm çeteleri tarafından abisinin evinde katledildiğini anlattı. 

ÖNCE 12 EYLÜL İŞKENCESİ

Mardin’in Kızıltepe ilçesine bağlı Mistefamelik (Arıklı) köyünde yaşadıklarını belirten Nezir Çelik, 80 darbesi iğle birlikte o dönemde köye muhtarlık yağan abisi Süleyman ile birlikte tutuklanarak Amed zindanına götürülür. Amed zindanında yoğun işkencelere maruz kaldıklarını ve zindan direnişine tanıklık ettiklerini paylaşan Çelik, “Abim Süleyman ile birlikte 11 yıl cezaevinde kaldıktan sonra tahliye edildik ve 1991 yılında köyümüze geri geldik” dedi. 

KORUCULAŞTIRMAYA KARŞI DİRENİŞ

Köye geldikleri yıllar artık PKK mücadelesinin yoğun olduğu yıllar olurken, abisi Süleyman ile birlikte kendi köyleri ve çevre köylerde hemen örgütleme çalışmalarına başlıyorlar. Türk ordusunun bu yıllarda tüm Kürdistan’da olduğu gibi endi köyleri ve çevre köylerde koruculuk dayatmasında bulunduğunu kaydeden Çelik, abisi Süleyman ile koruculaştırma politikasına karşı mücadele ettiklerini ifade ediyor. 

Abisi Süleyman ile birlikte koruculaştırmaya karşı verdikleri mücadelenin sonuç verdiğini belirten Çelik, neredeyse hiçbir köyde koruculaşmaya gidilmediğini dile getiriyor. Çelik, Türk ordusunun bu süreçte kendilerine baskı uyguladığını ve defalarca köylerine baskınlar düzenlendiğini de aktarıyor. 

ATİLLA UĞUR, ‘BUNLAR BENİM ÖLÜM FABRİKAMDAN GEÇMELİ’ DEDİ

1993 yılı ile birlikte Atilla Uğur’un Kızıltepe Jandarma Komutanı olarak bölgeye gelmesi ile birlikte, devletin o güne kadar yaşanan işkence, cinayet ve gözaltında kaybetme faaliyetleri üst aşamaya taşınır. Çelik, “Atilla Uğur’un gelmesi ile birlikte artık işkence, adam kaçırma ve cinayetler devletin tek yöntemi haline geldi” diyerek, Uğur’un rütbesinin göstermelik olduğuna dikkat çekiyor. Çelik, devamında şunları aktarıyor: “Uğur, sıradan bir görevli değildi, özel bir misyonu vardı, sadece Kızıltepe’de değil, Mardin ve çevre iller de faaliyet yürütüyordu. Gidip Şırnak’tan da insanları kaçırıp katlediyordu. Zaten daha sonra ortaya çıkan ceset kuyularında başka illerden getirilen insanların cesetleri de çıktı.” 

Abisi Süleyman ile 1994 yılı başlarında gözaltında alındıklarını kaydeden Çelik, Kızıltepe Jandarma Karakolunda tutuldukları sırada o güne kadar henüz tanımadıkları Albay Uğur’un yanlarında bulunan rütbeli bir askere dönerek “Bunlara laf anlatmakla olmaz, bunlar benim fabrikamdan geçmeli. Bunların hakkından ancak benim ölüm fabrikam gelir” dediğini paylaşıyor. 

‘UĞUR’UN ÖLÜM LİSTESİNDE BEN VE ABİMİN İSMİ VARDI’

Albay Uğur, cinayetlerini sürdürürken Nezir Çelik ve abisi Süleyman’ın bulunduğu Mistefamelik köyüne de baskın düzenliyor. Uğur’un baskın sırasında, kendisi, abisi ve iki arkadaşlarını köyün dışına götürdüğünü aktaran Çelik, burada kendilerine “Allah var mıdır?” diye sorduğunu, kendisinin de Uğur’a “Şu anda burada sen kendini Allah yerine koymuşsun” diye cevap verdiğini söyledi. Çelik, verdiği cevap üzerine Uğur’un kendisini kenara çekerek bir “Ölüm listesi” gösterdiğini ifade ederek, “Beni bir kenara çektikten sonra cebinden bir defter çıkardı, bu defter de öldürüleceklerin isimleri vardı, o sırada ben ve abim Süleyman’ın da ismini gördüm. Albay Uğur, ben ve abime ‘Burayı hemen şimdi terk edin, yoksa ikinizi de listeye aldım, öldüreceğim’ dedi. Bunu söyledikten bir kaç gün sonra da çeteleri köye gelerek abimi katletti” diye aktardı. 

‘ABİM ÇOCUKLARININ GÖZÜ ÖNÜNDE KATLEDİLDİ’

Köye döner dönmez abisinin isteği ile köyden sadece kendisinin ayrıldığını söyleyen Çelik, yaşananları şu sözlerle anlatıyor: “Köye geldik, abim ‘Sen git, ben bir süre daha kalacağım’ dedi. Ben gittikten sonra 2 Eylül 1994 günü eve Toros bir araç ile bir ölüm timi geliyor. Abim kendisini katledeceklerini anlıyor, onlara direniyor, kendisini öldürmek isteyenlerden birinin silahını elinden almaya çalışıyor. Bu sırada diğer çete abimi tarayarak katlediyor.”

Abisi Süleyman’ın çocuklarının gözlerinin önünde katledildiğini dile getiren Çelik, Albay Uğur’un hesap verene kadar peşini bırakmayacaklarını vurguladı. 

‘AKP, KÜRTLERİN KATİLLERİNİ YENİDEN PİYASAYA SÜRDÜ’

Atilla Uğur’dan davacı olduklarını, defalarca tanıklıklarını aktardığını da söyleyen Çelik, ancak Türk devleti ve mahkemelerin Uğur’u korumaya devam ettiğine dikkat çekti. Çelik, AKP’nin son zamanlarda Uğur ve suç ortaklarını yeniden piyasaya sürmesine de tepki göstererek, AKP’nin Kürtlerin katilleri ile yeniden iş tuttuğunu Uğur ve benzerlerini Kürtlere karşı geçmişte olduğu gibi kullanmak istediğine vurgu yaptı.