Bab ve Minbic cephesinde neler oluyor, kim neyi planlıyor?

Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan son günlerde ‘Bab’ı alacaklarını ve ardından Minbic’e yöneleceklerini defaatle söyledi. Erdoğan, bu görüşleri bazı diplomatik ve askeri hazırlıklar sonucunda açıkladı. Ancak hesapları giderek suya düşüyor.

TÜRKİYE’NİN PLANI VE MEVCUT DURUMU

Tekrar da olsa Türkiye’nin Minbic ve Al Bab hattındaki planlarına ve mevcut duruma bakmakta fayda var. Türkiye’ye bağlı güçler Cerablus, Rai ve Mare hattında konumlanınca yönlerini Al Bab’a verdiler. Bab’ı alıp Kuzey Suriye-Rojava bölgesinde Demokratik Güçlerinin koridor açmasını önlemek istiyor. Bu plan bir sır değil. Türkiye bununla yetinmeyerek daha da ilerlemek istiyor. Bab’ı alarak yönünü kısmen Güneydoğu’ya çevirmek ve Rakka’ya kadar gitmek istiyor.

İşte bu planların gereği olarak son dönemlerde Rusya ve ABD ile yoğun görüşmelerde bulundular. Rusya, Türkiye’nin Bab’ı almasını kabul etti veya kabul etmiş gibi yaptı. Başka bir ifadeyle, Türkiye, Bab’a karşılık Halep’i Rusya’ya sattı! Şam yönetimi ve İran ise Rusya’nın bu anlaşmasından rahatsız durumdalar. Bölgeden bazı yorumculara göre, Rusya, bir yandan Türkiye ile anlaştı diğer yandan ise Şam üzeri engel çıkardı ve Türkiye’yi Bab’ta ofsayta düşürdü. Neticede Türkiye’nin Bab bölgesindeki askerleri ‘Suriye güçleri’ tarafından vuruldu ve ‘Bab’a gelme’ mesajı iletilmiş oldu.

BAB’IN ALINMASI ASKERİ DEĞİL SİYASİ MESELE

Türkiye’ye bağlı güçler birkaç gündür Bab’ın kuzeyinde konumlanmış durumdalar. Efrîn tarafı ve Minbic tarafından gelen Demokratik Suriye Güçleri de 18 km yakınlaşmış durumdalar. Minbic’ın batısından Bab’a doğru ilerleyen Minbic Askeri Meclisi savaşçıları ve sivillerin yaşadığı bazı köyler Türk uçakları tarafından defalarca vuruldu. ABD ise bu saldırılara sessiz kaldı. Çünkü ABD, Demokratik Suriye Güçlerinin ‘Minbic’tan batıya doğru ilerlememesini’ istiyor. ‘Türkiye ile anlaşmamız ve şekilde’ diyorlar.

Demokratik Suriye Güçleri için, Minbic’tan Efrîn bölgesine ulaşmak yani Bab veya çevresinden bir koridor açmak mevcut durumda askeri değil siyasi bir mesele. Siyasi dengeler uygun olursa koridor bir günde açılabilir. Ama bunun için Bab’ın doğu ve batısındaki siyasi dengeler gözetleniyor.

Bab’ın doğusunda Amerika, batı, güney ve kuzeybatısında ise Şam yönetimi, Rusya ve İran siyaseten etkili. Yani 18 km’lık bir alanın her iki tarafındaki siyasi şartlar çok farklı. Ve bu siyasi dengeler günlük değil bazen iki saatte bile değişiyor. Burada askeri ve siyasi olarak küçük bir dünya savaşı yaşanıyor. Demokratik Suriye Güçleri, bu dünya savaşında başarılı çıkmak istiyor. Ve en büyük engel olan Türkiye devletinin geliştirdiği ittifakları adım adım takip ederek hamle yapıyor.

Rusya ve ABD ise, Demokratik Suriye Güçlerinin sürekli kendilerine ihtiyaç duyacak bir pozisyonda olmasını istiyor. Bunun için Türkiye’ye bir çok konuda taviz veriliyor.

MİNBİC’E SALDIRI VE RAKKA OPERASYONU

ABD, bir yandan DSG güçleri ile ilişkisini sürdürürken diğer yandan da bu güçleri Türkiye ile tehdit etmektedir. ABD’nin, Türkiye’nin Minbic’a yönelik saldırılarına onay vermesinden dolayı Rakka operasyonu neredeyse duracak bir konuma gelmiş. ABD, Türkiye ile Rakka konusunu da pazarlık yapıyor. ABD’nin Türkiye ile Minbic ve Bab çevresindeki ilişki ve pazarlığı Rakka’nın da kaderini etkileyecektir.

Türkiye’nin ‘Minbic’ı alırız’ tehditleri ise hayalden öte bir şey değil. Zaten son günlerde özellikle Minbic batısındaki bazı çatışmalarda Türk güçleri büyük hezimet yaşadı.

Eğer hava saldırıları olmasa Türk güçlerinin burada 1 km bile ilerlemeleri mümkün değil. Şuan bulundukları yerleri de DAİŞ’le anlaşmalı olarak almışlar. DSG güçlerinden bir metre toprak bile alamamışlar.

BAB’IN DURUMU NE OLACAK?

Şuan en çok cevabı aranan soru Bab’ın geleceğidir. Türkiye açısından Bab’ın alınmaması, askeri ve siyasi olarak büyük yenilgi olacaktır. Ve Bab’ın alınması, alınırsa da korunması neredeyse mümkün değildir.

Şam yönetimi Bab’ı almak ve Türkiye’nin Rakka ile Halep’te etkili olmasını istemiyor. Bu durumda Bab’ın Suriye güçlerinin kontrolüne girmesi daha yüksek ihtimaldir.

ABD açısından durumu daha karışık. Kürtler, DSG ve Türkiye ile aynı anda ilişkide olmayı ama hiç bir gücün de sahada güçlü olmasını istemiyor. Türkiye’nin sahadaki sınırları zorlaması ABD’nin politikalarına zarar veriyor. ABD’li bazı askeri yetkililer Rojava’ya gelerek durum değerlendirmesi yaptılar. Yeni ABD yönetiminin görevi devralmasına kadar önemli boşluklar olacak. Herkes bu boşluktan faydalanarak kendi planlarını hayata geçirmeye çalışacak.

DSG’nin Bab’a gitmesini engelleyen Rusya ise Şam yönetimi üzeri Bab’ı alıp Türk güçleri ile ‘komşu’ olmak istiyor. Bunun karşılığında Türkiye’yi Halep’te pasifleştirmeyi amaçlıyor.

DSG’NİN KONUMU

Demokratik Suriye Güçleri için, Türkiye’nin Bab’ı alamaması başarı olacaktır. Şartlar elverirse DSG’nin Bab’ı alması ise büyük bir zafer olacaktır. Ama öncelikli durum Türkiye’nin bölgede önlenmesidir. DSG güçleri askeri ve siyasi dengeleri gözeterek pozisyon alıyor. Zaten mevcut sınırlarından gerileme yok, ilerleme var.