Babaoğlu: Kürt çocukları ana dilinde eğitim görecek

Babaoğlu, “bir halkın çocuklarının eğitimi egemenlerin ırkçı ve tekçi, mezhepçi ve cinsiyetçi eğitim anlayışına bırakılamaz. Buna göre ilgili kurumlarımız iş ve rolünü buna göre yeniden organize etmek durumunda kalabilecektir” dedi.

Cumhuriyetin kuruluşu ile birlikte devreye konulan asimilasyon politikası 90 yıldır sürerken, ana dilde eğitim hakkı engellendiğine dikkat çeken Demokratik Toplum Kongresi Dil ve Eğitim Komisyonu Sözcüsü İrfan Babaoğlu, “Dolayısı ile bir halkın çocuklarının eğitimi egemenlerin ırkçı ve tekçi, mezhepçi ve cinsiyetçi eğitim anlayışına bırakılamaz. Buna göre ilgili kurumlarımız iş ve rolünü buna göre yeniden organize etmek durumunda kalabilecektir” dedi.

Türkiye’de Kürtlerin kültür ve dili üzerindeki yasaklar devam ederken, Kürt çocukları farklı bir dille eğitilerek asimilasyon politikasında ısrar ediliyor.  Kürt çocuklarının ana dilde eğitim alma hakkının elinden alınmasının kabul edilemeyeceğini dile getiren DTK Dil ve Eğitim Komisyonu Sözcüsü İrfan Babaoğlu, ANF’nin sorularını yanıtladı.

Anadilde eğitimin önündeki engeller devam ediyor. Son olarak Amed'de Kürtçe okul kapatıldı. Bu konuda kısaca ne demek istersiniz?

Ana dilde eğitim hakkı, Kürt sorununun çözülmeyişine ve gerçek demokrasinin uygulanmamasına bağlı olarak engellenmeye devam ediyor. Ana dilde eğitim belki de sorunun özüdür. Ama Türkiye’de iktidarlar bu öze dokunmaksızın sorunun çözümünden bahsetmeleri aldatıcıdır, oyalamaya dönüktür. Devletin asimile etme politikasına karşı Kürt halkı bir yandan kendi dilinde ve kültüründe ısrar ederken, diğer yandan da halkın eğitimi ile ilgili kurumları bu engeli aşmak için son iki yıldan bu yana fiili olarak kendi okullarını açtılar. Devletin buna karşı tutumu yasaklama oldu. Ama halkın ve kurumların direnci ile geçen yıl bu okullar eğitim sürecini tamamladı. Bu yıl açılan okul sayısı 10’a yükseldi. Ancak bu okulların çoğu Nusaybin, Cizre, Silopi, Gever gibi yerlerde olduğunda devlet şiddeti ile karşılaştılar. Bu şiddet ve yasaklama Amed de devam etti. Bu yıl açılan Ali Erel ilk ve anaokulu mühürlenmek sureti ile kapatıldı.

Kürtçe eğitimin önündeki engeller bu şartlarda kaldırılabilir mi?

Devletin tekçi yapısı aşılmadıkça, demokratik bir sistem yasa ve anayasal kurum olarak geliştirilmediği sürece ana dilde eğitimin devlet eli ve olanakları ile geliştirilmesi mümkün görünmüyor. Ama bu da özgürlük ve demokrasi mücadelesinin bir parçası olarak bu alandaki istem ve mücadele devam edecek. Kürt halkı ve onun demokratik siyasi kurumları, her vesile ile Türkiye hükümetlerinin birbirinin aynısı olan ve tüm farklı etnik yapıları asimile etmeyi, Türkleştirmeyi stratejik amaç olarak uygulayan bu politikalarını tüm dünyaya teşhir etmeye devam edecektir. Eksik olan sadece ana dilde eğitim değildir kuşkusuz. Sorun bir bütündür. Siyasal demokrasinin gelişimi ile şartlar da değişir. O zaman ana dilde eğitimin önü açılır, tüm uygar dünyada olduğu gibi.

Kürt kurumların buna siyaset- yerel yönetim vs. dahil anadilde eğitim için kapsamlı bir çalışması söz konusu mu?

Şimdi burada bize, ülkemize özgü bir durum var. Ana dilde eğitimin gerçekleşmesi için durup devletten beklemek yanlıştır. Pratik olarak da imkansızdır. Kürt halkı bugüne kadar kendi dilini getirebilmiştir. Kapalı toplumda, kent ile tanışmayan bir dönemde dili korumak çok mümkündü. Ama sömürgeci asimilasyoncu yapı hem kentlere göçe neden oluyor hem de iletişim araçları ile insanın evinin içine, ruhuna giriyor. Onu içten fethediyor. Dolayısı ile dil daha çabuk sürede yok olma ile karşı karşıya kalıyor. Buna karşı bilinçli, programlı bir duruş, öngören bir politika olmazsa dil ile birlikte birçok şey kaybolur. İşte siyasi kurumların ve eğitim kurumların bu aşamadaki tutumları önem kazanıyor. Halkla temas kuran, ona hizmet götüren, ona hitap eden, onu örgütleyen, onu eğitme iddiasında olan her Kürt kurumu ana dil ile ilgili tutarlı bir politikanın sahibi olması zorunludur. Değiştirilen tüm yer adlarını, orijinal adlarını tüm yazışmalarda ve görsel tablolarda kullanmak, günlük anlaşma dilini ana dil ile geliştirmek, çocukların hem ev içinde hem de tüm kamusal alanlarda ana dil ile dünyayı tanımalarını sağlamak, eğitimlerini kreşten anaokuluna, ilkokuldan, evrelere kadar sağlaması için maddi ve programlı bir duruşun sahibi olmaları, hem bir siyasi görevdir onlar için hem de ulusal yurtsever bir görevdir. Bu böyle olmasına karşın bu kurumlarımız böyle davranıyorlar mı, hayır! Yapabileceklerini çok azını yapıyorlar. Oysa ana dil haktır, bir insan olma hakkıdır. Bu hak her türlü yasaklayıcı yasa ve anayasanın üstünde ve meşru bir haktır. Kürt kurumları gücünü bu meşruiyetten alıp ana dil ile ilgili çalışmaları, kendi çalışmalarının esas odağına oturtmaları en azından tüm bu olanlardan sonra ve 21. yüzyılın bu ilk çeyreğinde, anlaşılmalıdır.

Sadece Amed'te 400 bin çocuğun kendi anadilinde eğitim göremiyor. Kürt çocuklarının eğitimi başka bir ulusa havale edilmesi bundan sonra kabul edilir bir durum mu? 

Evet, sayısı milyonlara varan Kürt çocuklarına dayatılan asimile edici eğitim artık işlemiyor. Bunu en iyi gören de devletin kendisidir. Birçok il ve ilçelerimizde öğretmelere mesaj çekilerek belirsiz bir tarihe kadar okullarını ve bulundukları şehri terk etmeleri istenmektedir. Büyük büyük okullar askeri amaçlı kullanılıyor. Çocuklar eğitimsiz kalıyor. Yıllardır uygulanan asimilasyon politikası çökmüştür. Devlet hala neden Türkçü ve tekçi eğitimde ısrar ediyor anlaşılır bir yanı yoktur. Halk bilinçlenmiştir. Zora, korkuya dayalı olarak yaşamak istememektedir. Kendi ülkesinde özgür ve eşit bir yaşam istemektedir. Bu yaşamın ayrılmaz bir parçası da ana dilde eğitimdir. Bu net olarak ortaya çıkmıştır. Dolayısı ile bir halkın çocuklarının eğitimi egemenlerin ırkçı ve tekçi, mezhepçi ve cinsiyetçi eğitim anlayışına bırakılamaz.

Anadilde eğitim Kurdi- Der gibi kurumların çabasıyla bu sorun çözülebilir mi?

Dil ve eğitim, ana dilde eğitim talepleri en çok 2000’li yıllar itibarı ile Türkiye gündemine girdi. 2002’de üniversite öğrencilerinin ana dil eğitimi tercihli olsun talepli eylemleri kamuoyunda etkili oldu. Devlet belli yasalar, Kürtçe dil kurslarının açılmasını kabul ederek geri adım attı. Dil çalışmalarını bir dil hareketi olarak örgütlemek, dili geliştirmek ve asimilasyon politikalarına karşı duyarlılık yaratmak amacıyla Kurdi-Der, TZP Kurdî, Kürt Enstitüleri gibi kurumlar kurulmaya başlandı. Bu kurumlar en çok da asimilasyon ve oto asimilasyona dikkat çektiler. Kürdi-Der 40’a yakın il ve ilçede şubelerini kurarak dil çalışmalarını halkın içine yayamaya çalıştı. Enstitüler de daha çok sözlük, gramer kitapları hazırlayarak dilin yazı dili haline getirilmesi konusunda mesafeler aldılar. Ama artık bunların çalışmaları bir halkını dilinin geliştirilmesi için yeterli değildir. Bir dil eğitim dili olmaksızın kendini koruması, geliştirmesi mümkün değildir. Dolayısı ile 2015 yılı itibarı ile ortaya çıkan değerlendirme eğitimin yaygın bir şekilde uygulanması yönündedir. Dil kurumlarından daha çok ana dilde eğitimin geliştirilmesi için neler yapılabileceğini tartışacak, projeler oraya çıkaracak ve uygulama alanı açacak eğitim kurumlarına ihtiyaç olacaktır. Kurdi-Der yaygınca dil kursları düzenledi. Her yıl binlerce öğrenciye sertifika hazırladı. Ama bu çalışmanın daha ileri bir aşamaya geçmesi için yaygın eğitimin örgütlenmesi ile karşı karşıyayız. Yine örgün eğitimin olanaklarının yaratılması da her zamankinden fazla gündemde olacaktır. Kurdi-Der gibi kurumlar iş ve rolünü buna göre yeniden organize etmek durumunda kalabilecektir.

Eğitim, sağlık ve güvenlik gibi toplumun temel ihtiyaçları devletler karşılıyor. Fakat Türkiye'de Kürtlerin bu temel talepleri reddedildiği için büyük acılar yaşanmaktadır. Kürtler bu saatten sonra devletten ana dilde eğitim için yardım talebinde bulacak mı?

Kürtler, devletin organize etmesi, hizmet sunması gereken bu üç alana bağlı olarak ana dilde eğitim alma hakkından mahrum bırakılmıştır. Bu hakkı devletten istemekten ziyade devleti dönüştürme, onun içeriğini demokratikleşme daha gerçekçidir. Demokratik devlet kurallarının başında da sosyal hizmet vardır. Eğer Kürtler bu devlete vergi veriyor, vatandaş olmanın getirdiği yükümlülükleri yerine getiriyorsa Kürtlerin bu üç temel ihtiyaç konusunda da hizmet alma hakkı vardır. Ama cumhuriyetin kuruluşundan itibaren bu hizmetler sunulmamıştır. Ana dilde eğitim talebi Kürt halkının meşru talebidir. Devletin içeriğinin demokratikleştirilmesine paralel eğitim hakkının da organize edilmesi gündeme gelir. Ama devlet demokratikleşmez ve hep oligarşik bir elitin elinde olursa o zaman ana dil eğitimi gerçekleşemez. O zaman bu meşru talep, halkın kendisi en yaygın bir şekilde organize ederek yerine getirir.

O zaman kısacası Kürtler kendi eğitim sistemini nasıl inşa edecek?

Kürtlerin kendi ana dilleri ile kendi eğitimini organize etmesi her zamankinden daha fazla bir ihtiyaç durumuna gelmiştir. Fiili olarak okulların açılması, çocukların bu okullarda kendi ana dilleri doğrultusunda eğitim görmeye başlaması gündeme gelebilecektir. Ama şu anda bazı aşılması gereken kaygılar vardır. Aileler ortaokul, lise ve üniversite eğitimlerini düşünerek bu okulları o aşamalara kadar varlığını düşünemeyebiliyorlar. Bu kaygılara kapılmamak gerekir. Çünkü zaten eğer biz ulusal olarak yok edilmeyi beklemiyorsak, kendimize, özümüze ve kendi eğitimimize dönmekten başka çaremizin olmadığı anlaşılacaktır. Doğal ki eğitim getirisi kısa süreli olmayan yüksek düzeyde götürüsü olan bir yatırımdır. Toplum olarak ve o toplumun kurumları olarak bu sorunun üstesinde gelinebilir diye düşünüyorum. Ama sembolik, numune veya pilot denemeler yapmak bu konuda yol açıcı olacaktır. Dünya örneklerinde de bu vardır. Önce pilot uygulamalar geliştirilir, fiili olarak okullar açılır. Devletin yasakçı sistemi aşındırılır. Ardından da demokratik mücadelenin dönüştürücü etkisi ile eğitim yerel ve merkezi idarenin tasarrufu altında tüm toplumu kapsayacak şekilde yeniden organize edilir.

...