‘Bize bir kez daha 90’lı yılları yaşatıyorlar’

Devletin soykırım politikaları silsilesinin sürdüğü Botan’da, 25 Ağustos 1992 tarihinde devletin "terörle mücadele" konsepti çerçevesinde yakıp, yıktığı köylerden bir tanesi de Şırnak’ın Bêgurzan (Altınkuşak) köyüydü.

Devletin soykırım politikalarının silsilesinin katliamlar ile sürdüğü Botan’da, 25 Ağustos 1992’de Şırnak’ın Bêzurgan köyünde "Teröristlere yardım ettin" denilerek diri diri ateşe verilen Çanakkale Gazisi Ahmet Erk’in ailesi, 90’lı yıllardan bu yana devletin göçertme politikaları karşısında mücadele ediyor. 24 yıl aradan sonra Erk'in ailesi bu defa Şırnak'taki soykırım saldırıları yüzünden evlerini terk etmek zorunda kaldı. 

Devletin soykırım politikaları silsilesinin sürdüğü Botan’da, 25 Ağustos 1992 tarihinde devletin "terörle mücadele" konsepti çerçevesinde yakıp, yıktığı köylerden bir tanesi de Şırnak’ın Bêgurzan (Altınkuşak) köyüydü. 

O köyde yaşayanlardan bir tanesi de Çanakkale Savaşı'nda yer almış ve savaşta yaralanan Ahmet Erk. Erk, 92'de askerlerce "PKK'lilerin evinin arkasından kendilerine saldırdığı" iddiasıyla evine kilitlenerek, eviyle birlikte ateşe verildiğinde 98 yaşındaydı.

Erk'in, evinin içerisinde diri diri askerlerce yakılması ile birlikte ailesinin göç yolculuğu başladı. Köyden göç eden Erk ailesi, ilk olarak Şırnak merkeze, soykırım saldırıları ardından Gundikê Melê beldesine göç etti. 

Aradan geçen 24 yıla rağmen Kürt halkına dönük politikaların değişmediğini belirten Ahmet Erk'in eşi 95 yaşındaki Lale Erk, 25 Ağustos 1992 yılında yaşananları şu sözlerle anlattı: “Askerler köyü bastılar. Harmanlarımızı, çadırlarımızı, evimizi yaktılar. Biz evden kaçtık ama Ahmet hasta yatağındaydı, kalkıp kapıya gelemedi. Asker içeri girerek evi yaktı, pencerelerden alevler yükseliyordu. O alevler hala yüreğimde yükseliyor. Eşim alevler içinde yanarak kapıya geldi. Ateşi evin önündeki hayvan gübresi yığınında sürünerek söndürdü. 5 ay boyunca tedavi gördü ama sonrasında yaşamını yitirdi."

Devletin Kürt halkına bakış açısının hiçbir zaman değişmediğini belirten Erk, Cizre’de devlet güçlerinin soykırım saldırıları sırasında yakılarak katledilmesinin kendisine bir kez daha 92 yılındaki vahşeti hatırlattığını söyledi. 

90’lı yıllarda koruculuk sistemini kabul etmediğinden dolayı gözaltı ve işkencelerden geçirilen Erk’in oğlu Ömer Erk (50) ise, gözyaşları içinde kendisi ve kardeşlerine 21 gün boyunca yapılan işkenceleri anlattı. İşkencelere rağmen korucu olmadıkları belirten Erk, “Korucu olmadık ve Şırnak’a göç etmek zorunda kaldık. Devlet, defalarca ‘terör mağduru’ adı altında tazminat teklifinde bulundu. Ancak biz devlet terörünün mağduru olduğumuz için başvurmadık. Bugün bir kez daha devlet bize o yılları yaşatıyor” dedi.