'Brüksel katliamını yapanlar kadar AKP/Erdoğan da sorumludur'

Cemil Bayık: AKP hükümetinin beslediği ve büyüttüğü IŞİD bir daha Avrupa’ya saldırdı. Bir daha vurgulayalım, bu katliamlardan katliamı yapanlar kadar AKP hükümeti de sorumludur. En başta da Saray Gladyosu ve Tayyip Erdoğan sorumludur.

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, Yeni Özgür Politika ve Azadiya Welat gazetelerine yazdığı Kürtçe makalede şunları ifade etti“Tayyip Erdoğan Türkiye'yi ve dünyayı getirdiği durumun üstünü örtmek ve gerçekleri saptırmak için şimdi de Kürt Özgürlük Hareketi'ne karşı Malazgirt, Çanakkale ve ulusal kurtuluş ruhuyla savaşma ve seferberlik çağrısı yapıyor. Kürt düşmanlığında hızını alamayarak bu toprakları yeniden vatan yapmaktan söz ediyor. Böylelikle yürüttüğü Kürt düşmanı ve kirli savaşına desteği arttırmayı amaçlıyor. Sonunda AKP'yi nasıl bir parti haline getirdiğini itiraf etti. “MHP ile asgari değil, azami müştereklerimiz var” diyerek gerçek yüzünü açığa koymuştur: bu da Kürt düşmanlığı ve Kürt’ü soykırıma uğratmaktır. Tayyip’in MHP’ye bu çağrısını başka türlü yorumlamak kafayı kuma gömmektir.

Tayyip Erdoğan sanki PKK Türkiye'yi bölüyormuş gibi seferberlik ilan etti. Böylece kirli savaşını meşrulaştırmak istiyor. Türk devletinin yürüttüğü savaşın Malazgirt, Çanakkale ve Kurtuluş savaşıyla alakası yok. Aksine Malazgirt, Çanakkale ve Kurtuluş savaşında kendisinin yanında yer alan ve Türklerin bu topraklarda var olmasının en büyük destekçisi olan Kürtlere karşı savaş açmıştır. Tarihteki Türk-Kürt ilişkisinin tersine bir zihniyet, politika ve pratik içindedir. Kürtler kimsenin vatanını bölmüyor; kendi vatanında özgür ve demokratik yaşam istiyor. Özyönetim direnişi de tüm Türkiye'yi ortak vatan yapmak içindir. Bu nedenle bölücülük var, vatan savunması yapıyoruz denilmesi tamamen yalan ve demagojidir. Aslında Kürtleri yok etmek ve vatanlarında köle yapma politikasının üstü örtünmek isteniyor.

Türkiye'de bölücülük yapan; Türkiye halkıyla Kürt halkının birliğini önleyen Tayyip Erdoğan ve AKP hükümetidir. Kürtler ortak vatanda demokratik ulus içinde birlikte yaşamak istiyorlar. Bunu da hiçbir muğlaklığa yer vermeyecek biçimde ideolojik ve politik olarak ortaya koymuşlardır. Ancak Tayyip Erdoğan ortak vatan, birlikte yaşam yok; Kürtleri yok edeceğim diyor. Farklılıkların birlikteliği olmayacak; teklik olacak, sizi Türkleştireceğiz, diyor. İzlenen politika budur; MHP ile azami müşterek de budur.

Bu politikayla bölücülük yapan Erdoğan ve AKP’dir. Bu zihniyete karşı demokratik birliği sağlayacak bir demokratik seferberlik gerekiyor. Türkiye'nin AKP-MHP eksenli faşist blokuna ve demokrasi düşmanlığına karşı bir demokrasi bloku ve bu yönlü bir seferberlik gerekiyor. AKP faşizmine karşı Türkiye'yi demokratikleştirme seferberliği! Kürt halkına ve demokrasi güçlerine yönelik yürütülen savaş seferberliğine karşı demokrasi ve barış seferberliği gerekiyor. Erdoğan bu düzeyde bir demokrasi düşmanlığı yaparken, demokrasi güçlerinin hala dağınık kalması, asgari müştereklerde buluşmaması kabul edilemez. Faşist cephe azami müştereklerde birleşirken demokrasi güçleri derhal asgari müştereklerde birleşmelidir. Demokrasi ve adil barış programı etrafında toplanmalıdırlar.

Tayyip Erdoğan sabahtan akşama kadar korkmayacağız, korkutacağız diye bağırıyor. Aslında yürüttükleri kirli savaşı kaybetmenin korkusunu yaşıyorlar. Kirli savaşın sonuçlarından ve bu konuda verecekleri hesaptan korkuyorlar. Dün Davutoğlu’nun kürsüde bağırıp çağırması, ne kadar zor durumda olduklarını göstermiştir. Erdoğan ve Davutoğlu kulaklarını dik tutmaya çalışıyorlar. Aslında mezarlık yanında geçerken korkanların ıslık çalması gibi Davutoğlu da bağırarak korkusunu gidermeye çalışıyor. Bu bağırmalar, aslında içine girdikleri kirli savaşın kendilerini nasıl bir çıkmaza soktuğunun itirafıdır.

‘Terör kaybedecek, millet kazanacak’ diyor. Hiç kimsenin Türkiye halkıyla, Türk milletiyle sorunu yok. Ama Tayyip Erdoğan kirli savaşına Türkiye halkını ve milletini ortak etmek istiyor. Bu, tüm faşistlerin izlediği politikadır. Ancak bugün belli düzeyde etkisi olsa da bir süre sonra AKP gerçeği görülecek, Türkiye toplumu da AKP'ye karşı tutum alacaktır.

Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu’nun bağırmasıyla korkacak Kürt kalmamıştır. AKP iktidarının zalim olduğu doğrudur. Zalimliğini sivilleri öldürerek ve şehirleri yıkarak göstermiştir. Ama bu, Kürtleri korkutmaktan çok öfkesini arttırıyor. AKP iktidarı bu öfke karşısında yenilecek ve kaybedecektir. Kazanan tüm Türkiye halkları olacaktır. Zaten Tayyip Erdoğan ve Davutoğlu bu korkuyla yaşamaktadırlar.

AKP PKK'yi sürekli hedef göstererek IŞİD’le yürüttüğü suç ortaklığını da gözden kaçırmak istiyor. Ancak IŞİD’le içine girdiği kirli ilişkiden kurtulması söz konusu değildir. AKP hükümetinin beslediği ve büyüttüğü IŞİD bir daha Avrupa’ya saldırdı. Bir daha vurgulayalım, bu katliamlardan katliamı yapanlar kadar AKP hükümeti de sorumludur. En başta da Saray Gladyosu ve Tayyip Erdoğan sorumludur. Tayyip Erdoğan’ın “sır küpüm” dediği Hakan Fidan sorumludur. Erdoğan, Avrupa’yı ve ABD’yi kendi politikalarına çekmek için El Nusra ve IŞİD’i bir siyasi enstrüman olarak kullanmıştır. IŞİD, El Nusra ve Ahrar El Şam içinde MİT etkindir. Birçok eylem MİT’in dolaylı ya da dolayısız yönlendirmesiyle gerçekleştirilmektedir.

İstanbul ve Belçika saldırılarının hesabı başta Tayyip Erdoğan olmak üzere AKP hükümetinden sorulmalıdır. Ahmet Davutoğlu CHP’nin kendisine yaptığı eleştiriler karşısında “Avrupa’da muhalefet bu konularda hükümeti mi suçluyor” diyerek kendini temize çıkarmaya çalışıyor. Avrupa ile kendilerini kıyaslamaları bir demagojidir; suçunu örtmek içindir. Avrupa’daki iktidarlar IŞİD’i besleyip büyütmedi. Bilinçli ve planlı olarak IŞİD’in destekçisi olmadı. AKP iktidarı gibi politikalarıyla, istihbarat örgütleriyle açıktan açığa IŞİD'i palazlandırmadı. Tabii ki IŞİD’i besleyen ve palazlandıran AKP iktidarından hesap sorulacaktır.

Kürt halkına karşı açılan savaştan da, bu kirli savaşın sonuçlarından da AKP hükümeti sorumludur. İmralı’daki görüşmeleri kesen, Türkiye için umut yaratan Dolmabahçe Mutabakatını reddeden, Kürt Halk Önderi üzerinde ağır tecrit uygulayan; 7 Haziran seçimlerini yok sayarak Türkiye'de demokrasi ve demokratik çözüm seçeneğini ortadan kaldırıp savaş seçeneğini Türkiye'nin önüne koyan Tayyip Erdoğan ve AKP hükümetidir. Tabii ki AKP hükümeti içte ve dışta yürüttüğü savaş politikalarından ve yarattığı sonuçlardan dolayı hesap verecektir.

Eğer Avrupa’daki IŞİD eylemlerinden Tayyip Erdoğan ve AKP sorumlu tutulmazsa, bu, suçlunun cezasız kalması anlamına gelir. Ya da suçluyu başka yerde aramak olur. IŞİD’i besleyen AKP hükümeti ve müttefikleri olduğu görülmezse IŞİD katliamlarının mağdurları karşısında herkes suçlu durumuna düşer.”