Bu iş ahirete kalmaz Davutoğlu...-Ali Kerküki

Kürtler artık havuz medyasının yazdığı bozuk saat misali günde iki kez ‘’doğru’’ gösteren haberlerine dahi inanmıyorlar. Kürtlerin bu kirli ve kanlı medyayı iplediği yok.

Türk başbakanı yakıp yıktığı, daha bu sabah belediye eş başkanını rehin aldığı Silopi’de namaz kılmış!

Namazda halk yok. Halbuki, cemaatsiz kılınan Cuma namazı mı olur? 

Peki, namazda kimler kendisine eşlik etmiş?

Eli kanlı, ırkçı ve Kürt öldürmeye planlanmış yüzlerce Jandarma ve polis Özel hareket elamanı kendisine eşlik etmiş. 

Tetikçi gazetelerinin yazdığına göre Davutoğlu’nun yanında oturtulan yaşlı bir amca gözyaşlarını tutamayarak kendisine ‘’bizi yalnız bırakmayın’’ demiş!  Hani şu sıkça rastladığımız ‘’askerler çocuklara şeker dağıttı’’ cinsinden bir haber.

İşin bu yanı çok önemli değil.

Kürtler artık havuz medyasının yazdığı bozuk saat misali günde iki kez ‘’doğru’’ gösteren haberlerine dahi inanmıyorlar. Kürtlerin bu kirli ve kanlı medyayı iplediği yok.

Davutoğlu, Kürdistan’ın Silopi ilçesinde Kürtlerin kanından seccade yaparak namaz kılıyor. İşin esas yanı budur.

O bütün Müslümanlar için en kutsal olan Cuma namazıyla hem Kürtleri ve Türkiye kamuoyunu aldatmaya ve hem de hâşâ Allah’ı kandırmayı düşünüyor. 

Korkuyorlar. Ne bu dünyada, nede öldükten sonra intikal edecekleri öbür dünyada yüzleri yok.

Dün HDP eş başkanı Selahattin Demirtaş ‘’sivil Cuma ‘’ çağrısı yaptıktan sonra Türk devletinin başındaki Afrika’dan, kendisini başbakan sanan Davutoğlu da Ankara’dan bağırıp çağırmaya, tehditler savurmaya başladılar. 

Çünkü onların uykusu çoktan kaçmış durumda. İşledikleri cinayetlerin, sınır tanımaz vahşetin neye mal olacağını biliyorlar.

En çokta halkın gücünden korkuyorlar. Bundan dolayı kendisi yüzlerce katil eşliğinde namaz kılarken, ‘’savaş olmasın, barış olsun’’ diye Amed’te toplu namaz kılan sivil insanlarının üzerinde helikopterlerle terör estirtiyor.

İstiyorlar ki insanların vahşet ve cinayet karşısındaki çığlıkları Allah dahi ulaşmasın.

Ama Erdoğan’da Davutoğlu’da boşuma çırpınıyorlar. Durum son derece nettir:

Erdoğan ve Davutoğlu Kürdistan’da işlenen her cinayetten, yıkılan her evden, yakılan her canlıdan birinci derecede sorumludurlar.

Öyle tehdit savurarak, demagoji yaparak, Silopi’de namaz kılarak bu işten sıyıramazlar.  Elbette ki kurdukları cinayet sofralarının hesabının ahrette verecekler. İnançlı ve dürüst Müslümanlarının bundan hiç şüphesi yok. 

Davutoğlu ve Erdoğan şu saat itibariyle bütün ömürlerini ibadete ayırsalar da, dünya malından el çekseler de-ki bu mümkün değil- bu hesabı vermekten kurtulamayacaklar. Cehennem ateşinde yanacaklar.

Ancak durum onlar açısından ahirete kalacağa benzemiyor.

Bu dünyada da hesap verecekler.  Öyle kolay kolay çekip gitmelerine kimse müsaade etmeyecek.  Öfke onları oturdukları o saraylardan,  güçlü sandıkları devlet aygıtının içinde çekip alacak.  Yargılayacak. İnsanlığa karşı işledikleri cinayet ve suçlardan dolayı mahkûm edecek.

Zaten halkın vicdanında çoktan mahkûm olmuş durumdalar. Şuanda bu ikili için bir hayır duası okuyan tek bir onurlu Kürt yoktur.  Kendi ulusuna ihanet etmiş soysuzların, dalkavukçuların, katillerin duası ise kabul olmuyor.

İşin yaş Davutoğlu, hem bu dünyada, hem de öbür dünyada… Bu iş öyle ahirete kalmaz…