Demirtaş: Faşizme teslim olmayacağız

Dersim’de AKP’nin bütün Newroz kutlamalarını yasaklama çabalarına rağmen bir araya gelen binler Newroz’u coşkulu bir şekilde kutladı.

Dersim’de AKP’nin bütün Newroz kutlamalarını yasaklama çabalarına rağmen bir araya gelen binler Newroz’u coşkulu bir şekilde kutladı. Kutlamada konuşan HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, “Bütün halkımız ve yoldaşlarımız bilsinler ki bizi cezaevi ile tehdit etmeye çalışıyorlar, yaparlar mı yapmazlar mı bilmiyorum, olur da yaparlarsa sizlere bir vasiyetimiz var. Siz nasıl korkmadan dimdik direndiyseniz, sizin temsilciniz olarak biz de onurla, gururla dimdik içeriye gireriz. Asla gözlerimizde ve yüzümüzde o korkuyu göremeyecekler. Bu can bu tende olduktan sonra bütün yoldaşlarımız ve arkadaşlarımızla sonuna kadar direneceğiz. Faşizme teslim olmak yok” dedi.

Valilik yasağına rağmen Dersim'de binlerce kişinin katılımıyla Newroz kutlandı. Seyit Rıza Meydanı'ndaki kutlamada HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, HDK Eş Sözcüsü Gülistan Koçyiğit ve EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan birer konuşma yaptı. 

KOÇYİĞİT: TÜRKİYE SON SÜRAT UÇURUMA GİDEN BİR ARABAYA BENZİYOR

Coşkunun ve katılımın yüksek olduğu kutlamada ilk konuşmayı yapan Koçyiğit, Seyit Rıza'nın yoldaşlarını selamladı. Dersim'in bütün katliam ve baskılara rağmen mücadeleden vazgeçmediğini söyledi. Türkiye'nin son sürat uçuruma giden bir arabaya benzeten Koçyiğit, "Kendi çıkarları için ülkeyi savaşın içine sürüklediler ve bundan da hiç pişman değiller. 'Artık terörün tanımını genişleteceğiz' diyor Cumhurbaşkanı. Elinde kalem tutan da, silah tutan da teröristtir. 'Bundan sonra kim ki ağzını açacak özgürlük barış demokrasi diyecek biz onları terbiye edeceğiz. Onları katledeceği ve cezaevine atacağız' diyorlar. Her geçen gün bu nedenle yeni canların, yeni gençlerin ölümlerine sebebiyet veriyor. Dün olduğu gibi bugün de korkmadık, korkmayacağız. Bize diz çöktürmek isteyenlere inat Silvan'da, Sur'da, Nusaybin'de, Cizre'de olduğu gibi, silahınıza, topunuza karşı direneceğiz. Ferman padişahınsa alanlar, meydanlar bizimdir" dedi.

Newroz'un yasaklanmasını da protesto eden Koçyiğit, "İçişleri Bakanı 'Newroz yasaktır' diyor Dersimlilere. İşte yasakladığın Newroz alanı, Newroz yasak mı Dersimlilere? Bunlar ülkenin kentlerine işte bu kadar yabancıdırlar. Kim ne ister ne talep eder bilmiyorlar bunlar. Ankara'da oturarak, genelge üstüne genelge gönderiyorlar, sonuç yine meydanlar dolu meydanlar binlerle doludur. Bu da onlara dert olur, ders olur inşallah" dedi.

GÜRKAN: BİR HALKIN İRADESİNE YASAK KONULAMAZ

Mazgirt ve Ovacık Belediye başkanlarının halkı selamlamasının ardından konuşan EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan ise Newrozları yasaklayarak bir halkın iradesine yasak konulmayacakların söyledi.

Erdoğan'ın açıklamalarına dikkat çeken Gürkan şunları belirtti: “Şimdi de diyorlar ki 'ya terörden yanasınız ya bizden yanasınız.' Cumhurbaşkanı diyor ki 'Ben gidersem ülke yıkılır.' Kendi siyasi iktidarlarını güvence altına almaya çalışıyorlar. Tek adam, tek parti diktatörlüğünden ayrı düşünemeyiz. Onların hesapları olabilir. Baskı var, zulüm var, işçi ve emekçiler üzerinde zulüm ve katliam var. Demokratik bir Türkiye'nin inşasını biz ellerimizle yapacağız. Kendi ortaklıklarını nasıl ki güvence altına almak için nasıl birliktelik yapıyorlarsa. Bu nedenle 8 Mart'tan Newroz'a, Newroz'dan 1 Mayıs'a kadar ortak mücadele edeceğiz. Dün de bizi yıldıramadınız, bugün de yıldıramayacaksınız, yarın da yıldıramayacaksınız" şeklinde konuştu.

DEMİRTAŞ: BU NEWROZ’U TARİHİN YENİDEN YAZILDIĞI BİR DİRENİŞLE KARŞILIYORUZ

Gürkan’dan sonra da HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş bir konuşma yaptı. Nasıl zorlu ve tarihi bir süreçten geçildiğini en fazla Dersimlilerin hissettiğini söyleyen Demirtaş, “Sıradan bir siyasi çalışma partiler arası bir gerilim yaşamıyor bölgemiz. Bu Newroz'u tarihin yeniden yazıldığı ve yeniden yazılacağı bizlerin direnişiyle, ezilenlerin kendi tarihini yazacağı bir direniş kimliğiyle karşılıyoruz. Bütün direnen halkımızın her birinin zulme karşı AKP şahsında ittifaklaşan, bloklaşan ve ülkemizi teslim almaya çalışan iktidara karşı direnen halkların sıcaklığıyla selamlıyorum. Bizde kendi vatanımızda özbeöz dilimizin, kültürümüzün, hatıralarımızın, anılarımızın var olduğu bu anavatanımızda insan onuruyla özgürce yaşamak istediğimiz için bu felaketi başımıza getiriyorlar. 2013-14-15 Newrozları Türkiye'de yeni bir yılın, yeni bir başlangıcın kalıcı barış inşa edileceği umuduyla Newroz ateşlerinin yakıldığı yıllardı. Geçen sene Diyarbakır Newroz meydanında verilen mesajlara sadık kalınsaydı, bugün yeni özgür bir sivil anayasanın yapımına geçirilirdi. Bugün kendi içinde barış inşa etmiş Ortadoğu'da ki halkalara da umut vaat etmiş bir Türkiye olacaktı” dedi.

AKP’nin artık bir karar vermek zorunda olduğunu vurgulayan Demirtaş, İmralı’da yapılan görüşmelerde artık zurnanın son deliğine gelindiğini de belirterek, şunları ekledi: “Artık bir karar verilecekti. Türkiye ya demokrasi yolunda gidecekti ya da tek adamlık gelecekti. Mücadele yürütüp diyalog yürüten halklar, ezilenler feragat yapamazlar. Anadilimizden, inancımızdan yaşam tarzımızdan, ideolojimizden, yürüttüğümüz mücadeleden feragat edemeyiz. Biz bunlardan vazgeçmek için diyalog yürütmedik. Vazgeçmesi gerekenler onlardı. Onlar kim yasakçı olanlardır. Egemenlikçi anlayışla barışa karşı çıkanlar geri adım atmalıydı. Türkiye'yi tek adamlığa çevirmekten vazgeçmeleri gerekiyordu. Türkiye'ye mezhepçilik dayatmaktan vazgeçmeleri gerekiyordu.

Dolmabahçe Mutabakatı devrildiğinde özellikle Saray'daki zat, 'Yıllardır ben devleti ele geçirmek için uğraşırken, bürokrasi de, yargıda ve üniversitelerde ele geçirmek için bu kadar uğraştım buralara geldim. Dolmabahçe Mutabakatı'ndaki 10 maddeye uyup bunlardan vaz mı geçeceğim. Bana biat eden yüzbinlerce kişi var, kalemşörler, medya var. Ben bunları boşuna mı yaptım. Ben buralara gelene kadar en yakın arkadaşlarımı sata sata, onlara basa basa buralara kadar geldim. Kürtler için Aleviler için niye Dolmabahçe Mutabakatı'nı satmayayım ki' diyor. 2016'da 'Newroz yasaklandı' diyor. 30 kanal canlı yayınlıyordu Öcalan'ın mektuplarını şimdi Newroz yasak oldu. Newroz valinin, İçişleri Bakanı'nın malı mülkü değil ki. Biz düzenli olsun diye tertip komitesi oluşturuyoruz. Şimdi Dersim halkına sorsunlar yüzde 99'u Newroz'un kutlanmasından yanadır. İçişleri Bakanı halkın tamamının kutlanmasını istediği bir Newroz'u niye yasaklar? Dersim Valisi niye yasaklamak ister. Sen buraya atanan bir valisin hangi hakla hangi hukuka dayanarak bunları yasaklıyorsun. İşte bunlar demokrasi anlayışının düştüğünün göstergesidir.

'Dünya ikiye ayrılır' diyordu Bush, ya bizden yanasınız ya değil. Bir Cumhurbaşkanı da ilk defa böyle bir şey yapıyor Türkiye'de. Düşman kavramını kendi yurttaşları için bir Cumhurbaşkanı ilk defa kullanıyor. Vatandaş düşman olamaz. Suçlu olabilir, kanunları ihlal etmiş olabilir ama düşman ilan edilemez. Hiçbir şekilde bu ülkenin yönetenleri kendi yurttaşlarını düşman ilan edemez. Ama o noktaya getirdiler. Şimdi bütün Türkiye'de halkların kararını vermesi lazım. Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı sıfatıyla düşman ilan ettiği kimdir herkes kendine sorsun. DAİŞ gibi barbar tecavüz ordusundan yana değilseniz, Karaman'dan ve Türkiye'nin birçok yerinde tecavüzcülerden yana değilseniz, Vahabi selefi bir tekçi faşizan gelenekten yana değilseniz, tek adamlık halifelik diktatörlük, Erdoğan'a karşısında biat etmek istemeyen değilseniz, onun kudretine biat ediyorum diyenlerden değilseniz, düşmansınız. Bir grup HDP'li düşmandır ben değilim demeyin. Düşmana ne yapılır, düşman hukuku uygulanır. Bir hukuk düzeni vardır ve bu hukuk düzeni içerisinde düşman dediğiniz kişi kurum ve halk mahkemeye sevk edilmez. Düşman ortadan kaldırılır. O nedenle kullandığı kavrama dikkat etmeniz lazım. Halkın bir kesimini düşman ederken kodlamış ve hepsini imha edeceğiz demiş. Muhalefet partileri ve kendini milliyetçi diyeni tarif etmiyorum. Geri kalan bütün muhalifler karar vermeli artık. Türkiye gerçekten bir rol ayrımında.

‘IŞİD’IN KULLANDIĞI KELİMELERİ BİRAZ DÜZELTİP AYNI ŞEKİLDE KONUŞUYOR’

İnancı ne olursa olsun biat etmeyeni yok edeceklerdir. DAİŞ, İŞİD denilen tecavüz ordusu da böyle yapıyor. Sünni Müslümansan bile IŞİD'e biat edip onun liderlerine biat etmemişsen kafanı kesiyor. Ankara'daki yönetim IŞİD kadar açık olmasa da IŞİD'in kullandığı kelimeleri biraz daha düzeltip aynı şekilde konuşuyor. Dayandırdığı gerekçeler ne ülkede terör var diyorlar. IŞİD, El Nusra ve Ehrar El Şam'ı destekleyen terör destekçisi AKP'nin kendisidir. Urfa'da Arap aşiretleri PYD'ye karşı silahlı ordu kurduklarını ilan ediyorlar. Bütün sol sosyalist grupları terörist ilan edip devletin bütün imkanlarını da arkasına alıp büyük katliam hazırlıyorlar. Vali olabilirsin, savcı, hakim olabilirsin. Herhangi bir devlet dairesinde müdür olabilirsin. Şunu artık görmen lazım. Türkiye Cumhuriyeti eskiden de demokrat bir devlet değildi, AKP döneminde de değil. Bütün toplumu teslim almaya çalışan bir devlet aygıtı var. 

Senin de karar vermen lazım. Halktan yana mısın, devletten yana mısın? Bizimle birlikte devrimci dayanışma içerisinde olan bütün partiler halktan yana, özgürlükten, demokrasiden yanayız. Herkesin yaşam tarzından, eşitliğinden yana bir özgür ülkeden yanayız. İşçinin hakkını verildiği, kadının kendi özgür kimliğiyle var olduğu bir toplumsal yaşanmadan, ülkeyi bölmeye değil ülkede ki bölünmüşlüğü birleştirmek için uğraşıyoruz. Her birimizin duruşu bunun içindir. Bütün devrimci hareketlerinde tarihi sorumluluğu idrak etmesi lazım. Faşistler ne kadar kolay birleşiyorlar. Hep birlikte Saray'ın etrafında sana bana karşı birlik oluşturdular. Bizim de birlik ve dayanışmamızın zor olmaması lazım. Bütün ezilenlerin devrimci dayanışma ruhuyla, direnişçi ruhla bir arada olması lazım. Faşizme karşı ülke ancak böyle kurtulur. Sıradan bir siyasi parti talebi değil. Tarih yeniden yazılıyor. Çocuklarımız bugünleri tarih kitaplarında okuyacaklar. Özgür bir yaşamın sevinciyle kendi tarih kitaplarını okuyacaklar. Yok, eğer bize karşı boyun eğin diyerek, çocuklarımızın kaygılarını biz nasıl hissettiysek özgür yarınları çocuklarımıza miras olarak bırakalım. Korkmadık korkmayacağız. Ne kadar bedel ödemek lazımsa onu ödeyelim ve bu işi bitirelim artık. 

‘FAŞİZAN UYGULAMALARI ALKIŞLAYACAK MIYDIK?’

Bunların tekeline çomak soktuk. Bütün bu faşizan uygulamaları alkışlayacak mıydık? HDP'nin ve bizim şahsımızda direnen herkesin tek tek hedef alındığı parlamento içinden parlamento dışına yok edilmeye çalışıldığı şu günlerde Saray'dan ve hükümetten yapılan çağrılara dikkat edin. En çok hedef halktır halk. Sizin irade olarak seçtiklerinize yönelik saldırı hiçbir dönemde bu kadar yoktu. Bizim emrimizde silahlı örgüt hiç yok. Ne onlara talimat emir verme görevimiz olmadı. Bizim talimat alan silahlı yapı ve örgüt bizden nede emir alır. Bize bağlı olmayan bizimle organik inorganik halk içinde birleşmiş bütün silahlı örgütlerin tek faturasını bize kesiyorlar. İsimlerini dahi ağızlarına almıyorlar HDP diyorlar. Olan biten her şey den partimizi hedef alarak demokratik siyaset alanımızı yok etmeye çalışıyorlar. Bunu net olarak söylüyorum bize bağlı silahlı örgütler yok. Ama AKP'ye bağlı silahlı örgütler var. Esedullah Timi gibi ordunun hiyerarşisine bağlı olmayan illegal silahlı yapıları var. İstihbarat örgütleri halkı korumak yerine bu timleri koruyorlar. Kamuoyuna yansıyan seslerde ne diyordu. Gerekirse Suriye'den birkaç füze atarız bura savaşı başlatırız.

Bütün devletler kirlidir. Bütün devletlerin kontra yapılar vardır. Hükümette olan bir siyasi partinin emrinde olan faşist bir grup var. Yeri geliyor Cizre'ye, Sur'a gönderiyorlar. Neden çünkü karakoldaki bir polise katliamı yaptıramazlar. Emniyete bağlı bir grubu gönderiyorlar. Bunlar onu yapmazlar. Ve yüzlerce insanı katletmek ve yok etmekle kalmıyorlar diri diri yakıyorlar. Böylesine amansız hukuksuz şeyler yapıyorlar ki istiyorlar ki yüz kişi bir yürüyüş yapmaya korksun. İstiyorlar ki evlerinde işlerinde halk korksun. Teşhis edilemeyen yüzlerce üniversite öğrencisinin bedeni teşhis edilemiyor. Anne baba bilmiyor evladı orada mı ki. Tutuklamalar had safhada. Herhangi bir siyasi faaliyetiniz olsun olmasın etkileyici biriyseniz tutukluyorlar. Asıl dışarıda kalanları cezaevinin dışında kalanları cezaevine çevirme çabalarıdır. 

Bütün halkımız ve yoldaşlarımız bilsinler ki bizi cezaevi ile tehdit etmeye çalışıyorlar, yaparlar mı yapmazlar mı bilmiyorum, olur da yaparlarsa sizlere bir vasiyetimiz var. Siz nasıl korkmadan dimdik direndiyseniz, sizin temsilciniz olarak biz de onurla gururla dimdik içeriye gireriz. Dimdik korkmadan nasıl direndiyseniz, biz de sizin temsilciniz olarak dimdik gireriz. Asla gözlerimizde ve yüzümüzde o korkuyu göremeyecekler. Biz içerde olursak dışarıyı cezaevine getirmelerine izin vermeyin. Direnişten, barıştan asla taviz vermeyin. Bu can bu tende olduktan sonra bütün yoldaşlarımız ve arkadaşlarımızla sonuna kadar direneceğiz. Faşizme teslim olmak yok.

Saraylardan böyle bağırıp çağırdıklarına bakmayın. Bizi korkutamadıklarını gördüklerinde daha çok korkuyorlar. Kimin dinini inancını yasakladık ki korkalım. Kimin köyünü yaktık ki korkalım. Asıl korkması gerekenler, hırsızlar, yalancılardır. Halk geldi mi gümbür gümbür gelir bu nedenle korkması gerekenler tabi ki onlardır. Halk geldi mi onların iktidarını yıkar kendi halk iktidarını kurar. 

Sizler Dersim halkı örgütlü ve politik bir halksınız önümüzdeki aylar ve yıllar belki zorlu olacak fakat artık bu tarihi dönem faşizmin sonunun yaklaştığı dönem olacak. Newroz ateşleri barış ve özgür bir şekilde yakılacaktır. Faşizm bu dik duruşla yıkılır başka türlü yıkılmaz. Konuşama yok, diyalog yok, müzakere yok, savaşı durduralım diyoruz yoklar. Onlar açısından hiçbir seçenek görülmüyor. İlla tutuklayacağız, katledeceğiz diyorlar. Bizde diyoruz ki çok deneyenler oldu. Sana tavsiyem o kadar muhtarı toplayacağına Çilleri topla, şurasını topla, Kenan Evren yok ama kalanlarını çağır. Diyarbakır'da olmayan Esat Oktay yok onun işkenceci arkadaşlarını çağır. İbo'ya Mamak'ta işkence yapanları çağır. Mazlum'un küçücük hücresinde işkence yapanları çağır. Eski işkenceci emniyet müdürlerini çağır de ki 'Yapmadığınız ne var?' Onları anlatsınlar onları yap. 90'larda, 80'lerde yapmadığınız denemediğini hangi yöntem varsa ben onları yapayım. Sana şunu diyecekler; 'Cellât uyandı yatağından bir gece ve tanrı bu nasıl bir bilmece ben öldürdükçe çoğalıyor onlar gizlice.' Hiçbir yöntem kalmadı bu halk hepsine dayandı ve zor dönemlerde omuz omuza verdi. Spartaküs'den bu yana direnenler hep onurlu zafere imza attılar. Öylesine kararlı bir duruşla kendi geleceğimizi görüyoruz. Kimse bize elbise biçmeye çalışmasın.

AKP yukardan bize Kürtlük ve Alevilik biçemez, buna tarihte ne Aleviler izin verdi ne Kürtler. Bu devletin asla yapabileceği bir şey değildir. Vahabi selefi geleneğiyle Alevilere IŞİD'vari, düşmanca davranarak kazanamazlar. Üniversite özerk bir üniversite olsa tabi ki enstitü olmasında fayda var. Eski ocak sistemini, eski tarz yaşam şeklini nasıl şekillendirecek bunu tartışsınlar. Alevilere AKP Aleviliğini dayatmaya çalışıyorlar yaptıkları bu. Dersim'in Sivas'ın Çorum'un Alevilerini katlederek yola getireceğiz diyorlar. Enstitü ve diyanetin yaptıkları bunlardır bunlar utanç vericidir.

Ülke içinde ülke dışında her yerde el ele vermeyeceksek yarın el ele vermeyecek zamanımız da kalmayabilir. Direnmek için zamanımız, kararlılığımız gücümüz var. Kim için halklar için özgür yarınlarımız için. Bu yıl ki Newroz işte bu ruhla bu heyecanla ülkemize baharı getirdi. İnşallah kardeşliği ve barışı da aynı ruhla ve heyecanla getirir."

Newroz kutlaması kitlenin sloganlarıyla sona erdi.