Dicle: Özgür olmadığımız cenneti de reddediyoruz

DTK Eşbaşkanı Dicle, Kürt halkının onursuzluğu kabul etmediğini belirterek, "Doğru yol, Sayın Öcalan'ın özgürlüğü olmak üzere, müzakere masasına dönüp tahkim edilmiş bir ateşkes sürecini başlatmaktır" dedi.

Hükümete seslenen DTK Eşbaşkanı Hatip Dicle, "Bir yıldır bu ülkeyi büyük bir yıkıma götürüyorsunuz, bundan vazgeçin. Barış demekte artık zorlanıyoruz. Korkarız ki bir süre sonra halkımız da artık bundan vazgeçebilir. Kürt halkı koyun değildir. Evet, doğru yolu göstereceğiz. Doğru yol, Sayın Öcalan'ın özgürlüğü olmak üzere, müzakere masasına dönüp tahkim edilmiş bir ateşkes sürecini başlatmakla olacaktır" dedi.

Demokratik Toplum Kongresi (DTK) 1. Olağanüstü Kongresi, Amed Büyükşehir Belediyesi Konferans Salonu'nda devam ediyor.

'KÜRT HALKI KABULLENMEDİ'

DTK Eşbaşkanı Hatip Dicle, kongredeki konuşmasında şu hususlara dikkati çekti:

"Günümüzde halkımıza karşı yürütülen vahşet saldırılarına ancak buna karşı muazzam bir direnişin yaşandığı bu tarihi süreçte özgürlük ve demokrasi adına halklarımızın özgürlüğü ve geleceği adına yaşamlarını yitiren gerek Cizre'deki ve diğer şehitlerimiz önünde saygıyla ve minnetle eğiliyorum. Değerli arkadaşlar, hepimiz Ortadoğu'nun, Kürdistan'ın nasıl kan revan içinde olduğunu, televizyon izlerken, gazete okurken, bunu canlı canlı görüyoruz. Bütün bu belaların nereden kaynaklandığı üzerine, fazla zamanınızı almadan tarihe bir göz atmak istiyorum. 

100 yıl önce Ortadoğu başta Fransa, İngiltere, Çarlık Rusya'sı büyük bir saldırıya uğradı, Bir Sykes Picot Antlaşması yapılmıştı. Ekim devriminde Lenin bütün gizli anlaşmaları deşifre etmişti. Otoriter, faşist eğilimlerin tümünü adeta Ortadoğu'da oluşan ulus devletlere aşılamak istiyorlar. Ulus devletler ilk etapta oluşurken, biraz daha demokratik yönleri vardı, ama daha sonra hegemonyacı ve faşist bir öze dönüştüler. En büyük zararı gören Kürt halkı oldu. Fiziki katliamlar dışında, iradesi bölünerek, dört ayrı ulus devletlerin boyunduruğu altına girdiler. Statüsüz bırakıldılar. Ama Kürt halkı hiçbir zaman bunu kabul etmedi. 

'GÜNEY HÜKÜMETİ KÜRT HALKINI ZOR DURUMDA BIRAKMAKTAN VAZGEÇMELİ'

Güney Kürdistan da sorunlar olmasına rağmen bir statüye kavuşmuş durumda. Rojava da henüz güvence altına alınmamış olsa da bir statüye kavuşmuş durumdadır. Rojava'da yapılan ilanı selamlıyoruz. Aynı zamanda aynı günde Sêmelka Sınır Kapısı'nın kapatılmasını ve yeni doğan bu Kürt statü yapısının adeta boğma amacıyla Güney Kürdistan hükümeti tarafından yapılması, biz Kürtler açısından büyük bir hayal kırıklığı yaratmıştır. Bir çağrı yapmak istiyoruz: bu kararınızı gözden geçirin. Kürt halkını dünya halkları karşısında zor durumda bırakan bu kararınızı bir an önce kaldırın. 

'SAYIN ÖCALAN BÜYÜK ÇABA SARF ETTİ'

Bugün Kürdistan'da ve Ortadoğu'da ulus devletlerle bir çıkışın olamayacağı, bir huzurun olamayacağı açığa çıkmıştır. İkinci Dünya Savaşı'nda bir çalkalanma olduysa da Avrupa merkezli olarak, bakın ulus devlet ve kapitalizm bizim coğrafyada doğdu. Üç yüz yıl bu sistemin savunuculuğunu yaptık, bu olgunun en uç noktası olan faşizm burada ortaya çıktı ve biz bunu terk ediyoruz diyerek Avrupa Birliği oluşumunu yarattılar. Eğer bugün Avrupa dıştan birçok saldırıya uğramazsa, kendi sorunları kendi içinde demokratik bir şekilde çözmeye çalışan bir yapıya ulaşmıştır. Mademki Ortadoğu'ya ulus devleti getiren, bize zorla dayatan bu güç bugün bize dönüp tarihten ders çıkardığını söylüyoruz, artık ulus devletin ne menem bir şey olduğunu görmesi gerekiyor. İşte Sayın Öcalan tarihten ders çıkararak Demokratik Ulus Modelini ortaya koymuştur. Büyük çaba ve emek sarf ederek 'Üçüncü Dünya Savaşı' denilen Ortadoğu'daki bu durumun Türkiye ve Kürdistan'a yansımaması için büyük çaba sarf etti. 

DOLMABAHÇE MUHTABAKATI

Dolmabahçe Mutabakatı tarihi bir yol haritasıydı. Sadece Kürt sorununu çözmeyecek, ulus devletle sorunu olan bütün kesimlerin, azınlıkların, dindarların, Alevilerin sorunlarını da çözebilecek bir perspektif ile hazırlanan bir müzakere yoluydu. Ama AKP ve Cumhurbaşkanı tarafından bu masa devrildi. Bu Ortadoğu'daki kötü durumun, Kuzey Kürdistan'ı da bağrına alacak şekilde tetiğini çekmeye başladılar. Artık bu vahşetin, bu savaş konseptinin her gün vahşet boyutlarındaki insanlık suçu sayılacak gelişmelerine tanık oluyoruz. Bu zihniyet aslında Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, hatta öncesindeki İttihat Terakki zihniyetinin bir yansımasıdır. Irkçı partilerin Şark Islahat Planı'nı destekleyen anlayış ekseninde Ermeni ve Süryanilere yaptığı soykırımı bugün Kürtlere uygulamaya çalışıyor. Bu yüzden de çok ciddi bir şeyle karşı karşıyayız. Bir savaş boyutu geliştirilerek bir katliam gerçekleştirilmek isteniyor. Bugün Sur'u kamulaştırma kararıyla hafızamız silinmek, bu kadim kimliksiz hale getirilmeye çalışılıyor. Bu aynı zamanda bir halka onursuzluk dayatılmak isteniyor. 

'ÖZGÜR OLMADIĞIMIZ CENNETİ DE REDDEDİYORUZ!'

Halkımızın özgür iradesi dışında bize cennet de vaat etseniz, biz sizin cennetinizi reddediyoruz. Siyasi ayırım yapmadan tüm Amed'e çağrı yapıyoruz; yarından erkeni yok, bunu tartışalım. Bu ciddi ve vahim bir durumdur. Belediyelerimizin öncülüğünde Amed halkı olarak bu pervasızlığın önüne geçelim. Bugün bunu başarırsalar, bunu Kürdistan'a soykırımına götürecekler. Devlet yetkililerine ve hükümete sesleniyoruz: Bir yıldır bu ülkeyi büyük bir yıkıma götürüyorsunuz, bundan vazgeçin. Barış demekte artık zorlanıyoruz. Korkarız ki bir süre sonra halkımız da artık bundan vazgeçebilir. Kürt halkı koyun değildir. Evet, doğru yolu göstereceğiz. Doğru yol, Sayın Öcalan'ın özgürlüğü olmak üzere, müzakere masasına dönüp tahkim edilmiş bir ateşkes sürecini başlatmakla olacaktır. Yol erkenken hasat çoğalmadan bu yola dönmeliyiz. Herkes bizi anlamalıdır. Bunlar bizi de zorlayan çağrılardır. Henüz tahribat çok büyük bir aşamaya gelmeden, çözümü Türkiye'de geliştirebiliriz. Ama yarın çok geç olabilir. 

'NEWROZ KOMİTESİ ÇALIŞANLARI SERBEST BIRAKILSIN'

İrade beyanında bulunan Selma arkadaşımızın birlikte çalıştığımız dönemde ortak olarak uyumlu bir çalışma yürüttüğümüzü belirtip, kendisine çok teşekkür ederim. İnanıyorum ki yeni görevlerinde başarılı ve ön açıcı olacak ve bundan sonra da çalışmalarına ve kongremize de başarılar diliyorum. Başta Seydi Fırat ve diğer Newroz komitesindeki arkadaşların bırakılmasını istiyoruz."