Düşmanı anlıyoruz; 'bahar' geldi!

Kürdistan dağlarında gerilla moralli. Nedeni çok açık: "bahar" geldi.

Zap alanındayız. İnanılmaz keskin barut kokusu. Hava saldırıları sürüyor. Ne tedirginlik ne de telaş var. Yüksek moral ve gözlerdeki kararlılığı görerek, 'Nasıl' diye sordum. Düşmanın psikolojisini anladıklarını söyleyip ekledi: "Nedeni de şu; ‘bahar’ geldi!”

Binlerce kahramanın destan yazdığı, efsaneleşen Zap dağlarına geleli bir kaç gün oluyor. İlk gelişim değil ama böylesi etkilenmem ilk.

Dûhok’un Şeladizê ilçesinden akşam geçtiğimizde çok farklı bir atmosfer vardı. Kentin ışıklarını geride bırakıp zifiri karanlığın içinden geçince bütün heybetiyle Kurojahro dağının silsilesi karşıladı. Hemen karşısında Barzan Dağı. Diğer yandan Cehennem Tepesi, Ertuş Tepesi ve Şikefta Birîndara ile Zap alanı.

Karanlıktan çıka gelen gerillaların silüetiyle yüz yüze geldik. Hoş ve sıcak karşılamanın ardından gerillanın vazgeçilmezi olan ardı ardına uzanıp giden patikayı izledi adımlarımız. Esrarengiz doğanın güzel kokan çiçekleri, baharı müjdeliyor. Adımlarımızı arttıkça baharı daha çok hissedebiliyorduk. Bir saati aşkın süreden sonra konaklama yerine vardık. Sohbetimiz gecenin geç saatlerine sarktı. Sonunda yol yorgunluğumuzu dindirmek için bize ayrılan yere geçerek, dağ havasının kucağında derin uykuya daldık.

GÜZELLİK TARİFE YETMİYOR

Sabahın ilk ışıklarıyla uyanır uyanmaz tüm güzelliklerle sarmalandık. Asi, görkemli ve uçsuz bucaksız sıradağlar. Adeta büyülenmiştik. Güzelliğin bile kifayetsiz kaldığı böylesi bir atmosfer, aklımızı ve zihnimizi ferahlatmıştı. Bu manzaranın içinde olmanın huzuruna varmıştık. Kürdistan dağlarına bahar gelmişti. Zap dağlarını nakış nakış işleyen çiçeklerin renk ahengi, gözlerimize ışıltı olmakla yetinmemiş, yüzümüze umudun tebessümünü yerleştirmişti. Doğa, kendi kanununa sadık ve baharın yenilik olduğunu teslim etmişti; taşlar bile uyum zincirine tabi, Çemço suyu parıldayarak kendi mecrasındaydı.

GERİLLAYA BAHŞETMİŞ

Doğayla bütünleşen gerillalar, bu dağların bağrında can bulan birer hayat öyküsüdür. Kürdistan, emeğin ve fedakarlığın mükafatından sakınmamış. Her öyküde can bulan Kürdistan dağları daha çok bağlanıyor. Gerilla, yaslandığı ve gücünü aldığı bu dağların her karışına sadık, mücadele arzusuyla dolu.

KESKİN BARUT KOKUSU

Doğanın ve insanın bütün bu som güzelliğine doğru zehirli çıkıntılar yapan Türk sömürgeciliğinin kesifliği uzak durmuyor. Zap alanına varmadan tuhaf ve keskin koku sırıtıyordu. Neredeyse her gün TV ekranlarından 'son dakika' olarak okuduğumuz Türk savaş uçaklarının Medya Savunma Alanları'nı vurmasının yansıması. Ağır bombardımanın, doğanın tertemiz bağrına sapladığı keskin barut kokusu.

GÜLEREK CEVAP VERDİ

Geldiğimiz ikinci gece gerillaların telsizlerinde 'hava saldırılarına karşı tedbirlerinizi alın' anonsu geçiliyor. Fakat ne tedirginlik ne de telaş var. Aksine daha yüksek moral ve kararlı bakışlar var. Buna sessiz kalmayarak, 'Nasıl yapıyorsunuz' diye soruyorum. Gülerek cevap verdi: “Her patlayan roket ve kazan bombasında düşmanın korku psikolojisi var. Düşmanı anlıyoruz. Nedeni de şu; ‘bahar’ geldi. Biliyor, bildiği için güçlerini motive ediyor.”

SAVAŞ SAHASINDAN PAYLAŞACAĞI

Bizim burada gördüğümüz; Türk devletinin iddia ettiği gibi bitirilen değil, her an hazır olan gerilladır. Artık buradayız. Savaş sahasını takip edeceğiz ve her anını paylaşacağız.