Düğününü 15 Ağustos’ta yapıp dağa çıktı

Welat Şehmus Kaya (Hebûn), 15 Ağustos 1991’de düğününü bir kutlamaya çevirdi ve nişanlısıyla birlikte gerillaya katıldı. Gerilla ve komutan olarak kısa sürede başarılara imza atıp şehitler kervanına katıldı.

ŞEHİT HEBÛN

Kürt halkının diriliş mücadelesini anlamlandıran kahramanlardan biri de Welat Şehmus Kaya’ydı (Hebûn). Şehitler ordusundaki yerini alan Hebûn, bağlılığı, inancı, mücadelesi, direnişi ve söze sadık kalan yaşamıyla Amed halkının yüreğinde bir sembol oldu.

Hebûn’un soylu yaşamı, 1965’te Amed’in Bağlar ilçesine bağlı Alipınar köyünde başlar. Maddi durumu iyi olan yurtsever bir ailenin en küçük çocuğu olarak dünyaya gözlerini açan Hebûn, ailenin gıpta edilecek ilgi odağı olur. Hebûn’un ailesi, Amed’in tanınmış varlıklı ailelerinden biridir. Baba Şevket Kaya, 1970’lerde Belediye Meclis üyeliği, 1980’lerde ise Ziraat Odası Başkanlığını yapar. Yurtsever özelliklere sahip olan aile, çocuklarını da ulusal değerler zemininde büyütür. Hebûn, daha küçük yaşlardayken sergilediği olgun davranışlarından dolayı çevresinde sevilen birisi olur. Arkadaşları arasındaki uyumu, fark gözetmeksizin herkesle kolay diyalog kurması, örgütleyici bir yapıya sahip olmaya götürür. 

ERKEN YAŞLARDA SORGULAMAYA BAŞLAR

Henüz erken yaşlarda dünyada olup bitenlerin farkına varır ve yurtseverlik kimliğinin ne anlama geldiğini sorgular. Bununla beraber Türkiye Devrimci Sol Hareketlerini yakından araştırmaya başlar. Henüz çok küçük olmasına rağmen bazı şeyleri öğrenme ve merak etme yetisi güçlü olur. Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu’nun (THKO) ve önderi Deniz Gezmiş’i inceleyip, ilgi duyar. Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın 12 Mart 1970 darbesinde yakalandıklarını ve zindanda tutulduklarını öğrenir. Bir süre araştırma ve inceleme yaptıktan sonra sağ ve sol üzerine yapılan tartışmalarda kendini bulur. Diyalog kurduğu herkesle bu konu üzerine merak ettiği her şeyi sorarak, tartışmalar yürütür. Bir süre sonra Hebûn, aile içerisinde önemli bir bilinci yakalar. 

İLK MÜCADELESİ ADI İÇİNDİR

Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın 6 Mayıs 1972’de idam edildikleri haberi, ağabeyi tarafından Hebûn ve annesine aktarılır. Hebûn ve annesi bu kötü haberi aldıklarında etkilenir ve ağlarlar. Hebûn, bundan sonra belli arayışlar içerisine girer ve Kürtlük davasını daha yakından tanımak ister. 11 yaşına geldiğinde, babası tarafından nüfusa kaydettirilir. Kayıt sırasında Hebûn ısrarla adının önüne Welat isminin konulmasını ister. İlk mücadelesini böyle verip adım adım ulusal ve toplumsal mücadelesine atılmak istiyordu. Lakin doğduğunda ailesinin vermek istediği Welat, “Yasaklı isim” denilerek Nüfus Dairesi’nce kabul edilmemiş, bundan dolayı ilkokulu bitirene kadar bir nüfus cüzdanına sahip olamamıştı. Okulu bitirdiğinde kayıt ve diploma için nüfus cüzdanı çıkarmak, artık elzemdi. Babası tekrar Hebûn’la birlikte Nüfus Dairesi’nin yolunu tutar. İçeri girdiklerinde baba, nüfus memuruna dönerek, “Tamam Welat isminden vazgeçtik, adını Şehmus yaz da alalım bu cüzdanı” der. Ancak Hebûn buna karşı çıkar ve “Adım Welat olacak, yoksa okula gitmem” diyerek itiraz eder. Hebûn’un inadını gören memur pes eder, “Tamam, o zaman ikisi olsun” diyerek “Welat Şehmus” ismini kayda geçirir.

BÜYÜDÜKÇE YURT VE HALK SEVGİSİ DE BÜYÜR

Hebûn büyüdükçe içindeki yurt ve halk sevgisi de büyüyordu. Onun bu özelliği kısa sürede geniş bir sosyal çevre edinmesini sağlar. Artık Amed’de tanımayan kalmaz. Yıl 1978’e geldiğinde Hebûn 13 yaşındadır. Apocuların ismini duyar ve her zaman olduğu gibi yine araştırma inceleme çalışmalarını sürdürür. Hebûn, Apocuların Kürtler için mücadele ettiğini duyduğunda, yeni bir şey keşfetmiş gibi, büyük bir heyecan kapılır. Apocu Hareket’in hedef ve amaçlarını daha derinliğine anlamak ve Kürtlük bilincini edinmesi için içindeki yurt ve halk sevgisini Kürt kültür ve sanat etkinliklerine girerek pekiştirmeye çalışır. Burada Kürt tarihini, kültürünü ve folklorunu araştırır. Bir süre sonra bu kültür derneğinde öğretmenlik yapar hale gelir. O dönemde Diyarbakır Eğitim Fakültesi’nin kampüsünde Kürt ve diğer devrimci örgütlerin düzenledikleri bir eyleme katılır. Polisler yapılan eyleme sert müdahale eder ve Hebûn dahil çok sayıda öğrenci gözaltına alınıp karakola götürülür. Polisler, Hebûn’un üzerinde çıkan “Welat” yazılı kimliğini gördüklerinde, işkence ederler. Hebûn sırf adından dolayı serbest bırakılmaz. Ta ki babası tanıdıklarını devreye koyana dek. Hebûn, gözaltında serbest bırakıldıktan sonra artık düşmanını daha yakından tanır. Yaşadığı işkence ve polislerin Kürt öğrencilere dönük saldırıları, özgürlük ve demokrasi mücadelesini daha aktif sürdürme kararına götürür.

15 YAŞINA GELDİĞİNDE CUNTA DARBE YAPTI

Ulusal düşüncelerin ilk tohumlarının atıldığı ve ulusal kurtuluş mücadelesinin kıvılcımlarının dört bir yana sıçradığı böylesi bir dönemde Hebûn, bu gelişmelerin etkisine girer. Amed gibi ulusal duyguların sıcaklığının yaşandığı ama Türk devletinin özel savaş için karargâh olarak seçtiği bir yerde, Kurdistan devriminin oluşum aşamaları oldukça sancılıydı. Kürtlük adına yola çıktıklarını söyleyerek, halkın kanını emenler de bu ortamda ve devletin verdiği maskeyle hareket etmekteydiler. Hebûn da böylesi bir süreçte kendini geliştirmeye çalışıyordu.  Hebûn, 15 yaşına geldiğinde, 12 Eylül 1980 askeri darbesine şahit olur. Ülke çapında yapılan tutuklamalar, işkenceler, katliamlar ve insanlık dışı uygulamalar, Kurdistan ve Kürt halkının üzerine kara bulutlar gibi çöker. Özellikle Amed kentinde yaşayan tüm yurtsever aileler, bu faşist uygulamalardan payını alır. Hebûn’un ailesi de tutuklanır ve aile sürekli faşist polislerin baskılarına maruz kalır. Gerek ailesi gerekse Amed’deki zindanda tutulan direnişçiler üzerinde uygulanan her türlü insanlık dışı işkenceler, Hebûn’un kin ve öfkesini büyütür. Özellikle direnen PKK öncü kadrolarının emsalsiz direnişini yanına alıp arayışını derinleştirir. 

15 AĞUSTOS ATILIMI, DÖNÜM NOKTASI OLUR

15 Ağustos 1984 Atılımı’nı takip eden yıllarda Özgürlük Hareketi’nin örgütlendiği ilk kentlerin başında gelir. Burada güçlü bir yurtseverlik damarının olması, üstüne üstlük bir öğrenci kenti olması da Hareket için fevkalade bir avantaj sağlar. Halkı örgütleyen şehir komiteleri hızlıca, mahalle mahalle kurulur. Hebûn’un yaşamında 15 Ağustos Atılımı, bir dönüm noktası olur. Bu atılım, Hebûn’u canlandırmaya ve aradığı sorunların yanıtını bulmaya götürür. Kısa sürede partiyle ilişki kurup Amed şehir merkezinde faaliyet yürütmeye başlar. Aldığı görevleri başarıyla yerine getirir. 19874ye geldiğinde 22 yaşına basar Hebûn. Artık çalışmalarda öncü konumunda olup, kırsal alanlarda bulunan gerillalarla sıkı bir ilişkiye girer. Bu dönemde Amed’in Licê alanlarına yeni gelmiş gerilla birimlerine ulaştırmak üzere bir not gönderir. Bir süre bu notun cevabını bekler. Notun cevabı gelmeyince içinde bir huzursuzluk doğar. 

GÖZALTINDA İŞKENCE VE TUTUKLAMA

Hebûn, bir gece Türk askerleri tarafından evine yapılan baskınla gözaltına alınır. Hebûn’un gözaltına alınma gerekçesi, kırsal alana gönderdiği notun Türk devletinin eline geçmesiyle başlar. Tam 36 gün gözaltında bedeni üzerinde bütün işkence yöntemleri uygulanır. Onca ölümcül işkenceler görmesine rağmen günlerce direnir ve ağzından tek kelime çıkmaz. 36 günlük bir gözaltı sonucunda tutuklanarak Amed’deki zindana gönderilir ve iki yıl boyunca cezaevinde kalır. Cezaevinde kaldığı süre boyunca partiyi, parti çizgisini anlamaya, kişiliğini bu çizgi doğrultusunda geliştirmeye çalışır. Mazlumların, Hayrilerin, Kemallerin, Ferhatların direniş gerçekliğini daha yakından anlama ve tanıma fırsatını bulur. Zindan yaşamındaki duruşu oldukça coşkulu ve militan bir ruh içinde geçer ve coşkusunu cezaevinde sergiledikleri tiyatro oyununa yansıtır.  İki yıllık bir cezaevi hayatından sonra 1989’da serbest bırakılan Hebûn, çıkar çıkmaz tekrar partiyle ilişkiye geçer ve şehir faaliyetlerinde aktif görevler alır. Çalışmalarının büyük bir bölümünü illegal yaparken, legal çalışma alanlarını da ihmal etmez. Halkın her türlü sorunlarıyla uğraşır ve acılarına, mutluluklarına ortak olur. Sadece Amed’de değil çevre illerde de halkının yanında olur. 

GERİLLA SAFLARINA KATILMAYA KARAR VERİR

1991’e gelindiğinde, Türk devletinin kontra ve çete birimi olan JİTEM, HEP İl Başkanı Vedat Aydın’ı kaçırır ve işkencede katlederek, cenazesini Elazığ’ın Maden ilçesi yoluna bırakır. Vedat Aydın’ın katledildiğini duyan yüz binlerce Amedli sokaklara çıkar ve şehidine sahip çıkar. Halkın ayaklanmasına öncülük edenlerden biri de Hebûn’dur. Türk devlet güçleri cenaze törenine saldırır ve ondan fazla kişi katledilir. Amed’in 10 Temmuz 1991 ayaklanmasına Türk devletinin katliamla yanıt vermesi, Hebûn’u gerilla saflarına katılmasını tetikler ve bir plan yapar; ailesine evleneceğini ve düğününü de 15 Ağustos’ta yapmak istediğini söyler. Ailesi şaşırır. Hebûn’un evleneceğine inanmaz ve hafta içine denk gelen 15 Ağustos’u neden düğün tarihi olarak seçtiğine önce anlam veremez. Hebûn, “Kararımda ciddiyim” der ve bunun üzerine düğün hazırlıkları başlar. 

ALİPAR’DAKİ BÜYÜK DÜĞÜN

Alipar Mahallesi’nde satın alınan bir ev dayanıp döşenir; çeyizler, hediyeler hazırlanır. A’den Z’ye düğün ve evlilik için her şey tamamdır artık. 15 Ağustos 1991 tarihi, Hebûn’un düğün tarihi olur. Binlerce kişi Ali Par Mahallesi’nin meydanında toplanır. Adı her ne kadar düğün olsa da aslında bir 15 Ağustos kutlaması, şenliğidir o gün Amed’de yankılanan. Sloganlar, zılgıtlar, halaylar şanlı 15 Ağustos Atılımı’nın coşkusunu dağlardan şehirlere indirmekteydi adeta. Coşkulu kitlenin beraberinde getirdikleri PKK bayrakları açıldığında, ortam bir düğünden daha çok, partinin moral günü olmuştu. Düğün hazırlıklarını bizzat kendisi yapan Hebûn, cezaevinde birlikte kaldığı ve yoldaşı Ali Temel’i de düğüne davet etmişti. Ali Temel birkaç ay önce cezaevinden çıkmıştı. Ali Temel, bağlamasıyla sahnede yer alıp “Wayê PKK Rabû” şarkısını ve marşlarını burada okur ve kitleyi coşturur. 

DELAL AMED DE O HALAYDAYDI

Düğün meydanında en çok da gençler halaya durur. Halayın başında daha sonra Kurdistan’ın özgür dağlarında gerilla komutanı olacak Delal Amed (Hülya Eroğlu) vardır. Delal Amed, o yıl Dicle Üniversitesi’nin Mimarlık Bölümü’nü kazanmıştır. Sur içinde kalan Bayrampaşa Mahallesi’nden annesi Havva ile düğüne katılan Delal Amed, çektiği halaylarla dikkatleri üzerine çeker. O gün Delal Amed gibi Amed’de Hebûn’un düğününü duyan bütün yurtsever gençler, öğrenciler Alipar’a akmıştır. Akşam saatlerinde ARGK ve PKK bayrakları açılır düğün meydanında. Bir süre sonra mahallenin etrafını saran Türk devletinin polis ve özel tim güçleri, kalabalığı görünce geri çekilir, ta ki düğün bitimine doğru. Ardından gece saatlerine doğru düğünden çıkan bir grup ile düğün sahipleri teker teker gözaltına alınır. 

DAMATLIĞINI ÇIKARIP VEDALAŞIR

İşte o gece Welat Şehmus Kaya, damatlıklarını çıkartır ve özenle sakladığı gerilla kıyafetlerini giyer. Ailesiyle vedalaşıp nişanlısıyla gerilla saflarına katılmak için yola çıkar. O, Hebûn, nişanlısı ise Jiyan ismini alır. Hebûn ve nişanlısı, düşmanlarının hevesini kursağında bırakır ve büyük sevdası olan dağların yolunu tutarlar. Gerillaya giderken annesinin “düğün kınasını sana yakamadım” sözleri üzerine Hebûn, “Kınamı şehit düştüğümde yakarsın” cevabını verir. 

Hebûn, gerillaya katıldıktan sonra Haydar Karasungur Eğitim Okulu’nda eğitim görür. Eğitim sırasında oldukça gelişen ve yetkinleşen Hebûn, bir süre eğitmen olarak okulda kalır. Üç ay sonra Amed Eyaleti 3. Bölge sorumluluğuna getirilen Hebûn, bu alanda yüksek devrimci bir irade ile başarılı bir pratik sergiler ve olumlu gelişmeler kaydeder. Kış sürecinde yapılan toplantıda tekrar aynı göreve getirilir. Sorumluluk alanı olan Silvan-Hazro alanında ajan ve iş birlikçilerin etkisizleştirilmesi, faşist Türk ordusunun hareket alanının daraltılması, gerillanın ise hareket alanının genişletilmesi çalışmalarında bulunur. Gelişen mücadeleyi halka taşırmada yoğun çaba ve emek sarfeder. Parti kişiliği ve çizgisinin yılmaz savunuculuğuyla halkının gönlünde “Komutan Hebûn” olarak taht kurar. Halkla kurduğu sıcak ilişkiler, O’nu halkın gözdesi ve moral kaynağı durumuna getirir. 

ŞEHİT DÜŞENE KADAR ÇATIŞTI

Bilgi, birikimi ve duruşuyla kısa süre içinde gerilla komutanı olan Hebûn, hem arkadaşları hem de Amed halkı içinde sevilen ve sayılan bir isim olur. 1991 baharında binlerce kişinin katılımıyla Hebûn’un komutasındaki gerillalar halkla buluşur ve o gün bir kamera da kayıttadır. İsmi kısa süre içinde Amed halkı içinde yankılanan Hebûn, Ağustos 1992’de Licê’nin Girê Sor tepesinde Türk askerleriyle girdiği bir çatışmada yaralanır. Arkadaşları tedavisi için Hebûn’u Licê’nin Sine köyüne götürmek zorunda kalır. Birkaç gün sonra; 6 Ağustos 1992 günü gerillaların kaldığı ev ihbar edilir ve Türk askerleri köyün etrafını sarar. Hebûn ve arkadaşları teslim olmayı kabul etmezler ve çatışma başlar. Saatlerce süren çatışmanın ardından Hebûn, Dr. Jiyan (Hülya Göğer), Cabbar ve Şiyar isimli gerillalar ile Nedim Balyeci isimli milis şehit düşer.

ŞİMDİ DÜĞÜNÜNÜ TAMAMLAYACAĞIZ

Birkaç gün sonra Hebûn’un cenazesini alan ailesi, onu Amed’e, doğup büyüdüğü mahalleye ve eve götürür. Oğlunun cenazesinin başında duran baba Şevket Kaya, “Düğünü yarım kalmıştı, görevine gitmişti. Şimdi düğününü tamamlayacağız” deyip, o düğün gecesinden bu yana annesinin sakladığı kınayı Hebûn’un eline sürer. Ki bu, onun vasiyetidir: “Şehit düştüğümde bu kınayı elime süreceksiniz.” 

Hebûn’un taziyesi sırasında Türk devleti Amed’e girişleri yasaklarken, Amed halkı ise o gün acısını ve öfkesini kepenk kapatarak, okulları boykot ederek gösterir. Hebûn yaşarken bütünleştiği halkıyla, sonsuzluğa uğurlanırken de bütünleşir. Çok sevdiği halkı, yalnız bırakmaz. Hebûn, artık Amed’de doğan her çocuğun ismi olur.