GÖRÜNTÜLÜ

Dünya harikası Kürdistan'ın antik kenti Hasankeyf yok edilmek isteniyor

Her taşı ve zerresi tarih kokan Kürdistan'ın dünya harikası olan antik kenti Hasankeyf, devletin ve bu güne kadar iktidara gelen hükümetlerin anti-Kürt politikaları sonucu devreye koydukları baraj yıkımı ile yok edilmek isteniyor.

Hafta sonu Batman Kent Konseyi öncülüğünde kentte önemli bir sempozyum gerçekleştirildi. Sempozyumun konusu ise kamuoyunun da yakından takip ettiği ve dünyaca insanlık tarihine yüz tutan Batman Hasankeyf ilçesiydi. Aralarında eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'dan tutun da akademisyenler, profesör doktor, doçent doktor, hukukçu, milletvekili, sivil toplum örgütü temsilcileri ve kent dinamiklerini oluşturan birçok kişi ve kurum bu sempozyumu takip etti. "Hasankeyf ve Dicle Vadisi" ve "Hasankeyf ve ONESCO" konulu bu sempozyumda amaç; ideolojik yaklaşımlardan doğru Ilısu Barajı ile katledilmek istenen Kürdistan'ın bu güzide kentini kurtarabilmek içindi. Tarihine ve coğrafyasına bakıldığında Hasankeyf; tarihi, doğası ve orijinal yapısıyla bölgenin göz dolduran bir kent. 

HER TAŞI VE ZERRESİ TARİH KOKAN KENT

Döneminde Hurri-Mitaniler, Assurlar, Urartular, Medler, Persler, Romalılar, Bizanslar, Emeviler, Abbasiler, Selçuklar, Artuklular ve Eyyubilere ev sahipliği yapan Hasankeyf, günümüze kadar tarihi dokusunu taşıyabilmiş dünyanın nadir kentlerinden biri. Bu tarihi yapısı ve doğasıyla aynı zamanda Hasankeyf, UNESCO’nun 10 kriterinden 9’una sahip. Ancak Hasankeyf de devletin ve bugüne kadar Türkiye'de iktidara gelen hükümetlerin Kürt halkından doğru Kürdistan coğrafyası üzerinden yürüttükleri anti-Kürt politikalarının kurbanı edilmeye çalışılıyor. Bu minvalde bir dünya harikası olan Hasankeyf için UNESCO'ya usullere uygun devlet resmiyetinde bir başvuru yapılmadığı için UNESCO Dünya Mirası Listesi'ndeki yerini alamadığı gibi sular altında bırakılarak, katledilmek isteniyor. Geçmişle günümüz arasında bir köprüyü andıran, her taşı, her zerresi tarih kokan antik kent Hasankeyf, anti-Kürt politikalarından doğru Ilısu Barajı'na göz göre göre kurban ediliyor. 

TARİHİ VARLIK VE ESERLERİ SAYMAKLA BİTMİYOR

İlk çağlardan itibaren yerleşim alanı olarak kullanılan Hasankeyf'te insan türünün kökenleri, tarımın başlangıcı, çok sayıda medeniyetin ayak izleri ve maddi varlıklarına dair olağanüstü kanıtlar bulunmakta. Antik kentin çevresindeki 6 bine yakın mağara, insanın ilk yaşadığı yerlerden biri olduğunu gösteriyor. Bir sığınak olduğu tahmin edilen antik kentin bilinen tarihi M.Ö. 8. yüzyıla dayanıyor. Hasankeyf’teki mağaraların dışında insan eliyle yapılmış eserlerin her biri bir dönemin kültürü, yaşamı ve mimarisine ışık tutuyor. Dev bir kaya kütlesi üzerinde bulunan kale, kale üzerinde bulunan Eyyübilere ait Ulu Cami, Büyük Saray ve Küçük Saray, tam olarak bilinmese de yapım tarihi Asurlular dönemine dayandırılan Taş Köprü, Eyyubi Sultan Süleyman tarafından yaptırılan El-Rızk Camii, Sultan Süleyman Camii, Eyyübilere ait Koç Camii, Hasankeyf’in sembollerinden ve Akkoyunlulara ait tek eser olan Zeynel Bey Türbesi bu eserlerin başlıcalarını oluşturuyor. Ilısu Barajı'yla Dicle ve Fırat nehirlerine özgü tür ve nesilleri de yok edilecek. 

BARAJLA İNSAN TÜRÜNÜN KÖKENLERİ SULAR ALTINDA BIRAKILACAK

Ilısu Barajı’nın Hasankeyf dışında sulara gömeceği tarihi yerler ise çok fazla bilinmiyor. Oysa çevreciler ve arkeologların üzerinde en fazla durduğu konulardan biri de bu. Barajın etkileyeceği alanda 37 bin 750 hektarlık bir alanda arkeolojik araştırma yapılması gerekirken, 1988-1991 yılları arasında yapılan araştırmalarda bu alanın sadece 7 bin hektarlık bölümü incelendi. İncelenen alan içerisinde ise 300’ü aşkın arkeolojik alan tespit edildi. Bunlardan 83’ü projeden doğrudan etkilenirken, diğer alanlar ise baraj gölünün aşındırma ve erozyon etkilerine açık olacak. Barajın yapılması durumunda insan türünün kökenleri, tarımın başlangıcı ve çok sayıda medeniyetin ayak izleri ve maddi varlıklarına dair olağanüstü kanıtlar da sular altında kalacak.

KÜRDİSTAN'IN GÜZİDE KENTİ YOK EDİLMEK İSTENİYOR

Proje tasarımı 1950-54’lere dayanan Ilısu Barajı’nın 1997’de itibaren yeniden gündeme getirilmişti. Yine bazı belgelerde Ilısu Barajı'nın "Güvenlik barajı" adıyla yapıldığı da ortaya çıkmıştı. Böyle bir barajla sadece Hasankeyf değil, buradan Amed’e binlerce km’lik alanın da sular altında kalacağını unutmamak gerekiyor. Sözde güvenlik temasıyla yapılan Ilısu Barajı'yla sadece Hasankeyf’te kaybedilmeyecek. Aynı zamanda Dicle Vadisi’nde henüz araştırmaya tabi olmamış yüzlerce höyük de kaybedilecek. Çünkü Hasankeyf, Mezopotamya’nın kuzeyinde bereketli hilal olarak adlandırılan bölgenin tam göbeğinde ve tarih boyu bütün ulaşım ağlarının kesiştiği noktada. Ayrıca Hasankeyf’te yapılan arkeolojik çalışmalarda Hasankeyf’in tarihinin sadece İslami dönemden ibaret olmadığı ve M.Ö. 10 binli yıllara kadar ulaştığı görülmüştür. Böylece Hasankeyf'in 12 bin yıllık bir tarihi geçmişe sahip olduğu netleşmiş oluyor. 

Ne yazık ki Hasankeyf anti-Kürt odaklı yürütülen devlet merkezli politikaların kurbanı edilmeye çalışılıyor. Batman Kent Konseyi'nin de tam olarak değinmek istediği ve yaratmaya çalıştığı duyarlılıkla önüne geçmeye çalıştığı da yok edilmek istenen dünya harikası Kürdistan'ın güzide tarihi kenti Hasankeyf.

...