Güneyli aydınlar: Direnişin tüm yolları meşrudur

Güney Kürdistanlı aydınlar, AKP'nin siyasi soykırımına sert tepki gösterdi. “Saddam’ın yolunda yürüyen Erdoğan da aynı sonu yaşamaktan kurtulamayacaktır" diyen aydınlar, Kürtlere serhildan çağrısı yaptı.

Güney Kürdistanlı aydınlardan Ahmet Arif, Mele Şaxi ve Ali Kerimi, AKP/Saray rejiminin HDP'li eş genel başkan ve milletvekillerini gözaltına almasını ANF'ye değerlendirdi.

ARİF: ULUSAL BİRLİK ŞART

Ahmet Arif: Erdoğan, 21. yüzyılda Saddam Hüseyin vb. diktatörlerin ruhunu yeniden diriltmek ve egemen kılmak istiyor. Kürtler bu faşist diktatörlük karşısında sessizliklerini kırarak tüm Kürdistan parçalarında ayağa kalkmalı. Bunun için geç bile kalındı. Eğer zamanında bu yapılsaydı Erdoğan bu kadar ileri gidemezdi. Ancak bundan sonra da bu serhildanlar geliştirlebilir ve Erdoğan’ın Kürtlere yönelik bu faşizmi durdurulabilir. Bu faşizme ancak ulusal birlik ruhuyla karşı konulabilir. Diğer şekilde tehlike büyük olur.”

MELE ŞAXİ: MÜCADELENİN YAYILMASINDAN KORKTU

Mele Şaxi: "Erdoğan diktatörlüğünü, Kuzey Kürdistan mücadelesinin, Kürdistan’ın diğer parçalarını da etkilemesinden korkuyor. Bu korku onu Kürtlere karşı saldırganlaştırıyor. Kürtlerin seçimlerdeki başarısından sonra Türk devletinin Kürt sorununda demokratik adımlar atmasını beklerken, Erdoğan kendi sonunu getireceği kaygısıyla Kürtlere yöneldi.
Erdoğan, Saddam Hüseyin’in Kürtlere yaptığı Enfal Soykırımı'nı farklı şekilde uyguluyor. Ancak, faşist diktatörlük yolunu seçen Saddam’ın sonu ne ise, aynı yolun yolcusu Erdoğan’ın sonu da o olacaktır. Kürtler bunu serhildanlarla, oluşturulacak ulusal birlik ile gerçekleştireceklerdir. Çünkü Erdoğan’ın bu faşizmi Kürtlerde serhildan ve ulusal birliği tek seçenek olarak sunuyor. Güney Kürdistan iktidarı bugün Türk devletiyle tüm sınırlarını kapatarak ulusal tutumunu net olarak göstermelidir.”

KERİMİ: KÜRTLER ARTIK SABRETMEK ZORUNDA DEĞİL!

Ali Kerimi: "Demokratik yollarla Kürt sorununun en ufak çözü yolu kalmamıştır. Eş başkanların tutuklanmasıyla tüm diplomasi olanakları da ortadan kalkmıştır. Bu yapılan sadece Kürtlere değil, Türk devletine de büyük zarar verecektir.
HDP’ye dönük bu baskılarla Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın demokratik çözüm girişimlerine tümüyle savaş yoluyla yanıt verilmiştir. Hiç kimsenin bu gerçeği görmezden gelmesinin ya da çarpıtmasının olanağı kalmamıştır.
Kürtlerin de bir tahammül sınırı vardır. Bundan sonra Kürtler her türlü mücadele yolunu geliştirme hakkına sahiptir. Tüm mücadele yolları meşrulaşmıştır. Kürtler Türk devletinin bu faşizm ve soykırımına karşı Eyüp sabrını göstermek zorunda değildir. Tüm Kürt siyasi partileri de HDP’ye yapılan baskılar karşısında Türk devletiyle ilişkilerini askıya almalıdır. Hiçbir partinin bu zulme karşı sessiz kalma lüksü yoktur. Buna sessiz kalmak kesinlikle ortak olmaktır ve kaybedecek olan Kürt halkı nezdinde onlar olacaktır.”