GÖRÜNTÜLÜ

'Herkes Rojava federasyonunu kabul etmek durumunda kalacak'

Rojava’da ilan edilen federal sistemin bir süre sonra herkes tarafından kabul göreceğini, belirten YNK'li Arêz Abdullah “Rojava halkları nasıl DAİŞ karşısında başarılı mücadele yürüttülerse sistemin inşasında da aynı başarıyı göstereceklerdir” dedi.

Abdullah, Rojava’da federasyonun ilan edildiği gün KDP’nin Sêmalka Sınır Kapısını kapatmasına da ise “Kabul edilemez bir tutum” diyerek tepki gösterdi.

Güney Kürdistan’da yaşanan siyasi ve ekonomik krizin sorumlusu olarak KDP’yi işaret eden Abdullah, AKP’nin Kürt sorununu çözüyormuş gibi göstererek, 12 Eylül darbesinden sonra hiçbir hükümetin yürütmediği şiddet siyasetini devreye koyduğunu, ancak sonuçta kaybedecek olanın kesinlikle AKP olacağını söyledi.

HERKES FEDERASYONU KABUL ETMEK ZORUNDA KALACAK

Geçtiğimiz günlerde ilanı gerçekleşen Kuzey Suriye Federasyonunu “Dünyada tercih edilen en demokratik yönetim modeli” olarak nitelendiren YNK Irak Parlamentosu milletvekili Arêz Abdullah “Tarihsel tecrübeler gösterdi ki merkezi devlet yapılanmaları ne devlete ne de halkın öz yönetimine alan açmaz, hizmet etmez. Rojava’nın federal sisteme geçmesi bu açıdan son derece doğru olmuştur” diye konuştu.

Rojava federasyonuna gelen tepkilere de dikkat çeken Abdullah, Güney Kürdistan'da 1992’de federal sistem ilk ilan edildiğinde de benzer tepkilerin geliştiğine, bölgedeki birçok gücün buna karşı çıktığına ancak sonradan kabul etmek zorunda kaldıklarına işaret ederek, Rojava federal sisteminin de aynı şekilde kabul edilmek durumunda kalınacağını belirtti.

“Eminim ki Rojava sistemi de kabul edilecek ve Suriye’de de federal bir sisteme geçilecektir. Rojava’da Kürtler ve diğer halklar nasıl ki DAİŞ faşizmine karşı büyük zaferler elde ettilerse demokratik federal sistemi geliştirmekle de o denli başarılı ve demokratik bir sistem geliştireceklerdir” dedi. 

‘SÊMALKA’NIN KAPATILMASI KABUL EDİLEMEZ’

Kuzey Suriye’de federasyonun ilan edildiği gün Sêmalka sınır kapısının kapatılmasına da tepki gösteren YNK’li vekil, bunu, “Kabul edilemez bir tutum” olarak nitelendirdi. 

Bu dönemde Kürtlerin birlikte hareket etmesi gerektiğine dikkat çeken YNK’li milletvekili Abdullah, şunları vurguladı: “Dünyayı, örneğin Avrupa ülkelerini ve ABD’yi biz gerekli yardımı sunmadığı için eleştirirken, kalkıp bizim birbirimize böylesi tutumlar içine girmemiz kesinlikle doğru olmayacak, kabul edilmeyecektir. Çünkü Rojava bugün bütün Kürtler için, tüm ezilen halklar için onur duyulacak bir yer. Rojava’nın genç kız ve erkekleri öyle bir mücadele geliştirdiler ki, bizlere düşen onlara sadece saygı duymak ve desteklemektir. 

Dikkat edin ABD ve Rusya bölge ittifakları, sorunları üzerinde onca çelişki yaşamalarına rağmen söz konusu YPG-YPJ oldular mı aynı şekilde saygı duyuyorlar. Şimdi batılı güçler bugün Rojava’ya destek sunarken bizim kalkıp engellememiz kınanacak bir tutum olur. Bize düşen yardım sunmaktır. Çünkü biz aynı tarihe, aynı coğrafyaya sahip bir halkız. Bir de tabi, orada geliştirilen federal sistem Kürtlerin çıkarınadır. Rojava’ya destek vermek, oranın güçlenmesini sağlamak aynı zamanda güney Kürdistan'ın güçlenmesini sağlamaktır.”

‘AKP KÜRTLER KARŞISINDA KAYBEDECEK’

Kuzey Kürdistan'da aylardır devam eden AKP saldırılarına ve Kürtlerin direnişini de değerlendiren Abdullah, AKP’nin bir süre Kürt sorununu çözecek gibi yaptığını, ancak daha sonra tümüyle şiddet yöntemini seçerek, 12 Eylül darbesinden bu yana hiçbir hükümetin Kürtlere karşı kullanmadığı şiddeti devreye koyduğunu söyledi. 

AKP’nin şiddet yolunu tercih etmesini ise şöyle değerlendirdi: “Bana göre bunun iki nedeni var. Birincisi, AKP anladı ki, onun istediği şekilde Kürt halkını kendi tarafını çekmesi mümkün değil. Çünkü Kürt halkı haklarını talep ediyordu. Kürt hareketi de Kuzey Kürdistan'da oldukça güçlendi. 

İkincisi, Kürtler DAİŞ faşizmine karşı çok cesaretli bir duruş sergiledi. Kaldı ki DAİŞ sadece Kürtlere değil, Avrupa’ya, ABD’ye ve bütün bölgeye saldırdı. Tüm bunlar karşısında Kürtler Rojava’da federatif bir sisteme kadar gidince Türk devleti Kürtlerin haklarını tanımamak için böylesi şiddet yöntemlerine yöneldi.”

‘ERDOĞAN DA SADDAM GİBİ KAYBEDECEK’

Saddam BAAS rejiminin de zamanında Güney Kürdistan'da Enfallerle, kimyasal gazlarla Kürtleri katlederek bitirmeye çalıştığını hatırlatan Abdullah, “Tüm dünya da buna sessiz kaldı, onayladı. Kaldı ki, Kuzey Kürdistan halkı sayıca Güney’den çok çok daha fazla. Peki, o zaman sormak gerekmez mi, Türk devleti 20 milyonluk Kürt halkını Kuzey’de nasıl yok edecek? Hele hele Kürtler Güney’de verdiğim örnekleri de yaşamışken, bunu nasıl başaracaklar?

Kısaca sonuçta kaybedecek olan AKP ve Türk devleti olacaktır. Kürtlerin ve Türkiye halklarının bugün yaşadıkları da mutlaka son bulacaktır” dedi.

‘KRİZLERİN SORUMLUSU KDP’DİR’

Güney Kürdistan'da yaşanan siyasi ve ekonomik krizin sebebinin KDP politikaları ve siyaseti olduğunu ifade eden YNK’li vekil Arez Abdullah, KDP’nin doğru siyaset geliştirmesi durumunda sorunların rahatlıkla çözülebileceğini söyledi. 

“Hükümet iflas etmiş, parlamento işlevden düşmüş durumdadır. Kuşkusuz bundan birinci dereceden sorumlu olan KDP’dir” diyen Abdullah şunlara dikkat çekti: “Eğer ileriye doğru yeni adımlar atmak istiyorsak bu krizin bir an evvel aşılması gerekir. Siyasi partiler bu sorunu diyalog yoluyla çözüme kavuşturmalıdırlar. Tabi eğer gerçekten KDP bu sorunları gerçekten çözmek istiyorsa.”

‘SİYASİ KRİZ AŞILIRSA EKONOMİK KRİZ DE AŞILIR’

Güney Kürdistan'da yaşanan ekonomik krizin de normal olduğunu, sadece Güney’de değil Irak’ta da aynı krizin yaşandığını ifade eden Iraklı vekil Arêz Abdullah, “Halkımız müsterih olsun. İmkan olduğunda mutlaka halkın ihtiyaçları karşılanacaktır. Emin olsunlar ki yolsuzluklarla mücadele edilecektir. Eğer gerçekten petrol gelirleri doğru kullanılırsa zorluklar olsa da halkımız bununla yaşamasını bilecektir. Çünkü halkımız dirençli bir halktır. Sadece bugün yaşadığımız krize karşı değil, daha büyük felaketlere karşı göğüs germiş bir halktır” diyerek, partilere siyasi krizi aşmaları için azami çaba içinde olmaları çağrısında bulundu. Abdullah, ekonomik krizin aşılmasının da siyasi krizin aşılmasına bağlı olduğunu, söyledi. 

‘TÜM PARTİLER TUTUMLARINI NETLEŞTİRMELİDİR’

KDP’nin neden krizi tercih ettiğine ilişkin sorumuzu da YNK’li vekil şöyle yanıtladı: “Bunun cevabını onlar vermeli. Ama şunu açıkça söyleyebilirim ki, hükümetin iflas etmesinden, parlamentonun işlevsiz kalmasından kesinlikle KDP sorumludur. Ancak tabi diğer partilerin sessizliği de sorgulanması gereken bir durumdur. Sessiz kalınmamalı. Ya taraflar bir araya gelecek ve gerçekten sorunları çözecekler aksi durumda ise diğer siyasi partiler de tutumlarını net bir şekilde ortaya koymalıdırlar.”

‘SADECE YNK-KDP UZLAŞMASI SORUNLARI ÇÖZEMEZ ‘

YNK olarak krizli durumun aşılması için çaba içerisinde olduklarını, bunun için KDP ile de Goran Hareketi’yle de, diğer partilerle de diyalog halinde olduklarını belirten Abdullah “Ancak şunu da söylemek gerekir. KDP ile Goran Hareketi arasında da sorunlar yaşanıyor. YNK bu tarafların tutumlarını karşılıklı olarak yumuşatmaları için çaba gösteriyor. Çünkü YNK olarak biz ile KDP’nin kendi aramızda anlaşmaya varmasıyla bu krizlerin aşılabileceğine inanmıyoruz. Siyasi krizin aşılması için ulusal tutum gerekir. Bunun için tüm partilerin, siyasi güçlerin ortak hareket etmesi gerekir. 

Eğer bu krizler devam ederse halkın durumu her geçen gün daha kötü bir hal alır. Bu durumda halkın tepkisi farklı olur ve o zamanda sorumlular bedelini ödemek durumunda kalırlar” dedi.