GÖRÜNTÜLÜ

‘Hurşit Külter’i sağ teslim edeceksiniz!’

Amed'deki sivil toplum örgütleri Kürdistan’da Türk devletinin kaybetme politikalarına tepki göstererek, Hurşit Külter’in sağ teslim edilmesini istedi.

Türk devletinin '90’lı yıllardan bu yana Kürt halkı üzerindeki sindirme, kaybetme, baskı politikalara hız geçmeden bir yenisi ekleniyor. Türk devleti tarafından gözaltına alındığı günden bu yana akıbeti açıklanmayan Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Şırnak İl Yöneticisi Hurşit Külter’den 50 gündür haber alınamıyor. Şırnak'taki soykırım saldırılarına rağmen evini ve kentini terk etmeyen Külter'in tanıkları 27 Mayıs günü özel harekatçılar tarafından gözaltına alındığını belirtse ve yine özel harekatçılar sosyal medyada bunu doğrulayan paylaşımlarda bulunsa da hala Türk devlet yetkililerinin konuya ilişkin bir açıklaması olmadı.

Amed Eğitim-Sen 1 No'lu Şube Sekreteri Mehmet Nuri Özdemir ve İnsan Hakları Deneği (İHD) Amed Şube Başkanı Raci Bilici, Türk devletinin kaybetme politikalarına ve Hurşit Külter’in duruma ilişkin ajansımıza konuştular.

ÖZDEMİR: AKP TIKANDI

Mehmet Nuri Özdemir: "Dünya 40-50 yılda bir sistem kendini yenilemeye çalışıyor. Özgürlük ve güvenlik dengesi yer değiştiriyor. Şu an içerisinde bulunduğumuz süreç güvenlik konseptinin hakim olduğu bir süreçtir. Kürt halkının yaşadığı coğrafyada özellikle '90’lı yıllardan itibaren ağırlık olarak güvenlik konseptinin uygulandığı bir süreç olarak görüyoruz. Niye böyle bir süreç, peki? Çünkü Kürt halkı siyasal, kültürel, ekonomik taleplerini yerine getirmek için mücadele yürütüyor. Ancak bu mücadeleyi yürütürken sürekli hükümetler tarafından birtakım baskılara, gözaltlarına maruz kalıyor.

'90’lı yılları hatırladığımız zaman halen hafızalarımızdan silinmeyen bir süreç olarak tarif ediyoruz. O dönem demokratik siyaset yürüten siyasetçilerin gözaltında kaybedilmesi vardır. Bu süreç hala devam ediyor ve nereye kadar gidebileceği hakkında kimse bir şey diyemiyor. Şiddetin ve güvenlik konseptinin hakim olduğu bütün ülkelerde hukuk rafa kaldırılır. Yürüttüğümüz bir barış süreci vardı ama 7 Haziran genel seçimlerinden sonra siyasal dengeler değişince kendimizi bir savaşın ortasında bulduk. Bu süreçle beraber başta Tahir Elçi olmak üzere faili meçhul cinayetler arttı. En son Hurşit Külter 40 günü aşkındır gözaltına alındığı söyleniyor ama bir haber alamıyoruz. Devlet yetkilileri bununla ilgili ailesine ve tüm kamuoyuna sessiz kalıyor.

Eğer burası bir hukuk devletiyse, insanlara siyaset yapabilirsiniz böyle bir hakkınız vardır, diyebiliyorsanız, gözaltına aldığınız zaman iddia neyse ailesi ve çevresiyle bilgilendirmek zorundasınız. Genel olarak baktığımız zaman Kürdistan’da bu tür anti demokratik uygulamalarının hat safhada arttığını görüyoruz. En kısa zamanda devletin bu kayıplar noktasında insanlara açıklama yapmasını bekliyoruz. Biz de sivil toplum örgütleri olarak bu işin bir takipçisiyiz ve sorumluyuz. AKP hükümeti geldiği noktada artık bir siyaset yapamıyor. Siyaset yaparken tıkandığını görüyoruz ve bu da sürdürülebilir bir durum değildir.

BİLİCİ: SAĞ ALDINIZ VE SAĞ İSTİYORUZ

Raci Bilici: "Bizim gibi iç savaş yaşayan ülkelerde JİTEM gibi devletin eliyle yönetilen bu birimler ile çok sayıda insan gözaltına alınıp kaybedildi, sokak ortasında vuruldu, kaçırılıp bir daha haber alınamadı. Biz İnsan Hakları Derneği olarak şu gerçeğe dikkat çekiyoruz: Bu ülkede toplu mezar gerçeğini ve çok sayıda insanın gözaltlarında kaybedilme gerçeğini açığa çıkarma mücadelesi verdik. '90’lı yıllardan bu yana çok fazla sivil insan devletin eliyle kaybedildi. Çatışma alanlarında PKK militanların öldürülerek toplu mezarlar oluştuğu açığa çıktı. Bunların hepsi devletin arşivinde mevcuttur.

Devletin işlediği suçlarla yüzleşmesi gerekiyor. Nereye, nasıl götürdüğünü devlet çok iyi biliyor. O dönemlerden bu sürece kadar devletin zihniyeti ve yaklaşımı değişmedi. AKP iktidarı şunu iddia ediyor; ‘Benim dönemimde kayıp yoktur’ diyor ama çok sayıda insan yaşamını yitirdi. En son Amed Baro Başkanı Tahir Elçi basın açıklaması yaptığı sırada onlarca kameranın gözü önünde vuruldu ve hala da faili açığa çıkmış değildir.

'90’lı yıllardaki senaryonun aynısını şimdi Hurşit Külter üzerinde uyguluyorlar. Gözaltında olduğunu inkar ediyorlar ve kaybetme sürecini başlatıyorlar. Biz bunlara izin vermeyeceğiz. Bizler Hurşit Külter’in bulunması için bütün dünya kamuoyu ile elimizdeki olan bilgileri paylaştık ve bu durumun sonuna kadar takipçisi olacağız. Öteden beri devletinin politikasının değişmediğinin bir ürünüdür bunlar. Mesajımız net olarak şudur: Hurşit Külter’i sağ aldınız ve sağ istiyoruz."