GÖRÜNTÜLÜ

‘Irak’ı zorlu bir dönem bekliyor’

Irak'taki siyasal gerilimi ve olası Musul operasyonunu değerlendiren Güney Kürdistan’daki Hewal gazetesi başyazarı Burhan Hacı Süleyman “Irak’ı zorlu bir dönem bekliyor” dedi.

Irak’ta yolsuzlukların devlet kurumları içinde neredeyse örgütlü şekilde yürütüldüğünü, söyleyen Güney Kürdistanlı gazeteci ve Hewal gazetesinin başyazarı Burhan Hacı Süleyman, Baas rejiminde yaşananların farklı şekillerde halen devam ettiğini belirtti. 

Mukteda es Sadr’ın Abadi hükümetine karşı başlattığını söylediği hareketin aslında öncesinde aydın, yazar ve gazetecilerin öncülüğünde başladığına dikkat çeken Süleyman “Sadr bu tepkiyi görünce bir fetva çıkararak taraftarlarına sokağa çıkma çağrısı yaptı ve sonrasında da gelişen halk tepkisini sahiplendi” dedi. 

Gündemdeki Musul operasyonuna da dikkat çeken Süleyman şöyle konuştu: “Mevcut durumda başlatılan operasyona Musul operasyonu demek oldukça güç. Ne zaman başlayacağına da koalisyon karar verecek. Kimlerin katılacağı da aynı şekilde tartışma konusu. Ancak Türk devleti Esil Nuceyfi liderliğinde Sünni Arapları Musul operasyonuyla bölgede etkin bir güç haline gelmeye çalışıyor.”

IRAK’TA YOLSUZLUKLAR ÖRGÜTLÜ ŞEKİLDE YAPILIYOR

Irak’ta Baas rejiminin yıkılmasıyla başa gelen hükümetlerin demokratik bir yönetim sözünü verdiklerini, ancak bunu gerçekleşmediğini belirten Süleyman şöyle konuştu: “İktidara gelenler Baas rejiminin tekrarı olmayacaklarını, bunun için Irak’ta Araplar dışında yaşayan bütün halkları içine alacak bir yönetim anlayışını inşa etmek istediklerini belirttiler. Fakat geride kalan 13 yıla baktığımızda Baas rejimi döneminde yaşananların farklı yol ve yöntemlerle devam ettiğini söyleyebiliriz. 

Saddam gibi diktatörler belki olmadı ama devletin bütün kurumlarında büyük yolsuzluklar yaşandı. Terörizmden daha tehlikeli boyutlara varan ve devlet kurumlar arasında örgütlülüğe dayalı bir yolsuzluk şebekesi oluştu. Dolayısıyla demokratik siyaset yönünde verilen sözlerin tutulmaması, yolsuzlukların bu boyutlarda yaşanması toplumda büyük bir rahatsızlığa yol açtı.”

‘MUKTEDA ES SADR HAZIRA KONDU’

Irak’ta Abadi hükümetinin reformları yapmamasına tepki gösteren ve sivil toplum hareketinin giderek kitleselleşmesini fırsat bilen Sadr’ın fetva çıkararak taraftarlarını da sokağa döktüğüne dikkat çeken Süleyman, tepkilerin söylendiği gibi Sadr’ın talebiyle gelişmediğini söyledi. 

Tahrir benzeri eylemlere zamanla aydın, yazar, sanatçı, gazeteci ve değişik etnik gruplardan siyasetçiler, sol partilerin de katılımıyla eylemlerin kitlesel bir tepkiye dönüştüğünü belirten Süleyman, “Bunu fırsat bilen Sadr da bir fetva çıkararak taraftarlarını eyleme çağırdı. Bu şekilde Irak halkının başlatmış olduğu eylemlerin üstüne aslında oturmuş oldu. Sadr aslında bu hamleyi bir nevi Nuri Maliki’yi korumak için de başlattı” diye konuştu.

‘AMAÇ ŞİİLERİ İKTİDARDA TUTMAK’

Sadr’ın söylendiği gibi sistemi yıkmak için değil de, iktidarın Şiilerde kalması için alanlara indiğini söyleyen Süleyman şunlara dikkat çekti: “Sadr, eyleme kalkan halkı, fetva ile sokağa döktüğü kendi kitlesiyle kontrol altına almış oldu. Bununla da Abadi’ye hem destek vermiş oldu hem de eyleme kalkan halkın gücünü kullanarak kendi istediği çerçevede reform yapılması için baskı uyguluyor.” 

Süleyman, Irak’ın bu dönemde köklü reformlara gitmesinin zor olduğunu, Şarıstani ve Caferi gibi hem kitleler hem de ordu ve polis içinde gücü olan siyasetçilerin göreve gelmesi durumundaysa ancak kimi palyatif düzeltmeler yapabileceklerini söyledi. 

‘YENİ HÜKÜMET TEKNOKRAT BİR HÜKÜMETİ DEĞİL’

Abadi hükümetine karşı protesto gösterileri yapanların teknokrat bir hükümet talebinde bulunduklarını, ancak belirlenen yeni hükümetin de bir teknokratlar hükümeti olmadığına işaret eden Süleyman, “Örneğin teknokrat hükümetten söz ediliyor. Ancak bunun için belirlenen isimler de oldukça dikkat çekici. Bunlardan bir kısmı Şii güç odakları tarafından, bir kısmı diğer Sünni güç odakları tarafından yönlendirenler olurken, Kürt cephesine ayrılan iki kişilik kotadan da biri KDP’li diğeri ise İslami hareketten bir isim. Dolayısıyla böyle bir hükümetin başarılı olma şansı da yoktur. Çünkü eğer teknokrat bir hükümet diyorsanız ve bu hükümetten reform yapmasını bekliyorsanız, o zaman bağımsız ve uzman kişilerden oluşmalı” dedi.

‘MUSUL’UN ETRAFINDA DA MERKEZİ KADAR ZORLU BİR SAVAŞ YAŞANACAK’

Irak Savunma Bakanlığı’nın geçtiğimiz günlerde ‘başladı’ dediği Musul operasyonuna da değinen Süleyman, mevcut operasyona Musul operasyonu demenin oldukça zor olduğuna dikkat çekti. 

Musul operasyonun çok zorlu bir operasyon olacağını belirten Hewal gazetesinin başyazarı Süleyman konu hakkında şu değerlendirmeleri yaptı: “Maxmur cephesinde DAİŞ çetelerine karşı başlatılan operasyonun Musul operasyonunun birinci aşaması olduğu açıklandı. Ne var ki, geride kalan sürede bu operasyonun zorluk derecesi net bir şekilde görüldü. Dolayısıyla Musul’un etrafını temizlemeyi hedefleyen operasyonun da aynen şehir merkezini hedefleyecek bir operasyon kadar ağır olacağını söylemek de abartılı olmayacaktır. Bence halen Musul operasyonu resmi olarak başlamış demek mümkün değil. Kaldı ki hangi güçlerin bu operasyonda yer alacağı da halen netleşmemiş.”

‘TÜRK DEVLETİ GÜÇLER ARASINDA ÇELİŞKİ ÇIKARIYOR’

Musul operasyonu için bölgedeki güçler arasında ortaklaşma sağlanamamasının nedeni olarak Türk devletini işaret eden, Süleyman buna neden olarak da şunları gösterdi: “Türkiye kendisine yakın Türkmenleri ve Esil Nuceyfi’nin öncülük ettiği bazı Sünni aşiretlerden oluşan bir askeri güç oluşturarak Musul operasyonuna hazırlıyor. Ancak bana göre asıl hedefleri Musul operasyonunun sonrasıdır. Türkiye denetimine alacağı bu gruplarla Musul operasyonundan sonra bölgede söz sahibi olmak istiyor.”

‘MUSUL ARAPLAŞTIRILDI’

Musul’un uzun bir süreden bu yana Sünni Arap kenti haline getirildiğini, dolayısıyla yeniden Kürdistan topraklarına dahil edilmesinin çok zorlu olacağını da ifade eden Süleyman, Kürtlerin Musul operasyonuna katılımına dair ise “O açıdan Musul operasyonu peşmerge için bir toprak kurtarma operasyonu niteliğinde değildir. Şimdiye kadar Kürtler olarak YBŞ Şengal cephesinde resmi olarak operasyona katıldı ve yoğun çatışmalardan sonra Raqqa ve Musul arasındaki yolu kontrol altına aldı. YBŞ’nin operasyona katılımı Êzidî topraklarını çetelerin işgalinden kurtarmak ve bu bölgeyi güvenceye almak içindir. Bana göre Kürtlerin bu operasyona katılımları da o çerçevede olacaktır” şeklinde konuştu.