Kakabaveh: Halkın ayağa kalkıp Erdoğan’a dur demesi gerekir

Amed ve Sur’da incelemelerde bulunan İsveç Sol Parti Milletvekili Amineh Kakabaveh, Sur’da tam anlamıyla bir savaş yaşandığını ve bu savaşın çok büyük travmalara yol açabileceğini söyledi.

Amed ve Sur’da incelemelerde bulunan İsveç Sol Parti Milletvekili Amineh Kakabaveh, Sur’da tam anlamıyla bir savaş yaşandığını ve bu savaşın çok büyük travmalara yol açabileceğini söyleyerek savaşın sorumlusu olarak gördüğü Erdoğan’ın durdurulması için halkın ayağa kalkması gerektiğini söyledi.

Bakur’da Kürt halkına yönelik katliamlara karşı Avrupa, İsveç ve diğer ülkelerin kayıtsızlığını bildiği için olanları yerinde görmek ve İsveç kamuoyuna anlatmak için Amed ve Sur’a gittiğni söyleyen Sol Parti Milletvekili Amineh Kakabaveh, daha önce pek çok kez ziyaret ettiği Sur ve Amed’in askerileşmiş bir yerleşim birimine dönüştüğünü söylüyor.

Sur’un tamamen abluka altında olduğunu ve 3 aydan beri sokağa çıkma yasağının devam ettiğini, okulların ve dükkanların kapalı olduğunu ve sürekli silah seslerinin duyulduğunu belirtiyor.

‘ÇOCUK VE KADINLARIN KAYGILARINI GÖZLERİNDEN OKUYABİLİYORSUNUZ’

Şehrin her yanında silahlı asker ve polisler, tanklar, toplar ve panzerlerle karşılaştığını söyleyen Kakabaveh,  Sur’daki durumu “Çocukların ve kadınların  gözlerinden kaygı ve endişelerini görebiliyorsunuz.  Daha önce İran’daki savaşta olmama rağmen ben de çok korktum. Sur’da HDP binasındayken beni pencere kenarında oturmamam için uyardılar. Kürdistan’da kelimenin gerçek anlamıyla bir savaş sürüyor” cümleleriyle aktarıyor.

‘SAVAŞI KÜRTLER DEĞİL ERDOĞAN İSTEDİ’

Kürdistan’daki savaşın halkta çok büyük travmalar yaratacağını ve derin izler bırakacağını belirten Kakabaveh şunları vurguladı: “Bu savaşı Kürtler değil Erdoğan istedi. HDP,  İnsan Hakları Derneği, Diyarbakır Belediyesi Eşbaşkanı Gülten Kışanak ve konuştuğum sivil toplum örgütlerinin temsilcilerinin tamamı, bu savaşın durdurulmasını ve yeniden barış görüşmelerine dönülmesini istiyor. Rejim saldırdığı ve bombaladığı için kendilerini savunmak için barikatlar kurmak zorunda olduklarını söylediler.”

‘SAVAŞIN ÇÖZÜM OLMADIĞINI GÖRDÜK’

Türk devletinin 35 yıldan bu yana Kürt sorununu askeri yöntemlerle çözmek istediğine ancak başarılı olmadığına dikkat çeken Kakabaveh, “Savaşın çözüm olmadığını gördük. İnsanlar yaşamlarını kaybederek bedeller ödememeli. Çocuklar okullarına gidebilmeli. Bunun için azınlıkların kültürel ve kimlik haklarını güvence altına alan yeni bir anayasanın yapılması ve temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması gerekir. Sadece Kürt halkı değil, diğer tüm halklar Asuriler, Çerkesler ve Arapların hakları güvence altına alınmalı. Bu yapıldığı takdirde ülke demokratikleşecektir” şeklinde konuşuyor.

Sur ve Amed’de sokaktaki insanların ne düşündükleri sorusunu Kakabaveh şöyle yanıtlıyor: “Kaygıyı halkın gözlerinde görebiliyorsunuz. Diyarbakır’ın bazı semtlerinde kadın ve erkekler kafeteryalarda birlikte oturup kahve ve çay içebiliyor ama Sur’da bu mümkün değil. Sur’da tercümanla birlikte bir lokantaya gittik. Saat 14.00 sularıydı. Restoran sahibi bizlerin ilk müşterileri olduğumuzu söyledi. Bu koşullarda insanların geçimlerini sağlayabilmeleri mümkün değil. Okullar kapalı olduğu için işe gidemeyen öğretmenlerle karşılaştım.”

Kakabeveh, Sur halkının dış dünyanın ilgisizliği ve olanları seyretmekle yetinmesinden hayal kırklığına uğradığını söylüyor. Dünya basını bir yana Türkiye’deki medyanın olanlara ilgisiz davrandığını ve orada bulunduğu sürece bir tek Türk basın mensubuyla karşılaşmadığını ifade ediyor.

‘SAVAŞIN DURDURULMASI GEREKİR’

Sur’dan İsveç’e döndükten sonra olanları hem İsveç kamuoyu hem de milletvekillerine anlatmaya çalıştığını söyleyen Kakabaveh, “Ama insanların orada olanları anlamaları ve angeje olmaları o kadar kolay değil. İsveç Parlamentosu’nun Kürt dostu bir tutumu var. Ama buna rağmen Bakur’daki katliamların farkında değilller ve onları angeje etmek zor. Dönüşümde İsveç Televizyonu benimle bir söyleşi yaptı. İnsanların bomba ve silah sesleri arasında yatıp kalktıklarını anlattım. Olanları İsveç Başbakanı Stefan Löfven’e de anlattım. Bugün de yapılacak toplantının gündeminde Türkiye’de olanlar var. Başbakana bir  kez daha anlatacağım. Oradaki savaşın durdurulması gerektiğini söyleyeceğim. Bu böyle devam edemez”diyor.

‘PKK TERÖR ÖRGÜTLERİ LİSTESİNDEN ÇIKARTILMALI’

Kakabaveh, İsveç ve Avrupa Birliği’nin savaşı durdurmak için ne yapabileceği sorumuzu “Bundan iki yıl önce sorunun barışcıl yöntemlerle çözülmesi umudu vardı. Her iki taraf da sorunun müzakerelerle çözülmesini istiyordu. Ama Erdoğan 7 Haziran seçimlerinde istediği sonucu alamayınca ülkeyi savaşa soktu. Avrupa bunu görüp Erdoğan ve Türkiye’yi yeniden görüşmelere zorlayabilir. Ama bunun gerçekleşmesi için her şeyden önce Avrupa’nın PKK’yi terör örgütleri listesinden çıkarması gerekir. Bu yapıldıktan sonra PKK Türk devleti ile aynı masaya oturup eşit bir şekilde pazarlık edebilir” diyerek yanıtlıyor.

İsveç’in geçtiğimiz yıllarda pek çok kez ezilen halkların sesi olarak devreye girdiğini söyleyen Kakabaveh, İsveç’in Şili’de darbeye, Güney Afrika’da ırkçı rejime, Vietnam’da ABD’ye karşı tutum aldığını da hatırlatarak, ekledi: “Bugün de aynı şeyi Kürdistan’da yapabilir. Her iki tarafın yeniden barış müzakerelerine dönmelerini isteyebilir. Yeniden barış masasına dönülmezse savaş daha da şiddetlenecek.  Gerilla, askerler, polisler ve siviller ölüyor. Sonuçta insanlar ölüyor. Bunu durdurmak gerekir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ülkeyi tek başına yöneten bir sultan olmayı hayal ettiğini belirten Kakabaveh, “Türkiye hızla diktatörlüğe doğru yol alıyor. Halkın ayağa kalkıp Erdoğan’a dur demesi gerekir. Hitler’den bu yana hiç bir devlet yetkilisi  Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararları tanımıyorum, uymuyorum gibi laflar etmedi. Türkiye işçi sınıfı, aydınlar ve gazetecilerin sokaklara çıkıp olanlara isyan etmemeleri beni şaşırtıyor. Erdoğan’a ya sen ya biz demeleri gerekir” şeklinde konuşuyor.

‘HDP, İSVEÇ HÜKÜMETİ’NİN DEVREYE GİRMESİNİ İSTEMELİ’

İsveç Hükümeti’nin Kürt sorununun barışcıl yöntemlerle çözülmesi için tekrar müzakerelere dönülmesinden yana olduğunu söyleyen Kakabaveh, “Dışişleri Bakanı Margot Wallström bu düşüncesini pek çok kez dile getirdi. Taraflardan birinin girişimde bulunması halinde devreye girebileceklerini söyledi. Böylesi bir çağrıyı HDP yapabilir. Selahattin Demirtaş, Margot’a telefon edip devreye girmesini isteyebilir. Bu yapılırsa ben İsveç’in girişimde bulunacağına inanıyorum” diyor.