Karayılan: 14 Temmuz ruhu 2016 yılının zaferine zemin olacaktır

14 Temmuz fedai ve Apocu ruhunun yoldaşları ve toplumun içine dağıldığını söyleyen Karayılan, bunun en yakın örneğinin de 11 ay boyunca süren öz yönetim direnişlerinde açığa çıktığını belirtti.

14 Temmuz direniş ruhunun yeni yılda zafere ulaşmanın zemini olacağını söyleyen PKK Yürütme Komitesi üyesi Murat Karayılan, “Apocu ruh ve 14 Temmuz direnişindeki fedai çizgi yoldaşlarımızın içinde gün geçtikçe daha fazla büyümüştür, sadece yoldaşlarımızın için de değil, Kürt siyasetinde ve Kürt halkının öncüleri içinde de büyümüştür” dedi.

Radyo Dengê Kurdistan’a konuşan PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan, 14 Temmuz fedai ve Apocu ruhunun yoldaşları ve toplumun içine dağıldığını söyledi. Bunun en yakın örneğinin de 11 ay boyunca süren öz yönetim direnişlerinde açığa çıktığını Karayılan sözlerine ekledi.

14 Temmuz Direnişi, Kürdistan özgürlük hareketi açısından ne anlama geliyor?

En başta 14 Temmuz direnişinin 34. yılında büyük eylemin şehitleri olan M. Hayri Durmuş, Kemal Pir, Akif Yılmaz ve Ali Çiçek’i minnet ile anıyorum. Onların anıları karşısında saygı ile başım eğiyorum ve bu vesile ile onlara vermiş olduğumuz sözü burada yeniliyorum. 14 Temmuz’un mücadele tarihimizde yeri çok önemlidir. Büyük çıkışın günüdür, büyük eylemi kararlaştırma günüdür. Birçok yönden 14 Temmuz eylemi bizim mücadelemizin hakikatini oluşturmaktadır. 14 Temmuz ruhu ne kadar zor koşularda olursak olalım güçlü bir karalılık içinde olduğumuzun ve iradenin güçlendirilmesi ile zulmün kalesine karşı ve düşmana karşı insanın kazanabileceğini göstermiştir. Amed zindanında yapılan bütün zulümlere karşı bu eylem ile zafere ulaşılmış ve düşman kırılmıştır.

14 Temmuz direnişi zafere nasıl ulaşılacağının yöntemlerini de bizlere göstermiştir. Bu bir çizgi, yol ve tabii ki fedai bir ruhtur. Ya da kendini mücadelen için halkın için ve amaçların için feda yapmayı göstermiştir. Apocu mücadele bu esaslar üzerinden yola çıkmıştır.

Bizim mücadelemizde ilk fedai Rêber Apo’dur. Eğer Rêber Apo mücadelesi için duygu ve düşünceleri için her şeyi göze almamış olsaydı Kürdistan’da PKK gibi bir mücadele var olamazdı. Böyle bir partiden söz etmek bile tehlikeliydi. Ancak Rêber Apo gibi fedai bir ruh ile partisine önderlik yaparak böylesi bir duruma gelinebildi. Onun için Rêber Apo’nun çıkışı ilk fedai duruştur. Bu ruhu kendinde inşa etmeyen biri Apoculuk ile bütünleşemez. Bunu ilk önce Amed zindanında Mazlum Doğan yoldaş yaptı ve daha sonra “Dörtler” olarak bilinen Ferhat Kurtay ile 3 yoldaşı uygulayarak bedenlerini ateşe verdi.

Kemal Pir yoldaşın Ferhat Kurtay yoldaşlarının eylemlerini öğrendiğinde “Aslında biz daha önce yapmalıydık, fakat Ferhat Kurtay yoldaşlar bizim önümüze geçtiler” dediğini söylerler. Ayrıca bir sefer de Hayri Durmuş yoldaş mahkemeye giderken Kemal Pir arkadaşa rastlamış ve çok kötü koşullar ile yüz yüze geldiklerinden birbirileri ile konuşma imkanları fazla olmamış. Hayri, Kemal’e “ne yapalım?” diye sorar, Kemal de kısa bir şekilde “Kanımızı dökmemiz gerek, yani kendimizi feda etmemiz gerek” biçiminde yanıtlar. Bu söylem bir ruhtur, bir yöntemdir ve bir duruştur. Yani önemli olan dava için canını verebilmektir. 14 Temmuz direnişçileri böylesi bir tarzda Apocu ruhu ve mücadeleyi temsil etmiş ve eylemlerini ortaya koymuşlardır. Bu eylem bizim mücadele tarihinde büyük bir yer bulmuş ve bir mücadele yöntemi olarak esas alınmıştır.

’14 TEMMUZ RUHU SADECE BİZİM İÇİMİZDE DEĞİL, HALKLARIN İÇİNDE DE YER BULMUŞTUR’

14 Temmuz fedai ve Apocu ruhu yoldaşlarımızın ve toplumun içine de dağıldı. Bunun en yakın örneği 11 ay süren savaşımızda ortaya çıkmıştır. Sur, Cizre, Nusaybin, Şırnak, İdil, Gever’de yaşanan direnişler ve ortaya konulan mücadele 14 Temmuz ruhunu ortaya koymaktadır. Artık tek tek kendini feda etmenin ötesinde, artık birlikte karar alıp “Bizler kazanmak için, burada düşmanı yenmek ve saldırılarını kırmak için kendimizi feda edeceğiz” diyorlar. Bu ruh böylesi bir şeydir. Sur Komutanı Çiyager arkadaşın söylediği “Sonuç ne olursa olsun muhteşem olacaktır” sözü, “Ne olursa olsun, biz kazanacağız. Zafer bizim olacaktır” anlamına geliyor. Bu ruhta zafer vardır. Bu büyük devrimciler, fedailer böyle bir şekilde başladılar.

Bu sadece yoldaşların içinde de gelişmedi, Kürt siyasetinin içinde ve halkımızın içinde de gelişti ve ortaya çıktı. Örnek Mehmet Tunç ve Asya Yüksel’dir. Onlar Cizre Halk Meclisi eşbaşkanlarıydı. Onlar da kendilerini feda ettiler ve aynı çizgidedirler. Ayrıca toplumsal alan kadrolarından Mehmet Yavuzer, Derya Koç, Rojhat Aktaş ve onlarla birlikte Cizre’de onlarca Kürt genci düşmana teslim olmamak ve düşmanın saldırılarını kırmak için kendilerini feda etti. Lice direnişinde ise Mehmet Şirin Kocakaya bu ruhun temsilcisi olmuştur. Yani 14 Temmuz ruhu bugün Kürt halkının içinde, Kürt siyaseti içinde ve toplumsal alanın bir bütününde ortaya çıkmıştır. Zınar, Eylem, Dirok Amed, Dijwar Wan arkadaşların eylemlerine bakıldığında da bu Apocu ruhun fedai ruhun eylem tarzını göstermektedir. Bütün bunlar 14 Temmuz çizgisinde yürütülmektedir.

İnsan bunları söyleyebilir, yoldaşların bu eylemi yapmalarını üstünden 34 sene geçti sembol oldular ve öncü oldular. Fakat bu ruh bugün mücadele saflarında, kadrolarda, savaşçılarda ve toplumun içinde direnişin zemini haline geldi, mücadelenin zemini ve zafer ruhu olarak zafere ulaşmıştır. Bu ruh topluma mal olmuştur. Kobanê de DAİŞ’e karşı zafere ulaşan ruh nedir? 14 Temmuz ruhudur. Biz 34 yıl sonra biz yine minnettarlığımızı Kemal Pir, Hayri Durmuş, Ali Çiçek ve Akif Yılmaz yoldaşlara sunuyoruz ve bizim omuzlarımıza düşen de bugünü doğru olan ruh ile temsil edebilmektir.

14 Temmuz zindanlarda gelişti ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan da İmralı’da bir direniş içindedir bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bugün Önderliğimiz zindandır. Öyle sıradan bir zindanda da değil. Dünya da hiçbir zindan İmralı gibi değildir. Özel bir zindandır, her zaman psikolojik ve fiziki işkencenin yapılmaktadır. Fiziki işkencenin olması şart değildir, manevi ve psikolojik işkence fiziki işkenceden daha ağır ve güçlüdür. Bu yöntemlerin hepsi İmralı’da vardır. Şimdi 17 yıldır Önder Apo örneği olmayan büyük bir irade, büyük bir sabır ile bir duruş sergilemektedir. Önder Apo’nun bu duruşu bizler için de zindanlarda bulunan diğer bütün yoldaşlar içinde önemli bir mesaj ve bir yöntemdir. Burada ortaya konulan irade çok anlamlı bir örnektir. Bu duruş kendi başına bizlere birçok şeyi anlatmaktadır. Kendinde ısrar, davada ısrar ve buna göre her şeyi göze almak, böylesi koşullarda inşa etmek ve geliştirmek. Boş durmamak, yaratıcı ve kutsal bir şeydir. Önderliğimiz en büyük ve geniş ürünlerini zindanın en zor ve güç koşullarında ortaya çıkarmıştır.

BİZLER DE CEVAP OLABİLMEK İÇİN GÜÇLERİMİZİ HAZIRLADIK

Şimdi bizler de bu süreçte layık olmaya çalıştık. Bu kadar yoldaşımız zindanlardadır, Önderliğimiz zindandadır. Bizler de dışarda koşullar varken cevap olabilmeliyiz. Çabalarımız bunun için olmuştur, fakat biz bir sorun yaşıyoruz. Biz 14 Temmuz ruhunu, Apocu ruhu kendimizde geliştirmeliyiz ve geliştiriyoruz da. Bu ruh bugün gerçekten bizim yapımız içinde vardır. Fakat biz bu yöntemi nasıl bir zafer çizgisine getiririz? İşte biz burada sorun yaşıyoruz. Bu ruh var yöntem de var fakat bunu nasıl zafere çevireceğiz bu noktada sıkıntılar yaşıyoruz. Bu hususta çabalar var. Bu esas temelinde belli bir gücümüzü hazırladık. Gerillanın bu noktada kendini biraz hazırladı. Bunu üzerinde nasıl durulacak, nasıl yapacak noktasında hazır oldu. Fakat sonra yine eksikliklerimiz ortaya çıktı.

Bu da toplumu iyi hazırlayamadığımız gerçekliğini ortaya çıkardı. Özelikle seçimler ve daha sonra çıkan sonuçlardan sanki toplumun bir rehavetin içinde olduğunu bizlere gösterdi. Seçimler ile bir sonuca varılacakmış gibi bir algı ve umut halkın içinde oluşturmuştu. Yani böyle bir şekilde anlaşılmış. Bizler halkımızı önümüzdeki sürece göre hazırlamalıydık, bu bizim eksikliğimizdir. Sadece ‘biz devrimciyiz ve devrimi hazırlıyoruz’ diyen savaşçı ve kadroları değil tüm toplumumuzu hazırlamalıydık. Bunu sorumlusu biziz. Burada bizim eksikliklerimiz görüldü. Gerçekten büyük bir direniş sergilendi 14 Temmuz ruhu, Apocu fedai ruh çok büyüdü, fakat sonuç bizim istediğimiz gibi olmadı. Bir daha belirtiyorum, düşmanı tıkanma noktasına getirdi, düşmana karşı çok büyük bir direniş ruhu ortaya çıktı, bir ruh yaratıldı, Kürt Özgürlük Mücadelesi’nde yeni bir sayfa açtı. Gerçekten Sur, Cizre, Şırnak, Nusaybin ve Lice’de bu gerçekleşti. Fakat biz sonucu daha fazla bekliyorduk. Yani emek var, ruh var, güçlü bir irade de ortaya çıktı, fakat zafere evirme yönteminde eksiklikler yaşandı. Bizler de bunu üzerinde duruyoruz çünkü süreç hala bitmemiştir. Süreç devam etmekte ve bizde zaferi kazanacağımızın inancındayız.

İçinden geçtiğimiz süreç, 14 Temmuz ruhu ile Önder Apo’nun yolunu temsil etmek açısından belirleyici bir süreçtir. Nerede yanlış, eksiklik var onu görebilmeliyiz, üzerinde durup zafer tarzına çevirmeliyiz. Şimdi bütün yoldaşların, gerillaların ve bütün kadroların üzerine düşen görev budur. Bu yılki pratiğimizde bütün yoldaşlarımızın fedai olduğu açığa çıktı. Gerçekten de ruh anlamında eksiklik yoktur. Halkımız fedakardır. Fakat halkı örgütleyip, gerilla ve kadroda zafer yöntemini tutturmakta hala sıkıntılar var diyebiliriz. Eğer bizler bu eksiklikleri hızlı bir şekilde görür ve çözebilirsek biz kazanacağız. Eğer böyle mücadele yürütürsek, 14 Temmuz direnişinin 35. yılında İmralı duruşunun daha fazla yöntem zenginliği ile zafere ulaşıp cevap olabileceğiz. Eğer bizden istenen tarzda hareket edersek ve istenen dersleri çıkarırsak zafer tarzını yakalarız. Onun içinde bundan sonra buna göre hareket etmeliyiz.

Peki, 14 Temmuz’un yıldönümünde Kürt halkına mesajınız nedir?

Halkımız fedakar, torağına bağlı ve yurtsever bir halktır. Genel olarak bunu belirtebiliriz. Düşman en son şehirleri önüne kattı, evlerini başlarına yıktı. Burada amaç halkımızı metropollere doğru göçertmekti. Düşmanın en temel hedefi buydu. Fakat şimdi baktığımızda bu amacında başarılı olamadığını görüyoruz. Doğrudur, düşman Şırnak’ın % 85’ini yıktı, yaktı ama halkımız orayı terk etmedi. Bu vesileyle ben Cifane’den Dêrgul’a kadar çadır ve çardaklarda yaşayan insanlarımızı teker teker selamlıyorum. Gerçekten de bu duruş bizim için bir mesajdır. Yine Lice halkımız da böyle. Düşman günlerce orayı bombalar fakat Lice’yi boşaltamadı. Onları da selamlıyorum gerçekten bir direniş gösterdiler. Bu Nusaybin ve Gever için de böyle. Halkımız belli bir bilinç düzeyine ulaşmış. 14 Temmuz ruhuyla özgürlüğe ulaşabileceğimiz bilinmelidir. Bir süreç yaşandı bunu bir tecrübe olarak ele almamız gerekir ve dersler çıkarmamız gerekir; eksiklikler yaşanmışsa aşılmalı ve yöntemlerde belli bir zenginlik yakalanmalıdır. En önemli şey örgütlenme ve dayanışmadır. Birbirimize destek çıkıp dayanışmayı geliştirmeliyiz. Her şeyimizi paylaşıp örgütlülüğümüzü güçlendirmeliyiz. Halkımızın yapması gereken ilk şey bu. Buna dair bir yoğunlaşma var ve bunun üzerinde bir gelişme de yaşanacaktır.