Rojava Devrimi gerçekleşmeden kısa süre önce KDP, Rojavalı partileri Hewler'e çağırdı, adına 'konferans' koyduğu düzeyde bir toplantı gerçekleştirdi. Bu toplantının son gününde formalite bir şekilde PYD'yi davet etti. Devrimde izleyecekleri politika tartışılmıştı. Devrimde hakim olmama durumunda uygulayacakları planlar önlerine konmuştu. Devrim gerçekleştikten kısa süre sonra Türkiye'nin Hewler konsolosluğunda bir belge ele geçti. Belge, aynı zamanda bir önceki başbakan olan Ahmet Davutoğlu'nun o dönem bakanlığını yaptığı Dışişleri'nden yazılmıştı. Belgede Rojava Devrimi'ne karşı izlenecek politika; uygulanacak kirli plan ve yöntemler yer alıyordu. 

Dışişleri Bakanlığı belgesinde yer alan maddelerden biri, Rojava Devrimi'ni gerçekleştiren güçlere karşı kara propagandaydı. Bunun için basın yayın organlarının iyi çalışması gerektiği belirtiliyordu. Ayrıca KDP'nin etkili bir şekilde basın yayınını devreye sokması yer alıyordu. Belgede yer alan diğer ve en önemli madde ise yapılan kara propagandanın etkisiyle Rojava'dan halkı göç etmeye teşvik etmekti. Göç ettirilenlerin yönü Türkiye ve Hewler'e verilecek, deniyordu. Böylelikle Rojava Devrimi'nin temel gücü olan yurtsever halk göçertilecekti. Yerine yandaşları olan kesimler yerleştirilerek demografik yapı değiştirilecekti. 

Belgede yer alan maddelere göre hareket edildi. Rudaw Turksat uydusundan yayına başlatıldı. İlk gün izlediği yayın çizgisinden şu ana kadar hiç taviz vermeden devrim ve Kürt Özgürlük Hareketi karşıtlığını istikrarlı bir şekilde devam ettirdi. 

DUMİZ KAMPI'NDA NELER YAŞANDI?

Belgede yer alan maddelerden biri olan göçertme taktiği en etkili şekilde devreye sokuldu. Onun için 2012 sonbaharından itibaren  bir yandan Türkiye, Suriye Baas rejimi öte yandan Nusra ve diğer çete grupları Rojava'ya dönük ağır bir kuşatma ve ambargo planını uygulamaya koydular. Bu durumda Rojava'nın nefes alma borusu Güney Kürdistan kalmıştı. Ancak KDP de bu kuşatma ve ambargo planına kendi cephesinden katıldı. Zira plan ortaktı. Ancak o zaman henüz planın ortak olduğu birçok kesim tarafından bilinmiyordu. Hatta bazı kesimler KDP'nin böyle bir plan içinde yer alacağına da inanmıyordu.  Plan bu şekilde her taraftan devreye sokulunca Rojava halkı, halkları kışı ekmeksiz, ateşsiz, çocuk mamalarının olmadığı, su, elektriklerin olmadığı bir şekilde geçirdi. Ambargo ve kuşatma bu şekilde ağır bir biçimde uygulanırken Rojava'dan çıkışların yolu sadece açık bırakılmıştı. Devrimin başlamasıyla birlikte bir de KDP, uzun hesaplar sonucu 2003'ten beri yatırım yapmak amacıyla iş ve okuma adıyla Güney'e geçirdiği insanları bir araya getirerek bir kamp oluşturdu. Zaxo ve Duhok ortasında oluşturulan bu kamp Dumiz kampıydı. Dumiz kampı Rojavalılar için Güney Kürdistan'da oluşturulan ilk kamptı.  Bu kamp Barzaniler tarafından duyurulduktan kısa bir süre sonra, Rojava Yönetimi ile pazarlık yaparak devrime ortak olmak için 3 ile 4 bin civarında 'Rojava peşmergesi' dedikleri peşmergelerin olduğunu söylemeye başladılar. Sonra da "YPG bu peşmergelerin Rojava'yı savunmak için Rojava'ya gitmelerine izin vermiyorlar" diye kara propaganda yapmaya başladılar. 

Peşmerge dedikleri bu kişiler hakkında kamptan dönenler, mesela o dönemde Derik'e gittiğimde kamptan dönen bir kadın çok çarpıcı yanlarını anlatıyordu. Derik'in Endîwar köyünde bir evin önündeki tandırda ekmek yapan bir kadındı. Çocukları ısınmak için bir duvarın dibine oturmuş güneşleniyorlardı. Ana ise tandırda ekmek yapıyordu. Ailenin Dumiz Kampı'ndan dönen bir aile olduğu bilgisi üzerine gitmiştim. Kadına bir dönem Dumiz'de kaldıklarını ve neden geri döndüklerini sordum. Kadın ekmeğini tandıra vurmaya devam ederek bir parmağıyla çocuklarını gösterip, "Onları gündüz güneşte gece ise yorgan ve battaniye ile ısıtırım. Sadece bu kuru ekmekle beslerim. Ama bir daha asla öyle bir yere gitmem" dedi. 

"Gece olunca kampın içinde lüks arabalar dolmaya başlar. O arabalardan inenlerin KDP'nin sorumluları olduğu belli oluyor. Güzel kızlar ve kadınların olduğu çadırlara giriyorlar. Bu kadın ve kızların eşlerine, kardeşlerine ise 'siz peşmergesiniz' demişler. Ve onları daha kampa gelmeden oraya buraya nöbete diye gönderiyorlardı. Daha sonra kamptan bazı kızlara iş bulduk diyerek gündüz çıkmalarına izin verdiler. Sonradan öğrendik ki bu kızları kötü yola düşürmüşler."

Yaklaşık iki ay önce benzer bir örnekle daha karşılaştım. Gittiğim bir evde birinin kucağında bir çocuk, iki genç kızın utangaç ve ürkek bir şekilde bir köşeye sıkıştıklarını gördüm. Neden öyle durduklarını sorduğumda anneleri, "Kızlarımdır. İki ay önce Güney'den geldiler. Geldikleri günden beri böyledirler. Oysa çok rahat kızlardı" diye cevap verdi. Konuşturmak için Güney'de nerede kaldıklarını sordum, şunları anlattılar: "Dumiz Kampı'nda kalan ağabeyimizin yanına gittik. İki ay zor dayanabildik. Çünkü orada çok kötü şeyler oluyordu. Kızlar, kadınlar ortadan kayboluyordu, günler sonra çıkıp geliyordu. Kampta peşmerge yöneticilerine misafir olarak gittikleri, birkaç gün onlarda kalıp geldikleri söyleniyordu. Bu sözlerden o kızların düşürüldüğü durum anlaşılıyordu. Durumun bu denli kötü olduğunu görünce ağabeyimize kalamayacağımızı ve geri eve dönmek istediğimizi söyleyerek geldik."

KAMP ABD BELGELERİNDE!

KDP'nin Rojava Devrimi'ni denetimine geçirmek ya da devrime ortak olmak için izlediği göçertme politikası sonucu oluşturulan Dumiz Kampı, şimdi ABD Dışişleri Bakanlığı'nın belgelerinde. Ancak bu belgelere 'bir mülteci kampıdır yardım edilmesi, tanınması gerekir' biçiminde geçmedi. Bu belgelere "Güney Kürdistan polis yetkilileri Dumiz Kampı'ndaki mülteci kadın ve kızları fuhşa sürüklüyor, satılıyor" şeklinde girdi. Dumiz Kampı'nda KDP Rojava'yı savunmak için her gün onlarca çocuğunu veren Rojavalıların onuruyla oynadı. Bu leke aslında KDP'nin yüzüne serilen bir lekedir. Dumiz Kampı KDP'nin bir utancıdır. Bu utancı Rojavalıların hepsi henüz öğrenmiş değil. Öğrense en değme KDP'liyim diyenler bile onu taşlayacak. 

Rojavalıların da KDP'nin bu kara lekesine cevapları sert olacak. Çünkü böylece onurları, gururları, 'namusları' hedef alınmış oldu.

ABD Dışişleri Bakanlığı belgelerine fuhuş yaptırılan kadınlarla geçen Dumiz Kampı, KDP'nin Rojava'ya dönük gerçek yüzünün de özeti niteliğinde.