Kerküklü gazeteciler Eutelsat’ın kararına tepki gösterdi

Kerküklü gazeteciler, Eutelsat’ın Kürt televizyonlarının ekranlarını karartma yönündeki kararına tepki gösterdi.

Eutelsat'ın Türkiye'nin talebi doğrultusunda Kürt televizyonlarının yayınını kesme kararına tepki gösteren Kerküklü gazeteciler, Kürtlerin sesinin kesilmek istendiğini söyledi. Kerküklü gazeteciler, karara karşı uluslararası çapta bir kampanya başlatılması çağrısı yaptı.

Fransız Eutelsat şirketinin Stêrk TV, Ronahi TV ve News Channel TV yayınını kesme kararına tepki gösteren Kerküklü gazeteciler, kararın Türkiye'nin talebi doğrultusunda alındığını ve basın özgürlüğüne vurulan büyük darbe olacağını dile getirdi. Kerküklü gazeteciler, Türk devletinin Kürt kanallarını karartarak, Kürt halkına uyguladığı soykırımın dünyaya duyurulmasının önüne geçmek istediğini kaydetti.

1990'lı yıllardan beri Güney Kürdistan'da gazetecilik yapan ve şimdilerde Kurd-Sat'ın Kerkük sorumluluğunu yapan Omer Xerîb, kararın Kürt halkının düşmanlarına hizmet ettiğini belirterek "Bu karar Kürt halkının düşmanlarının talebidir. Bir gazeteci olarak şunu söyleyebilirim ki, bu kanalların kapatılması hukuki değil Kürt halkının işgalcilerinin talebi doğrultusunda gerçekleşmektedir" dedi.

İŞGALCİLERLE ORTAK HAREKET ETME ANLAMINA GELİR

Kürt televizyonlarının susturulma girişimine karşı geniş çaplı bir kampanyanın başlatılması gerektiğini kaydeden Xerîb "Başta Güney Kürdistan hükümeti ve Kültür Bakanlığı'nın bu kanalların kapatılmasına karşı uluslararası düzeyde bir kampanya başlatması gerekiyor. Ronahi, Stêrk ve News Channel'in kapatılmasına karşı geniş çaplı bir kampanya başlatılmalıdır. Her üç kanal da Rojava, Kuzey ve Güney Kürdistan'ın sesini dünyaya duyuran kanallardır. Bu kanallara yönelim, işgalcilerin Kürtlere yönelimi anlamına gelmektedir" ifadelerinde bulundu.

'KARARI KABUL ETMİYORUZ'

Gazeteci Hawar Faris ise kararı kabul etmediklerini vurgulayarak "Güney Kürdistanlı gazeteciler olarak, herkesin sesi olmaya çalışan bu üç kanalın kapatılmasını kabul etmiyoruz. Bu kanallar Kürt kültürünün yanında başta gençler ve kadınlar olmak üzere herkesin sesi olmak için iyi bir yayın politikası izliyorlar. Güney Kürdistan hükümetinin de bu konuda geniş çaplı bir kampanya başlatması gerekmektedir. Türk devleti bu televizyonları kapatarak Kürtlerin sesini kısmayı amaçlamaktadır" diye konuştu.

'EUTELSAT BÜYÜK BİR SINAVLA KARŞI KARŞIYA'

Eutelsat şirketinin basın ve ifade özgürlüğü konusunda tarihi bir sınavla karşı karşıya olduğuna işaret eden gazeteci Hesip Kerkûkî de şunları dile getirdi: "Eğer küçük bir araştırma dahi yapsalar kimin terörü desteklediği ve kimin terör propagandası yaptığını rahatlıkla görebilirler. Bu şirketin kararını bir kez daha gözden geçirmesi ve kimin insan hakları, demokrasi ve barış karşıtı olduğunu bir kez daha gözden geçirmeleri gerekiyor. Bu kanallar nüfusu 40-50 milyon olan bir halkın sesi olmaya çalışıyorlar. Dolayısıyla Eutelsat şirketi basın özgürlüğü konusunda da tarihi bir sınavla karşı karşıyadır."

'KÜRTLERİN SESİ KISILMAK İSTENİYOR'

Türk devletinin Stêrk, Ronahi ve News Channel kanallarını Eutelsat aracılığıyla kapatmak Kuzey Kürdistan'da yaptığı Kürt katliamını dünyadan gizlemeye çalıştığını vurgulayan gazeteci Hewkar Mistefa ise Türk devletinin her gün yeni bir senaryo ile Kürtlerin karşısında çıktığını söyledi. Mistefa "Anlaşılan Türk devletinin bu kararına uyan şirketin de AKP ile bazı ortaklıkları var. Ancak bu kanalları kapatılması uluslararası tüm anlaşma ve insan haklarına aykırı bir girişimdir. Özgürlüğe vurulan büyük bir darbe anlamına gelmektedir. Türk devleti geçtiğimiz yıl Kürt kentlerini yakıp yıkma, binlerce insanı öldürme gibi bir politika ile Kürtlerin karşına çıkarken şimdi de bunları dünyaya duyuran televizyonları karartmak istiyor. Bu girişimle Kürtlerin sesi kısılmak ve yaşadıklarının dünyaya duyurulmasının önüne geçilmek isteniyor" dedi.

ULUSLARARASI KAMPANYA ÇAĞRISI

Türk devleti ile Eutelsat işbirliğiyle Kürtlere karşı başlatılan bu susturma hareketine karşı tüm aydın, gazeteci ve demokratik çevrelerini uluslararası çapta bir dayanışma ağı kurmaya çağıran gazeteci Mihyedîn Omer de şunları dile getirdi: "Dünya Basın Özgürlüğü gününde Türk devletinin isteği doğrultusunda Kürt kanallarının karartılmak istenmesi ifade özgürlüğüne vurulan büyük bir darbe olmaktadır. İfade ve basın özgürlüğü, insan hakları ve demokrasiye karşı başvurulan bu girişime tüm aydın, gazeteci, sanatçı ve demokratik çevrelerin karşı çıkması gerekmektedir. Kuzey Kürdistan'da yaşayan halkımızın bu kanalları var sadece. Kürtler seslerini bu kanallar aracılığıyla dünyaya duyuruyor. Herkesin bu kanalların kapatılmasına karşı çıkması, özgürlükleri savunması ve bu kirli planların başarılı olmaması için çaba sarf etmesi gerekmektedir."