Kobanê'den Cizre'ye bir özgürlük arayışçısı...

Cizre’deki vahşet bodrumunda katledilen Murat Tunç (Ehmed Repo) önce Kobanê'de DAİŞ çetelerine karşı, sonra ise Silopi ve Cizre'de AKP çetelerine karşı mücadele yürüttü.

İnsanlık dışı AKP güçlerinin Cizre'deki vahşet bodrumlarında katlettiği yaralılardan biri de henüz 22 yaşındaki Murat Tunç'un (Ehmed Repo) DAİŞ'in Kobanê'ye saldırdığı dönemde de seferberlik ruhuyla buraya gittiği ve uzun bir süre direnişte kaldığı ortaya çıktı. Siirt’in Pervari ilçesi Omyanîs köyünde koruculuk baskısı üzerine Şırnak'a göç eden Tunç ailesinin çocuğu olan Murat, daha küçüklükten Kürt özgürlük mücadelesi ile tanışır. Aynı zamanda akrabası olan, Cudi Dağı'nda yıllarca savaşan PKK komutanlarından Ehmed Repo’nun evlerine astıkları fotoğrafından çok etkilenir ve onun adını alarak Kobanê'ye gider. Kobanê'nin özgürleştirilmesinin ardından önce Silopi'deki saldırılara karşı koymak için buraya gider, sonra ise Cizre'de direniş saflarında yerini alır.

Oğlunu anlatan anne Narinç Tunç, onun sabahtan akşama kadar sürekli haberleri izlediğini ve Kürt halkına yaşatılanlardan çok etkilendiğini söyledi. Anne Tunç, “Her zaman PKK gerillalarından bahseder, ‘Onlar da birilerinin çocukları değil mi ? Ben de onlardan biriyim ve ben de gerillaya katılacağım’ diyordu. Sürekli, ‘Keşke köyümü görebilseydim. Anne bana köyümüzden bahset' derdi. Ben de uzun uzun anlatırdım” dedi.

Oğlunun sürekli "Amcamın ve dayımın kanlarını yerde bırakmayacağım" dediğini aktaran Tunç, "Önce Cudi Dağı'nda olduğunu, daha sonra buradan Kobanê'ye geçtiğini ve 3 ay direnişte yer aldıktan sonra yaralanıp tedavi için Kürdistan’ın kuzeyine döndüğünü öğrendik. Bazı akrabalarımız onu Silopi’de gördüklerini söylediler. Son olarak da Cizre’de direnişte yerini aldı” dedi.  

Oğlunu kuşatıp direnişe gönderdiğini belirten anne Tunç, şöyle devam etti: "Her zaman bana ‘Anne gideceğim’ diyordu. Ona 'Karar senin kararın. Sen karar verdikten sonra bizim bu karara karışma hakkımız yok. Gidiyorsan yolun açık olsun' dedim. Kobanê direnişinin 3'üncü ayında ayağından yaralanıp tekrardan Kürdistan’ın kuzeyine geri geliyor. Oğlumun Cizre’de olduğunu öğrendikten sonra bir gün kuşandım ve Cizre’ye gittim. Beni orada görünce kızdı ve '25 yıldır ailelerini görmeyen arkadaşlarımız var, nasıl olur da gelirsin. Ben iyiyim, beni merak etme. Ben artık bu toprakların çocuğuyum’ dedi ve yarım saat yanımda kalmadan ayrıldı yanımdan.”

Murat'ın babası Ahmet Tunç ise devletin kendilerine ve köylülerine yaptığı işkence ve zulme değinerek, “Oğlum çok çalışkandı. Hayatın her alanında öyleydi. Üniversiteye gideceği sene özgürlük mücadelesine katıldı. Oğlum amcası Ehmed Repo’dan çok etkilendi. Onun evdeki fotoğrafına bakar sürekli onun direnişi ile ilgili sorular sorardı. Bir gün evden çıktı ve bir daha gelmedi. Evde yastığın altına bıraktığı mektubuna rastladık. Mektupta ‘Hoşçakalın… Ben bir söz verdim ve sözümü yerine getirmem gerekiyor’ yazmıştı" dedi.

Oğlunun 3'üncü vahşet bodrumunda arkadaşları ile birlikte katledildiğini belirten baba Tunç, “Bir gün gece geç saatlerde telefonum çaldı. Açtığımda sesinden oğlumun olduğunu duydum. Bana bütün arkadaşlarının yakılıp katledildiğini söyledi ve ‘Hoşçakalın’ dedi. Oğlumla gurur duyuyorum onunla başım dik” ifadelerini kullandı.