Korkusuz bir savaşçı olarak yaşadı

Uluslararası komploya tepki göstererek, PKK saflarında yerini alan ve yaşamının son anına kadar Kürt halkının özgürlüğü için mücadele yürüten Cudi Koçer kod adlı Zeki Şahin, savaş anının yoldaşı ve düşmanına olan kiniyle yaşamasını bildi.

Kürt halk Önderi Abdullah Öcalan'ın 15 Şubat 1999'da uluslararası bir komplo sonucu esir alınmasına tepki göstererek, PKK saflarında yerini alan ve yaşamının son anına kadar Kürt halkının özgürlüğü için mücadele yürüten Cudi Koçer kod adlı Zeki Şahin, savaş anının yoldaşı ve düşmanına olan kiniyle yaşamasını bildi.

Cudi Koçer kod adlı Zeki Şahin, 1980 Batman’da dünyaya geldi. Yurtsever bir ailede büyüyen Koçer, küçük yaşlardan itibaren Kürdistan’da yürütülen özgürlük savaşı ile büyür. Kendi Kürt gerçekliğinin farkında olarak büyüyen nesildendir. Kürdistan'ın sömürgeciler tarafından işgal edilmesi, Kürt halkına yapılan vahşet ve zulmü görmüş ve yaşamıştır. 90'lı yıllarda Türk devlet eliyle oluşturulan Hizbul-kontranın Batman’da işlediği faili meçhul cinayetlere şahit olur. Kürdistan'a durmadan saldıran, özel politikalarıyla halkı dize getirmeye çalışan, devletin gerçek yüzünü yakından görür, halkının yaşadığı acıları derinden yaşar. Tüm bu yaşananlara bir de Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın uluslararası bir komplo sonucu yakalanması da eklenince içinde fırtınalar kopar. Öcalan'ın yakalanmasıyla halkta oluşan büyük tepkiyle Kürdistan serhildan alanlarına döner. Kürt halkı, Öcalan’ın şahsında kendilerinin imha edilmek istendiğinin farkındadır. Onun için Kürt gençleri de kendi özgür gelecekleri için gerilla saflarına katılır. Cudi Koçer de binlerce yurtsever gibi Öcalan’ı esir alanlara karşı PKK saflarındaki yerini alır. Gerilla saflarına katıldığı andan itibaren her zaman ön saflarda yerini alana Koçer, mücadeleye fedakarca katılır. Kürdistan dağlarında her anı soluk soluğa geçen Koçer, 16 Ekim 2012 tarihinde Hakkari'nin Çukurca ilçesinde iki arkadaşı Helo Şahin ve Erdal Serêkani ile beraber yaşamını yitirir.

Mücadele arkadaşlarının yüreğinde büyük izler bırakan Koçer’i anlatıyor…

‘OMUZLADIĞI YÜKÜN BİLİNCİNDEYDİ’

M. Salih Cudi: Cudi arkadaşla Batman’da aynı mahalledeydik. Benden iki yıl sonra gerilla saflarına katıldı. Cudi’de karşılaştık ve orada uzun bir süre birlikte kaldık. Cudi arkadaş 1999 yılında Önderliğin esaretinin ardından mücadeleye katıldı. Süreç ağır, koşullar zorluydu. Dört kişilik bir arkadaş grubu şeklinde gerillaya gelmişlerdi. Ailesi yurtseverdi. Önceki yıllarda bir kardeşi saflarımızda şehit düşmüştü. Omuzladığı yükün farkındaydı. Hesaplayarak gelmişti. Bu durum ona fedakârca katılım ve düşmanın üzerine cesaretle gidebilme gibi özellikler kazandırmıştı. Bizi yok etmek isteyen barbar, inkârcı, faşist düşmana karşı üstün bir cesaretle direnmek dışında seçeneğimizin olmadığının bilincine vararak, bu yanını güçlendirme çabasındaydı.
Altı-yedi ay geçtikten sonra süreç değişti. Ateşkes sonucu kuzeydeki gerilla birimleri, geri çekilme kararı uyarınca güneye geçmeye başladı. Cudi arkadaş kalmak istiyordu. Ama henüz yeni olduğu için arkadaşlar onu göndermeyi uygun buldular. İki yıl aradan sonra tekrar yanımıza, Cudi’ye geldi. Tasfiyecilerin kol gezdiği bir zamanı yaşıyordu örgüt. 1 Haziran hamlesiyle son bulan ateşkes süreci ve tasfiyecilik hepimiz açısından yeni bir dönemi başlattı. Cudi arkadaş için de bu yeni bir dönemin başlangıcı oldu. Eylem ve savaş konusunda hiç sorun yaşadığını görmediğim Cudi arkadaş fedakâr ve cesaretiyle tanındı.

‘SAVAŞ ANININ YOLDAŞI’

Dılgeş Xoşmer: Cudi arkadaşla 2006 yılında Berdenaz alanında tanıştım. Hiç konuşmasına gerek kalmadan simasına bile baktığınızda onun tipik bir Ortadoğu insanı olduğunu çıkarabilirdiniz. Onda o sıcaklık vardı. Cudi arkadaş Rojhılat alanına gelmeden önce Botan’da kalmıştı. Tüm arkadaşlarıyla geliştirdiği sıcak ilişkilerden dolayı arkadaşlar her görevde Cudi arkadaşın olmasını önerir ve ilk onu sorarlardı. Noktaya döndüğüm bir görev sonrasında ona takılarak; 'senin yüzünden kimse bizi sormaz oldu. Herkes seni soruyor' dedim. Tabi ben anlatırken kendisi de uzun bir süre güldü. Cudi arkadaş savaşçı özellikleriyle de tanınırdı. Savaş anının yoldaşıdır. Ona her koşulda güvenirdik. Yoldaşlarını asla yüz üstü bırakmazdı. Böyle bir yoldaşlığı ve düşmana olan kiniyle bilinirdi. Onunla olduğumuzda sırtımızın sağlamda olduğunu bilirdik. Cesaretiyle, tarz ve taktiğe olan hâkimiyetiyle, deneyimiyle bu güveni aşılamıştı. Dürüst ve içtendi. Cudi arkadaş her işte olduğu gibi eyleme de gittiğinde hep önde olurdu. Müthiş cesaretliydi. Kahramanca düşmanın üzerine yürürdü. Cudi arkadaş ve daha binlerce Cudi var ki büyük eylemlerle, öncülükleriyle partinin yürümesinde en önemli rolü oynadılar. Biz bugün bize öncülük eden bu büyük komutan ve savaşçıların izinde yürüyerek onların bize bıraktıkları mirasa sahip çıkmanın çabası içindeyiz.

‘İSYANKAR RUHUN SAHİBİ’

Şahin Zaza: Cudi arkadaş Batman Koçerlerindendi. 2010'da bölüğümüze komutan olarak geldi. Yaşama katılımında ve komutanlık tarzında hiçbir tedirginlik yaşamıyordu. Onun duruşundan etkilenmemek mümkün değildi. Moral düzeyi yüksek, heyecanından hiçbir şey kaybetmeyen bir arkadaştı. Bir eksiklik karşısında kaçmayı değil, üzerine gidip çözmeyi tercih ederdi. Yöneticilik boyutunda kendisinden çok önemli tecrübeler kazandım. Çizgideki duruşu da çok ısrarcıydı. Hiçbir zaman ret ve kabul ölçülerinde taviz vermiyordu. Her çalışmada önde yer alan Cudi arkadaşın bu duruşunu görenin, onunla birlikte harekete geçmemesi ve onu kendisine örnek almaması mümkün değildi. Cudi arkadaş fiziki olarak da çok güçlüydü. O yüzden dağdaki mücadelesinde koşulların onun üzerinde çok etkisi olmadı. Yaşam duruşu, örgütsel işleyişindeki yaklaşımı, çizgideki duruşu, halka yaklaşımı, insanı etkileyen bir militan duruşuydu. Güler yüzüyle tartışmalarında arkadaşlarını etkiliyordu. Sistemde yaşadıklarına boyun eğmeyen o isyankar ruhunu her zaman korudu.

‘EYLEMLERİN BÜYÜK KOMUTANI’

Devrim Mêrdin: Önderliğimize yönelik saldırılara partimiz 2012'de devrimci halk savaşı hamlesiyle karşılık vermek istedi. Bu temelde biz bir taburluk güç olarak bu hamleye destek sunmak amaçlı Haftanin alanından Zap alanına geçtik. Burada yapılacak olan eylemlere katılacaktık. Alana ulaşmamızın ardından eylem düzenlemeleri kapsamında Cudi arkadaş saldırı grubunda yerini aldı. Bölük komutanımız olan Cudi arkadaş, saldırı kolunun komutanlığını da yapacaktı. Cudi arkadaş bir militan olarak üstün bir inançla, düşmana yanıt verilmesi noktasına odaklanmıştı. Kapsamlı olan bu eylemde çok sayıda arkadaş katıldı. İdeolojik ve askeri boyutta yetkin olan Cudi arkadaşın öncülük yapmasından kaygı duyan arkadaş yoktu. Yoldaşlarına hedefi düşürebilecekleri duygusunu aşılamıştı. Hedefte büyük bir karakol vardı. Cephanemizin yetmeyebileceği yönündeki kaygılarımızı dile getirdiğimizde Cudi arkadaş gülerek: “Merminiz biterse, düşmandan alacağınız silahları kullanın. Bu da yetmezse kendimizi bir kenara veririz. Savunma koluna karakolu yerle bir etmelerini söyleriz” biçiminde net bir karşılık verdi. Buradan her koşulda o karakolun düşeceği kararlılığının sinyalini almıştık. Cudi arkadaş düşmanı küçük görmediği gibi gücünü de fazla abartmazdı. Hedefin korunaklı olması, vurulmasını olanaksız kılmazdı. Ona göre; iyi bir keşif, ayrıntıların gözetilmesi ve doğru planlama olursa düşürülmeyecek hedef yoktu. Duruşu, gülüşü, moral vermesi, doğal sorumluluk anlayışıyla farklıydı. Çıkan bir aksilikten dolayı büyük eylem iptal edildi. Yerine daha küçük çapta bir eylem gerçekleştirildi. Hedef Tepe Ortê denen tepeydi. Cudi arkadaş keşfini, planlamasını yaparak grubuyla birlikte hedefe yöneldi. Saldırı başladı. Cudi arkadaş inanılmaz bir ruhla öne atılarak, düşmanla savaştı.

‘SAVAŞTA ÖNCÜLÜK ETMEYEN KOMUTAN DEĞİLDİR’

Nihat Kobanê: Cudi arkadaş; yoldaşlarına destek olmak, eğitmek ve deneyim sahibi yapmak üzerine örmüştü yaşamını. Tüm çabası ve emeği buna dönük oldu. Onun yoldaşlığı yüce ve ideolojik temelliydi. Yoldaşlarının görüşlerini dikkate alır, işleri bu çerçevede örgütlerdi. Cudi arkadaş savaşçılığıyla bilinirdi. Bu konularda verdiği örnekler etkileyiciydi. 2012 kışında birlikte bir eyleme katıldık. Cudi arkadaş orada yaralandı. Tedaviye gitmeden önce söylediği sözler çarpıcıydı: "Bu devrim için yapılabileceklerimizin çok az bir kısmını oluşturuyor. Yoldaşlarımızın intikamını almak için canımızı bile versek az gelir."

O eylemin ardından 2012 yılının baharında bir eyleme daha birlikte katıldık. Mevziinin dibine varmıştık ki kendisinden başka kimsenin gitmemesini söyledi. Ona biz gidelim desek de bize yine etkileyici bir sözle karşılık verdi: ‘Savaşta, savaşçısına öncülük etmeyen komutan değildir.’ Mevziiye o gitti. Mevziiye bombasını bırakarak çatışmaya başladı. 24 askerin öldürüldüğü bu eylemde Cudi arkadaş, iki arkadaşla beraber ölümsüzler kervanına katıldı. Yoldaşları için canını feda edebileceğini daha önce de kanıtlamıştı. Ama bu kez bunu sahiden yaptı. Cudi arkadaş yıllarca zorlu alanlarda kalmış olmasına aldırmadan, aynı heyecanla görevlere yüklenmesini bilmişti. Şehitlerimizin izinden yürüyerek onların yarattığı ve savunduğu değerlerin takipçisi olacağız."

...