Newroz Deklarasyonu: Mutlaka kazanacağız!

DTK, HDP ve DBP, Kürt partileriyle birlikte Amed'de, 'Mutlaka kazanacağız, tecridi kıracağız' şiarıyla Newroz Deklarasyonu’nu açıkladı. 

 

Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Amed'in Sur ilçesinde bulunan Demir Otel’de düzenlediği ortak basın toplantısıyla 21 Mart Newroz Deklarasyonu’nu açıkladı. Toplantıya DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk, HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Mehmet Arslan, Özgür Kadın Hareketi (TJA) aktivisti Gülcihan Şimşek, Kürdistan Komünist Partisi (KKP) Başkanı Sinan Çiftyürek, Devrimci Demokratik Kürt Derneği (DDKD) Genel Sekreteri Nesrin Askar, Azadî Hareketi Sözcüsü Ayetullah Aşiti ve HDP milletvekilleri Pero Dündar ile Musa Farisoğulları katıldı. 

Newroz’a çağrı deklarasyonun Kürtçesi Demokratik Toplum Kongresi Eşbaşkanı ve HDP Ağrı Milletvekili Berdan Öztürk ve Türkçesi HDP Mardin Milletvekili Pero Dündar tarafından açıklandı. 

'FAŞİZME KARŞI YAN YANA DURMA GÜNÜ'

Temelli, etkinlikteki konuşmasında, "Newroz faşizme karşı yan yana durma günüdür" mesajını vererek, Leyla Güven ve 335 açlık grevcisinin durumunun kritik olduğuna dikkat çekti. Temelli, şöyle konuştu: 

"Leyla Güven açlık grevinin 126’ncı gününde. Cezaevindeki binlerce yoldaşımız açlık greviyle tüm dünyaya haykırıyorlar. 335 yoldaşımızın durumu ağırlaşmıştır, ciddi bir durumdadır. Dünyanın her yerinde açlık grevleri söz konusu. Hiçbir arkadaşımızı yitirmek istemiyoruz ve bizler Newroz’u onlarla, onların mücadelesiyle kutlamak istiyoruz. Açlık grevleri yayılıyor, açlık grevi bildiğiniz gibi barışçıl bir eylemdir. Tam da Newroz’un ruhuna uygun bir eylemdir. Zalime karşı yapılan bir eylemdir. Bu eylemi yapan arkadaşlarımız, il binamızın kapısı kırılarak gözaltına alındı. 4 arkadaşımız tutuklandı. Bu arkadaşlarımızı neden tutukladınız? Açlık grevi yaptığı için arkadaşlarımız tutuklandı. Yasalarda böyle bir madde yoktur. Bugün artık yasaların ihlali, hukuk tanımazlık olağan bir hale gelmiştir. Buna karşı halklar barış hukukunu yan yana gelerek hep birlikte inşa edecektir."

DEKLARASYON

'Mutlaka kazanacağız, tecridi kıracağız' başlıklı Newroz deklarasyonu şöyle:

"Bahar sadece doğanın canlanması, ağır kış koşullarının son bulması değildir. Toplumsal yaşamın etrafında örülen sınırlayıcı etkenlerin ortadan kalkması ve hareket kazanmasıdır. Hem doğa hem insan şahsında yenilenmenin adı ve sevincidir bahar. İşte bu süreklileşen yenilenmeye, yani cemrelerin yüreklere ve vicdanlara düşmesine Newroz diyoruz. Bugünü bayram olarak kutlamanın esas sebebi şüphesiz dillerin özgürlük için haykırması, adımların daha insancıl bir yaşam için atılması, sözlerin daha demokratik bir gelecek için sarf edilmesinden gelir. Çünkü Newroz’un toplumsal doğamız için anlamı özgürlüktür. Newroz bu anlamda toplumsal sorunların mücadele ile kazanılan özgürlükleri ifade etmektedir.  

Özgürlüğü kazanmanın adı olan Newroz, bize direnişi hatırlatır. Direnişin adı Demirci Kawa’dır. İktidar ve devlet maskesi altındaki yıkım ve kıyımın adı da Kral Dehak’tır. Dehak toplumun kültürüne ait olmayan, doğadan ve insandan kopuk tüm şeylerin temsilidir. Yaşamak için gençlerin beyinlerine ihtiyaç duyan, bu hareketi ile toplumu geleceksiz bırakmayı hedefleyen bir halk düşmanıdır. Kawa'nın zalim Dehak karşısındaki direnişiyle özdeşleştirilen ve günümüze kadar dilden dile dolaşarak gelen Newroz, Kürdün ve Ortadoğu halklarının özgürlük tutkusundan ve ısrarından başka bir şey değildir. 

21 Mart 2019 tarihinde Ortadoğu halklarının diriliş bayramı olan Newroz, 2631’inci kez kutlanacaktır. Zulme karşı başta Kürt halkı olmak üzere halklarımızın yüzyıllardır sürdürdüğü direnişin simgesi olan Newroz, bu yıl partimiz tarafından ‘Mutlaka kazanacağız, tecridi kıracağız’ temel şiarıyla kutlanacaktır. Zulme karşı halkların baharı olan Newroz, bu yıl da ülkemiz ve bölgede çok tarihi gelişmelerin ortasında kutlanacak. 

Newroz’un Kürt halkı açısından tarihsel misyonu ve önemi, direniş mirasının bir varoluş tarzına dönüşmüş olmasıdır. Zalime karşı mazlumun mücadelesi olarak hafızalara yerleşmiş olmasıdır. Bu gün, kendi farkına varmanın ve bu duygularla hareket etmenin günüdür, yani bilinç günüdür. Bundan dolayı Newroz’un en net ve sade tanımı zalime karşı direnmedir. En temel karakteri direniş ve özgürlüktür. Newroz direnen halk gerçekliğinin somut ifadesidir. 

Newroz’un özgürlükçü ve direnişçi ruhunun yarattığı değişim ve dönüşüm sadece Kürt halkıyla sınırlı değildir. 40 yıllık nefes nefese bir mücadelenin sonucu olarak Newroz, bugün dünyanın ilerici, özgürlükçü halk ve güçleriyle buluşmuştur. Ortadoğu halkları başta olmak üzere adeta zulme karşı direnen tüm halkların özgürlük umudu haline gelmiştir. Bu özgürlükçü ruhu ve karakteri ile Newroz ezilen, dışlanan, sömürülen, ötelenen, baskıya ve zulme uğrayan tüm halkların sahiplendiği, güç aldığı en temel mücadele kaynağıdır. Toplumu hafızasızlaştıran, kültürel kırımın cenderesine sokan günümüz Dehakların korkulu rüyası haline getirmiştir. Özcesi Newroz artık başta Ortadoğu halkları olmak üzere ezilen tüm dünya halklarının özgürlük bayrağı ve bayramıdır.

Bu çerçevede direniş ve özgürlük ruhunun yükseltilmesine en fazla ihtiyaç duyulan bir dönemde 2019 Newroz’unu karşılayacağız. 2019 Newroz’u, bir yandan kapitalizmin yaşadığı kaostan çıkmak için Ortadoğu somutunda yürüttüğü 3. Dünya Savaşı’nın yarattığı yıkımlar; öte yandan da AKP-MHP bloğunun başta kayyım politikaları olmak üzere Kürt halkının iradesini kırıp özgürlük, demokrasi mücadelesinden koparmak ve Türkiye halklarına dayattığı baskıcı sistemi nihai noktaya vardırmak için tehditlerini, baskılarını en yükseğe çıkardığı bir dönemde gerçekleşecek. 

AKP-MHP bloğu, Kürt halkının kazanımlarına saldırarak, milliyetçiliği körükleyerek ciddi bir toplumsal kutuplaşma ve nefret çarkı yaratmıştır. AKP-MHP iktidarı kurduğu rejimini ayakta tutmak için ülkenin tüm kaynaklarını açık ve örtülü ödeneklerle bu savaşa aktarmıştır. Yarattığı savaş, rant, ırkçılık ve talan ve ile ayakta kalma şansı kalmayan AKP-MHP bloğu, seçimlerde yaşayacağı hazin sonu gördükçe daha fazla pervasızlaşmaktadır.

Bugün halklar bahçesini, zenginliğimiz olan tüm farklılıkları, duyguları tekleştirmek isteyen ve bu uğurda devletin sahip olduğu bürokratik, ekonomik, askeri, medya ve sosyal tüm güçlerini seferber eden bir AKP-MHP iktidarıyla karşı karşıyayız. Fakat buna rağmen halkın direnişini kırmayı başaramamışlardır. 

Özellikle Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı, Hakkari Milletvekilimiz Sayın Leyla Güven ve siyasi tutsaklar tarafından başlatılan açlık grev eylemleri, zulüm düzenine karşı topyekun bir mücadeleyi ifade etmektedir. Her gün büyüyen, yayılan ve oldukça kritik bir sürece girilen bu açlık grevleri eyleminin tek bir gündemi vardır: Tecridi kırmak! Devlet bu sese kulak vermek, tabi olduğu yasayı uygulamak ile mükelleftir. Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması bütün Türkiye halklarının ortak çıkarınadır.

8 Mart ruhunu 21 Mart’ta alanlara taşıyacak olan milyonlar, özellikle Nisan 2015’ten bu yana ağırlaştırılmış mutlak bir tecrit altında tutulan Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki bu hukuksuzluğun bitmesini haykıracaklar. Devlet erkanı da çok iyi bilmektedir ki, Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kırılması, faşizmin yenilmesi, demokrasi ve özgürlüklerin önünün açılmasıdır. Karşı oldukları şey budur!

Unutulmamalıdır ki, tecrit bugün tüm ülkeye yayılmış durumdadır. Tecrit ekonomik çöküntüdür, savaşa batmaktır, tarımın bitme noktasına gelmesidir, halkına karşı yalan politikasıdır, zenginlerin daha da zenginleşmesidir, işsizliğin büyümesidir, sofralarımızdaki ekmeğin küçülmesi, altından kalkamadığımız vergilerin devasa boyutlara varmasıdır. Tüm bunları Kürtlere şoven saldırılar ile ülkeyi kutuplaştırarak örtülemez. Çünkü var olma mücadelesi bugün her yerdedir. Dera Zor’un Baxoz köyünden Kobanê’ye, Cizre’den Cerrahtepe’ye dek sağduyu sahibi herkes kötülüğe karşı direniyor.

Dışarıda tecrit, içerde çöküntü yaşayan AKP-MHP iktidarının çokça tehditlerde bulunması, tarihte onlarca örneği olan zayıf ve kaybetmek üzere olan tüm diktatörlerin sonuna işaret eden çığlıkları olduğu bilinmelidir. AKP-MHP bloğunun saldırıları sadece kültüre yönelik değil Kürtlerin iradesine dönük olarak da sürüyor. Seçilmişlerimizi hedef alan, belediyelerimizi kayyımlarla gasp eden AKP-MHP bloğunun hedef aldığı ilk şey, Kürt kültürü ve kadın kurumları olmuştur. Kürt dil kurumlarını, Kürtçe kreşleri, Kürtlerin simge isimlerinin verildiği park, cadde ve sokak isimleri kaldıran, Kürtçe tabelaları söken kayyım saldırısına da Newroz’un direniş ruhu ile, 31 Mart tarihinde belediyelerimizi geri alarak gereken cevabı vereceğiz. Ulusal birliğe giden yolun önemli kilometre taşlarından biri olan Kurdi ittifak ile kayyum politikalarına en güçlü yanıtı vereceğiz. 

Bizler Newroz’un aydınlattığı mücadele ve emek yolunda, 31 Mart seçimlerine özgürlük bizim kimliğimizdir diyerek çalışıyoruz. Bu yılki Newroz kutlamaları bizim için 31 Mart’ın gecesine kadar sürecektir. Ev ev, sokak sokak, mahalle mahalle dolaşarak, seçim çalışmalarımızı Newroz ruhuyla yaparak gerçekleştireceğiz bunu. Bahar Newrozlaşıyorsa biz buna tüm yüreğimizi açacağız. Halkın, bu yıkım, talan, sömürü, haksızlık ve tekleştirme politikalarına karşı öfkesi, 31 Mart’ta irade beyanımıza dönüşecektir. Sandıklara, ‘Kentimizi de kendimizi de biz yöneteceğiz, daha çok yaşam daha çok demokrasi’ ruhuyla gideceğiz.

21 Mart’ta onlarca il, yüzlerce ilçe merkezi ve beldede hep beraber kutlayacağımız Newroz, bir kararlaşma ve bir merhabalaşma günüdür. Halklarımızın geleceğini esir alan, Biz’lere kendi şahsi bekaları için boyun eğmeyi dayatan Dehaklara karşı Kawa ruhu ile mücadele edeceğimizin sözünü veriyoruz.  Günümüz Dehaklarını yenilgiye uğratma ve anlamlı bir yaşamı gerçekleştirme göreviyle karşı karşıyayız. Bundan dolayı özgürlük tutkusuna bağlı herkesi, tüm halkları; Newroz’da yeniden merhabalaşmaya, baharlaşmaya davet ediyoruz. Newroz umuttur, cesarettir, bir olma günüdür. Milyonlar olarak cesaret ve umudu dört bir yana savuracağız. Newroz'un barış ve özgürlük yürüyüşümüzde yolumuzu aydınlatmaya devam edeceği inancıyla şimdiden Newroz pîroz be diyoruz.”