GÖRÜNTÜLÜ

'Öcalan'ı insanlık tarihte büyük bir minnet borcu ile anacak'

DTK Eşbaşkanları Dicle ve Leyla Güven, özgürlük ve demokrasi isteyen tüm halkları Öcalan'ın 4 Nisan'da doğduğu köyü Amara'ya çağırdı.

DTK Eşbaşkanı Hatip Dicle, Öcalan'ın çeşitli dillere çevrilen savunma ve fikirlerinin dünya halklarına mal olduğunu belirterek Öcalan'ın binlerce yıl geçmişte yaşanmış tarihi Önderler gibi insanlık tarafından büyük bir minnet borcuyla anılacağına söyledi.

DTK Eşbaşkanları Dicle ve Leyla Güven, özgürlük ve demokrasi isteyen tüm halkları Öcalan'ın 4 Nisan'da doğduğu köyü Amara'ya çağırdı.

Halklara mal olan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın 67'nci doğum günü vesilesiyle Urfa Halfeti'ye bağlı Amara köyüne gelen Demokratik Toplum Kongresi eş Başkanları Hatip Dicle ve Leyla Güven, Öcalan'ın doğum günü ve halklar için ne anlam ifade ettiğine dair düşüncelerini ANF ile paylaştı.

4 Nisan'da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın doğum gününü doğduğu köy olan Amara'da kutlamak üzere Amara'da bulunduklarını dile getiren DTK Eşbaşkanı Hatip Dicle, uzun cezaevleri süreçlerinden dolayı en son 1993 yılında Öcalan'ın annesi olan Üveyş (Ana) Öcalan'ın vefatı dolayısıyla Amara köyünde bulunduğunu belirtti. Dicle, aradan geçen süre zarfından sonra yeniden Öcalan'ın doğduğu köyün havasını solumaktan duyduğu mutluluğu ifade etti. Öcalan'ın bütün tarihi Önderler gibi yaşadığı dönem itibariyle bütün insanlık tarafından değeri tam anlaşılmayan bir aşamada durduğunu belirten Dicle, Öcalan'ın çeşitli dillere çevrilen savunma ve fikirlerinin dünya halklarına mal olduğunu dile getirdi. Dicle, Öcalan'ın binlerce yıl geçmişte yaşanmış tarihi Önderler gibi insanlık tarafından büyük bir minnet borcuyla anılacağına inandığının altını çizdi. Gelinen aşamada Öcalan'ın başta Kürt halkı olmak üzere komşu halklara giderek daha fazla mal olduğunu kaydeden Dicle, Kürdistan'ın dört bir çapında büyük bir saygı ile fikirleri ve stratejileriyle büyük bir önder olarak kabul edilen bir önderlik tarihine rastlamanın zor olduğunu söyledi. Dicle, "Bu anlamda Kürt halkı denilebilir ki, Sayın Öcalan'ın değerini anlamış ve 'Yaşasın Başkan Apo (Bijî Serok Apo)' diyerek yıllar önce slogan haline getirmiştir. O'nun fikirleri ve stratejik Önderliği etrafında kenetlenip mücadeleyi bugünlere kadar getirmiştir" dedi.

'ÖCALAN TÜRK VE TÜRKİYE HALKLARI TARAFINDAN BENİMSENDİ'

Öcalan öncülüğünde geride bırakılan 40 yıllık zaman diliminde verilen özgürlük ve demokrasi mücadelesi içerisinde Öcalan'ın fikirlerinin özellikle son 3 yılda kendisiyle yapılan görüşmeler ile beraber giderek Kürt halkını aştığını söyleyen Dicle, Öcalan'ın barışın mimarı olarak üstlendiği misyon ile Türk halkının ve Türkiye halklarının tümümü de etkileme sürecine girdiğini dile getirdi. Dicle, "Hatta bugün Ortadoğu'nun bu 3'üncü dünya savaşı denilen bu karmaşık süreçte de Sayın Öcalan'ın fikirleri artık Ortadoğu halkları açısından da büyük bir kıymet arz ediyor. Öcalan'ın fikrinin özü şudur; 'Bütün halklar eşit ve özgür olmalıdır. Tarih boyunca gelen farklılıklar bizim zenginliğimizdir. Gerek etnik bazda gerekse inançsal ve cins bazdaki bütün farklılıklar bizim zenginliğimiz olarak kabul edilmeli ve eşit görülmelidir.' Bu anlamda gerek Sayın Öcalan'ın kadın özgürlüğü çizgisindeki paradigmasında gerekse bugün fikirlerinin Rojava Kürdistan'ında gerçeklik bulmasıyla bir yaşam gerçeği haline gelmesiyle Ortadoğu'daki sorunlarında nasıl çözülebileceğini de adeta bir rota belirlemiştir" diye belirtti.

'TEKÇİ ZİHNİYET DEMOKRATİK CUMHURİYETİN GERÇEKLEŞMESİNE ENGEL OLDU'

Türkiye'nin Öcalan'ın çizdiği yolda ilerlemiş olduğu takdirde son bir yılda yaşanılan kaosun yaşanmamış olacağını kaydeden Dicle, "Çünkü Sayın Öcalan, Dolmabahçe Mutabakatı ile bir dünya savaşının cereyan ettiği Ortadoğu'da, paylaşım savaşının alevlerinin Türkiye ve Kürdistan'a yansımaması açısından büyük bir proje ortaya koymuştu. Adına Dolmabahçe Mutabakatı dediğimiz bu mutabakat eğer devlet tarafından değeri bilinip -ki devlet tarafından da kabul edilmişti aslında ama gelinen noktada 2015 Nisan'ında artık devlet bir seçenek konumuna gelmişti. Ya eski oligarşik cumhuriyet kodlarında o Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluş genlerinde var olan gerici cumhuriyet ilkelerini işletecek; tek tipçiliği devam ettirecek, ya da Sayın Öcalan'ın yol haritasını çizdiği Dolmabahçe Mutabakatı çerçevesinde yürüyerek büyük bir demokratik cumhuriyet hamlesi yapacaktı. Öyle sanıyorum ki Türkiye Cumhuriyeti devletinin O oligarşik güçlerine sahip olan güçleriyle, AKP'nin ittifakı sonucu tekrar bir ittihak-i teraki zihniyeti; tekçi, faşizan, otoriter bir anlayış devlet bünyesine hakim kılınarak, Sayın Öcalan'ın Türkiye halklarına hediye etmek istediği Demokratik Cumhuriyet hamlesini yine halklar ile birlikte halkların demokrasi dinamikleriyle birlikte gerçekleştirilmesine engel oldular" diye belirti.

'AKILCI OLAN İZLENEN POLİTİKALARIN TERK EDİLEREK ÖCALAN İLE MASAYA OTURMAK'

Kürt sorunun çözümü ve Türkiye'nin demokratikleşmesi adına yürütülen süreçte masanın devrilmesinin herkese çok pahalıya mal olduğunu söyleyen Dicle, şunları dile getiri: "Türkiye bugün gittikçe artan bir şiddet sarmalının içinde. Eğer kısa zamanda Sayın Öcalan'ın bu yol haritasını çizdiği değer doğru anlaşılmayıp, bu savaşa devam edilirse; çok kısa zamanda bütün Türkiye coğrafyasının savaş alanına dönüşmesi, bir şiddet sarmalına girmesi kaçınılmaz bir duruma gelebilir. Bu aynı zamanda ekonomik sosyal, kültürel anlamda, turizm anlamında hayatın her alanında büyük bir çöküşün işaretine dönüşebilir. Bu nedenle akılcı olan bugün izlenen politikaların terk edilerek, tekrar Sayın Öcalan'ın baş müzakereciliğinde yeni ama demokratik cumhuriyeti bu sefer inanarak oyalama taktikleri ile değil, inanarak hedefleyen bir rotaya Türkiye'nin girmesidir. Böyle bir durumun dışında ki bugün görüyoruz. Öcalan'ın köyüne bile çok kolay giremedik. Şimdi de her tarafta yollar tutulmuş Sayın Öcalan'ın en azından gelip bir doğum gününü kutlamasını kutlamak isteyen kitlelere insani değerlere ve hukuka, yasaya aykırı olarak engel olunmaya çalışılıyor. Bunu şiddetle kınıyor, kabul etmiyor ve ret ediyoruz. Bu Türkiye Cumhuriyeti'ne bir kazanç getirmiyor. Bilakis savaş ve şiddetin giderek derinleşmesine, giderek Türkiye'nin çok daha fazla kan kaybetmesine ve hayatın her alanında gerilemesine neden olabilecek politikalardan kaynaklandığı anlaşılıyor. Bu yol yanlış, çıkmaz bir sokaktır. Türkiye Cumhuriyeti'nin bu politikaları ne kendisine kazandırır, ne de halklarımıza kazandırır. Bu nedenle çok erken bir aşamada yanlıştan dönülmeye çağırıyoruz."

'HALKIMIZ ÖCALAN'A BAĞLILIĞINI GÖSTERİRKEN, DEVLETİN CEBERUTLUĞU ONUN AYIBIDIR'

"Halkımıza da gerçekten minnet borcumuz var. Çünkü kendisi, Sayın Öcalan'ın değerini çok iyi bilince çıkarmıştır" diyen Dicle, "Bugün haber alıyoruz Kürdistan ve Türkiye'nin her tarafından otobüsler ve taşıma araçlarıyla halkımız Öcalan'ın doğum gününü kutlamak üzere doğduğu köy olan Amara köyüne ulaşmak üzere büyük bir hareketlilik içinde. Ama devlet de buna karşı o ceberutluğunu gösteriyor. Olsun halkımız Sayın Öcalan'a bağlılığını gösterirken, devletin de bu ceberutluğunu göstermesi onun ayıbıdır. Bu aynı zamanda bir demokrasi ayıbıdır. Dileriz bu politikalar kısa zamanda terk edilir ve ülkemiz tekrar kısa sürede diyaloglar, görüşmeler ve çözüm sürecine girer. Bu oligarşik cumhuriyetin daha çok tarihin mahkum ettiği çizgisi terk edilip demokratik bir cumhuriyet daha çok Türkiye halklarının emeğiyle, demokrasi dinamiklerinin ortak cephesel hareketiyle başarılabilir. Ben inanıyorum bu yalnız Türkiye ve Kürdistan açısından değil, bütün Ortadoğu ve dünya halklarına büyük bir hediye olacaktır. Bu nedenle Sayın Öcalan'ın doğum gününü bu duygu ve düşüncelerle bir kez daha kutluyorum ve O'nun özgürlüğü için mücadele etmenin, özgürlüğü yolunda bir dakika bile boş durmadan bu mücadeleyi sürdürmenin aynı zamanda bizim görevimiz ve en büyük sorumluluğumuz olduğunu düşünerek kendisine buradan doğduğu evden İmralı'ya bin selam göndermek istiyorum" diye konuştu.

Halkımız her taraftan önlerine konulan bu barikat ve ablukayı kırıp, Amara'da olmak istiyor. Bu Sayın Öcalan'ın özgürlüğünü ve O'na bağlılık konusunda halkımızın gösterdiği büyük bir kadişinaslıktır. Bu nedenle halkımıza da bu insani, hukuki ve yasal olmayan barikatları kendi demokratik direnciyle aşacağı yönündeki güvenimizi tekrar belirtmek istiyoruz" dedi.

'4 NİSAN KÜRTLER VE ÖZGÜRLÜK İSTEYEN HALKLAR İÇİN ÇOK ÖNEMLİ'

Kürdistan ve Türkiye'nin dört bir yanından kitlelerin Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın doğum gününü kutlamak üzere yola çıktığını söyleyen DTK Eşbaşkanı Leyla Güven de Öcalan'ın doğum günü olan 4 Nisan tarihinin başta Kürt halkı olmak üzere özgürlük, demokrasi ve eşitlik mücadelesi veren halklar için çok önemli olduğunu kaydetti. Öcalan'ın 40 yıldır Kürt halkı ve demokrasi ve özgürlük isteyen halklara öncülük ederek ömrünü bu mücadeleye verdiğini söyleyen Güven, son 17 yıldır da Öcalan'ın İmralı'daki ağır tecrit koşullarına rağmen tek başına bu mücadelesini sürdürdüğünü dile getirdi. Güven, "Bu nedenle Kürt Halk Önderi Öcalan'ın doğum günü Kürt halkı ve halklar için kutlanması gereken bir gün. Bunun için muhakkak halkların Amara'ya ve toprağına ulaşması gerekiyor. Önderliğin doğduğu evde halkların mesajını vermesi lazım. Ancak Türk devletinin kirli zihniyeti nasıl ki Newroz kutlamalarını ve Kürt halkının önemli günlerini yasaklamaya çalışarak provoke etmeye çalıştılar, 4 Nisan'ı Kürt halkı ve özgürlük ve demokrasi isteyen halklara yasaklamaya çalışıyor" ifadelerini kullandı.

'KÜRT KADINI İÇİN ÖCALAN ÇOK AYRI BİR YERDE'

Tüm engelleme ve provokasyon girişimlerine rağmen Amara'da olduklarını ve Öcalan'ın doğduğu evde tüm halklarını Öcalan'ın doğum gününe beklediklerini söyleyen Güven, "Tarihte birçok engel ve yasak halk direnişleriyle kırılmıştır. Biz de inanıyoruz ki Önderliğin doğum gününü engellemeye dönük girişimlerin Kürt halkı başta olmak üzere halklar nezdinde hiçbir anlamı yoktur. Halklar ne pahasına olursa olsun, ne şekilde olursa olsun kendilerini Önderliklerinin doğum gününde Amara'ya ulaşırlar. Kürt kadınları için de Sayın Öcalan'ın önemi çok daha ayrı bir boyutta. Çünkü Önderliğin kadın özgürlük felsefesi ve perspektiflerinden önce halk arasında Kürt kadını layık olduğu bir yerde değildi. Ancak, Sayın Öcalan'ın felsefesiyle Kürt kadının özgürlüğünün yolu ve iradeleşmesi sağlandı. Biz de Kürt kadınları olarak da Öcalan'ın özgürlüğünü kendi özgürlüğümüz olarak görüyor ve onun içinde bugün yönünü Amara'ya çevirenlerin çoğu kadındır. Kürt kadınlarının kendilerini muhakkak Amara'ya ulaştıracaklardır. Bizde onların bu yürüyüşünün kutsal olduğunu belirtiyor ve yürüyüşlerinden hiçbir zaman dönmemeliler. Bu doğrultuda muhakkak kazanacaktırlar" dedi. 

...