‘Önderlikle yaşanan her gün özgürlükle yaşanan gündür’

YJA Star gerillaları, 4 Nisan’a ilişkin konuştu. “Düşünceye beyne kesinlikle prangalar vurulamaz. Sadece İmralı duvarı kadınlarla insanlığın arasına konulan bir duvardır” diyen gerillalar, tecride karşı gerilla saflarına katılmaya çağırdı.

YJA Star ve HPG gerillaları, 4 Nisan’a ilişkin konuştu. “Düşünceye beyne kesinlikle prangalar vurulamaz. Sadece İmralı duvarı kadınlarla insanlığın arasına konulan bir duvardır” diyen gerillalar, tecride karşı gerilla saflarına katılmaya çağırdı.

YJA Star ve HPG gerillaları Dr. Jiyan Garzan, Hebun Azad, Delal Avşin ve Ciğer Herekol’un 4 Nisan’a ilişkin görüşleri…

GARZAN: BU TECRİDE, BU DUVARA, SOYKIRIMA DUR DEME ZAMANI

Dr. Jiyan Garzan: 4 Nisan doğa ananın bin bir çeşitlilikte, renklilikte, güzellikte, çiçekte açımlanıp yenilendiği bir gündür. Öncelikli olarak doğa ananın insan suretinde anlama kavuşmasıdır. İkincisi ise bütün toplumun özelde kadının yeniden doğuşudur. Binlerce yıldan sonra komple özgürlük anlamında yeniden doğuşudur. Bu anlamda doğaya topluma insanlığa kutlu olsun. Bu doğuş hepimizin doğuşudur. Bu anlamda büyük bir duygu seli yaşıyoruz. Kırık yıllık mücadele bunun en somut örneğidir. Biyolojik doğuş evrensel, bilimsel bir doğuştur. Fakat önderlik her gün, her an yeni doğuşlar gerçekleştirerek, yenilikler yaratarak mücadeleyle insanlığa kaybettirilen değerleri yeniden kazanarak doğuşları büyüttüğü için biz diyoruz tüm insanlığın doğuşudur. Egemenlikli, ötekileştirilen, milliyetçi, dinci bir zihniyetten dilden uzak kalarak insanlığın özüne ait, özgürlüğe dair ne varsa en güzel anlamlı ne varsa kendi yaşamında oturtarak kendisini inşa etme kendisini inşa etmeyle birlikte toplumu inşa ederek insanlığın tüm değerlerini kendisinde toplayarak kendini toplumsallaştırdı. Özgürlüğü kurumsallaştırdı. Önder Apo bir halktır. Önder Apo bize bunu öğretmiştir. Bir insanın gerçek özü kendi çocukluğunda gizlidir. Çocukluğu ailede aile ise mevcut bağlı olduğu toplum realitesinde toplum da tarihin başlangıcındadır. İnsanlık adeta neolitik döneminde çakılı kalmıştır. 4 Nisanla birlikte tüm var olan değerlerin anlama, iradeye, özgürlüğe, örgütlülüğe, mücadeleye kavuşmasıdır. Bu anlamda tüm kadınlara ve Kürt halkına kutlu olsun diyoruz. 

Tüm egemenler bunu tahammül edemediler. Çünkü bu doğuşla birlikte onların tüm maskeleri, karanlık yüzleri açığa çıkıyor ve dökülüyordu. Karanlık zamanı topluma reva görmek için Önderliğimize karşı komplo gerçekleştirdiler. Önderliğimiz aile sınırlarını aşarken devlet sınırlarına takıldı aile sınırlarını aşarken mevcut Ortadoğu’nun diktatöryel statükocu sınırlarına takıldı onu aşayım derken dünyadaki tüm devletli iktidarlı sistemine takıldı. Bu temelde önderliğimiz tutuklandı. Tutuklanmış olabilir fakat o kesinlikle en özgür insandır. Düşünceye beyne kesinlikle prangalar vurulamaz. Sadece İmralı duvarı kadınlarla insanlığın arasına konulan bir duvardır. İmralı duvarları kadının özgürlüğüne, kimliğine konulan duvarlardır. Halkların özgür birlikteliğine, ortak yaşamına karşı kurulan bir duvardır İmralı. Dolayısıyla bugün İmralı’ya konulan tecrit tüm insanlığa demokrasiye, özgürlüğe karşı konulan tecrittir. Bir soykırımdır. Tüm insanlığa özgürlüğe karşı konulan bu tecride bu duvara, soykırıma dur demelidir. 4 Nisan’da her yeşertilmelidir. Meşeden tutalım meyve ağaçlarına kadar. Doğa anayı bu doğuşuna karşılık armağanlarımızı sunalım. 

Bugün Kürdistan’da özyönetim doğa dilinden, özgürlük dilinden var olmaktır, sömürüye karşı iktidara karşı durmaktır. 4 Nisan vesilesiyle bu direnişi selamlıyoruz ve herkesin bu direniş etrafında toplanmaya, birliğe çağırıyoruz. 

AZAD: HİSSEDEBİLDİĞİMİZ ORANDA ÖNDERLİKLE PAYLAŞIR VE YETERSİZ YOLDAŞLIĞI AŞARIZ

Hebun Azad: Önderlik 5 bin yıllık erkek egemenlikli zihniyet, iktidarına karşı bir yeniden doğum felsefesidir. 4 Nisan özü itibariyle bir fizyolojik doğuş değil ideolojik, felsefik ve tarihsel bir doğuştur. Önderlik bir enerji toplamıdır akışkanlıktır, bir yaşam dilidir. Dolayısıyla 4 Nisan’ı fizyolojik bir doğum olarak ele almak halklar açısından bir kayıp olur diye düşünüyorum. İnsanlığın yeni bir pencereye açılan, yeni bir miladın başlangıç tarihidir. 4 Nisan 1949’da başlayan bu roman şuan 67. yılını doldurmaktadır. Ve her bir yılını böyle anlam yüklü arayışlar içerisinde geçmiştir. Hem çocukluk yıllarındaki hakikat arayışları olsun yine gençlik yılları, PKK’yi kurma yılları halkımızın dirilişi, verilen mücadele ve bunun da tamamlanması ve özgürlükle buluşana kadar ve tüm kadroların beyinlerine kadar, felsefesine, yaratılmasına kadar hem Kürt halkına hem de dünya halklarına önemli perspektifler olmuştur. Kendi dünyasında yaratmış olduğu derinlik anlamların peşinden sürekli koşarak değişim gücüyle maddi formları kabul etmeyişi ve sürekli yeni formlar arayışı ve özünde günlük hakikat devrimleri yapması parti önderliğinin temel enerji kaynağıdır. Önderlik tüm enerjisini günlük olarak kendisini yenileyerek yaratmaktadır. Önderlik yarını ve geleceği hepsini şimdiki zaman içerisinde analiz edip sunmaktadır. Önderliği anlamak istiyorsak, özgürlüğünden nasip almak istiyorsak özünde Önderliğin anlam üstünlüğünü hissetmek zorundayız. Hissedebildiğimiz oranda önderlikle paylaşır ve yetersiz yoldaşlığımızı aşmış oluruz. 

Önder Apo’nun yaşamıyla özellikle de son on yedi yılında tüm duvarlara rağmen en büyük özgürlükler hakikat devrimleri yaratan anlam dünyasından gereken felsefeyi doğru anlamalıyız. Bu 4 Nisan’ı doğru bir doğum günü olarak ele almalıyız. 4 Nisan’da doğan güneş tüm dünya halklarına doğan güneştir. Tüm Kürt halkının olduğu gibi tüm dünya halklarının da özgürlük sembolüdür. Özelde de devrimimizin geldiği aşama çok kritik bir aşamadır. Bu aşama aynı zamanda önderliğimizle buluşma aşamasıdır. Bu 4 Nisan’ı öyle karşılamalıyız ki önderliğimizle kucaklaşma olmalıdır. Bu devrim yükü bizim ve özgürlüğe inanan tüm dünya halklarının temel görevi olarak önümüzde durmaktadır. Başta biz devrimciler, özgürlük savaşçıları olarak ve önder Apo’nun yetersiz yoldaşları olarak bu zamanı bu aşkı tatmak zorundayız.

Önder Apo’nun kendi hayatını adadığı felsefeler, kadın devrimi, ekolojik devrim, kendi hayatını adadığı tüm halklar adına olan özgürlük mücadelesi anı anına nefes nefese süren roman olmaktadır. Bugün de tüm derinliğiyle sürmeye devam etmektedir. Önder Apo’yla özgürleşen yarınlara koşabiliriz. Onu hissedersek, onun kadına ekolojiye olan bakış açsını anlar ve yaşamsallaştırısak, yaşamını bir gerçeği haline getirebilirsek belki de kendi ve toplumumuzun özgürlüğüne bir katkı sunmuş oluruz. Ve böylece özgürleşen toplumla önderlikle buluşabiliriz. Çünkü önderlik çocukluktan beri hayallerini ve aşklarını bunun üzerinden kurmuştur. Önderlik savunmalarla birlikte bunu müthiş bir yelpazeye kavuşturmuştur. 

AVŞİN: TECRİT ZİNCİRİNİ KIRMAK İÇİN MÜCADELE SAFLARINA AKMALIYIZ

Delal Avşin: Önderliğin doğuşu özgür ve yaşamın doğuşu olarak ifadesini bulmaktadır. Önderliğimizin düşüncelerinin halkla buluşmasının engellenmesi, tüm insanlıkla iletişiminin kesilmesi onun doğuşuyla birebir bağlantılıdır. Bilinçli iradeli bir toplumun oluşmasını esas alan Reber Apo var olan egemen sisteme de temel alternatif güç demektir. 

Biz kadınlar önderliği şöyle ele alıyoruz. Önderlikten önceki ve sonraki süreç. Önderlikten önceki süreç kadınların kölece yaşamın dayatılması önderlikten sonraki süreç ise kadınların özgürlüğe adım attığı ve özgür yaşama kavuştuğu süreç oluşturduğu olarak tanımlana bilinir. Önderliğin kadına yaklaşımı özgür kadının yetiştirilmesi, iradeli kadının kendi yaşamını örgütleyebilmesi belirlemesini aslında çocukluktan beri bir şekilde mücadele ederek günümüze kadar getirdi. Kadının yeniden ruh bulması, kadının yeniden kendisini bulması açısından önemli. Bugün kadınların da bu kadar güçlü sahiplenmesinin nedeni de özgür yaşam koşullarının oluşturulmasıdır. Bunu oluşturan bizzat önderliğin kendisidir. Tüm dünya kadınlarının da önderliğe büyük ilgi duyması ve projelerini yaşamsallaştırmaya çalışması da bundan kaynağını almaktadır. Önderliği sahiplenme anlama boyutunda tüm kadınları çabası gelişmekte ve mücadelesi büyümektedir. Bu temelde tüm dünya kadınlarının daha çok sahiplenmesi ve önderlik etrafında kenetlenmeye davet ediyoruz. Özgür yaşam için bunu yapmak zorunluluktur. Önderlikle yaşanan her gün özgürlükle yaşanan gündür. 

Özellikle önderliğin içinde bulunduğu koşullardan dolayı bir yıldır önderlikle herhangi bir bağlantının olması bizi çok düşündürmekte. Tüm tecrit koşullarını ortadan kaldırmak için önderliğin yaşam ideolojisi etrafında kenetlenmeliyiz. Nasıl ki onun düşünce doğuşuyla var olduysak onun özgürlüğüyle de özgürleşeceğiz. Bugün var olan tecritle beraber hepimiz tecrit altındayız. Anı anına tecridin tüm zincirleri ve duvarlarını kırmak için özgürlük mücadelesini her an ve her yerde yükseltmeye çağırıyoruz. Buna öncülük edecek olan da kendimize ait düşünce, beden ve duruşla var olabileceğimizi bize öğreten biz kadınlar yapacaktır. 

HEREKOL: NEREDE OLURSAK OLALIM, YÜREĞİMİZ…

Ciğer Herekol: Var olanın bir başkaldırışını ifade eden bir doğumdur önderliğimizin doğumu. Önderliksel doğuşun büyük bir anlama sahip olduğu tartışmasızdır. Ortaya çıkan gelişmeler kadın devrimi ve Ortadoğu’da yaşanan gelişmelerde bunu tüm insanlık somut görmektedir. Hem düşünsel anlamda hem de bunu yaşama sıçratacak bir değişim dönüşüme çevirerek anı anına kendi şahsında bir devrimsel doğuş gerçekleştirmiştir önderliğimiz. Bu gelişimin temel ayağı da İmralı olmuştur. Her ne kadar önderliğimiz tüm insanlıktan koparılmaya çalışılmışsa da tam tersine önderliğimiz anı anına kendisini insanlığa adayarak ve her an düşünsel yenilikler yaratarak halkla birlikte olmuştur. 

Bizler önderliğimize birlikte yaşamak istiyorsak nasıl ki o kendisini insanlık için adadıysa bizler de İmralı duvarlarını yerle bir etmek ve Onunla buluşmak için kendimizden ödün vermek zorundayız. Nerede olursak olalım yüreğimiz onunla ve Onun düşüncelerini yaşamsallaştırmak için atmalıdır. Çünkü tarih bunu gösteriyor ki Önder Apo’suz bir yaşam bizler için bir yaşam değildir. Onsuz bir yaşama asla diyoruz. Bu temelde kendimizi örgütlemeli güne başlamalı ve direnişi büyütmeliyiz. Gelecek bir 4 Nisan’da Önderlikle kutlama hedefiyle direniş saflarında yer almalıyız. Saflarda öncü rol de muhakkak kadın ve gençliğe düşmektedir. Bu sorumluluğu bilerek zamanın farkında olarak mücadelemizi kesintisiz ve özgür bir yaşama ulaşana dek sürdüreceğiz. 

...