PKK: 39. PKK yılı kesin özgürlük ve zafer yılı olacaktır

PKK Yürütme Komitesi: 39. PKK yılı büyük mücadele, kesin özgürlük ve zafer yılı olacaktır. Gün DAİŞ ve AKP faşizmine karşı mücadele etme ve zafer kazanma günüdür. Herkesi AKP-MHP faşizmine karşı direnmeye ve kazanmaya çağırıyoruz!

PKK Yürütme Komitesi, PKK’nin kuruluş yıldönümü dolayısıyla yazılı bir açıklama yaptı. PKK, “Kürt halkının özgürlük önderi Partimiz PKK’nin 38. Kuruluş Yıldönümünü yaşıyor ve 39. mücadele yılına giriyoruz. Başta Partimizin kurucusu Önder Abdullah Öcalan olmak üzere tüm yoldaşların, halkımızın ve insanlığın Parti Bayramını kutluyor, yeni parti yılında özgürlük ve demokrasi mücadelesi veren herkese üstün başarılar diliyoruz. Parti kurucularımız Haki Karer, Mazlum Doğan, Kemal Pir, Hayri Durmuş ve Sakine Cansız Yoldaşlar şahsında tüm kahraman Parti Şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyor, amaç ve özlemlerini başarma sözümüzü bir kez daha yineliyoruz” dedi.

‘PKK FEDAİ BİR GERİLLA GÜCÜ, ÖZGÜR BİR HALK YARATMIŞTIR’

“Bilindiği gibi, PKK’nin her mücadele yılı büyük zorluklar içerisinde geçmiş ve mucizevi gelişmelerin yaratılmasına sahne olmuştur” denilen açıklamada, “Otuz sekiz yıllık destansı mücadele içerisinde PKK, tüm ezilenlere özgürlük ve kurtuluş yolunu gösteren bir çizgi, hiçbir koşulda yenilmez bir parti ruhu ve iradesi, fedai çizgisinde bir gerilla gücü, tüm insanlığa coşku ve heyecan veren özgür bir halk yaratmayı başarmıştır. Soykırım altındaki Kürt toplumunu kadın özgürlüğüne ve gençlik dinamizmine dayalı yeni bir halk, bir demokratik ulus haline getirmiştir. Özellikle kadın özgürlük çizgisinde yarattığı tarihi ideolojik ve örgütsel gelişmeler, bugün dünya kadınlarına ve tüm ezilenlere öncülük edecek düzeye ulaşmıştır. Bu temelde 25 Kasım dolayısıyla kadına yönelik her türlü baskı, şiddet, taciz, tecavüz ve katliamları nefretle kınıyor, herkesi kadın özgürlükçü çizgi temelinde yaşamaya ve mücadeleye davet ediyoruz. 

‘38. YIL MÜCADELESİ BÜYÜK GELİŞMELER ORTAYA ÇIKARMIŞTIR’

Açıkça görülüyor ki, DAİŞ ve AKP faşizmine karşı dört parça Kürdistan’da ve yurtdışında verilen PKK’nin 38. yıl mücadelesi de aynı zorluklar içerisinde yaşanıp büyük siyasi ve askeri gelişmeleri ortaya çıkarmıştır. Batı ve Güney Kürdistan’da halkımız DAİŞ faşizmine ve AKP tehditlerine karşı kahramanca bir duruş ve mücadele içerisinde olurken, Kuzey Kürdistan’da AKP diktatörlüğünün faşist-soykırımcı saldırılarına karşı başta Cizre, Sur, Nusaybin, Şırnak ve Yüksekova olmak üzere tüm kent ve kasabalarda demokratik öz yönetim direnişini kahramanlık çizgisinde geliştirmiştir. Tüm bu direniş savaşları sonunda DAİŞ faşizminin Musul ve Rakka’da kuşatılması sağlanırken, faşist-soykırımcı AKP diktatörlüğü de “Ölüm-kalım noktasına” getirilmiştir.

‘EN BÜYÜK DİRENİŞ İMRALI DİRENİŞİ OLMUŞTUR’

Kuşkusuz en büyük direniş İmralı direnişi olmuş, tarihi zindan direniş geleneği bu süreçte de mücadelemize önderlik etme konumunu sürdürmüştür. Dört parça Kürdistan’da fedai çizgisinde mücadele eden kahraman gerillamız, otuz sekizinci parti yılında da yüzlerce şehit vererek halkımızın özgürlük ve demokrasi savaşını dağdan ova ve şehirlere yaymış ve büyük siyasi ve askeri kazanımlar ortaya çıkarmıştır. Faşist AKP ve DAİŞ saldırganlığına karşı yıl boyunca kahraman Kürt gençliği direnmiş, yiğit ve fedakâr Kürt kadını direnmiş, tüm halkımız ve demokratik siyaset güçleri direnmiştir. Partimizin 38. Kuruluş Yıldönümü vesilesiyle tüm bu direnişleri bir kez daha selamlıyor ve kutluyoruz. Komutan Çiyager, Axin, Zamani, Sêvê, Pakize Nayır, Asya Yüksel ve Mehmet Tunç şahsında tüm bu direnişlerin kahraman şehitlerini saygı ve minnetle anıyoruz” ifadelerine yer verildi.

PKK Yürütme Komitesi açıklamasında şu hususlara da dikkat çekildi:

‘AKP VE DAİŞ FAŞİZMİNE KARŞI ÇOK YÖNLÜ DİRENİŞ İÇERİSİNE GİRİYORUZ’

 Partimizin 39. mücadele yılına da dört parça Kürdistan’da ve yurtdışında AKP ve DAİŞ faşizmine karşı yoğun ve çok yönlü bir direniş içerisinde giriyoruz. Hareket ve halk olarak bizi yok etmek isteyen ve bize karşı topyekûn faşist-soykırımcı savaş ile saldıran Tayyip Erdoğan ve AKP diktatörlüğüne karşı biz de topyekûn bir devrimci-demokratik direniş içerisinde bulunuyoruz. Ortadoğu’da çeyrek asırdır yaşanan Üçüncü Dünya Savaşı bugün Türkiye, Suriye ve Irak üçgeninde odaklanmış bulunuyor. Dolayısıyla söz konusu Dünya Savaşı ile Kürdistan Özgürlük Savaşı birçok bakımdan iç içe geçiyor. Bu noktada Kürt sorunu ve çözüm ihtiyacı daha çok öne çıkıyor ve kendisini tüm siyasi ortamlara dayatıyor.

‘ÇOK ÖNEMLİ FIRSATLAR İLE CİDDİ TEHLİKELER İÇERİYOR’

İşte bu durumun Hareketimiz ve halkımız açısından Kürdistan Özgürlük Devrimini geliştirme ve Demokratik Ortadoğu Devrimi ile birleştirerek zafere taşıma noktasında ortaya çıkardığı çok önemli imkân ve fırsatlar ile içerdiği ciddi tehlikeler var. Bizim söz konusu imkân ve fırsatları iyi görüp zamanında yeterince değerlendirmemiz ve tehlikelere karşı da tedbirler geliştirmemiz gerekiyor. Özellikle küresel sermaye güçleri ile Ortadoğu’nun ulus-devlet statükoculuğu arasındaki çelişki ve çatışmalar, Özgürlük Devrimini geliştirip zafere taşımamız açısından büyük imkân ve fırsat sunuyor. Bu noktada özellikle Kürt karşıtı ve düşmanı olan faşist Türk ulus-devlet yapısı parçalanıyor ve aşılıyor. Bunu önlemek için AKP-MHP ortaklığının mezhepçi-milliyetçi çizgide Türk ulus-devlet faşizmini yeniden restore etme çabaları da zorlanıyor ve ciddi sonuçlar vermiyor.

'BAŞARILI OLMA ŞANSLARI KESİNLİKLE YOKTUR'

Burada kısaca şu hususları belirtebiliriz: AKP-MHP ittifakının mezhepçi-milliyetçi çizgide Türk ulus-devlet faşizmini yeniden restore etme çabalarının sonuç alma ve başarılı olma şansı kesinlikle yoktur. Çünkü AKP-MHP ortaklığının Türk-İslam sentezci çizgisi ideolojik ve stratejik olarak artık aşılmıştır. Kürt ve halk düşmanı olan ırkçı-şoven Türk milliyetçiliğini Kürtler ve Araplar kabul etmemekte ve onlarca yıldır buna karşı direnmektedir. AKP-MHP mezhepçiliğini ise diğer din ve mezhepler ile tüm laik çevreler kabul etmemektedir. Söz konusu ortaklığın ayakta tutmaya çalıştığı faşist ulus-devlet statükoculuğunu ise, ne Kürtler ve Araplar, ne de küresel kapitalist modernite sistemi kabul etmektedir. Herkes bu statükoya karşıdır ve aşılması için mücadele etmektedir.

‘ÖMÜRLERİNİ UZATMAYA ÇALIŞMAKTADIRLAR’

        İşte bu gerçeği kendileri de bildikleri için Tayyip Erdoğan ile Devlet Bahçeli ve AKP ile MHP birbirine sarılarak ayakta kalmaya ve ilan ettikleri OHAL darbesi temelinde faşist devlet terörünü ve katliamları sınırsız uygulayarak ömürlerini uzatmaya çalışmaktadırlar. Bunun için de Kürt varlığı ve özgürlüğüne ait tüm değerlere vahşice saldırmakta ve Türkiye’de demokrasi adına hiçbir şey bırakmamak istemektedirler. Halka ve mahallelere saldırıları ve katliamları, özgür basının ve demokratik kurumların kapatılmasını, HDP ve DBP üzerindeki baskıları, milletvekillerinin ve belediye eşbaşkanlarının tutuklanmasını bu temelde değerlendirmek gerekir. Çok açık ki, AKP ve MHP kendi varlığını Kürt halkının yokluğunda görmekte ve Kürt halk varlığına karşı tam bir soykırım saldırısı yürütmektedir. Ne yazık ki, 21. yüzyılın ilk çeyreğinde ve dünyanın gözü önünde olmasına rağmen, söz konusu soykırım saldırılarına karşı ciddi ve etkili tepki gelmemektedir.

‘AKP-MHP FAŞİZMİ KARŞISINDA BİRLEŞMEYE VE AKTİF MÜCADELEYE ÇAĞIRIYORUZ’

Ancak korkunun ecele faydasının olmaması gibi, uyguladıkları vahşi terör ve katliamlar da AKP-MHP iktidarını ayakta tutmaya yetmeyecektir. Tüm Kürdistan özgürlük güçleri, Türkiye’nin tüm demokratik güçleriyle de birleşerek AKP-MHP faşizmine karşı devrimci-demokratik direnişi her alanda geliştirecek, her demokratik mevziyi faşizme karşı direniş kalesi yapacak ve bu temelde AKP-MHP faşizmini tarihe gömecektir. Partimiz de her alandaki bu kutsal mücadeleye her zamanki gibi öncülük etmeye devam edecektir. Partimizin 39. Yılda neler yapacağının aynası, 38 yıl boyunca yapmış olduklarıdır. 39. PKK yılı bu temelde büyük mücadele, kesin özgürlük ve zafer yılı olacaktır. PKK’nin 38 yıllık direniş ve zafer çizgisinde mücadele eden herkes kesinlikle kazanacaktır. Bu temelde AKP-MHP faşizmine karşı dağda, ovada, şehirde ve zindanda, Kuzey Kürdistan’da, Kürdistan’ın diğer parçalarında ve yurtdışında geliştirilen devrimci-demokratik tüm direnişleri selamlıyoruz. Başta gençler ve kadınlar olmak üzere tüm halkımızı, Türkiye’nin tüm ezilenlerini ve demokratik güçlerini, Alevileri, işçi ve emekçi kesimleri AKP-MHP faşizmine karşı birleşmeye ve zafer çizgisinde aktif mücadele etmeye çağırıyoruz.

‘BU SÜREÇ TARİHİ GÖREVLER YÜKLÜYOR’

DAİŞ faşizmine karşı koalisyon güçleriyle birlikte Rakka operasyonunu yürüten Rojava halkımızın, kendi demokratik komünal toplum örgütlülüğünü geliştirerek, öz savunma güçlerini büyüterek, Suriye halklarıyla birlikte Demokratik Suriye Federasyonunu adım adım örerek, Suriye’yi tüm faşist çetelerden kurtaracağına ve Kürt halkının başta Arap halkı olmak üzere diğer tüm halklarla dostluğunu ve kardeşliğini geliştireceğine inanıyoruz. Yine Başur halkımızın, Musul savaşı etrafında dönen oyunlara dikkat edip Musul’da Kürt etkinliğinin sağlanması için gereken her şeyi yapacağına, bu noktada dar ve basit çıkarcı yaklaşımlara karşı mücadele edeceğine, demokratik sistemi geliştirerek genel gelişmelere katkı sunacağına inanıyoruz. Bu çerçevede Rojhilat halkımızın da, bir yandan diğer parçalardaki mücadelelere büyük destek verirken, bir yandan da kendi yurtsever bilinçlenmesini ve örgütlülüğünü geliştirip mümkün oldukça Kürt sorununun siyasi çözümü için çaba harcayacağına inanıyoruz.

Ortadoğu sisteminin ve dünya siyasetinin yeniden yapılandığı tarihsel bir süreçten geçiyoruz. Bu süreç Kürt sorununun çözümü ve Kürdistan’ın özgürlüğü için oldukça önemli tarihsel imkân ve fırsatlar sunuyor. Bu da Kürt siyasetçilerine, aydınlarına, sanatçılarına, parti ve örgütlerine tarihi görevler yüklüyor. Eğer demokratik temelde birlik olunur ve söz konusu imkân ve fırsatlar yerinde ve zamanında doğru değerlendirilirse Kürt sorununu çözmek, Kürdistan’ı özgürleştirmek ve Ortadoğu halklarının demokratik birliğinin aktif üyesi olmak mümkündür. Bu temelde tüm Kürt parti ve örgütlerini, Kürdistan’ın aydın ve sanatçılarını, söz konusu gerçekleri görmeye, her türlü dar ve çıkarcı yaklaşımı aşarak, var olan imkân ve fırsatları değerlendirip Kürdistan’ın özgürlüğünü kazanmak için Kürt demokrasisinin temel kurumu olan Kürdistan Ulusal Kongresini oluşturmaya ve birlikte hareket etmeye çağırıyoruz!

Gün DAİŞ ve AKP faşizmine karşı mücadele etme ve zafer kazanma günüdür. Bulunulan her yerde faşist saldırganlığa karşı direnme günüdür. Halkımızın, tüm halkların ve demokratik güçlerin bu gerçeği göreceğine ve tarihi direniş görevine sahip çıkacağına inanıyoruz. Bu temelde bir kez daha Parti Bayramımızın başta Önder Abdullah Öcalan olmak üzere tüm yoldaşlara, halkımıza ve dostlarımıza kutlu olmasını diliyor, demokrasi isteyen herkesi AKP-MHP faşizmine karşı direnmeye ve kazanmaya çağırıyoruz!"