İZLENİM

QSD'nin hamlesiyle özgürleştirdiği kent: Şadadê

Suriye'de iç savaşın başlamasıyla beraber halklarının başına bela olan insanlık düşmanı DAİŞ çetelerine karşı insanlık onuru için savaşarak en etkin mücadeleyi veren Kürt güçleri, çetelere darbe üzerine darbe indirmeye devam ediyor.

Suriye'de iç savaşın başlamasıyla beraber halklarının başına bela olan insanlık düşmanı DAİŞ çetelerine karşı insanlık onuru için savaşarak en etkin mücadeleyi veren Kürt güçleri, çetelere darbe üzerine darbe indirmeye devam ediyor.

Suriye'de iç savaşın başlamasıyla beraber halklarının başına bela olan insanlık düşmanı DAİŞ çetelerine karşı insanlık onuru için savaşarak en etkin mücadeleyi veren Kürt güçleri, çetelere darbe üzerine darbe indirmeye devam ediyor. Başta Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar tarafından desteklendikleri tüm dünya tarafından bilinen DAİŞ çetelerine karşı YPG'nin öncülük ettiği QSD güçlerinin Şeddadê'yi de özgürleştirmesiyle çetelerin en önemli soluk borularından birini daha kesmiş oldu. Doğrudan AKP iktidarı tarafından desteklendiği açıktan görülen çetelerin elinden alınarak özgürleştirilen Şeddadê ile birlikte Türk devleti ve AKP'nin çeteler üzerinden hesapladığı tüm planlar bir kez daha yerle bir edilmiş oldu. Buna karşı AKP, Suriye ve Rojava’da iflas eden politikalarının üzerini DAİŞ, El Nusra ve Ahrar El Şam gibi çete örgütleri üzerinden Rojava halklarına saldırarak giriştiği kapatma çabası ise, her zaman olduğu gibi bir kez daha Kürt güçlerinin öncülük ettiği Demokratik Suriye Güçleri'nin (DSG-QSD) duvarına çarptı.

Geçtiğimiz yıl DAİŞ çetelerine karşı YPG ve YPJ’nin gerçekleştirdiği Şehit Rubar Qamişlo Hamlesi kapsamında Haziran başlarında Mebruka’nın geçilmesi ile çetelerin kalesi ve nefes borusu konumunda olan Girê Spî'ye (Til Ebyad) çetelerden temizlenerek özgürleştirilmesinde başta Türk Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan olmak üzere AKP ve Türk devleti Kürtlerin Suriye'deki alan hakimiyetlerine ve kazanımlarına karşı olan tahammülsüzlüklerini açık açık ortaya koymuştu. Girê Spî'de çeteler nezdinde yenilgiye uğraya AKP ve Erdoğan, aradan geçen süre zarfından çeteleri başta Akçakale ve Türkiye'nin çeşitli birçok yerinde örgütleyerek çareyi tekrardan çeteleri Girê Spî'ye saldırtmakta aradı.

Şeddadê de QSD tarafından kazanılan ve halklara bahşedilen zafer, tanıklıklarımızın ışığında halktan da edindiğimiz aktarımlar doğrultusunda AKP ve Erdoğan'ın besledikleri çeteleri neden Girê Spi’ye saldırttıklarının da cevabını veriyor. Hatırlatmakta fayda var. Şeddadê'nin Suriye coğrafyasında birden çok açıdan stratejik önemi var. Yine gazeteci arkadaşım Sinan Cudi'nin bana “DAİŞ çetelerinin devlet merkezi Rakka olabilir, ama kalbi Şeddadê’dir” demesini not düşmek isterim. QSD’nin Şeddadê'yi DAİŞ çetelerinin elinden alması, aslında DAİŞ'in artık gün be gün eriyişini bir nevi canlı izleme tarihi olarak ele alınabilir. Beraberinde en büyük destekçisi olan AKP ve Erdoğan için de söylemek mümkün.

Şaddadê'nin özgürleştirilmesi ve QSD'nin kentteki halk tarafından sahiplenişiyle birlikte çeteler üzerinden hesaplar içerisinde olan başta AKP ve Erdoğan çetesi ve Suriye denkleminde yıkılan hayallerine yolculuk yapmak için yollara düşüyoruz.

TARİH YENİDEN YAZILIYOR!

Şansımıza Şadadê'de yapılacak olan basın açıklaması bu çalışmada yapacağımız izlenim için bize bulunmaz bir fırsat sunuyor. QSD’nin DAİŞ çetelerine karşı Şeddadê zaferinin halk nazarında sonuçlarını görmek için sabah erken saatlerinde Cizirê Kantonu'nun Qamişlo kentinden yola çıkıyoruz. Şehir sabahın hareketliliğini yaşamadan önce Hesekê’ye giriyoruz. YPG’nin halkla ilişkiler merkezine uğradıktan sonra “Habur’un Gazabı” hamlesini takip eden gazeteci Sinan Cudi ile zaman kaybetmeden yola çıkıyoruz. Geçen yaz DAİŞ çetelerinin Baas rejimine saldırısı ile Hesekê'de yaşanan çatışmaların olduğu alanlardan geçerken bir yandan sohbet ediyor, bir yandan da savaştan geriye kalan izleri üzerinde gözlerimi gezdiriyorum. Artık bu topraklarda tarih yeniden yazılmaya başlanmıştı. Düne kadar kimlik, kişilik ve kültür olarak sistem dışında bırakılan "ötekiler" tarih yazarak çağın en barbar çetelerine diz çöktüre çöktüre bunu yapıyor. Bu yeni tarihin öncülüğünü ise insanlığın doğuş aşamasındaki gibi yine Kürtler yapıyor.

HALK YPG-QSD'Yİ ÇÖLDE VAHA GİBİ GÖRÜYOR

Düz ovada uzayıp giden yol boyunca bir yandan tarihi hamleyi takip eden gazeteci arkadaşım Sinan Cudi’nin anlattıkları dinliyorum. Sinan, QSD savaşçılarının bir gecede 16 kilometre yol yürüyerek Şeddadê’yi çembere aldıklarında birçok çetenin halen hamleden haberleri olmadığını söylüyor. Sebearbin yani (47) olarak bilenen beldeye geldiğimizde Hesekê’den Dera Zor'a giden yolda sola saparak Şeddadê’ye dönüyoruz. Birkaç kilometre daha yürümeden QSD’nin bomba yüklü patlattığı ve görüntülerini yayınladığı aracın enkazı ve birkaç metre ötede öldürülen DAİŞ çetelerinden geriye kalan birkaç ceset parçası çarpıyor gözümüze. Şehrin ilk girişinde DAİŞ çetelerinin büyük bir tabela üzerindeki sırtları dönük çeteler ve kara bayrakların olduğu resimle karşılaşıyoruz. Şehrin girişinde ise Arap asıllı birkaç QSD savaşçısı duruyor. Şehrin girişindeki geçit önünde resim çekmek istiyoruz. Resim çektiğimizi gören asayiş birimleri hemen yakında duran çete cenazelerinin olduğu yeri gösterdi. İster yol boyunca ister şehir içinde araçlarımızı gören sivil halkın zafer işaretleri yaparak ve yanımıza koşuşturması ise kentteki özgürlüğün yansıması olarak çıkıyor karşımıza. Özellikle çocukların göğe bir ok gibi dikerek yükselttikleri parmaklarıyla yaptıkları zafer işaretleri görülmeye değer doğrusu.

Şehir merkezindeki sağlı sollu tellerle örülü caddeyi geçip çetelerin karaya boyadığı şehir ortasındaki dört yolun bulunduğu geniş sahada duruyoruz. Çeteler uzun bir süre yargılama ve cezalandırmaları tam da bu meydan da halkı toplayarak gerçekleştirmişler. Hesekê'den çıkarken bizi takip eden itfaiye aracını Sinan’ın “size itfaiye bile getirdim” sözünü meydanın geçmiş işlevini öğrendikten sonra anlam vermeye başlıyorum. Basın açıklamasının yapılacağı sahanın temiz su ile yıkanması için itfaiye aracı getirilmiş. Gerekli mi derseniz bence gerekli. Zira çeteler en kirli amaçları için bu kutsal topraklara kan dökmüş, yakıp yıkmış. Yeni bir sayfa açmak için bu toprakları çetelerin kir ve katliamlarından tamamen temizlemek gerekir. 

DAİŞ ÇETELERİ HERŞEYİ HALKA YASAKLAMIŞ

Meydan ve etrafını dolaştıktan sonra şehir içinde savaştan geriye kalan yerleri görmeye gidiyoruz. Şehir içinde yürüdükçe diğer yerlerde tanık olduğumuz savaşın acı sonuçları ile karşılaşıyoruz. Çetelerin patlattığı, roket ve bombaların yıktığı ev ve iş yerleri ile geride kalan cesetler. Şehir iki gündür çetelerden temizlenmesine rağmen halk şehre erkenden gelerek evlerine yerleşmiş. Neden erken geldiniz diye sorduğumuzda, “QSD’nin bizi kurtarması için uzun bir süredir bekliyoruz. Onlar bizim için çölde bir vaha gibidir. Çetelerden o kadar şey çektik ki” diye verilen cevaplar her şeyi özetliyor adeta. Söylenenler bu topraklarda yaşayan halkın çetelerden ne denli çektiğini anlatıyor. Şehir içinde mobilyetleri ile gidip gelen insanlar ile iş yerlerini kontrole gelen insanlar küme küme görünmeye başlıyor sonunda. Şehir içinde ev ve iş yerlerinden bir şeylerin çalınmaması ve çetelerin mayınlarından temizlenmeyen mayınların halkta patlamaması için QSD ikili üçlü devriyeler şeklinde turlar atarak halkı uyarıyor. Yolda top oynayan çocukların sevinçlerine katılmak için oyunlarına dahil olduktan sonra yola devam ediyoruz.

QSD ŞEDDADÊ'YÎ ÖZGÜRLEŞTİĞİNDE SEVİNÇTEN AĞLADIK

Şehrin içlerini doğru açık fırın önünde duran insanlara selam vererek hal hatırlarını soruyoruz. Fırını açmakla meşgul olan bir kaç kişiden biri olan Samir Ali Mihemed, aylar sonra fırını ancak QSD'nin Şeddadê'yi özgürleştirdikten sonra açabildiğini söylüyor. Hemen yanında duran ve fırındaki bir diğer kişi Emir Haci de evinin Şeddadê olduğunu, hamlenin ilk başladığı gün köye gittiğini ve kentin özgürleştirilmesinin ardından da hemen döndüğünü tane tane anlatıyor. "Sanki hapisten kurtulduk" diyen Haci, eşinin Kürt olduğunu ve DAİŞ çetelerinin Şeddadê'yî işgal etmesiyle beraber akrabalarıyla olan iletişimin kesilmesinden dert yanıyor. Haci, “Bir gün dükkanda kendi aramızda Şeddadê'den çıkan petrolün nere gittiğini kendi aramızda tartışmıştık. İçimizden DAİŞ’in ajanı olanlar beni ihbar etti. O söz üzerine alıp günlerce işkencelere tabi tutuldum ve başımın kesilmesi ile tehdit edildim" dedi.

Cuburi Aşireti'nden Exdağ İbrahim DAİŞ çetelerinin çocuklarının tümüne para verip kandırarak ajanlaştırdıklarını evlerinde ve halk arasındaki konuşmaları kendilerine bildirildiğini söyledi. Erkeklere zorunlu sakal uzatma ve sigara bırakma gibi bir dayatmada bulunulduğunu aktaran İbrahim, “Evimde 4 karton sigara yakalandı. Benden yüz bin lira para ile yerime de kardeşim 4 ay hapse konuldu" diyerek çetelerin kentte estirdiği terörü dile getirdi.

EŞİ ÇETELERLE ÇALIŞMADIĞI İÇİN DÜKKANI VE EVİ PATLATILDI

Fırın önünde halk ile sohbet ettiğimiz sırada aylar sonra ilk defa yöresel kıyafetleri ile eşinin arkasında bindiği motosikletle yanımıza gelen kadın ve eşi, hıçkıra hıçkıra yanımıza gelerek yaşadıklarını başladı. Fethiye adında 7 çocuk annesi Arap asıllı kadın, hıçkırıklar içinde hüngür hüngür ağlayarak eşinin DAİŞ çeteleri ile çalışmadığı için evlerinin ve dükkanlarının patlayıcılarla havaya uçurulduğunu anlattı. Fethiye, briketlerini tek tek kendi elleriyle koyduğunu evi ve tek geçim kaynakları olan dükkânlarının çeteler tarafından patlayıcılar ile yerle bir edilmesini unutamadığını dile getirerek, konuşmasını çetelere ettiği beddualar ile tamamladı.

Çetelerin yöre halkına çok zülüm ettiğini ve yaşamı çekilmez kıldığının ifade Semir Ali ise, “Sanki yeniden doğduk” sözleri ile hissettiklerini dile getirdi. Ali, “Kısıtlamalar QSD’nin Hol Hamlesi ile birlikte artarak bize tam bir cehenneme çevirdiler hayatı. Hasta ve akraba ziyaretleri için gittiğimiz Hesekê bile yasaklanmıştı. Yakındaki Meyadin'e bile gitmek için bizden para istiyorlardı” diye çetelerin terörünü anlattı.

'KÜRTLER SAYESİNDE ÖZGÜRLEŞTİK'

Çetelerin tüm çalışma alanlarını yasaklayarak, sadece kendileri ile çalışmaya zorlandıklarını söyleyen Mihemed ali Hasan da, zekat adı altında çetelerin sürekli kendilerinden haraç aldıklarını kaydetti. Hasan, “Koydukları kurallara uymayanları, şehir meydanında topladıkları halkın gözü önünde kafası kesilerek cezalandırıyorlardı. Namaz vaktinde herkes namaza gitmek zorundaydı. Gidemeyenler ise eşinin gözleri önünde kırbaç cezasına çarptırılıyordu. Çocuklarımız bile ajanlaştırılmıştı. Kürtler ve QSD sayesinde özgürlüğümüze kavuştuk. Tanrı QSD savaşçılarını korusun" dedi.

Üzerimizde çok baskı vardı diyen 16 yaşındaki 7 kardeşi olan Yezen Zera Mihemed de, diğer şehir sakinleri gibi üzerlerinde çok baskı olduğunu söyledi. Evinin geçim kaynağını sahip olduğu tabla üzerinde hurda eşya satarak sağlayan Mihemed, QSD'nin kendileri için yeni bir yaşam alanı açtığını dile getirdi.

Şehir içinde bu kısa gezimizde DAİŞ çetelerinin kara dünyalarına ait birçok şey göze çarpıyor. Bunlardan en belirgin olan kara çarşaf altında duvara resmi çizilen kadın figürleri dikkatimizi çekiyor. Dükkanların darabalarına vurulan kara mühürler görüyoruz. Buda DAİŞ’in bu dükkanları vergilendirdiği anlamına geliyor. QSD’nin varlığı her açıdan halka büyük bir moral ve güven verdiğini bu kısa gezimizden edindiğimiz izlenim ve görüştüğümüz Şeddadêlilerin aktarımlarından söylemek mümkün. Şehir içinde dolaşan QSD ekiplerine halk mayın ve patlayıcıların yerlerini göstererek, yardımcı olmaları bu durumun en basit göstergesi. QSD savaşçıları da halkın can ve mal güvenliğinin sağlanması için her türlü tedbiri alma yolundaki çalışmalarını sürüyor tabi.

Uzun süredir ister YPG ve QSD’nin hamlelerinden sonra olsun ister genel anlamdaki halkın savaşçılara yaklaşımında olsun, şimdiye kadar belki de en sıcak ve en samimi yaklaşımı Şaddadê'de gördüğümü söyleyebilirim. Gazeteci arkadaşım Sinan Cudi de, “Halkın desteği ve yardımı Şeddadê hamlesinin başarısında büyüktür” diye ifade etmişti.

QSD TÜM SURİYE BÖLGELERİNİ ÖZGÜRLEŞTİRSİN!

Halk ile sohbetimizi tamamlayıp, şehir içindeki izlenimlerimizi de tamamlayarak açıklamanın yapılacağı alanın orta yerinde yükselen QSD bayrağının olduğu yere döndüğümüzde, adeta bir basın ordusunun da açıklamayı beklediğini gördük. Açıklamaya çok sayıda yörede aksakallı diye tabir edilen yaşlı grubu ve aşiret reisleri de katılmak için gelmiş. Ve tabi Şaddadê'nin özgürleşmesine dair desteklerini sunmaya.

Aksakallılardan Heci Fire El Fire, Hezim Aşireti'nden olup bize şunları aktardı; “Şaddadê halkı olarak QSD’nin şehrimizi özgürleştirmesinden oldukça memnunuz. Yöre halkı olarak bölgenin özgürleşmesi için üzerimize düşeni yaptık. QSD güçleri bizi bu DAİŞ zulmünden kurtardığı için çok büyük bir memnuniyet duyduk.

Yöre aşiretleri olarak Şeddadê’nin özgürleşmesi ile Suriye’nin demokratikleşmesinde önemli bir rol oynayacağına inanıyoruz. Uzun zamandır çetelerin Şaddadê olması bizi oldukça zorlamış ve yormuştu. Bizde keramet bırakmamışlardı. Tüm Suriye yörelerinin Şeddadê gibi olmasını istiyoruz. Bu başarıdan sonra Suriye halklarına çağrım QSD etrafında toplansınlar. Bizi birlikte kardeşçe yaşatacak tek güç vardır, oda QSD’dir."

Şadadê'den edindiğimiz izlenim ve yaptığımız görüşmeler sonucu aslında çok daha fazla söze de gerek kalmamıştı. Şeddadê halkı söylemesi gereken sözleri söyledi.