GÖRÜNTÜLÜ

‘Raperin örgütlü halkın zaferidir’

Güney Kürdistan'da 1992’de gelişen Raperin’de yer alan eski peşmerge Adil Şerif, 1992 Raperin’in halkın örgütlü gücünün zaferi olduğunu belirtti.

Güney Kürdistan'da 1992’de gelişen Raperin’de yer alan eski peşmerge Adil Şerif, 1992 Raperin’in halkın örgütlü gücünün zaferi olduğunu belirterek, “Bütün Kürtler sömürgeci işgalcilere karşı ulusal birlik temelinde yeni bir Raperin geliştirmelidir” dedi.

5 Mart 1992’de Güney Kürdistan'ın Ranya kentinde başlayan ve 21 Mart’ta son bulan Raperin’de (ayaklanma) Güney Kürdistan'ın büyük çoğunluğu Saddam rejiminden kurtarılarak Kürtlerin denetimine geçti.

Halkın başlattığı ve peşmergenin de her yerde katıldığı Raperin’e karış Irak ordusu hiçbir yerde karşı koyamadı. 5 Mart’ta Süleymaniye’nin Ranya ilçesinde başlayan Raperin 21 Mart Newroz günü Kerkük’te son buldu.

‘ORDU HİÇBİR DİRENİŞ GÖSTEREMEDİ’

Raperin’nin başlamasıyla birlikte Irak ordusunun birçok yerde hiçbir direniş göstermeden halka teslim olduğunu belirten Raperin’de yer alan eski peşmerge Adil Şerif, Ranya’da başlayan ve kendisinin de dahil olduğu ilk ayaklanmayı şöyle anlattı:

“Halkın çok kapsamlı hazırlıkları vardı. Biz de peşmerge olarak hazırlıklıydık. Hatta ilişkilerimizi Irak ordusu içerisindeki bazılarıyla da geliştirmiştik. Öyle olunca bazı yerlerde ordu hiçbir direniş gösteremedi ve halka teslim oldu.”

Ayaklanmayı önce halkın başlattığını belirten Şerif, peşmergenin de bu ayaklanmaya destek amaçlı katıldığını söyledi.

“Halk isyanı başlatınca bizde kalabalık peşmerge gücümüzle dahil olduk” diye konuşan Şerif,  “Ayaklanma başladıktan sonra biz Kürdistan cephesi adına Ranya’da bulunan Irak ordu yetkililerine bir yazı yazarak teslim olmalarını istedik. Teslim olurlarsa hiçbir şekilde kendilerine zarar vermeyeceğinizi söyledik. Onlar da teslim oldu” dedi.

HER YER BİR İKİ GÜNDE ALINIYORDU

Ranya alındıktan sonra her yerde ayaklanmanın başladığını ve ayaklanmanın yaşandığı yerlerde şehirlerin bir günde alındığını söyleyen Şerif, enfaller ve sürgünlerle halkta oluşan öfke birikmesiyle halkın serhildana kalktığını belirtti.

Saddam rejiminin enfallerle Güney Kürdistan’da büyük katliamlar gerçekleştirdiğini vurgulayan Şerif, o dönemi şöyle anlattı: “Bu durum halkta büyük bir öfke biriktirdi. Kuveyt savaşı başlayınca da halka baskılar arttırıldı. Kürdistan bölgesinin bazı yerlerine askerler sevk edildi. Gözaltı, tutuklama, baskılar arttı. Baskılar böyle artınca halk içten örgütlendi. Yine peşmerge hazırlık yaptı ve BAAS rejimine karşı ayaklanma başlatıldı.

Biz Ranya’yı aldıktan sonra Raperin her tarafa yayıldı. Neredeyse her yer bir gün iki günde alınıyordu. Biz de o zaman Ranya’dan Süleymaniye’ye oradan da Kerkük’e geçtik.”

SAVAŞMAYAN IRAK ASKERLERİNİ SERBEST BIRAKTIK

Ranya’da Raperin’e katıldıktan sonra Süleymaniye üzerinden Kerkük’e geçtiğini söyleyen Şerif, Kerkük’te de ayaklanmaya karşı ciddi bir karşı duruşun gelişemediğini, halk ve peşrmgeye karşı savaşmadan teslim olan askerlerin de serbest bıraktıklarını belirtti.

Kerkük’te diğer yerlere göre peşmergenin öncülük etiğini belirten şerif, bunun nedenini ve Kerkük Raperin’in ise şöyle anlattı: “Diğer yerlerde halk öndeydi peşmerge yardım ediyordu. Ama Kerkük’te Raperin’den önce büyük tutuklamalar olmuştu. Halk sindirilmişti. Onun için burada peşmerge öncülük yaptı.

Kerkük’e geldiğimizde ben direkt emniyet müdürlüğüne geçip savaş çıkmadan teslim olmalarını isteyecektim. Ancak Irak ordusu burada karşı koydular. İlk gece emniyet müdürlüğünü alamadık. Sabah bir arkadaşım geldi, öncülük etti ve biz o şekilde ilk olarak emniyet müdürlüğünü aldık. İçeri girdiğimiz gibi tüm tutukluları serbest bıraktık. Yine bize karşı savaşmayan askerleri de serbest bıraktık. Zaten bir bölümü Kerkük halkıydı. Rejim tarafından zorla silahlandırılmışlardı. Onun bize karşı savaşmayanları serbest bıraktık.”

RAPERİN ÖRGÜTLÜ HALKIN ZAFERİDİR

“Raperin bize bir gerçeği gösterdi. O da şu. Eğer bir yerde halk gerçekten örgütlenir ve kararlı bir şekilde işgalci güce karşı mücadele ederse kazanması kesindir” diyen Şerif, Kürtlerin Kürdistan'ın dört parçası için de mutlaka bu her yerde bu halk örgütlülüğünü geliştirmeleri gerektiğini belirtti.

“5 Mart Raperin’i halkın örgütlü gücünün zaferini net bir şekilde gösterdi. Daha önce defalarca Saddam Kürtlere katliam uyguladı, enfaller yaşandı. Halk defalarca başka yerlere göç etti. Ama 5 Mart’ta başlayan ayaklanma bize işte bu gerçeği gösterdi.

Bugün de Kürtlerin buna ihtiyacı var. İşin özü düşünsel bir devrime ihtiyaç var. Bugün Rojava’da gerçekleşen devrim işte bu halk kararlılığının ve düşünsel devrimin sonucudur. Güney Kürdistan'da Saddam rejimi kovuldu. Ama istenilen sonuç alınamadı. Bu gerçeklik bugün güneyde yaşanan sistem krizle kendisini gösteriyor. Çünkü düşünsel devrim gerçekleşmedi.”

GÜN ULUSAL BİRLİKLE RAPERİN GÜNÜDÜR

Kürtlerin bugün her zamankinden daha fazla ulusal birlik halinde Raperin’e kalkması gerektiğini kaydeden Şerif, “Bunun koşulları 92 Raperin’inden daha fazladır” diye konuştu.

Ulusal Raperin için ulusal birlik gerektiğini de kaydeden Şerif şunları vurguladı: “Düşüncede, amaçta birlik olmalı. Önder Apo defalarca bunu dile getirdi. Kuzey Kürdistan'da büyük bir direniş var. Ama Güney Kürdistan halkı, siyaseti destek vermiyor. Bu aşılmalı. Binler alanlara çıkarak destek vermeli. Aynı şekilde Rojava’ya da sahip çıkılmalı. Fakat ne yazık ki, Güney gençleri bugün topraklarını terk ediyor. Kesinlikle gitmemeliler. İnsanlar kendilerine ait bir şey görmüyorlar. Birçok insan ‘burada bana ait sadece telefon kartım var’ diyor. Sorumluların bunu görmesi ve mevcut krizleri aşarak ulusal birlik temelinde mücadeleyi geliştirmeleri gerekir.”