Şimşek: Sürekli tecrit ve göç ettirme devletin genlerinde vardır

DBP Amed İl Eşbaşkanı Ali Şimsek, “Sur ve Kürdistan’ın diğer ilçelerinde yürütülen savaş ciddi anlamda uzun vadede bir sürecin başlangıcıdır” dedi.

DBP Amed İl Eşbaşkanı Ali Şimsek, “Sur ve Kürdistan’ın diğer ilçelerinde yürütülen savaş ciddi anlamda uzun vadede bir sürecin başlangıcıdır” dedi.

Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Amed İl Eş Başkanı Ali Şimşek, Sur ilçesinde Bakanlar Kurulu’nun ‘acele kamulaştırma’ adı altında ilçeyi işgal etme girişimini ANF’ye değerlendirdi.

Şimşek “İlçenin topyekun devlet tarafından kamulaştırılması gibi bir durum, daha önceki süreçlerde görülmemiştir. Kürdistan’daki demokratik yapının değiştirilmesine dönük bir çaba olduğu yönünde ciddi kuşkularımız var. Sur’a farklı yerlerden getirilecek insanların yerleştirilmesi söz konusudur”’ dedi.

‘SUR, AĞIR SİLAHLARLA YIKIMA UĞRATILDI’

Sur’daki sürecin kendi başına sadece bir Sur meselesi olmadığına dikkat çeken Şimşek “Genel olarak geliştirilen savaş süreci ve buna bağlı olarak bugün yürütülen bir savaş var. Bu savaşa baktığımız zaman uluslararası ve Ortadoğu’nun içinde bulunduğunu koşullar var. Ortadoğu’nun yeniden dizayn edilmesi gibi bir süreçten bağımsız olarak bunu değerlendirmek gerekir. Şu anda Sur ve Kürdistan’ın diğer ilçelerinde yürütülen savaş aslında Kürt halkının geldiği aşama itibariyle Ortadoğu’nun yapılandırdığı bir süreçte kendi kendini yönetme konusunda istem ve talepleri ile değerlendirmek lazım. Daha önceki süreçlerde Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan’ın geliştirdiği bir çözüm süreci vardı. Bu süreç Dolmabahçe mutabakatı ile belli bir boyuta gelmişti. Ancak 7 Haziran seçimleri ile birlikte AKP’nin iktidardan düşmesi ve Kürt halkının siyasal anlamda birlikteliğini ileri bir düzeye ulaşmasıyla bundan vazgeçildi. Ve bu nedenle savaş süreci bir şekilde başlatıldı. Kobanê süreci, Rojava gelişmelerinden bağımsız değil. Şu an Ortadoğu’nun Irak’ta, Suriye’de ve diğer bölgelerdeki çatışma ortamı bir odak olarak belirlendi. Bunun üzerinde uluslararası güçlerin paylaşım içerisine girdiği bir süreçtir aynı zamanda. Sur’da ve diğer bölgelerde yürütülen savaş ciddi anlamda uzun vadede bir sürecin başlangıcıdır. Çatışma süreci ile birlikte ortaya çıkan durum ve Sur’un önemli ölçüde ağır silahlarla yıkıma uğratılması, esnafın ciddi anlamda iş yapamaz haline gelmesi, güvenlik konsepti çerçevesinde yürütülen çalışmalar bir ticari alan olmaktan çıkarılmasına dönük ciddi bir çaba söz konusu” diye konuştu.

‘SUR’A FARKLI YERLERDEN GETİRİLECEK İNSANLARIN YERLEŞTİRİLMESİ SÖZ KONUSU’

“Kamulaştırma süreci”ni dünya tarihinde görülmemiş bir durum olmamasına dikkat çeken Şimşek, sözlerine şöyle devam etti. “İlçe’nin topyekun devlet tarafından kamulaştırılması gibi bir durum, daha önceki süreçlerde görülmemiş bir durumdur. Kürdistan’daki demokratik yapının değiştirilmesine dönük bir çaba olduğu yönünde ciddi kuşkularımız var. Sur’a farklı yerlerden getirilecek insanların yerleştirilmesi söz konusudur. Maraş’ta süren kamp çalışması ve tezat olan yaşam itibariyle sıkıntı yaşayabilecek toplumsal kesimleri bir araya getirilerek, politik ortam yaratılması söz konusudur. Hatta şuan Sünni Arapların Dicle’nin kırsalına yerleştirilmesine dönük bir çaba var. Devlet yetkililerin bu konuda köylere yaptığı tatbikatlar var. Özellikle Dicle’nin dağlık alanlarında konutların yapılması ve bu konutlara Arapların yerleştirmesi söz konusu.

Sur’da yürütülen kamulaştırma çabaları tamamen oradaki insanların konut, barınma hakkını ve yürürlükte olan ticari yaşamının sabote edilmesi anlamında büyük çaba olduğunu biliyoruz. Bütün halkımızın bu projeye karşı bir tutum ve tavır içerisinde olması gerektiğine inanıyoruz. Bütün Sur’da oturan insanlarımızın göç ettirmesine dönük ciddi bir çaba var. Bu kamulaştırma önümüzdeki dönemlerde diğer bölgelere de sirayet etmesi söz konusu. Örneğin, Sur’un dışında Benusen, Şehitlik semtinin önemli bir kısmı da kamulaştırma çerçevesinde değerlendiriliyor. Yarın öbür gün Bağlar’ın değerlendirilmeyeceğinin garantisi yoktur. Devlet uyguladığı bu savaş politikasıyla birlikte ortaya çıkan sonuçlar üzerinden demokratik yapının, insan yapısının değiştirilmesine göç ettirme politikasının durumdur. Daha önceki süreci biliyoruz. 90’larda kırsal alanların boşaltılması, binlerce köyün yakılıp yıkılması ve insanların zorla göç ettirilmesini şuan ki süreçte yaşıyoruz. Ve biz parti olarak bu sürecin kesinlikle karşısındayız. Bu politika ve projelere karşı çıkmak gerekiyor. 21. yüzyılda böylesi bir proje halkımız tarafından onaylanması söz konusu değildir. Sürekli bir tecrit ve göç ettirme devletin genlerinde vardır.”

‘AMED HALKININ BU POLİTİKALARA KARNI TOKTUR’

Geçtiğimiz hafta Türk Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun Amed’e gelmesine ilişkin Şimşek “Görüntüsü ve geliş şekli itibariyle Amed’de trafiğin felç edilmesi, insanların neredeyse bir yerden bir yere gitmesini imkansız hale getirildiği bir gündü” dedi.

Amed ve Kürt halkının nazarında “Ben Türkiye Cumhuriyeti ve Kürtlerin de başbakanı olarak onlara bir gelecek vaat ediyorum” diyen bir zihniyetin kendisi olduğunu söyleyen Şimşek şöyle konuştu: “Amed’de gelirken, Amed halkının potansiyel bir düşman olarak görüp on binlerce polisle birlikte bütün halktan uzak yerde Amed’in geleceğine dair halkımızın tasvip etmediği bir takıp mesajlarla bir kez daha tarihte söylenildiği gibi Amed halkının bir şekilde diz çöktürülmesine dönük bir çabanın parçası olarak biz değerlendiriyoruz. Sorunların bu şekilde zorla ve baskıyla çözümü konusundaki ısrar giderek sorunun barışçı bir çözümden uzaklaşan sürece doğru gidiliyor. Binlerce polis ve zırhlı araçlarla Amed’e gelmek bu sorununun şiddet temelinde çözülmenin ısrarının adıdır. Bu ısrardan vazgeçilmesi gerekiyor. Amed halkının bu politikalara karnı toktur.”