Surlu aileler TOKİ’lerde tutunamadı

Yan yana inşa edilen avlulu evleri yıkılarak kent dışındaki TOKİ’lere yerleştirilen Surlu ailelerin neredeyse tamamı alışamadıkları için evlerini gecekonduların olduğu semtlere taşıdı.

Kürdistan’da “sokağa çıkma yasağı” ilan ederek birçok kenti ve tarihi yapıyı yok eden devlet, enkazını kaldırdığı bölgeleri TOKİ’ye peşkeş çekti. Evleri yıkılan insanların önemli bir kısmı kentteki TOKİ’lere yerleştirilirken, TOKİ Başkanı Ergün Turan Kürdistan’daki yıkılan kentlerin tamamında 22 bin 361 konut yapılacağını, bunların 18 bin 896’sına başlandığını açıkladı. Turan, binlerce yıllık Sur’da tarihi evleri dümdüz edilen ve bir kısmı TOKİ’lere yerleştirilen insanların kentin dışındaki Çölgüzeli mevkiinde inşa edilen top konutlara yerleştirileceklerini duyurdu. Adı gibi çölü andıran bölgedeki kutu gibi küçük konutlara yerleştirilecek Surluların yıkılan evlerinin yerine yapılacak yenilerinin ise peşkeş çekileceği konuşuluyor. TOKİ eliyle bölgede yapılan konutlara itiraz eden Mimarlar Odası Diyarbakır Şube Eşbaşkanı Şerefhan Aydın, TOKİ’yi iktidarın yarattığı kimliksiz kentlerin somut örneği olarak tanımladı.

TOKİ TEK TİPLEŞTİRME POLİTİKASI

TOKİ’nin Ankara’ya ve Hakkari’ye yaptığı konutlar arasında fark olmadığını dile getiren Aydın, yöresel mimari ve coğrafi koşulların göz önünde bulundurulmadan imara girişildiğine dikkat çekti. Projelerin TOKİ’te belirlenip, fabrikasyon şeklinde gönderildiğine değinen Aydın, “Tüm kentlerde birbirine benzer tip projeler şeklinde yapıyorlar. Buradan bile yola çıkarsak bu üretilen konutların yörenin sosyal dokusuna ne kadar aykırı olduğunu anlayabiliriz. Edirne’nin kültürü ile Şırnak’ın kültürü farklıdır. Ama tek tipleştirmeye çalışıyorlar. Nasıl ki toplumu politik olarak tek tipleştirmeye çalışıyorlarsa burada da kentsel boyutuyla aynı yöntemi yapmak istiyorlar” dedi.

‘YAŞAM KÜLTÜRÜNE AYKIRI EVLER’

TOKİ konutlarının bölgenin aile ve yaşam kültürüne aykırı olduğuna dikkat çeken Aydın, bu insanların çok katlı konutlarda yaşamaya alışkın olmadığını, müstakil, sırt sırta dizili bahçeli, avlulu evlere alıştığını söyledi. Buna en iyi örneğin Sur’un bazalt taşlardan inşa edilen avlulu evler olduğunu belirten Aydın, buna karşın TOKİ’nin Sur’da inşa ettiği yeni konutların betonarme olduğuna dikkat çekti. Aydın, “Diyarbakır’da bazalt taşı meşhurdur. Sur içinde tarihi yapılarda bu gerçeklik mevcuttur. Mardin’in beyaz taşı, Bitlis’in Ahlat taşı yerel halk tarafından tercih edilmektedir. TOKİ bunlara özen göstererek yapsaydı bir nebze de olsa kabul görürdü. Ama ne yapının planı ne de yapının bütünsel olarak malzemelerinde TOKİ bu kaygıları taşıyarak konut inşa etmiyor” diye konuştu.

HALK TOKİ’LERE HAPSEDİLİYOR

Yıkılan kentlerde inşa edilen konutlara itirazda bulunan Aydın, bunu şöyle izah etti: “Suriçi’nde, Cizre’de, Silopi’de, Yüksekova’da yıkımın geçekleştirildiği yerlerde genelde halk müstakil ve avlulu evlerde oturuyordu. Dar sokaklı, sosyal ilişkinin çok iç içe olduğu yapı tipolojisi vardı. Ama şu an TOKİ’nin yaptığı beton bloklar ve yüksek yapılar halkı mağdur etmekten öteye gitmemektedir. Mesela Şırnak girişinde yapılan TOKİ evleri yüksek yapılardır. Şırnak’ta yüksel konutları kim tercih eder. Tercihe bırakılırsa kimse tercih etmez. Halk barınma durumunda TOKİ’ye mecbur bırakılıyor. Ama TOKİ’ye sosyal, kültürel ve tarihi dokuları dikkate alarak konut üretimi yapsaydı şu an TOKİ’ye karşı gelişen refleksler olmayacaktı. Belki de desteklenirdi. Maalesef iktidarlar her zaman kendi isteklerini halktan kopuk bir şekilde yapmaya devam ediyorlar. Kürdistan’da yıkılan kentlerde yapılan TOKİ konutlarının zoraki bir şekilde çaresiz kalan halkın sığınma ihtiyacını karşılıyormuş gibi yapıp onları oraya hapsedeceğini belirtebiliriz.”

TOKİ’DEKİ SURLULAR İKİNCİ GÖÇÜ YAŞADI

Yıkılan kentsellerde alternatif olarak yapılan konutların ciddi travmalar yarattığının altını çizen Aydın, Suriçi’ndeki durumun buna en iyi örnek olduğunu ifade etti. En son Alipaşa ve Lalebey mahallelerinde “kentsel dönüşüm” başlatıldığını hatırlatan Aydın, şunları söyledi: “Mahallenin bir kısmı Urfa yolu üzerindeki Çölgüzeli TOKİ evlerine sürgün edildi. Orada yaptığımız saha çalışmasında gördük ki halkın hiçbiri TOKİ evlerine alışamadı. TOKİ’ye yerleştikten bir süre sonra bu defa başka bir gecekondu bölgesine ya da avlulu evlere taşınma durumunda kaldı. Şu an TOKİ’ye gönderilen Suriçi ailelerinin hemen hemen hepsi Kayapınar’ın Huzurevleri, Seyrantepe semtlerindeki gecekondulara taşındı. Sosyal ve kültürel dokuya aykırı konut üretimi olduğu için halk beton blokların içerisinde sıkıştırdığından kaynaklı buralarda yaşama şansı yoktur. Çok kısa süreli kalabiliyor ve TOKİ’yi terk ediyorlar. Kürdistan’da TOKİ yapımını doğru bulmuyoruz. Devletin bir an önce bu tutumunu değiştirmesi gerekiyor. Aileler sahiplenmediği için de kolayca yıprandığını da görebiliyoruz.”