GÖRÜNTÜLÜ

'Tüm Kürtler Rojava sisteminin başarısı için çalışmalı'

Rojava sisteminin dünya çapında örnek demokratik bir sistem olacağını belirten YNK’li Hoşyar Abdurrahman; “tüm Kürtler bu sistemin başarısı için çalışmalı” dedi.

Hiçbir sosyal demokrat hareketin bugün Rojava’da gerçekleşen demokratik sistemi yaratmayı başaramadığını ifade eden Abdurrahman; “tüm farklılıklara, gençlere ve kadınlara bu denli güçlü temsiliyet veren bir başka sistem dünyanın hiçbir yerinde yoktur” dedi.

YNK olarak Bakurê Kürdistan’daki direnişi desteklediklerini söyleyen Hoşyar Abdurrahman, Türk devletinin akıl dışı bir siyaset yürüttüğüne belirterek şunlara dikkat çekti: “Türkiye’nin demokratikleşmesi reformlarla olmaz. Rejimin kökten değişmesi gerekir. Kürtler eğer Ortadoğu’da özgür olmak istiyorlarsa Bakur direnişine sonuna kadar destek olmalılar. Çünkü Bakur, Kürtlerin stratejik mücadele alanıdır. Kürtlerin bağımsızlığı oradan olur.”

Güney Kürdistan’da devam eden krize de değinen Abdurrahman, Güney Kürdistan’da yönetim anlamında ciddi tecrübesizliklerin olduğunu söyleyerek demokratikleşme konusundaki sorunların aşılması gerektiğini kaydetti. Petrol satışına endeksli ekonomik politikaların yanlış olduğunu belirten YNK’li yetkili, “umarım bu hatalardan dönülür ve kriz sona erer” şeklinde konuştu.

YNK dış ilişkiler sorumlusu yardımcısı ve aynı zamanda YNK Kerkük dış ilişkiler sorumlusu Hoşyar Abdurrahman Kürdistan gündemine dair sorularımızı yanıtladı.

Kuzey Suriye (Rojava’da) halkların ortak ilan ettiği federasyon sistemini nasıl değerlendiriyorsunuz?

PYD ya da diğer bir tabirle Rojava’daki Kürt özgürlük hareketi, 5 yıllık bir geçmişi olmasına rağmen tecrübe olarak çok güçlü bir alt yapı oluşturdu. Biz, PYD’nin ve Rojava silahlı güçlerinin birlikte yürüttükleri mücadeleyi Kürtlerin özgürlüğü açısından son derece olumlu görüyoruz.

Araplar, Süryaniler, Ermeniler, Süryaniler ve Kürtlerin ortak ilan ettikleri federasyon ise kendi içinde oldukça gelişkin bir sistemsel örneği temsil ediyor. Bence Bakurdan, Başura, Rojhılata kadar tüm Kürtler bu sistemi sonuna kadar desteklemelidirler. Bence ilan edilen bu sistem tam da Rojava halklarının gereksinimlerine cevap olacak bir sistemdir. Bence bu sistem çok kısa bir sürede bütün dünyada önemli bir tecrübe olarak örnek alınacaktır.

1992’de Başurê Kürdistan'da yapılan seçimler sonucunda federal sistem kararı alındı. O dönem ne Irak, ne Türkiye, ne ABD, ne de İran bunu olumlu karşıladı. Ancak 2005 yılına geldiğimiz de bu kez federal sistemi ırak için de uygun görmeye, kabul etmeye başladılar. Irak da o dönem anayasasında ülkeyi federal devlet olarak tanımladı. O açıdan Rojava’da ilan edilen federal sistem bence çok yerinde bir karar ve tüm Kürtlerin bu sistemi desteklemesi de ulusal sorumluluğu gereğidir.

Tüm Kürtler Rojava halkının kararını desteklemeli

Bu sistemin giderek oturması, gelişmesi Kürtlerin bölgedeki özgürlük mücadelesi üzerinde nasıl bir etki yaratacaktır sizce?

Kanımca olumlu anlamda büyük etki yapacaktır. Başurê Kürdistan nasıl ki tüm eksiklerine rağmen Kürtler açısından önemli bir kazanım olmuşsa, Rojava federasyonu da aynı şekilde etki yapacaktır. Sistem oturdukça etkisi daha büyük de olacaktır. Ki bence giderek oradaki sistem oturacaktır, çünkü o sistemin ilanına ve oturmasına halk karar veriyor. Böyle olunca devletler de bunu kabullenmek durumunda kalacaklardır. Orada öyle bir sistemin ilanı oradaki Kürtlerin ve diğer halkların kendi kararıdır. O açıdan tüm Kürtler Rojava’da ilan edilen sistemin arkasında durmalı, desteklemelidirler.

Rojava kendi sistemlerini ilan eden güçler, bu sistemin bölgedeki tüm sorunların çözümünde örnek olabileceğini savunuyorlar. Siz ne dersiniz?

Bence dünyada hiçbir sosyal demokrat hareket Rojava’da gelişen çapta demokratik bir sistem oluşturabilmiş değiller. Kadınların, gençlerin, bölgenin tüm farklılıklarının içinde yer aldığı, başında iki farklı halktan bir kadın ve bir erkeğin eşit düzeyde yer aldığı bir başka sistem yoktur.

Dikkat edin, Ortadoğu’da partiler açık şekilde birer erkek partisidirler. Ama Rojava’da partilerin yarısını kadınlar oluşturuyor. Eşbaşkanlık sistemleri var. Bu sadece Ortadoğu açısından değil, dünya açısından da yeni ve son derece demokratik bir sistemdir.

Suriye’de DAİŞ çetelerine karşı en etkin mücadele yürüten güç Kürtler olmasına rağmen Cenevre toplantılarına dahil edilmemesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu şekilde sonuç alması mümkün mü?

Bence bunun Türkiye ile ilişkisi çoktur. Koca eski bir devlet PYD ile yarışıyor. Ama şu da bir gerçek ki, PYD’nin uluslararası alanda etkisi Türk devletinden daha fazladır.

Şimdi bakın yapılan tüm Cenevre toplantıları sonuçsuz kaldı. Çünkü bölgenin temel gücü Kürtler ve bu toplantılara dahil edilmiyorlar. Cenevre’ye Kürtler katılmadığı sürece sonuç alınması mümkün değildir.

Geçen yüzyılda Lozan anlaşması yapıldı. Ama bakın bugün bu anlaşmaların tutmadığı çok net ortaya çıkıyor. Fakat şunu belirteyim birinci dünya savaşında Osmanlı için “hasta adam” denilmişti Türk devleti bugün de aynıdır.

TÜRK DEVLETİNİN KÜRT FOBİSİ KRONİK BİR HASTALIK

Peki, Türk devletinin bu Kürt düşmanlığını nasıl okumak gerekir? Korkusu nedendir?

Aslında kronik bir hastalıktır bu. Zihni sağlıklı çalışmadığından bu düşmanlığı yapıyor. Eğer Kürtlerin hakkını tanırsa bölgede gerçekten süper güç durumuna gelir. Ama her nedense Kürtlerden korkuyor. Çünkü öyle köklü bir faşizme hapsolmuşlar ki, başka ulusların varlığını kabullenemiyorlar, bunu hazmedemiyorlar. Demokratik sistemin oluşabileceğine de inanmıyorlar.

1 Haziran seçim sonuçlarına Erdoğan bundan dolayı razı olmadı ve 1 Kasım seçimlerini zorla dayatarak aldı. Bununla da yetinmiyor. Halifelik kurmak istiyor. Diktatör olmaya çalışıyor. Her şeyin kendi denetiminde olmasını istiyor. Yavuz sultan Selim’e özeniyor. Çünkü Narsist bir kişiliktir. Kendisini herkesin, kanunların, her şeyin üstünde görüyor. Dolayısıyla demokrat olamaz.

Türkiye’de demokratik bir sistem için rejimin kökten değiştirilmesi gerekir. Artık öyle reformlarla, ıslahat girişimleriyle düzeltilecek bir şey değildir. AKP artık iktidardan düşürülmelidir. Ancak o zaman demokratik bir sistem kurulabilir.

KUZEY’DE YENİ BİR DİRENİŞ DÖNEMİ BAŞLADI VE AKP BUNUN ÖNÜNÜ ALAMAZ

Kuzey Kürdistan'da aylardır tüm baskı ve katliamlara rağmen güçlü bir halk direnişi var. Siz Kuzey’deki bu direnişi nasıl görüyorsunuz?

Türkiye’yi yakından takip eden bir siyasetçi olarak şunu net söyleyebilirim ki, 7 Haziran seçimlerinden sonra şehirlere dönük savaş planını devreye koydu. Buna master plan dedi. Mardin’de Davutoğlu bunu tekrarladı. İşte Cizre’de geliştirilen katliamlar bu plan gereğiydi ve herkesi bu katliamlarla korkutmak, sindirmek istedi.

Dikkat edelim Türk devleti halkın direnişini bastırmak, bitirmek için karşısında bir devlet varmış gibi en ağır silahları devreye koydu. Helikopterler, tanklar kullanılıyor. Ama şunu açıkça söyleyebilirim ki, Türk devletinin her şeye rağmen Kürtlerin mücadelesini bastırması, bitirmesi mümkün olmayacaktır. Bir ilçeden birkaç ay içinde 500 genç gerillaya ve YPS saflarına katılıyorsa, Erdoğan ve AKP’nin buna karşı başarılı olması mümkün değildir. Çünkü bu artık yeni bir mücadele stratejisi ve dönemidir.

BAKUR’DA, ROJAVA’DA DÜŞMAN OLAN BAŞUR’DA DOST OLAMAZ

Bazı yorumcular Kürdistan’ın diğer parçalarından Bakurê Kürdistan’a yeteri düzeyde desteğin gelişmediğini belirtiyorlar. Bu yorumları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Şunu açıkça belirteyim. Gerek Bakur, gerek Rojava gerekse Rojhılat Kürdistan’ındaki Kürtlere verilmesi gereken destek olsun, tüm bunlar ulusal sorumluluk gereğidir. Yoksa şöyle bir şey olamaz. Türk devleti bir taraftan Kürtleri katlederken diğer taraftan başka Kürtlerle dost olacak. Böyle bir şey mümkün değil. Bakur’da, Rojava’da düşman olan Başur’da dost olamaz.

YNK OLARAK KUZEY KÜRDİSTAN’DAKİ MÜCADELEYİ DESTEKLİYORUZ

Ancak bazı partilerin halen Türk devletiyle yoğun ilişkileri var?

Biz YNK olarak Bakur Kürtlerinin yanındayız. Başarıları için de destekliyoruz. Çünkü Bakurê Kürdistan başarısı tüm Kürtlerin başarısı demektir. Bakur Kürdistan’ın ana rahmidir. En büyük parçadır. Kürtlerin en fazla yaşadığı yerdir. Dolayısıyla Kürtlerin stratejik mücadele alanıdır. Kürtlerin bağımsızlığı oradan olur.

Biraz da Güney Kürdistan'ı konuşalım. Uzun süredir bölgede süren bir siyasi ve ekonomik kriz. Ancak partilerin tüm istişarelerine rağmen bu krizler aşılamadı. Nedir engel, sizce neden aşılamıyor?

Doğru. Ancak bu özellikle ekonomik sadece bizde değil, tüm dünyada yaşanan bir krizdir. Bir de bizim devletler gibi köklü bir ekonomik alt yapımız, imkanımız yok. Ekonomik anlamda ciddi bir gelişmişliğimiz yok. Sadece inşaat yapılanmasında, caddelerin yapılmasında bir gelişmişlik var. Bu da ekonomik sistem değil. Açıkçası bizde böylesi bir duruma kendimizi hazır duruma getirmemiştik.

Ekonomik durumumuz petrol fiyatlarına göre değişkenlik gösteriyor. Fiyatlar düşünce de büyük ekonomik kriz yaşandı. İnanıyorum ki yakın zamanda bu krizi atlatabileceğiz.

PETROLE ENDEKSLİ BİR EKONOMİ YANLIŞTIR

Başurê Kürdistan'da sadece petrol satışına dayalı bir ekonomik sistem yeterli mi? Ya da ne yapılmalı bu krizlerin bir daha yaşanmaması için?

Aslında en yanlış ekonomik sistem sadece petrol satışına göre inşa etmesidir. Kaldı ki eskide buralarda petrol de yoktu. Avrupa’da onlarca devlet var bir litre petrole sahip değiller. Ancak çok daha güçlü ekonomiye sahipler. Fakat biz dediğim gibi bir andan iktidara geldi, petrol satışıyla zenginleştik ve bir anda da böyle fakirleşince çok ne yapacağımızı da bilemedik. Umarım güçlü bir ekonomik sistem oluşturulur ve petrol istediği kadar ucuzlasa da bizi etkilemez. Ancak tabi bu da açık ve şeffaf, akılcı bir siyaset gerektiriyor.

GÜNEY KÜRDİSTAN’DA YÖNETİM VE DEMOKRASİ ANLAMINDA TECRÜBESİZLİK VAR

Ekonomik krizi biraz dünyadaki krizle tanımladınız. Siyasi sorun neden aşılamıyor? Burada özellikle hükümeti oluşturan partilerin yaklaşımı nasıl olmalı? Tabi diğer partiler de önemli.

Aslında bizim yönetim anlamında ciddi bir tecrübesizliğimiz var. Zengin bir bölge ancak yönetim olgusunda, demokratik sistem oluşturma anlamında ciddi bir tecrübeye sahip değiliz. Biz, hükümeti oluşturan partilerin bir araya gelip iç sorunlarımızı çözme gücünü gösteremedik. Ancak tabi umutsuz değiliz.

KÜRESEL GÜÇLER MUSUL OPERASYONUNU GECİKTİRİYOR

Şimdi bölgede konuşulan diğer önemli bir konu da Musul operasyonudur. Biraz da bundan konuşmak istiyorum. Herkes bugün yarın yapacak derken bir türlü gerçekleşmedi bu operasyon. Sizce bunun önündeki engel nedir?

Açıkçası bu konu askeri uzmanların işi. Ben o kadar hakim değilim. Açıkçası ben Kürdistan toprağı olmayan bir yerde tek bir peşmergenin kan dökmesini istemiyorum. Örneğin Kerkük, Hewice Kürdistan toprağıdır. Buralar için mücadele edilmeli.

O zaman şöyle bir şey mi diyorsunuz. Musul’un statüsü belirsiz olduğu için mi bu operasyon gecikiyor?

Açık söyleyeyim. Bu operasyonların ertelenmesinde küresel güçlerin ve bölge devletlerinin etkisi var. Buna sadece bir parti karar veremez. Kısaca bunu söyleyebilirim.

Bu operasyona Irak ordusu, peşmerge, gerilla, Heşd El Şebi güçleri de katılmak istiyor. Nasıl olacak sizce?

Birinci Dünya Savaşı, Sevr Antlaşması döneminde Musul Kürdistan’dı. O dönem Kürt güçleri oraya ciddi anlamda yerleşseydi Kürdistan olarak kalırdı. Ancak bugün onu söylemek mümkün değil.

Siz aynı zamanda YNK’nin Kerkük dış ilişkiler sorumlususunuz. Şu anda Kerkük’ün güvenlik durumu nedir? Bir DAİŞ tehlikesinden söz edilebilir mi?

Açıkçası 2015’e kadar da DAİŞ tehlikesi vardı. Ancak DAİŞ’in artık saldırı gücü kalmadı. Artık bir yeri tutma gücü de yok. Sadece intihar saldırılarıyla yer yer saldırabiliyor. Bence DAİŞ artık bitti. Rusya DAİŞ ile Türkiye’nin petrol ticaretine engel getirdiği anda DAİŞ bitti.

DAİŞ Ramadi’de, Celewla’da büyük darbeler yedi. Sadece yapabildiği şey dediğim gibi yer yer intihar saldırılarıdır. 5. Taburları kırıldı. O açıdan kerkük’te artık hiçbir şekilde DAİŞ tehlikesi yoktur.