Türk devletinin Rojava'ya sınırdan saldırıları bir yılda 7 kat arttı

19 Temmuz 2012’de Rojava Devrimi'nin başlaması ve kentlerin rejimin elinden alınmasıyla birlikte Rojava sınırına çeteler eliyle ve açıktan saldırılar gerçekleştirildi.

AKP, 2012 yılından itibaren aralarında ENKS, Ehrar El-Şam, El-Nusra Cephesi ve DAİŞ’in de bulunduğu birçok çete grubuyla koordinatör düzeyinde işbirliği yapıp Kobanê’den Efrîn’e kadar Rojava Devrimi’ni boğma çabasına girişti.

Belgeleri birçok defa ortaya çıkarılan AKP-çeteler ittifakı defalarca sonuçsuz bırakılmasına rağmen AKP öncülüklü Türk devleti, her şekilde saldırılarına devam ediyor. AKP planlamasıyla sınır hattı üzerinden gerçekleştirilen Serêkaniyê, Kobanê, Girê Spî (Tel Abyad) çete saldırıları YPG tarafından boşa çıkarılmış, yine ortağı DAİŞ Rojava sınırlarından 700-800 kilometre uzağa geriletilmiş olmasına rağmen AKP, Rojava ve Kuzey Suriye’ye sınır ihlali ve işgal saldırılarını sürdürüyor.

911 kilometrelik Rojava-Türkiye sınırında Cerablus ve Rai dışındaki tüm Rojava topraklarının Rojava Demokratik Özerk Yönetimi denetiminde bulunmasını hazmedemeyen Türk devleti, Şehba bölgesinde açıktan işgal harekatı gerçekleştirirken demokratik özerk yönetimin denetiminde olan sınırdan YPG güçlerini ve sivil halkı tarıyor ve küçük gruplar halinde çeteleri geçirmeye çalışıyor.

YPG Sınır Karargahları Komutanı Reşît Omer, yıllardır sınır üzerinden devam eden işgalci Türk devletinin saldırılarının Fırat’ın Gazabı Hamlesi’nin başlamasıyla birlikte arttığını ve çete gruplarını geçirme çabasının yoğunlaştığını belirtti. Omer, “Bu saldırılara karşı sınırlarımızın güvenliğini güçlendiriyoruz. Güçlerimizin bu saldırılara meşru savunma temelinde cevap verme hakkı ve yetkisi vardır” dedi.

‘BİZİM İÇİN EN BÜYÜK TEHLİKE TÜRKİYE SINIRINDAN GELİYOR’

Türkiye ile Rojava sınırının oldukça uzun olduğuna vurgu yapan Reşît Omer, “Devrimden sonra gördük ki bizim için en büyük tehlike Türkiye sınırından geliyor” dedi ve devam etti: “Türkiye ve diğer devletlerle sınırımız oldukça uzun. Efrîn’den başlayarak Semêlka hattımıza kadar Kuzey Kürdistan sınırıdır. Semêlka’dan Şedadê’ye kadar da Güney Kürdistan ve Irak sınırına düşüyor. Güney sınır hattından çetelerin geçişini engelleyerek toplumumuzun güvenliğini sağlamak amacıyla tedbirlerimizi alıyoruz. Fakat en büyük sorunumuz, Kuzey Kürdistan sınırında. Devrimden sonra YPG olarak sınır mevzilendirmesini gözden geçirme kararı aldık. ‘İhtiyaca göre bir mevzilendirme yaparak sınırımızı koruyalım’ dedik. Devletten aldığımız sınır karargahlarını tuttuk. Fakat devrim süreci içinde gördük ki halkımıza saldırı gerçekleştiren çetelerin çoğu Türkiye sınırından geliyor. Yine onların silahları, yiyecekleri, ilaçları Türkiye tarafından örgütlenerek gönderiliyor. Türkiye, sınır üzerinden çete gruplarını göndererek çeşitli alanlarımızı işgal etmeye çalıştı ve katliamlar geliştirdi. Tüm çabaları boşa çıksa da halen kirli planlarında ısrar ediyor.”

SERÊKANİYÊ SALDIRISI İLK SALDIRI İDİ

AKP ile çeteler arasındaki ilişkiler, somut olarak ilk defa 8 Kasım 2012’de Serêkaniyê’ye yönelik saldırılarla ortaya çıktı. 8 Kasım günü Türkiye’den gelen ÖSO’ya bağlı yüzlerce çete üyesi, Kuzey Serêkaniyê Serxet (Ceylanpınar) sınır kapısından Serêkaniyê’ye geçirilip kent işgal edilmek istendi. Çetelelerin geçişi ardından rejim, top atışları gerçekleştirdi. YPG’nin çete guruplarına müdahalesi ardından birçok çete öldürüldü. Kentte bir hafta içinde en az 10 sivil hayatını kaybetti, 70’'e yakını yaralandı, 50’'ye yakın ev yıkıldı ve 11 bini aşkın kişi göç etti. Şiddetli çatışmalarda ele geçirilen birçok belge, AKP ile çeteler arasındaki ilişkileri de kanıtladı.

KOBANÊ’YE SALDIRI DA AYNI YERDEN

DAİŞ’in 13 Eylül 2014’de başlattığı, 25 Ocak 2015’te YPG/YPJ güçlerinin zaferiyle sonuçlanan büyük Kobanê saldırısında da Türkiye parmağı olduğunu gösteren birçok belge açığa çıkmıştı. Türkiye sınırının da geçiş ve takviye için kullanıldığının belgeleri yine ortaya çıkmış, sınırda Türk ordusuyla poz veren DAİŞ üyelerinin görüntüleri basına yansımıştı.

Kobanê saldırısının dünyayı ayağa kaldıran Kobanê zaferine dönüşmesine tahammül edemeyen Türk devleti, DAİŞ’in 25 Haziran 2015’te gerçekleştirdiği Kobanê katliamında da rol oynadı. DAİŞ'in 25 Haziran günü Türkiye dahil üç ayrı bölgeden Kobanê’ye sızmak suretiyle gerek bombalı araçları gerekse gizlice soktuğu çeteler eliyle gerçekleştirdiği katliamda 35’i çocuk, 64’ü kadın olmak üzere 251 sivil katledildi, 267 sivil yaralandı.

GİRÊ SPÎ’DE ÇABALAR SÜRÜYOR

DAİŞ, 27 Şubat’ta Kobanê ve Cizirê Kantonları’nı birbirinden koparmak amacıyla Girê Spî, Siluk ve Mebruka’ya, bu bölgelere yerleştirilen çete üyeleri eliyle, 3 koldan gizlice saldırı düzenledi. Bu saldırılarda 23 sivil insan ve saldırıya cevap veren 43 YPG/YPJ ve öz savunma güçleri üyesi yaşamını yitirdi. YPG güçlerinin müdahalesiyle 291 DAİŞ çetesi üyesi öldürülürken, 6 çete üyesi de esir alındı.

Girê Spî saldırısı öncesinde 4 gün boyunca Girê Spî-Türkiye sınırındaki YPG mevzileri, Türk ordusunun doçkalarıyla vuruldu. Çete üyelerinin 27 Şubat’ta Girê Spî’ye saldırısı esnasında sınır hattındaki YPG noktalarına Türk askerleri tarafından ateş edildi. Özellikle Nestel’de Türk askerinin sınırdan açtığı ateş sonucu 1 YPG savaşçısı yaşamını yitirdi, asayiş üyeleri yaralandı.

Saldırının boşa çıkarılması ardından Girê Spî'deki katliamın MİT/DAİŞ tarafından organize edildiği ortaya çıktı. Sınır hattında yer alan Girê Spî’nin Rûbar Qamişlo Hamlesi'nin 46. günü olan 15 Haziran 2015’te tamamen özgürleştirilmesi, Türk devleti ve DAİŞ arasındaki ortaklık ve alışverişe büyük darbe olmuştu. Türk devleti, hem DAİŞ ile bu sınır kapısının yeniden açılması hem de Rojava’nın Cizirê ve Kobanê kantonlarını birbirinden koparmak için bu saldırıda planlayıcı ve organize edici bir rol oynadı; bu rol, ortaya çıkan birçok belgeyle ispatlandı. Saldırı sürecinde sağ yakalanan çete üyeleri de itiraflarında Türkiye’nin DAİŞ çeteleriyle işgal planı yaptığını, saldırının başlaması ardından Türkiye’den takviye gelme sözünün verildiğini ama Türk devletinin bu sözünü tutmadığını söylemişlerdi.

'TÜRK ORDUSU SINIRDAN SÜREKLİ ROJAVA’YA SALDIRIYOR'

Türk devleti, bir yandan Rojava’ya çete gruplarını geçirmeye çalışırken diğer yandan da uluslararası angajman kurallarını çiğneyerek sınırdaki YPG mevzilerini ve sivil halkı ağır silahlarla tarıyor. Reşît Omer, Türk devletinin hep Rojava’ya komşu olmasının kendisi için bir tehlike olduğunu ifade ettiğini ama Türkiye’ye YPG tarafından herhangi bir saldırı geliştirilmemesine karşın Türk ordusunun sınırdan sürekli Rojava’ya saldırdığını söyledi.

Türk devletinin Rojava ve Kürt düşmanlığı yaptığını ve bütün uluslararası kuralları ihlal ettiğini dile getiren Omer şunları söyledi: “Hem sınır hattında görevli güçlerimizi hem de sivil halkı ağır silahlarla hedef alıyorlar. Rojava halkının tarlaları, tarihi boyunca bu sınır hattında yer aldı. Hatta bazı yerlerde tarlaları sınır teline kadar da uzanıyor. Türk devleti sınırlardan tarlalarında çalışan halkı da vuruyor. Bazı yerlerde 1 kilometreye kadar da bırakmıyorlar ki halk gidip toprağını eksin, tarlasında çalışsın. Bırakmıyorlar ki halk gidip topraklarında hayvanlarını beslesin. Hemen mermi atıyorlar. Hem de tam isabet olsun diye termallerle çalışıyorlar; sivil olduklarını bile bile suikast yapıyorlar. Bırakın insanları, hayvanları bile öldürüyorlar. Türk devletinin saldırılarında halkımızın tarlaları büyük zarar gördü. Yine Türk askerleri sınırdan topraklarımıza geçip bizzat sınır ihlalleri gerçekleştiriyor.”

KATLETTİ, DUVAR ÖRDÜ, HENDEK KAZDI, AĞAÇLARI KESTİ…

YPG basını, düzenli olarak yaptığı açıklamalar ve yılsonunda yayınladığı bilançoda 2015 yılında Türk ordusunun sınır hattı üzerinden 22 kez ağır silahlarla YPG mevzilerini vurduğunu belirtti. Yine basına da yansıdığı gibi Türk ordusu, 4 Mayıs 2015’te Efrîn’in Raco ilçesinde sınır hattında bulunan Sorika köyü sakinlerini taradı. Köydeki evler ciddi hasar gördü ve köylüler tarlalarına gidemez hale geldi.

Türk ordusunun sınırdan ağır silahlarla saldırıları 2016 yılında giderek artış gösterdi. Türk devleti, 2016 yılında Türkiye–Rojava sınırında onlarca defa YPG mevzilerini ve sivilleri ağır silahlarla hedef aldı.

* Ocak’ta 1, Şubat’ta 9, Mart’ta 6, Nisan’da 14, Mayıs’ta 13, Haziran’da 17, Temmuz’da 22, Ağustos’ta 17, Eylül’de 26, Ekim’de 17 olmak üzere 152 kez ağır silahlarla YPG mevzilerini ve sivilleri vurdu.

* Bu saldırılar sonucunda Şubat’ta 2 sivil, Nisan’da 4 sivil, Mayıs’ta Kobanê’de 2 sivil, Haziran’da Girê Spî’de 1 çocuk, Ağustos’ta 4 sivil ve 2 YPG üyesi, Eylül'de 9 sivil, Ekim'de 2 sivil olmak üzere 24 sivil insan ve 2 YPG üyesi yaşamını yitirdi.

* Yine Şubat’ta 1 sivil, Nisan’da 4 sivil, Mayıs'ta Kobanê’de 2 sivil, Haziran'da Girê Spî’de 9 sivil, Ağustos'ta 50 sivil ve 2 YPG üyesi, Eylül'de 61 sivil, Ekim'de 2 sivil olmak üzere toplam 127 sivil ve 2 YPG üyesi yaralandı.

* Doçka mermilerinin, kimi zaman havanların ve Efrîn’de ilaveten uçaklardan atılan kazan bombalarının da kullanıldığı bu saldırılar, can kaybı ve yaralanma yanı sıra Rojavalıların evleri ve tarlalarını tahrip etti, hayvanları da öldürdü.

HAVA SAHASI DA İHLAL EDİLDİ

AKP öncülüklü Türk devleti, sadece sınırdan çete geçirmek veya sınır hattından YPG güçleri ve sivilleri taramakla yetinmedi. AKP, birçok defa askerleri, insansız hava uçakları ve helikopterleriyle Rojava Demokratik Özerk Yönetimi bünyesindeki Rojava topraklarını ihlal etti.

* Rojava Devrimi süresince AKP, Dêrîk'in sınırdaki Endîwer köyünden Efrîn'e kadar birçok yerde Rojava toprakları içinde hendekler kazıp duvar ördü, Efrîn'de binlerce zeytin ağacını keserek Rojava'nın bazı yerlerini işgal etti.

* Nusaybin’deki katliamlara karşı Rojavalı gazetecilerin düzenlediği "Sessizliğe Hayır" başlıklı haber takibi eylemindeki basın emekçileri, Türk askerlerini defalarca sınır ihlali yaparken görüntüledi; ellerindeki fotoğraf ve videoları kamuoyuyla paylaştı.

* Ağustos ayında Türk askerleri, 2 defa zırhlı araçlarla sınırı geçerek Rojava topraklarını ihlal etti.

* 2 defa da Türk ordusuna bağlı helikopterler sınırı geçti.

* Efrîn Kantonu'na 1 kez savaş uçaklarıyla bombardıman düzenlendi.

* Eylül ayında Türk askerleri, 2 kere zırhlı araçlarla Rojava topraklarına geçti, 3 kez Türk devletine ait insansız hava uçakları Rojava topraklarında dolaştırıldı.

‘RAKKA HAMLESİ SONRASI SINIR SALDIRILARI ARTTI’

Reşît Omer, Fırat’ın Gazabı Hamlesi'nin başlaması ardından Türk devletinin saldırılarının arttığını ifade ederek, “Ben kendim günlük olarak sınırlardayım, yine günlük olarak sınırdaki tüm güçlerimizden tekmil alıyoruz. Rakka hamlesi öncesi canları isteyince mermi atıyorlardı ama Rakka hamlesi başladıktan sonra saldırılarını artırdılar” dedi.

YPG’nin Rakka’yı özgürleştirmek için düzenlenen hamlede yer almaması için her türlü çabayı gösteren AKP’nin hamleden sonraki 17 günlük süreçte Rojava Demokratik Özerk Yönetimi alanlarına saldırılarının bilançosuysa şöyle:

* 5 Kasım günü saat 21:00’da Kobanê’nin batısına düşen Tilşeriye köyü üzerinde insansız hava uçağı dolaştırıldı ve aynı zamanda Türkiye sınırından YPG mevzilerine ateş açıldı.

* Türk devleti, 6 Kasım’da sabah ve akşam saatlerinde 2 defa Kobanê’nin batısına düşen Ziravekê köyündeki YPG mevzilerine ağır silahlarla saldırdı.

* 7 Kasım günü Türk ordusu, sınırda iki yerden Rojava topraklarına çete gruplarını geçirmeye çalıştı. İlk olarak Qamişlo ve Amude kentleri arasına düşen Doda'da, saat 19:00 sıralarında 12 kişilik bir çete grubu Türk ordusunun zırhlı araçlarının korumasında Rojava topraklarına girdi. Çete mensupları Rojava topraklarına giriş yaparken Türk ordusu, zırhlı araçlardan YPG mevzilerini taradı. YPG güçlerinin çeteye müdahalesiyle çıkan çatışmada 2 çete üyesi yaralandı ve bu grup Türkiye tarafına geri çekildi. Çete üyelerinin aynı gece Rojava topraklarına geçmeyi denediği ikinci yer ise Kobanê’nin batısıydı. Saat 19:00’da Rojava topraklarına girmeye çalışan çete grubu, YPG’nin denetimine girdi. Çıkan çatışma sonucu çete grubu, Türkiye’ye geri çekildi.

* Türk ordusu, 7 Kasım günü sınırdan ağır silahlarla Girê Spî’ye bağlı Gelbenav, Koran, Elsen köylerine saldırdı.

* 8 Kasım günü Türk ordusu, Tirbespiyê’ye bağlı Dola Kel Hesenekê ve Çil Axa'daki YPG mevzileri ile Tirbespiyê arasındaki Melê Ebbas bölgesindeki YPG merkezini 2 ayrı yerden taradı. YPG güçleri, Türk ordusunun bu saldırılarına karşılık verdi.

* 10, 12, 13 Kasım tarihlerinde, saat 18.15’te Raco ilçesine bağlı Cisir Heşarkê bölgesine Türk ordusuna ait sınır üzerindeki karakoldan top atışları yapıldı. 10 Kasım günü yapılan top atışlarında 1 çocuk ve 1 HPC-Jin üyesi yaşamını yitirdi.

* 17 Kasım günü işgalci Türk ordusuna ait 2 helikopter, Efrîn Kantonu'nun Şiyê ilçesine bağlı Merwaniyê köyü üzerinde uçuş yaptı.

* İşgalci Türk ordusu, geçen hafta içerisinde de Eyn Dîwarê, Kerdîmih, Hav Metre ve Habil Hewa sınır köylerinin yer aldığı hatta hendek kazmaya başladı ve çok sayıda dikili tarım arazisini talan etti. Türk askerlerinin 17 Kasım günü Eyn Dîwarê köyündeki Dicle Nehri kenarında başladığı hendek kazımı sonrası binlerce dönüm arazi sular altında kalma tehlikesi ile karşı karşıya.

‘KENDİMİZİ SAVUNURUZ’

YPG Sınır Karargahları Komutanı Reşît Omer, Türk devletinin sınır hattından yaptığı bu tarama ve bombardımanlar yanında, halen küçük gruplar halinde çeteleri geçirmeye çalıştığına dikkat çekerek YPG güçleri tarafından bunlara müdahale edildiğini söylüyor. Omer, Türk devletinin bu çabalarının Cizîr Kantonu’nun Qamişlo Endiwer arası hattan ve Cizîr Kantonu'nun Sêrekaniyê ve Kobanê Kantonu’na bağlı Girê Spî hattı üzerinde yoğunlaştığını ifade ederek devam ediyor: “Türk devletinin sınır hattı üzerindeki saldırıları, hem çete grupları geçirme hem de mevzilerimizi ve sivilleri tarama anlamında gittikçe yoğunlaşıyor. Biz de YPG olarak toplumumuzun güvenliği için sınır hattımızın güvenliğini güçlendiriyoruz. Artık hemen tüm sınırlarımızda sınır karargahlarımızı ve mevzilerimizi güçlendiriyoruz. Arkadaşlarımız Türk devletinin hemen tüm çabalarına ve saldırılarına cevap verme hakkına sahiptir. Bu bizim en temel meşru savunma hakkımızdır.”