Türkiye’nin Minbic’e saldırılarının anlamı!

ABD’li yetkililer ve generallerin Kuzey Suriye topraklarını ziyaret etmesi yeni Başkan Trump’ın bölge politikasının şekilleneceği bir döneme denk geldi. Bu ziyaretlerden sonra politikanın şekilleneceği biçiminde de algılanabilir...

Rojava ve Kuzey Suriye topraklarına peş peşe ABD’li iki yetkilinin ziyaretleri oldu. ABD’de önemli bir sembol olan John Mcaine ve CENTCOM komutanı Josef Votel ziyaretleriydi bu ziyaretler. Her iki ziyaretçi de Kuzey Suriye topraklarından memnun ayrıldıkları yönünde bilgi var. Her iki ziyaretçi ve son günlerde ABD’li generallerin yaptığı açıklamalara bakılırsa ABD ve Koalisyon açısından Kürtler ve QSD güçlerinin artık ittifak güçleri olduğu anlaşılır. Votel, Minbic’e kadar giderek oradaki güçleri de ziyaret etti.

TRUMP’IN BÖLGE POLİTİKASININ ŞEKİLLENECEĞİ BİR DÖNEMDE

ABD’li yetkililer ve generallerin Kuzey Suriye topraklarını ziyaret etmesi yeni Başkan Trump’ın bölge politikasının şekilleneceği bir döneme denk geldi. Bu ziyaretlerden sonra politikanın şekilleneceği biçiminde de algılanabilir.

Her iki yetkili, ziyaretlerden sonra önemli açıklamalarda bulundu. Özellikle Votel, Türk Cumhurbaşkanı R. Tayip Erdoğan tarafından sürekli tehdit edilen Minbic’e ilişkin önemli bir açıklaması oldu. Votel, Minbic’in kendilerinin ve koalisyon güçlerinin koruması altında olduğunu açıkladıktan iki gün sonra Türkiye bu tehditlerini daha da arttırdı. ABD, Türkiye’nin bu tehditlerinin önüne geçmek için Cerablus işgalinden sonra Minbic Askeri Meclisi ile Türk ordusu ve çeteleri arasında sınır olarak belirlediği Sacur suyu boyunca güçlerini kaydırarak mevzilendirdi. Sacur suyuna güçlerini mevzilendirirken Türkiye’yi de dengelemek için aynı gün Ezaz’da Ehrar Şam grubuna silah ve cephane verdi. Ehrar Şam’dan Mihemmed Birir, Ebu Necim adlı kişiye, havan haşveleri, füze, ARC uzun namlulu piyade silahları, MG3, askeri dürbünler, havan ve gülleri ile bu silahlara ait çok miktarda cephane teslim etti. ABD bununla bir yandan Minbic’i koruması altında olduğunu söyleyip Türkiye’nin saldırılarından korurken öte yandan Efrîn ve Şehba tarafında Türkiye ve çeteleri ile birlikte olduğu mesajlarını vererek dengelemeye çalıştı.

Ancak buna rağmen Türkiye Cumhurbaşkanı ve diğer yetkililerinin Minbic’e yönelik tehditleri durmadığı gibi önceki gün Minbic’in batısına düşen köylerden Xalidiye, Arima, Hutta köylerine DAİŞ ile eş zamanlı bir şekilde saldırılar başlattı.

BU SALDIRILARDAN BİR GÜN ÖNCE MİNBİC ASKERİ MECLİSİ VE QSD GÜÇLERİ VURULDU

Türkiye ordusu ve çetelerinin Minbic’in batısına düşen köylerine yönelik saldırılar başlamadan bir gece önce Minbic’in güneyinde DAİŞ elinde olan köyleri özgürleştirmek için harekete geçen Minbic Askeri Meclisi ve QSD güçleri savaş uçaklarının saldırısına uğradı. Hala kime ait olduğu netleştirilemeyen savaş uçakları saldırısı uzun sürmedi. Pentagon kaynakları Rusya savaş uçakları tarafından vurulduğu duyuruldu. Rusya böyle bir saldırı kendileri tarafından olmadığı yönünde açıklamalar yaptı. Yerel kaynaklar tarafından ise bu saldırıyı gerçekleştiren uçakların Suriye rejimine ait olduğu yönünde bilgiler veriyor. Resmi olarak şu ana kadar bu saldırı hiçbir güç tarafından üslenen olmadı. Ancak halk arasında Rusya ve rejim tarafından bir hata sonucu olduğu bilgileri dolaşıyor. Bunun özrünün de iletildiği yönünde bilgiler var.

BU SALDIRI KİME?

ABD yetkililerinin “Minbic korumamız altında” açıklamaları ve güçlerini Sacur suyu boyunca mevzilendirip sınır boyunca devriyeye çıkmalarından sonra Minbic’in batı köylerine yönelik Türk ordusu ve bağlı çeteleri tarafından saldırı başlatılması bu saldırı kime yapıldı soru etrafında bir tartışma başlattı.

Bu saldırılar tartışmasız bir şekilde ABD ve Koalisyon güçlerine yapılmış bir saldırıdır. Belki Türkiye yetkilileri ve ordusu ile çeteleri bunun farkında değil. Ancak ABD ve koalisyon tarafından yapılan açıklamalar ve atılan adımlardan sonra saldırının yapılması onlara yapılmış bir saldırıdan başka bir şey ifade etmez. O yüzden ABD ve koalisyon güçleri çatışmaların olduğu köylere akşamüzeri konvoy ile harekete geçti. Aslında Türkiye bir nevi çeteleri ile ABD ve Koalisyona savaş açarak onları kendi politikalarına yatmaya zorladı. ABD’den şu ana kadar bu konuda ciddi bir açıklama gelmedi. Konvoy göndermekten başka bir müdahalede de bulunmadı. O yüzden Minbic Askeri Meclisi Suriye ile yaptıkları ittifak sonucu Türk ordusu ve çeteleri ile sınır olan Minbic’in batısındaki köylerin güvenliğini Suriye ordusuna bıraktıklarını açıkladı.

Bu durumda Minbic’te ABD ve Koalisyon ile Rusya destekli Suriye ordusu da sınır oldu. Minbic’in Kuzeyi ABD ve Koalisyon güçleri, batısı ise Rusya destekli Suriye ordusu tarafından korunma altına alındı. Böylelikle aslında bir anlamda Minbic ABD ile Rusya’yı da anlaşma noktasına getirdiği belirtilebilir.

DAİŞ ile sözde mücadele adıyla Suriye topraklarını işgal eden Türk ordusu ve bağlı çetelerinin böylelikle Bab ve çevresi dahil DAİŞ ile bir sınırı kalmadı. Bu da aslında bundan sonra herhangi bir görevlerinin kalmadığını gösteriyor. Ancak Minbic, Efrîn ve Şehba’ya yönelik geliştirdikleri saldırılar ve oluşturdukları karakollara bakılırsa asıl amaç ve hedeflerinin DAİŞ değil de Kuzey Suriye toprakları olduğu ortaya çıkıyor. Ayrıca Kuzey Suriye topraklarında ilan edilen Federasyon ve bunun savunmasını üstlenen, Rakka operasyonu yürüten ana gövdesini YPG ve YPJ’nin oluşturduğu Demokratik Suriye Güçleri temel hedefleri olduğunu kanıtlıyor.

Zira Türk ordusu ve çeteleri Minbic’in batı köylerine yönelik başlattıkları saldırılar kırıldı. Büyük kayıplar vererek geri çekilmek zorunda kaldılar. Ancak püskürtüldükleri Arima, Xalidiye, Hutta köyleri ile Şehba’nın köylerine sabah saatlerinden itibaren yeniden top, tank, havan ve obüslerle saldırmaya devam etti. Türk ordusu ve çeteleri Minbic’te bir şekilde etkisizleştirilirken şimdi yine ağırlığını Şehba’ın Tel Rıfat, Minix, Ayn Dekne, Şeyh İsa, Meranaz ve daha onlarca köyüne yaklaşık bir aydır havan, top, obüslerle saldırılar geliştirerek vermeye başladı. Bu saldırılarını zaman zaman Kilis ve İslahiye üzerinden Efrîn’in Bilbil ve Raco nahiyelerinin köylerine de kaydırıyor.

Sadece saldırılar değil en yetkili ağızlarından bile Tel Rıfat, Ayn Dekne, Minix ve diğer köyleri alacakları yönünde tehditlerini sürdürüyorlar.

Bu da önümüzdeki günlerde Efrîn, Şehba ve çevresine yönelik Türk ordusu ve çetelerinin saldırılarının yoğunlaşacağı hatta işgal girişiminde bulunabileceklerini gösteriyor. Türkiye’nin Kuzey Suriye toraklarına karşı topyekun bir savaş ilanı anlamına geliyor. Bu durum aynı zamanda Kürtler ve Kuzey Suriye halkaları ile ittifak halinde olan halklara ve güçlere karşı da açılmış bir savaş olacak. Türkiye böyle bir savaşı göze alır mı bilinmez.