Vartinis davası avukatı Karaçelik: Katliam gerçeği karartıldı

Cezasızlıkla sonuçlanan Vartinis davasının avukatlarından Kadir Karaçelik, bir katliam gerçeğinin daha karartıldığını ifade etti.

Bir katliam davası daha sürgünde görüldü ve cezasızlıkla sonuçlandı. Vartinis'te katledilen Öğüt ailesini avukatı Karaçelik'in dediği gibi, devlet ve toplum bir katliamla daha yüzleşme olanağını kaybetti, bir katliam gerçeği daha karartıldı.

Muş'un Vartinis (Altınova) belgesinde 1993 yılında askerlerin ateşe verdiği evde Nasır Öğüt ile hamile eşi ve 7 çocuğu yakılarak katledildi. Nasır Öğüt'ün hayatta kalan tek çocuğu olan Aysel Öğüt, ailesinin askerler tarafından yakıldığını söyleyerek, mahkemeye başvurdu. Muş Cumhuriyet Başsavcılığı dava açmak için Elazığ 8. Kolordu Askeri Savcılığı'ndan olayın soruşturulmasını istedi. Ancak yıllarca süren soruşturma, 2011 yılında davaya dönüştü. Açılan davanın ilk duruşması 5 Eylül 2013 tarihinde Muş Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Diğer katliam davalarının başına gelen Vartinis'in de başına geldi. Dava, Kırıkkale'de sürgünde görüldü.

Dün sonuçlanan yargılama sonunda dönemin Hasköy Jandarma Karakol Komutanı Jandarma Yüzbaşı Bülent Karaoğlu, Hasköy İlçe Jandarma Bölük Komutanı Piyade Kıdemli Üst Teğmen Hanifi Akyıldız ve Gökyazı Jandarma Karakol Komutanı Başçavuş Turhan Nurdoğan ile Muş Emniyet Müdürlüğü Özel Harekat Şube Müdürü Şerafettin Us beraat etti.

'HAKİKATLARIN ORTAYA ÇIKARILMASINA İZİN VERİLMİYOR, KATİLLER KORUNUYOR'

Ailenin avukatlarından Kadir Karaçelik, dava sürecini ve sonucu değerlendirdi.

"Biz zaten tedirgindik, endişeliydik. Ama her şeye rağmen ümidimizi korumaya çalışıyorduk" diyen Avukat Karaçelik, Türkiye'deki cezasızlık gerçeğine dikkat çekti. Katliam davalarının bireysel anlamda olayların aydınlatılması değil, bir dönemle yüzleşme anlamına geldiğini belirten Avukat Karaçelik, "Bir dönemdeki karanlığın üzerindeki sis perdesinin dağılması demektir. Cezasızlıkla korunan faillerden daha çok aslında ortaya çıkması gereken gerçekler karartılmaya çalışılıyor" dedi.

Avukat Kadir Karaçelik şunları söyledi: "Bu davaların açılmasıyla ilgili olarak yüzleşmenin biçimsel olduğu ortadadır. Oysa biz gerek mağdur bakımından travmanın bitmesi gerekse de toplumsal barışın tesisi noktasında bir başlangıç sayılabilmesi için bu tür davalarla yüzleşmek ve hakikatleri ortaya çıkartmak gerektiğine inanıyorduk. Türkiye'deki bütün hakikatlerin de aslında farkındaydık, tedirgindik ama ümidimizi koruyorduk."

Savcının tüm sanıklar için ilk önce "ihmal suretiyle insan öldürmekten" ceza istediğini ancak son duruşmada sadece bir sanık için ceza, üç sanık için beraat istediğini hatırlatan Karaçelik, "Delil durumunda hiçbir değişim olmadı. Arada hiçbir delil toplanmadı. Örneğin bir tanık çıkıp, 'Fail o değil, bir başkası' diyebilir. Böylesi bir durum yok. İzaha muhtaç bir durum oluştu. Ne oldu da, daha düne kadar ceza istediğin biri hakkında bugün ceza istemiyorsun?" diye sordu.

Avukat Karaçelik, "Sizce iki duruşma arasında ne oldu da, savcı mütalaa değiştirdi?" sorusuna şu yanıtı verdi: "Cezasızlıkla birlikte bağımlı bir yargı yapısının olduğunu düşünüyoruz. Bu davalarda karanlık bir el, bu sanıkları koruduğu gibi bu hakikatlerin ortaya çıkmasına da izin vermiyor."

SANIK ASKERLER CİZRE VE SUR'U ÖRNEK VERDİ

Sanıkların duruşmada "Cizre'yi ve Sur'u görüyorsunuz" diyerek örnek verdiğine dikkat çeken Avukat Karaçelik, "Sanıkların avukatları, 'Siz bu insanlara ceza verirseniz, bu güvenlik güçleri operasyon yapamaz hale gelir' diye savunma yaptı. Bugüne kadar 'terörle mücadele'yi nasıl ki kendi eylemlerine bir bahane ve mazeret olarak sundularsa, mahkeme huzurunda da bunu yaptılar. Bu tuttu, başarıyorlar da. Burada mahkemenin kendi vicdani tasarrufu olduğunu düşünmüyoruz. Biçimsel anlamda öyle gözüküyor olabilir ama öyle değil. Dolayısıyla hepimizin her zaman açıklığa kavuşmasını istediği o derin yapılar tarafından bir koruma ve kollamanın olduğu gün gibi ortada" diye konuştu.

Kararı temyiz edeceklerini belirten Avukat Kadir Karaçelik, "Ama başvurumuzdan bir sonuç alacağımıza çok da inanmıyoruz açıkçası" dedi.