‘Ya zulmü yıkacağız ya da yok olacağız’ sözü ile anılacak

Cizre’de sıkıyönetim saldırılarına karşı direnirken katledilen Abdülmecit Yanık (28), kısa ömrüne sığdırdığı mücadeleci ve direngen duruşu ile “Ya zulmü yıkacağız ya da yok olacağız” sözleri ile direniş tarihinin hafızasına kazındı.

Cizre’de sıkıyönetim saldırılarına karşı direnirken katledilen Abdülmecit Yanık (28), kısa ömrüne sığdırdığı mücadeleci ve direngen duruşu ile “Ya zulmü yıkacağız ya da yok olacağız” sözleri ile direniş tarihinin hafızasına kazındı.
 
Şırnak’ın Cizre ilçesinde baskı ve zulüm politikalarına karşı evlerini, sokaklarını, mahallelerini ve kentlerini terk etmeyen yüzlerce sivil, gelecekleri için verdikleri amansız direnişle ölümsüzleşti. Cizre direnişinde ölümsüzleşenlerin her birinin derya olan hayat öykülerinden geriye kalan destansı direnişin yanı sıra bazen bir fotoğrafı bazen de bir sözü oldu. O isimlerden biri de Yafes Mahallesi’nde yaşadığı evi terk etmeyerek, “Ya zulmü yıkacağız ya da yok olacağız” sözü ile hafızalara kazınan 28 yaşındaki Abdülmecit Yanık oldu. 
 
Cizre’ye 90’lı yıllarda koruculuk dayatmaları nedeniyle Doğmuş (Ziwingu) köyünden göç etmek zorunda bırakılan 8 çocuklu Yanık ailesinin 3’üncü çocuğuydu. Küçük yaşlardan itibaren farklı şehirlerde çalışmaya giderek ailesinin geçimine destek olmak zorunda kalan Yanık, İstanbul’da çalıştığı süre içinde istemediği halde zorla askere götürülürken, askerden döndükten sonra bir daha ayrılmamak üzere Cizre’ye yerleşti. Cizre’de inşaatlarda çalışmaya başlayan Yanık, bulunduğu her yerde kendisinden sevilen ve saygı duyulan bir kişilik olarak bahsettirdi. İnancındaki samimiyeti ile kendisinden bahsettiren Yanık, başta Yafes Mahallesi olmak üzere Cizre’de mücadeleci kişiliği ile tanındı. Öyle ki devlet güçlerinin keskin nişancı atışı ile katledildiğinin duyulmasının ardından yıllar önce yanında çalıştığı iş yeri sahipleri ve arkadaşları ailesine ulaşarak taziyelerini bildirirken, Yanık’ın cenazesi de Cizre’de katledilen ve halen isimleri dahi belirlenemeyen onlarca direnişçi gibi Cizre Çocuk Mezarlığı’nda arkadaşlarının yanına defnedildi.
 
“Oğlum herkes tarafından sevilen biriydi” diyerek sözlerine başlayan Yanık’ın annesi Cevahir Yanık, oğlunun canı gönülden direnişi ve Kürdistan’ın geleceğini seçtiğini vurguladı. Cizre’de sıkıyönetim saldırılarının başlaması ile birlikte daha güvenli olan bir mahalleye geçmeye karar verdiklerini kaydeden anne Yanık, oğlunun ise mahalleden çıkmayı kabul etmediğini ifade etti. Anne Yanık, oğlundan ayrıldığı sırada son kez arkasına döndüğünü ve oğlunun gözlerinin yaşarmış olduğunu kaydederken, oğlu ile helalleştiğini dile getiriyor.
 
Bunun oğlu ile son görüşmesi olduğunu belirten anne Yanık, oğlunun kendilerine söylediği “Anne sizler giderseniz Cizre’de taş üstünde taş bırakmayacaklar. Ama madem gidiyorsunuz hakkınızı helal edin. Beni affedin. Ben burada kalacağım ve gerekirse şehit düşeceğim” sözlerini aktararak, mahallelerinden ve evlerinden ayrılmanın pişmanlığı ile Cizre’de yaşananlardan sonra oğlunun haklı çıktığını anlatıyor.

Cizre’de “sokağa çıkma yasağının” kalkmasının ardından oğlunun katledildiğini öğrendiğini ifade eden anne Yanık, oğlunun cenazesini dahi göremediğini ve mezarını da geçtiğimiz günlerde ziyaret edebildiğini belirtiyor. Yüreğinde derin bir acı olduğunu söyleyen anne Yanık, oğlunun cesaretli ve yaşamı boyunca Kürt halkı için mücadele edeceğine dair kendisine söz verdiğini dile getiriyor. Oğlunun ölümünü bir gerçeklik olarak gördüğüne de dikkat çeken Yanık, “Elbet herkes gibi biz de bir gün öleceğiz. Ama mücadele ederek ölmek, Kürdistan için ölmek ölümü anlamlı kılar” dediğini aktarıyor.

Oğlunun kendi sokağını ve mahallesini korurken, katledildiğini belirten anne Yanık, sözlerini şöyle sürdürdü:
 
“Kimsenin malına, ırzına göz koymamıştı. T.C devletine boyun eğmedi. Onurlu ve şerefli bir yolda yaşamını yitirdi. Onunla gururluyum. Onun mücadelesi bizim yolumuz olacak oğlumun anılarını yaşatmak için elimden geleni yapacağım. Kapımın önünden geçen insanlar onun mücadelesine duydukları saygıdan dolayı yanımdan geçerken, saygı ile eğiliyor, selamlıyorlar. Onun annesi olduğumu bilen ve tanımadığım insanlar koşup ellimi öpüyorlar. Bu demek oluyor ki oğlum kendine yakıştığı gibi mücadele etmiş. Boyun eğmeyerek şehit olmuş.”