İnsanlık baharı yakın: DAİŞ hezimete uğruyor

 "QSD, YPG ve YPJ'nin destansı direnişi karşısında insanlık düşmanları kaybetmeye mahkûm. Ve kurulacak yeni dünyada sadece çocuk kahkahaları olacak!"

Tarih 29 Haziran 2014, dünya, özellikle Ortadoğu halkları tarihin en kanlı, en barbar ve insanlığın belki de hiçbir zaman göremediği ahlaksızlıkların aktörü olan bir çete gurubunun kendisini yeniden ilan etmesine tanıklık etti. DAİŞ adındaki bu çete bu tarihte 'Irak İslam Şam Devleti' olan ismini, 'İslam Devleti' olarak değiştirdi. Reqqa şehrini kendisine başkent yaptı ve elebaşları olan Ebubekir Bağdadi halifeliğini tam da bu tarihte ilan etti. Ortadoğu üzerine bir kabus gibi çöken bu çete girdiği her yerde korku saldı. DAİŞ'in yaptığı her katliam insanların kanını donduruyordu. Musul gibi bir şehri sadece bir gecede teslim aldı! Girdiği her yerde büyük katliamlar yapıyor, sokaklarda insan kafaları kesiyor. Kadın, çocuk, yaşlı demeden büyük kıyımlar yapıyordu. Tüm dünya bu barbar çetenin yaptıkları karşısında dehşete girmiş ve sadece izlemekle yetiniyordu.

Ancak onun hedefinde yine en çok Kürt bölgeleri ve Kürtler vardı. Rojava'ya saldırdı, Güney Kürdistan'a saldırdı. Kobanê'ye, saldırdığında yüzyılın en büyük direnişiyle karşılaştı. YPG,YPJ öncülüğünde Kürt gençlerinin tarihi direnişleri hem DAİŞ'i, hem de DAİŞ'in saldırılarıyla Kürt halkı ve Kürt özgürlük hareketinin yok olacağının hayalini kuran güçleri şaşırttı. Bu destansı direnişten sonra uluslararası güçler -Kürdü inkâr eden ve varlığını hiçe sayanlar bile- Kürdün ciddiye alınması gerektiği gerçeğini kabul etmek zorunda kaldılar. Yine Şengal, Kerkük ve Maxmur'da HPG öncülüğünde sergilenen direnişler ve DAİŞ'e vurulan darbeler, tüm dünya için umut kaynağı oldu. Kürdistan'ın dört parçasında ve Avrupa'da insanlar YPG saflarına akın etmeye başladılar. Artık insanlığın baharını başlatma dönemi gelmişti. Ve bunu tüm dünya halkları hissediyordu.

BAŞKENTİNDE SOM DEMLERİ!

YPG ve YPJ öncülüğünde başlatılan amansız direnişle bu tarihin barbar çeteleri Rojava topraklarından bir bütünen çıkarıldılar. Daha sonra Suriye Demokratik Güçleri'nin (QSD) kurulmasıyla bu direniş daha da büyüdü. Minbic, Şedadê, Hol'ün özgürleşmesinden sonra şimdide Reqqa şehri bir bütünen çembere alınmış durumda. DAİŞ'e artık son darbeler indiriliyor. QSD çatısı altında yürütülen Reqqa'yı özgürleştirme hamlesi bugün 26. gününde. DAİŞ kendi başkentinde son demlerini yaşıyor. YPG, YPJ ve QSD güçlerinin her gün adım adım ilerlemesiyle Reqqa özgürlüğe bir adım daha yaklaşıyor.

Bu gerçeğin artık farkında olan DAİŞ çetelerinin son çırpınışları da devam ediyor. Ömürlerini biraz daha uzatabilmek için yaptıkları tüm çabalar savaşçıların destansı direnişleriyle hep boşa çıkıyor. İki gün önce kendi yıl dönümlerinde de kendilerini biraz daha görünür kılabilmek için YPG, YPJ ve QSD savaşçılarına yönelik Reqqa'nın doğusunda bulunan Sinea Mahallesi'ne saldırdılar. Savaşçılar bu saldırıları birkaç saat içinde kırdılar. Saldırıdan sonra, cephedeki basın çalışanları olarak savaşçıların yanına gitmek istedik. İlk başta savaşçılar tümden güvenli olmadığı için bizi göndermek istemediler. Onlarla uzun ikna çabalarımızdan sonra üç kişinin gitmesine izin verdiler. Cephane almaya gelen bir arabaya binip yola koyulduk.

'SADECE BİR ŞEHRİ KURTARMAK İÇİN DEĞİL...'

Reqqa şehrinin içine doğru gittikçe savaşın izleri giderek derinleşiyordu. Bir gece önce süren çatışma izleri çok net bir şekilde görülüyordu. Yollarda hâlâ barut kokusu vardı. Sokak aralarında DAİŞ çetelerine ait cenazeler henüz kaldırılmamıştı. Araba bizi bir binanın önüne getirdi. Binadan bir savaşçı bizi karşıladı. Binanın içine girerken çatışmanın şiddetini biraz daha iyi anladık. Binanın girişindeki merdivenler tümden yıkılmıştı. Camlar, kapılar, pencerelerde mermi izleri duruyordu. Binanın damında kocaman yarıklar açılmıştı. Binanın içinde dolaşırken tek tek bizi karşılayan savaşçılarla selamlaştık.

Mazlum adında bir savaşçı bize gece geçen çatışmayı ve çetelerin bulunduğu noktaları anlatmaya başladı. Heyecanlı bir ses tonuyla, "Onlar bu saldırıda da amaçlarına ulaşamadılar. Saldırıları tümden kırıldı ve bizim arkadaşlarımız da sağlamlar. Onlar yenilecek. Yeryüzünden tümden silinmedikleri sürece biz savaşmaya devam edeceğiz. YPG, YPJ ve QSD'nin direnişi karşısında onlar kaybetmeye mahkûmdurlar. Kurulacak yeni dünyada sadece ve sadece çocuk kahkahaları olacak" dedi.

Genç savaşçı bunları anlatırken gözlerinin içi gülüyordu. O kadar inanarak anlatıyordu ki, bizi de heyecanlandırıyordu. O bunları anlatırken binanın damında suikast için pusuda bekleyen Zozan adındaki kadın savaşçı gülerek, "Merak etme heval Mazlum, senin kahkahaların şimdikine de, yeni kurulacak dünya ya da yetiyor" diye arkadaşıyla şakalaşıyordu. Böylelikle Mazlum'un çok şakacı ve gülen biri olduğunu öğreniyoruz. Biz her iki savaşçıyla konuşup şakalaşırken, Bahoz adında, grubun komutanı yanımıza geldi. Yanımdaki basın çalışanı arkadaş ona, "Bir şehri daha DAİŞ'ten temizliyorsunuz" dedi. Bahoz basıncı arkadaşa gülümseyerek baktı ve ona, "Reqqa'da sadece bir şehri kurtarma savaşı verilmiyor. İnsanlık savaşı veriliyor" diye cevap verdi. Onun bu cevabı karşısında basıncı arkadaşım biraz utanarak başını eğdi. Bunu fark eden Komutan Bahoz onu biraz rahatlatmak için elini sırtına vurarak, "Hadi gel, bizim bir çayımızı iç" diyerek hepimizi çaya davet etti. Tüm günü onların yanında geçirdik.

VEDA VAKTİ

Gün boyunca eylemlerinden söz ederek şakalaşıyorlardı. Çatışmadan çıkalı daha birkaç saat bile olmamışken ve hâlâ birçoğu geceden beri bir saat bile dinlenmemesine rağmen çok enerjik ve canlıydılar. Akşama doğru bize artık gitmemiz gerektiğini, çünkü gece çatışmaların arttığını, bunun da bizim güvenliğimiz için iyi olmadığını söylediler. Vedalaşıp oradan ayrıldık.

Gözlemimizde mutabık kaldığımız ilk nokta şuydu: DAİŞ böyle bir irade ve güç karşısında kaybetmeye mahkûm.