MAKALE-Cizre Fırtınası devam ediyor

Demokratik Suriye Meclisi Eşbaşkanı İlham Ehmed'in Özgürlükçü Demokrasi için kaleme aldığı makale...

Zaten fazlasıyla var olan savaş cephelerinin artması yeni cephelerin açılmasına yönelik akıl, çıkar bekleyen ve kovalayan akıldır. Bu açıdan QSD ile Suriye Rejimi arasında yeni bir çatışma ve savaşın çıkması, yeni bir cephenin açılmasını bekleyen fazlasıyla çevre var. Bu çevreler böylesi bir savaşın çıkması ve QSD ile Suriye Rejimi arasında yeni bir cephenin açılması için çaba sarf ediyorlar.

İnsanlar DAİŞ zulmünden kurtulmak QSD’yi yardıma ve imdada çağırıyor. Fırat nehri güçler arasında doğal bir sınır gibi beliriyor. DAİŞ, gözlerini kan bürümüş bir şekilde, bombalı araçlar ve canlı bombalarla saldırıyor. Sivil halka yönelik bu saldırılarda zaten Esad zulmünden kaçmış olan insanlara yönelik büyük katliamlar yaşanıyor. Halk rejimin kontrolündeki bölgelerde kalmak istemiyor çünkü onlar rejime bağlı grupların elinden her türlü zulmü yaşıyorlar. Toprağı ateşe verme yaşadıkları yerleri cehenneme çevirme siyaseti bu bölgelerde sürdürülüyor. O yüzden sivil halk QSD’nin kontrolündeki bölgelere sığınıyor. Bu normal bir durum değil. Her türlü propaganda aracıyla QSD’nin kötülenmeye ve karartılmaya çalışılmasına rağmen Suriye halkı sadece QSD’yi yardımına ve imdadına çağırıyor, ona sığınıyor. İdlib başta olmak üzere başka bölgelerdeki halkın da QSD’ye bu yönlü çağrıları var. Bu çok anlamlı bir tutumdur, normal, sıradan ya da küçük görünmemeli bu durum. Bu büyük bir devrim ifadesidir. Bu iradesini teslim almaya çalışanlara karşı halkın ortaya koyduğu bir iradedir. Bu irade bugün QSD’ye yöneliyor. O yüzden rejim zaman zaman bu irade ve güce karşı tehditlerde bulunuyor, onun işbirlikçileri de hiç sormuyor, acaba QSD DAİŞ’i yenilgiye uğratmamış olsaydı onun iradesini kırmasaydı bugün rejimin ve işbirlikçilerinin durumu ne olurdu. Bu soru hiç akıllarına gelmiyor.

Yine işin ilginci biz halkların kardeşliği ve onların temel hakları dedikçe onlar başka türlü cevap veriyor. Diyorlar ki ‘Kürtlerin Suriyelilik hakları yok, onlar sadece Kürttürler ve hakları da azınlık haklarıdır. ’Bu zihniyet zaten Suriye’yi bugüne getirdi, uçuruma sürükledi. Kürtler de buna karşı büyük bir karanlık ve kaosun içinde demokratik ulus projesi ile ışık yaktılar, çözümün yolunu araladılar, Suriye’yi parçalanmaktan ve felaketlerden kurtardılar. Ama bu insanlar Kürt oldukları için istekleri kabul edilmiyor. Komşu ülkeler gelmiş Suriye’yi işgal etmiş, Suriye’yi parçalıyorlar, onlara karşı da boyun eğiyorlar. Bu yılların şekillendirdiği bir kültürdür ve bu Kültür yabancılara, düşmanlara karşı boyun eğen, halkına da düşman olan bir kültürdür. Bunu gören halk QSD bölgelerine sığınıyor ve rejim buna fena halde içerleniyor ve gerçeği yansıtmayan açıklamalarda bulunuyor. Yüzbinlerce savaş mağduru QSD bölgelerine geçmiş ama Birleşmiş Milletler sadece rejim ile çalışıyor.

Şimdiye kadar hem devam eden ambargo hem de Suriye rejiminin yasaklamaları ve engellemeleri nedeniyle hiç bir ciddi yardım bu bölgelerdeki mültecilere ulaştırılmamış. Deniliyor ki rejim uluslararası yardım kuruluşlarının bu bölgelere ulaşmasına izin vermiyor. ‘On binlerce sivil mülteci ölsün sorun değil yeter ki QSD kontrolündeki bölgelere yardımlar ulaşmasın’ diyorlar. Bu egemenlik anlayışı, ‘benden sonrası tufan, bana yar olmadıysa kimseye yar olmasın’ anlayışıdır. Suriye’de yaşanan budur. Ya Suriye rejimi dönüşecek ya da herkesi ateşe atacak, yakacak. Bu rejim her şeyin İhvan olmadığını bilmiyor mu? Suriye’de 4 çizgi hayat buldu. Birincisi rejimin geleneksel çizgisi, diğeri gerici muhalefet çizgisidir ki bu çizgi kendisini başka güçlerin hizmetine soktu. Bir diğeri DAİŞ’tir ki o da artık sona yaklaşıyor. 4’üncüsü Demokratik Ulus çizgisidir. Bu ilk 3 çizginin ırkçılık, gericilik, inkar ve yıkım gibi ortak paydaları var. Dördüncü çizgi olarak tanımlanan ve herkesi aynı çatı altında birleştiren, herkese ortak yaşamı öğreten, iç savaş nedeni olan çelişkileri barışçıl yöntemlerle çözmeye çalışan çizgi demokratik ulus çizgisidir. Bu çizgi haksızlıkların önünü alıyor, bir grubun ya da şahsın egemenliğini reddediyor. Halklar arası ittifakı ve sevgiyi geliştiriyor. O yüzden diğer çizgiler ve kesimler bu çizgi karşısında şaşırıyor.

Bu çizgide Kürt, Arap, Asuri, Suryani, Türkmen, Emeni, Alevi Suni, Êzidî, İsevi birlikte yaşıyor. Bu farklılığı bir çatışma gerekçesi yapmak istediler, Rakka’dan sonra bu deşmeye çalıştılar. Rakka’da bazı mahalleler henüz temizlenmediği için halkın buralara girmesine izin vermeyen QSD’ye karşı bunu kullanmak istediler, halkı kışkırtmaya çalıştılar. QSD bu konuda izin vermez ise QSD’ye karşı ilk başkaldırıyı Rakka’da çıkarmaya çalışıyorlar. Eğer QSD alanı temizlemeden halkın geçişine izin verse o zaman da ölümler yaşanacak ve QSD bundan sorumlu tutulacak. Bu güçler hala fırsat kolluyor.