QSD engellere rağmen ilerliyor

Dêrazor Cephesi komutanlarından Hasan Qamişlo, stratejik öneminden dolayı hiçbir gücün Dêrazor’u kaybetmek istemediğini belirterek, DAİŞ’in direncine ve BAAS ile ittifaklarının sabotaj girişimlerine rağmen ilerlemeye devam ediyor.

Dêrazor, Fırat Nehri kenarında; bir bakıma Suriye toprağını ikiye ayırıyor; ayrıca Irak sınırında. Yeraltı kaynakları, petrol rezervleriyle de oldukça zengin bir bölge. Dêrazor ve Ebu Kemal alanlarının kurtarılmasıyla DAİŞ Rojava topraklarından tamamen atılacak. Artık DAİŞ’in eskisi gibi örgütlü askeri bir güç olamayacak, ekonomik kaynakları elinden alınmış olacak. Bütün bunları hatırlatan Dêrazor Cephesi komutanlarından Hasan Qamişlo, bunun için Dêrazor’da bütün bölgesel ve uluslararası güçlerin dahil olduğu mücadelenin varlığına dikkat çekip QSD’nin başarıya kitlendiğini vurguladı.

Cizîr Fırtınası Hamlesi 53. gününde tüm hızıyla sürüyor. Savaşçılar önceki gün Xabur Çayı bölgesinde 4 köye iki koldan operasyon başlattı. Şiddetli çatışmalar sonucunda El Hirêca El Şerqiye, El Endecî, Cear ve El Fedîn köyleri kurtarıldı. DAİŞ’in petrol sahalarına yönelik saldırıları kırıldı. Rejim de Dêrazor merkezinde ilerlerken DAİŞ’le QSD’ye karşı anlaşma iddiaları da ortaya atılıyor. Dêrazor cephesi komutanlarından Hasan Qamişlo, Cizîr Fırtınası Hamlesi’yle ilgili Yeni Özgür Politika gazetesinin sorularını yanıtladı. 

 

Dêrazor hamlesi neden başlatıldı?

Son iki yıl içinde DAİŞ’e karşı Şeddadê, Minbic, Reqa gibi oldukça kapsamlı hamleler düzenlendi. Dêrazor hamlesi de bu çerçevede DAİŞ’e karşı mücadelenin devamıdır. Dêrazor, DAIŞ’in ekonomik ve askeri olarak kendisini örgütlediği merkezlerinden biri. Temel hedef, DAİŞ’i tamamen söküp atmaktır. 

 

Dêrazor’da kendisini nasıl örgütlemiş? 

DAİŞ girdiği her alanda askeri ve siyasi olarak kendisini örgütlüyor. Dêrazor alanında sadece kentte değil, daha çok kırsal alanda ve köylerde kendisini örgütlemiş. Köylerin nüfusu fazla ve aşiret yapılanması hakim.  Fırat Nehri’nin her iki tarafında büyük bir mesafeyi kaplayarak birbirine bağlı olan köyler var. DAİŞ bu imkanları değerlendirerek, buradaki toplum içinde yerleşti. 

 

Dêrazor hamlesinin diğer hamlelerden farkı nedir? 

Dêrazor, Fırat Nehri kenarında; bir bakıma Suriye toprağını ikiye ayırıyor; ayrıca Irak sınırında. Reqa’dan Irak topraklarına uzanan alanda stratejik yerlerin alınması mücadelemizde büyük rol oynuyor. Dêrazor ve Ebu Kemal alanlarının kurtarılmasıyla DAİŞ Rojava topraklarından tamamen atılacak. Artık DAİŞ’in eskisi gibi örgütlü askeri bir güç olamayacak. Buna son verilecek. Dêrazor yeraltı kaynakları, petrol rezervleriyle de oldukça zengin bir bölge. Bu hamleyle sadece askeri olarak değil, ekonomik olarak da DAİŞ’e darbe vurularak, ekonomik kaynakları elinden alındı, kalanı da alınacak. Bu kaynaklar artık halkın olacak.

 

DAİŞ buradaki direnci nasıl? 

Dêrazor’un stratejik önemi nedeniyle DAİŞ de bize karşı savaşta ısrarcı davranıyor. DAİŞ’in savaş taktiklerine yabancı değiliz. Şimdi aldırıdan çok savunma pozisyonunda; eindeki alanları savunmaya çalışıyor. Mayınlama, bomba yüklü araç, çöl gerillası taktikleri uyguluyor. Tedbirler ve öngörülü hareket tarzıyla engelliyoruz, kıyasıya bir mücadele veriyoruz.

 

Hamle planlandığı gibi ilerliyor mu, şimdi hangi aşamada? 

Cizîr Fırtınası adını verdiğimiz hamle, tüm zorluklara rağmen planlandığı biçimde ilerliyor. Nehir kenarına ulaşıldı, bölgede stratejik önem arzeden çok sayıda köy ve alan özgürleştirildi. Oldukça geniş bir coğrafya var ve bugüne kadarki aşama başarılıdır. 

 

Hamleye hangi güçlerle başladınız, Dêrazor alanından savaşçılar yoğunlukta mı?

Temel rolü Dêrazor Askeri Meclisi oynuyor ve hamleye öncülük ediyor. Bununla birlikte QSD içinde yer alan YPG, YPJ ve diğer askeri güçlerden çok sayıda grup da hamlede yer alıyor. Sayı ihtiyaca göre 5 ile 7 bin savaşçı arasında değişebiliyor. Savaşçılar daha çok Dêrazor alanındaki gençlerden oluşuyor. DAİŞ’e karşı mücadelemizi destekleyen bölgedeki çok sayıda aşiretin gençleri savaşan güçler arasında yer alıyor. Şeddadeliler ile Şaitat, Begaran ve Agedat gibi çok sayıda aşiretin gençleri bu savaşta QSD ile birlikte mücadele ediyor. 

 

QSD’ye yönelik karalama kampanyası, rejim ile birlikte Türk devleti gibi bölgesel güçlerin sabotaj girişimleri de var; hamlenin siyasi anlamı hakkında neler söylersiniz?

QSD’nin DAİŞ’e karşı mücadelede büyük rol oynamasının siyaseti üzerinde oldukça büyük siyasi ve askeri sonuçları oldu. Mücadelenin başarısı Ortadoğu’daki siyasetin yönünü çizdi. Askeri başarılar bir yana, insani, ekonomik ve toplumsal alanda çok büyük etkileri oldu. Bu topraklardaki halklara bir gelecek hazırlamak istiyoruz. Suriye topraklarında Kürt, Arap, Asuri, Suryani, Türkmen vb çok sayıda etnik kimlikle ortak bir tarihimiz, geçmişimiz var ve geleceğimizi de birlikte inşa etmek istiyoruz. DAİŞ’e karşı bu savaşı beraber yürüttüğümüz gibi, geleceğimiz hakkındaki kararları da ortak bir iradeyle birlikte vereceğiz. DAİŞ tüm dünya halkları için tehdit oluşturduğu için uluslararası terörizme karşı da en etkin savaşı yürütüyoruz. Verdiğimiz mücadele ve özgürleştirdiğimiz alanlarda yeniden inşa edilen yaşam ortada. Bazı kesimler bu mücadelenin sonuçlarını manipüle ediyor, karalamaya çalışıyor. QSD’nin Arap bölgelerini ele geçirdiğini dile getiriyor, bu yönlü anti propagandalar yapılıyor. Bunların farkındayız, ancak amaç ve hedeflerimiz oldukça net ve pratik adımlarımızla da bunu kanıtlıyoruz. Askeri bir süreç olsa da elbette siyasi sonuçlarıyla beraber yürüyor. Türk devleti ve İran’ın politikaları, Suriye rejiminin yaklaşımları bunun en bariz siyasi sonuçları. Kürt halkının kazanımları engellenmek isteniyor ve her koşulda ittifak oluşturuyorlar. Yakın süreçte Güney Kürdistan’da yaşanan gelişmelerde bunu çok net gördük. Kürtlerin kazanımları karşısında egemen güçler her an ittifak kurarak, bunu engellemek isteyecektir. Rojava’daki kazanımlara karşı da bu girişimlerini sürdüreceklerdir. DAİŞ’e karşı savaşta Kürt, Arap, Asuri, Suryani halkları olarak ve dünya halklarından enternasyonalist savaşçıların da desteğiyle çok büyük mücadele verildi. Tarihte belki de ilk kez böyle bir örgütlenme modeliyle halklar bir araya gelip ortak mücadele yürüttü. Büyük bir güç ve irade ortaya çıktı. Bunun Suriye’nin gelecekteki toplum modelinin çekirdeği olduğunu belirtebiliriz. 

 

Reqa’da olduğu gibi Dêrazor’da da sivil kurtarma operasyonlarınız oldu mu?

Özellikle de rejimin kullandığı tank, top, füze, uçak vb teknik saldırılar nedeniyle çok sayıda sivil bizim bulunduğumuz bölgelere göç etti. Bölgedeki 20 binin üzerinde sivil, QSD denetimindeki alanlara göç etti, kamplara yerleştirildi. Çoğu durumda sivilleri kurtarmaya yönelik operasyonlar da gerçekleştirildi. 

 

Rusya’nın QSD noktalarına yönelik saldırılarından da söz edildi…

Evet, birkaç kez yaşandı. Özellikle ilerlediğimiz alanlarda havadan ve top atışları oldu. 

 

Son günlerde rejim güçleri ve DAİŞ’in eşzamanlı olarak QSD’nin bulunduğu bölgeye saldırdığı doğru mu?

Evet, doğrudur. Dêrazor oldukça stratejik bir alan ve hiçbir güç bu alanı kaybetmek istemiyor. Güçlerimizin ilerlemesini engellemek için zaman zaman bu tür saldırılar gerçekleşiyor. Fakat şu ana kadar sonuç alamadılar ve güçlerimiz tüm engelleri aşarak ilerlemeye devam ediyor. 


KAYNAK: YENİ ÖZGÜR POLİTİKA